Dilipak : Eski Dünya Düzeni Yıkılıyor Mu?
Eski dünya düzeni yıkılıyor. Bu belli oldu. Ama yeni dünya düzeni başlamadan bitecek gibi.
Derin Gerçekler
Eski dünya düzeni yıkılıyor. Bu belli oldu. Ama yeni dünya düzeni başlamadan bitecek gibi. Öte yandan bu gelinen noktadan sonra eski düzene dönüş de mümkün değil. İki arada, bir derede kalabiliriz. Yeni bir dünya düzeninin inşa edilmesi bugünden yarına mümkün olmayabilir. Yeni Dünya düzeninin (düzensizliğinin) öncüleri, “bizden sonrası tufan” diyerek ellerindeki imkanları kullanıp dünyaya savaş dahil her alanda telafisi zor zararlar verebilirler... Bugünlerde Schumann Rezonans’ı konuşuluyor. Nedense Won Allen kuşağı pek konuşulmuyor. Çünkü o, Mars'a yolculuktan söz edenlerin işine gelmiyor. Bu arada Bio Resonans da gündemdeki konulardan. Dalga boyu ve Frekans, maddenin çekme gücü önemli konular. Dünya, ay, Güneş, Zühre-Tarık, Sirius-Şira birbirini nasıl çekiyor ya da itiyor? Bu itme-çekme manipüle edilebilir mi? Birileri bu anlamda bir takım testler yapmaya hazırlanıyor.
Yeni dünya düzeninin inşası için önlerinde iki blok tehdit var. Bir: Eski dünya düzenini ayakta tutan 5’li Çete. Yani, ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin. BM Güvenlik konseyindeki veto yetkisine sahip 5 ülke bunlar. Bu seküler bir dünya, bir de Ruhani bir dünya var. Burada kontrol edilmeye çalışılan zayıflatılmış bir grub var. O da sosyolojik anlamda Müslümanlar’ın iktidarda olduğu ülkeler, Vatikan ve Hindu toplumu. Vatikan, İtalya ile birlikte kontrol altında. Hindular Hindistan’la birlikte kontrol altında. Müslümanların ülkelerindeki ekonomik, politik, sosyal karmaşa, belirsizlikler sebebiyle kontrolü zorlaştırıyor.
Artık tek bir Avrupa yok. İstiyorlar ki, tek bir Türkiye’de olmasın. İsrail’de 8’li bir yamalı bohça koalisyonu var. Türkiye’de de böyle bir şey olsun istiyorlar. Ve işin garip yanı bugünkü siyasetin her iki kanadı da bu senaryonun gerçekleşmesi için, bu senaryonun sahiplerinin değirmenine su taşıyorlar, Tek bir ABD’de yok. Avrupa bir yandan İngiltere ve AB olarak bölündü, öte yandan AB’yi Almanya %50’den fazla Almanya sırtına taşıyor. Almanya ABD, İngiltere ve Fransa’nın işgali altında bir ülke. Bu 3 ülkenin operasyon üssü ve sıçrama tahtası. Uluslararası sistem AB’yi teslim almak için Almanya’yı gözden çıkartabilir. Yeni bir düzen kuracaksanız, eski düzenin kontrollü bir şekilde yıkılması gerekiyor. Alman ekonomisi çökerse, Fransa ayakta duramaz. Fransa yıkılırsa İspanya ve İtalya ayakta duramaz. Almanya ve Fransa çökerse BeNeLüx ülkeleri ve Avusturya ekonomisi de çöker. Bunun anlamı Avrupa çöker. Avrupa çökerse bunun etkisi, İngiltere, Rusya ve Çin'de de kendini gösterir. ABD bu süreçte bu etkilerden uzak kalamaz. Hatta Avrupa’daki kriz yeni bir ekonomik, siyasi, sosyolojik bir pandemi olarak Avrupa grubunu vurabilir.
