Derin operasyona soğuk bakan gazeteler

Derin operasyona soğuk bakan gazeteler

Derin operasyona soğuk bakan gazeteler hangileri?

Taraf yazarı Alper Görmüş, ulusalcı çeteye yapılan baskını soğuk ve memnuniyetsiz karşılayan iki gazeteyi yazdı. Cumhuriyet, kendisine atılan bombayı görmezden geldi..

İşte Alper Görmüş'ün bugünkü yazısından ilgili bölüm:

Bir Cumhuriyet bir de Yeniçağ

“Büyük operasyon” konusunda soğuk-memnuniyetsiz bir tavır takınan iki gazete varda: Cumhuriyet ve yeniçağ. Birincisi, taze haberi, çok önemli arka plan bilgilerini okura hatırlatmadan sunarak yapmıştı bu işi. Gazetecilikte bu bilgiler bazen o kadar önemli olur ki, verilmediğinde neredeyse “haber gizleme” ihlalini yapmış olursunuz. Burada tam öyle bir durum var:


Düşünün, bütün gazeteler soruşturmanın sekiz ay kadar önce Ümraniye'de ele geçüirilen el bombaları soruşturmasının devamı olduğunu, o bombaların Cumhuriyet'e atılanlarla aynı seri munarasına sahip olduğunu, gazeteye bomba atanların daha sonra Danıştay saldırısını gerçekleştirdiğini hatırlatırken, Cumhuriyet haberi "düz" vermeyi tercih etmişti:

Cumhuriyet'in bu tutumunun esasen eski tarz,"baş düşmana karşı herkesle ittifak" (baş düşmandan 'şeriatçılar' kastediliyor) siyasetinin bir devamı olduğunu biliyoruz. Gazete, baş düşmana karşı mücadeleyi zaafa uğratacağı gerekçesiyle, kimi faşizan eğilimlere karşı hayırhay bir tutum içiresine girebiliyor zaman zaman da o kuvvetlere iyice yaklaşıyor...

BARİ 24 OCAK'A DENK GELMESEYDİ...

Görmüş yazısının ilerleyen bölümünde şu satırlara yer verdi:

Dün 24 Ocak'tı, Uğur Mumcu'nun öldürülmesinin yıldönümü...

Cumhuriyet'in, "Kendi bahçesine atılan bombanın esas manasını sorgulamamayı, esas manasını inkarı" bu tutumuyla bir kez daha sergilemesinin tam da bu günlere denk gelmesi "kadim" gazete açısından epeyce düşündürücü bir durum olsa gerek.

Türkiye'nin karanlık geçmişini, faili meçhul cinayetleri "irtica"yla bağlantılandırmak için gerekirse olgusal kimi verileri hasıraltına itelemeye çalışmak, herşeyden önce Cumhuriyet gazetesiyle özdeşleşmiş ve bugün "boylu boyunca uzanmış da kanlar içinde yatanlar" bir saygısızlık değil mi?

200 yılının mayıs ayında başlatılan Umut Operasyonu'nda Cumhuriyet'in aldığı tavır, Uğur Mumcu ile öldürülen öteki aydınların ruhunu muazzep edecek nitelikte oldu. Gazete, dönemin ruhuna uygun olarak, polisin, "Uğur Mumcu cinayetinin ve öteki faili meçhul cinayetlerinnin faili" olarak ilan etiği iki "şeriatçı" ile ilgili olarak "katiller yakalandı" yayınına başladı. Kısa bir süre sonra zanlıların "katil" olma ihtimali konusunda kuşku uyandıracak ciddi veriler ortaya çıkmaya başladı. Ve nihayet, bu iki kişiden birinin Mumcu'nun arabasına bomba konan gün olan 24 Ocak'ta İstanbul'da evlendiğinin kesin bir biçimde ortaya çıkmasından sonra zanlıları suçlamanın imkanı kalmadı. Fakat Cumhuriyet bütün bu somut gelişmeleri okurlarından esirgedi. Sonra başka zanlılar yakalandı ve dava sonucunda üç kişinin 10 yıl boyunca kendi arabalarını kullanarak bütün faili meçhul cinayetleri işlediği karara bağlandı.

Fakat biliyorsunuz, bu cinayetlerin tümü kamuoyu vicdanında hala faili meçhul. Sizi bilmem ama benim, Cumhuriyet'in, hele ki bu son tavrından sonra Türkiye'nin siyasi cinayetlerinin gerçek faillerinin ortaya çıkarılmasından memnuniyet duyacağına ilişkin inancım iyice zayıfladı.

Durun bakalım daha neler göreceğiz...