Dil ve insan hakları ilişkisi: Ana Dil
Özgür Eğitim Sen Eğitim Sekreteri Doç.Dr. Bilal SAMBUR bir açıklama yaparak, çok dillilik bilincinin eğitim felsefesi olarak benimsenmesini talep etti.
ANA DİLİN İNSAN HAKLARIYLA DONATILMASINI VE EĞİTİMDE MULTİLİNGUALİZMİN BENİMSENMESİNİ TALEP EDİYORUZ.
Doç.Dr. Bilal SAMBUR
Özgür Eğitim Sen Eğitim Sekreteri
Dünyada her 21 Şubat Dünya Ana Dil Günü olarak kutlanmasına rağmen, ana dilinden dolayı insanların temel hak ve özgürlükleri ihlal edilmekte, ana dilden dolayı ayrımcılık sistematik politika olarak dünyanın birçok ülkesinde uygulanmaktadır.Dil, bizi dünyalılaştıran ve insanlaştıran bir araç olmasına rağmen, dile yönelik insan hakları ihlalleri ve ayrımcılık insanlık tarihinden hiç eksik olmamıştır. Bir toplumda çoğunluk tarafından konuşulan dil, çoğu zaman devlet gücü kullanılmak suretiyle egemen kılınmak istenmiş, diğer diller yok edilmeye ya da etkisiz kılınmaya çalışılmıştır. Günümüzde, dil etrafında insan hakları ihlalleri dediğimiz bir kategori oluşmuş bulunmaktadır
Dil konusunda nasyonalizm ve kültüralizmden arınmış insani bir bakış açısına sahip olmak lazımdır. Bu bağlamda şunun net olarak ifade edilmesi lazımdır: Dünyadaki hiçbir dil kutsal olmadığı gibi, hiçbir dil de diğer bir dilden daha iyi ve üstün değildir. Diller, sadece insanlar arası bir iletişim vasıtasından başka bir şey değildirler. Dilin bizzat kendisine araçsal işlevinin dışında değer ve önem atfetmek insani ve ahlaki açıdan sorunlar doğurmaktadır.Asıl değer insandır. Dil, din ve milliyet hiçbir şekilde insandan önce gelmemelidir.İnsanın bunların üstünde önem ve önceliği vardır, ancak bunların insanın hizmetinde olmaktan başka bir önem ve öncelikleri bulunmamaktadır.
Dil ve insan hakları ilişkisinde merkezi olgu ana dildir. Ana dil, bireyin ilk öğrendiği, ağırlıklı ve kalıcı bir şekilde hayatında kullandığı dildir. Ana dilde eğitim hakkı, her bireyin doğal insan hakkıdır. Ana dilde eğitim görme hakkı, yaşama, mülkiyet ve inanç gibi temel bir hak ve özgürlük kategorisidir. Ana dilinin hangisi olduğunu, bireyin kendisi ifade etmelidir ve bireyin ana dili olarak belirlediği dili diğer insanlar tanımalı ve ona saygı göstermelidirler. Devletin, insanlara bir dili, ana dil olarak dayatma gibi bir hakkı bulunmamaktadır.
Birey, ana dilini sözlü ve yazılı olarak kullanma imkanlarına sahip olmalıdır.Bireyin ana diliyle eğitim görmesi imkanı olmalı ve devlet okullarında bu imkan özellikle sağlanmalıdır.Bütün kamu kurumları, maksimum düzeyde çok dilli hizmet sunmalıdırlar. Anadilin resmi dil olmadığı ülkelerde birey ana dilinin yanında diğer dilleri isteğine bağlı olarak öğrenme imkanına sahip olmalıdır. Dili dışarıdan müdahaleler yoluyla değiştirmeye teşebbüs etmek ya da dilde bazı değişiklikleri empoze etmeye kalkmak ciddi bir insan hakları ihlalidir. Devlet, dil icat etmemeli ve herhangi bir dili empoze etmemelidir. Dildeki değişmeler, doğal etkileşimler ve gelişmeler sonucunda olmalıdır. Hiç kimsenin ana dilinden dolayı hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmaması ve ortadan kaldırılmaması, ana dilinden dolayı bireyin diğer bireyler karşısında dezavantajlı duruma düşürülmemesi insan haklarının bir gereğidir.
Tek bir dil ve kültürün hakim olduğu homojen bir toplum yoktur. Özgür Eğitim Sen olarak, etnik ve linguistik açıdan saf bir toplum yaratmaya çalışmanın kendisini, insan hakları doktriniyle hiç bağdaşmayan, hatta birçok insan hakkı ihlalinin kaynağını oluşturan, insanlığa karşı suç kategorisinde değerlendirdiğimiz totaliter bir zihniyet olarak değerlendiriyoruz. Bireyin anadili kadar başka dillere açık olmasını ve onlara değer vermesini savunan multilingualist perspektifi bir bilinç haline getirmeyi, dünyalılaşmamak için gerekli görüyoruz. Ülkemizde konuşulan bütün dillerin hak ve özgürlüklerle donatılmasını ve eğitim sistemimizde multilingualizmin yani çok dillilik bilincinin eğitim felsefesi olarak benimsenmesini talep ediyoruz.
