"Dilipak değil, zulme karşı çıkış cezalandırıldı"
Özgür-Der Genel Başkanı Kaya, başörtülülere yönelik "devlet terörü"nü eleştirdiği yazısından dolayı eski Cumhurbaşkanı Sezer'e hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan Abdurrahman Dilipak'a ceza verilmesini kınadı
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, başörtülülere yönelik "devlet terörü"nü eleştirdiği yazısından dolayı eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan Abdurrahman Dilipak'a ceza verilmesini kınadı. Rıdvan Kaya, Abdurrahman Dilipak'ın değil zulme karşı çıkış iradesinin cezalandırıldığını söyledi. Kaya, Türkiye'de yıllardır üst yargı kurumunun ideolojik kimliği itibariyle hazzetmediği siyasetçi ve aydınların cezalandırılması konusunda oldukça heveskâr bir tutum içinde olduğunu hatırlatarak, "Bunun yeni bir örneğini Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun Abdurrahman Dilipak hakkında verdiği kararda görmek mümkün. Abdurrahman Dilipak'ın 9 Kasım 2003 tarihinde Vakit gazetesindeki yazısında dönemin Cumhurbaşkanı Sezer'e hakaret ettiği iddiasıyla açılan davanın seyrine bakıldığında, gerek düşünce özgürlüğü, gerek yargının ideolojik tutumlardan arındırılması konusunda daha alınacak çok mesafe olduğunu ortaya koymakta" dedi.
"ARADAN GEÇEN 6 YILA RAĞMEN YAZAR CEZALANDIRILMAK İSTENİYOR"
"Başörtülü bayanlara yönelik 'devlet terörü'nü eleştiren bir yazının Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde davaya konu olması başlı başına bir saçmalık iken aradan geçen altı yıla rağmen hâlâ yazarının ısrarla cezalandırılmaya çalışılmasındaki garabet nasıl izah edilebilir?" diye soran Rıdvan Kaya, şunları söyledi: "Bu davada yerel mahkeme beraat kararı vermiştir. Daha da ilginci, İslâmi kimlikli aydınların yargılandığı davalarda hep cezalandırma eğilimi taşıdığı bilinen Yargıtay 9. Ceza Dairesi de bu kararı onaylamıştır. Ne var ki, Abdurrahman Dilipak'ın dosyası bu kez de Yargıtay Başsavcılığının itirazı neticesinde Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gelmiş ve orada oy çokluğuyla cezalandırılması gerektiğine hükmedilmiştir.
Bir yazarın bir günlük gazetede güncel gelişmeleri değerlendiren bir yazısının altı yıl boyunca mahkeme koridorlarında dolaşan bir dava dosyasına konu olması; bir dizi gelgitten sonra dosyanın YCGK'nın önüne gelmesi ve bu kurulun 24 üyesinin toplanarak bu yazı hakkında tutum belirlemesi; daha ne kadar süreceği belli olmayan bir şekilde yargı sürecinin devam ettirilmesine ve yazarın cezalandırılmasına karar verilmesi vs. vs. tüm bu görüntü bize hiç de 'normal' bir ülke manzarası sunmuyor. Bu yaşananların akılla, mantıkla izah edilebileceğini de sanmıyoruz." Rıdvan Kaya, yasaların ve yasalarla birlikte yasaları yorumlama yetkisine sahip kafaların değişmesi gerektiği belirterek, "Bu köhnemiş yaklaşımlarla verilecek kararların hiçbir biçimde hukuki bir anlam ifade etmediğinin artık anlaşılması gerekir! Bürokratik zihniyetin saati hayranlıkla andığı 30'lu, 40'lı yıllarda durmuş olabilir ama hayat devam etmekte, toplum değişmekte, talepler çoğalmaktadır. Bu talepleri dikkate almanın, resmi ideolojik alışkanlıkları ve bağnazlıkları terk etmenin zamanı çoktan gelmiş de geçmektedir!" dedi.