Devletin Bekası Uğruna Haramlar Helalleşiyor mu ?
Doğruhaber yazarı Medet Solmaz köşesinde devletin bekası için haramların helalleştiğini yazdı.
Medet Solmaz’ın “Devletin bekası için haramlar helalleşir mi?” başlıklı yazısı şu şekilde:
Yaşadığınız yerleşim yerini- şehri, ilçeyi, kasabayı hatta köyü- mevcut halinden çok fazla değil, 10, 20… yıl öncesiyle karşılaştırdığınızda acaba zihninizde nasıl bir tablo oluşur?
Şu var ki; toplumun haram ve helal ölçüsüne olan hassasiyetini muvazene ettiğimizde hiç de iç açıcı veriler elde etmeyeceğimiz, gün ışığı gibi ortada olduğu bilinen bir gerçek. Maalesef büyük bir yozlaşmayla karşı karşıyayız!
Hükümet, yöneticiler, idareciler! Ekonomik kalkınmadan varsın dem vursunlar… Projelerle çağ atladıklarını belirterek övüne dursunlar… Son birkaç yıldır dindar nesil, değerler eğitimine ilişkin demeçler ve söylemlerde bulunadursunlar… Emperyal ve Siyonist güçlere diş bilesinler, kafa tutsunlar… Tamam, tüm bunlar güzel de ya madalyonun diğer yüzü… Başka deyişle toplumun ruhsal yüzü, manevi ciheti için benzer iç açıcı şeyler söylenebilir mi? Neticede ‘görünen köy kılavuz istemez' diye bir söz vardır. Açıkça söylemek gerekirse toplumun manevi yönden kalkınma gösterdiği söylenebilir mi?
Bunları masaya yatırıp konuştuğunuzda, iktidarı yapıcı yönden eleştirdiğinizde toplumun büyük kesiminin vereceği tepki üç aşağı beş yukarı benzerdir ya da aynıdır. Daha önceleri aleni şekilde dinden, imandan bahsedilemezken şimdi yollar açık… Dindarlar ‘'irticacı, gerici'' diye lanse ediliyorken şimdi bu tür ilkel tabirlerin esamesi bile yok… Başörtülü kızlar okulların kapısından içeri giremezken şimdi hiçbir engelle karşılaşmadan eğitim öğretim haklarını kullanabiliyorlar… İyi de Müslüman bir toplumda dinin ikamesi olan namaz ibadetini sürekli ve düzenli kılanların oranı üzülerek belirtmek gerekirse en iyimser anket verilerine göre %30'u geçmiyor!!! Başka deyişle 10 kişiden 7'si namaz ibadetini ikame etmekten uzaktır… Namaz kılanlar engelleniyor mu? Dediğinizi duyar gibiyim. Demokrasi cübbesiyle, liberal bakışla, isteyen camiye, isteyen meyhaneye; dileyen Kur'an'ı alsın eline, dileyen kumarı, birayı alsın… gibi hoşgörü(!) safsatalarının akıbetinin ne olduğu 15 temmuz darbesinde ibretamiz şekilde görülmedi mi? Diğer deyişle hem harama, hem de helale aynı mesafede duruş göstermek, politika sergilemek büyük bir marifet mi acaba? Açıkçası bu tutum hem Sezar'ı hem de tanrıyı memnun etme sefahatinden başka bir şey değildir.
Diyanet İşleri Başkanlığımızın geçenlerde kamuoyuyla paylaştığı verilere göre; Türkiye toplumunda nüfusun %59'unun Kur'an-ı Kerim'i bilmediğini üzülerek belirtelim. Hal bu iken düzenli ya da sık sık Kur'an okuyanların ya da anlamını bilerek okuyanların yüzdesini varın siz düşünün!!!
Günümüz Türkiye'sinde din öcü gibi görülmüyor. En azından dindarlar horlanmıyor. Pansuman türü kısmi iyileştirmeler de olsa kötümser kimi algıların minimize edildiği söylenebilir. Fakat eylemde, amel boyutunda din yaşanılmıyor!(?) Elbette bunun çok ciddi nedenleri yok değil. Fakat ciddi reformlarla yasal değişikliklerin yapılması elzemdir. Yoksa salt söylemler, pansuman türü tedavi yöntemlerle marazi hastalıklarla uzun süre baş edilebilir mi?
Toplumun ahlaki yapısını dinamitleyen, adeta dokusunu bozan, zina, faiz, kumar gibi haramların yasal olarak işlenmesinde hiçbir engel yokken ve her geçen gün kamuoyunda olağan hale gelmiş bir hal iken; burada ciddi ciddi durup muhasebe yapmak gerekmez mi ey yöneticiler, eğitimciler, STK'lar..!
Çok uzak değil daha birkaç gün önce gündeme şok etkisi yapan bakanın, “devlet eliyle oynatılan kumar, şans oyunları, bahisleri daha cazip hale getireceğiz.” itirafnamesinden açıkça şu sonuç çıkmıyor mu? Sanal zeminde, illegal çevrelerce oynatılan bahis oyunları yasak, fakat devlet eliyle vatandaşa sunulan milli piyango, toto, loto, ganyan gibi kumar çeşitleri serbest… Yani devletin kasasına girecek vergi hatırına haram caiz(!) oluvermiyor mu? Başka deyişle devletin bekası uğruna haramlar helalleşiyor mu acaba?
Toparlayacak olursak; lafla peynir gemisi yürümez. Zira istikbal için kalıcı ve uzun vadeli tedavi yöntemleriyle hastalıklara ancak derman aranabilir. Üç beş günlük makamlar, iktidarlar için Makyavelist düşünceler, maazallah insanı yıkıma, helake götürebilir. Zira FETÖ'den alınacak çok ibretler var. Zira maslahatları için haramı helalleştirmenin ya da helali haramlaştırmanın akıbeti net biçimde görülmedi mi?
Kısacası şeytan işi pisliklerden medet umulamaz!!!
Kalın sağlıcakla…