Doç.Dr. Bilal SAMBUR
Özgür Eğitim Sen Eğitim Sekreteri
Dünyada her 21 Şubat Dünya Ana Dil Günü olarak kutlanmasına rağmen, ana dilinden dolayı insanların temel hak ve özgürlükleri ihlal edilmekte, ana dilden dolayı ayrımcılık sistematik politika olarak dünyanın birçok ülkesinde uygulanmaktadır.Dil, bizi dünyalılaştıran ve insanlaştıran bir araç olmasına rağmen, dile yönelik insan hakları ihlalleri ve ayrımcılık insanlık tarihinden hiç eksik olmamıştır. Bir toplumda çoğunluk tarafından konuşulan dil, çoğu zaman devlet gücü kullanılmak suretiyle egemen kılınmak istenmiş, diğer diller yok edilmeye ya da etkisiz kılınmaya çalışılmıştır. Günümüzde, dil etrafında insan hakları ihlalleri dediğimiz bir kategori oluşmuş bulunmaktadır
Dil konusunda nasyonalizm ve kültüralizmden arınmış insani bir bakış açısına sahip olmak lazımdır. Bu bağlamda şunun net olarak ifade edilmesi lazımdır: Dünyadaki hiçbir dil kutsal olmadığı gibi, hiçbir dil de diğer bir dilden daha iyi ve üstün değildir. Diller, sadece insanlar arası bir iletişim vasıtasından başka bir şey değildirler. Dilin bizzat kendisine araçsal işlevinin dışında değer ve önem atfetmek insani ve ahlaki açıdan sorunlar doğurmaktadır.Asıl değer insandır. Dil, din ve milliyet hiçbir şekilde insandan önce gelmemelidir.İnsanın bunların üstünde önem ve önceliği vardır, ancak bunların insanın hizmetinde olmaktan başka bir önem ve öncelikleri bulunmamaktadır.
Dil ve insan hakları ilişkisinde merkezi olgu ana dildir. Ana dil, bireyin ilk öğrendiği, ağırlıklı ve kalıcı bir şekilde hayatında kullandığı dildir. Ana dilde eğitim hakkı, her bireyin doğal insan hakkıdır. Ana dilde eğitim görme hakkı, yaşama, mülkiyet ve inanç gibi temel bir hak ve özgürlük kategorisidir. Ana dilinin hangisi olduğunu, bireyin kendisi ifade etmelidir ve bireyin ana dili olarak belirlediği dili diğer insanlar tanımalı ve ona saygı göstermelidirler. Devletin, insanlara bir dili, ana dil olarak dayatma gibi bir hakkı bulunmamaktadır.
Birey, ana dilini sözlü ve yazılı olarak kullanma imkanlarına sahip olmalıdır.Bireyin ana diliyle eğitim görmesi imkanı olmalı ve devlet okullarında bu imkan özellikle sağlanmalıdır.Bütün kamu kurumları, maksimum düzeyde çok dilli hizmet sunmalıdırlar. Anadilin resmi dil olmadığı ülkelerde birey ana dilinin yanında diğer dilleri isteğine bağlı olarak öğrenme imkanına sahip olmalıdır. Dili dışarıdan müdahaleler yoluyla değiştirmeye teşebbüs etmek ya da dilde bazı değişiklikleri empoze etmeye kalkmak ciddi bir insan hakları ihlalidir. Devlet, dil icat etmemeli ve herhangi bir dili empoze etmemelidir. Dildeki değişmeler, doğal etkileşimler ve gelişmeler sonucunda olmalıdır. Hiç kimsenin ana dilinden dolayı hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmaması ve ortadan kaldırılmaması, ana dilinden dolayı bireyin diğer bireyler karşısında dezavantajlı duruma düşürülmemesi insan haklarının bir gereğidir.
Tek bir dil ve kültürün hakim olduğu homojen bir toplum yoktur. Özgür Eğitim Sen olarak, etnik ve linguistik açıdan saf bir toplum yaratmaya çalışmanın kendisini, insan hakları doktriniyle hiç bağdaşmayan, hatta birçok insan hakkı ihlalinin kaynağını oluşturan, insanlığa karşı suç kategorisinde değerlendirdiğimiz totaliter bir zihniyet olarak değerlendiriyoruz. Bireyin anadili kadar başka dillere açık olmasını ve onlara değer vermesini savunan multilingualist perspektifi bir bilinç haline getirmeyi, dünyalılaşmamak için gerekli görüyoruz. Ülkemizde konuşulan bütün dillerin hak ve özgürlüklerle donatılmasını ve eğitim sistemimizde multilingualizmin yani çok dillilik bilincinin eğitim felsefesi olarak benimsenmesini talep ediyoruz.