Türkiye olarak doğu, batı, kuzey ve güneyden gelecek bütün rüzgarlara açık bir ülkeyiz. Türkiye’de de işler, bu üç konuda da yolunda gitmiyor. Bir çözüm, derlenip-toparlanma olmazsa gelecek günler geçen günleri aratır. Eylül-Ekim'den sonra, Ekim-Kasım’dan sonra olacakları tetikler. Aralık yeni yıl dolayısı ile göreceli bir sükûnet ayı olabilir. Ama 2023 Ocak’ın 2. Yarısı daha sert bir sürece girebiliriz. Sonbahar, kışı tetikleyebilir. 23’ün 2. yarısı zaten seçim dönemi. 2. çeyreğin sert geçeceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok. Avrupa’daki krizin süresi, boyutu derinliği, tepkileri görmeden bunun Türkiye’ye etkisi, şekli, süresi, sonuçları üzerinden bir şey söylemek çok mümkün değil.
Bu süreçte sanırım konut fiyatlarında bir dalgalanma olacak. Ani bir düşüş, kısa süreli bir duraksama, belki hafif bir toparlanma ama sonrasında ani bir kırılma. TL’nin değeri ayrı bir konu. Bana kalırsa adalet ve yolsuzluk iddiaları toplumda ciddi infiallere yol açacak boyutta bir sorun haline gelebilir. Aile, gençlik, ahlak ve kaset iddiaları da ayrı bir sorun.
Bu süreçte herkesin, kişi, topluluk, partiler olarak herkesin daha dikkatli ve sorumlu davranmamız gerek. Tansiyonun düşürülmesi şart. Adaletin rayına oturtulması gerek. Adalet mülkün temelidir. Herşeyin varlık ve meşruiyeti adaletin güvencesi ile ayaktadır. Artık insanlar her şeyden, herkesten şüpheleniyor. Kime ve neye inanacağını, güveneceğini bilmiyor. O makyajlanmış kamu araştırma raporlarına kimse inanmıyor. Sürekli tekrarlanan şunu şunu yaptık sözleri bile artık anlamsızlaştı. Bu 15 Temmuz’da şehid aileleri ve gaziler neredeydi? Bu güven kaybının sebebleri, sebeb olanların kim oldukları araştırmalı. Bu insanları vitrine koyarak ve bir takım iddiaları soruşturmadan üstlerini örterek bu tepkileri göğüsleyemezsiniz. Bir takım kurbanları günah keçisi olarak halkın önüne atıp yargılayarak da bu işi geçiştirmekten söz edenler yanlış yapıyorlar. Bunu FETÖ davalarında gördük! 15 Temmuz'la ilgili çözülmede bunun etkisi büyük. Artık insanlar 15 Temmuz'la ilgili her anlatılana da inanmıyorlar. Cevabını bulamadıkları sorular var! Bunu görün!
Yeni dünya düzeninin inşası için Türkiye’nin de yıkılıp, rol model olarak yeniden inşa edilmesi gerekiyor. Biz bu konuda yalnız değiliz. Mısır, Afro-Arap dünyası rol modeli olan ülke. Saudia, Ceziretül Arap, İran ve Irak Şia için, Türkiye, Türk dünyası, balkanlar, Kafkaslar, Sünni ve Sufi dünya için rol model olan ülke.
Bu yeni süreçte BM, AB, NATO hepsi seferber oldular. Pentagon, CIA, MI6, NSI, FED, LIBOR hepsi devrede. Doların geleceği belli değil. O konuda her an yeni bir durum ortaya çıkabilir. Beklenmedik, çılgınca işler olabilir. Her zamankinden daha çok dikkatli olmamız gerek. Bu konular sadece, o geleneksel kurumlarla, siyaset, bürokrasi, at gözlüğü takmış bilim kurullarının ya da Plandemi sürecinde kendilerini tanıdığımız İlahiyatçıların, kerametleri kendilerinden menkul kanaat önderlerinin açıklamaları ile anlaşılamayacak kadar ciddi ve önemli konular. Uluslararası düzenin dümen suyunda gidenlerin varacağı yer belli. Türkiye bana kalırsa Ahi Evran (Evrensel kardeşlik) geleneğinin manevi mirasçısı olarak, adaletten barıştan, özgürlükten yana yeni bir medeniyetin inşası olarak, kirlerinden arınıp, o kuva-yı milliye ve müdafa-yı hukuk anlayışı ile yeniden ayağa kalkmalıdır.
Selam ve dua ile.
NOT: Nisan 2022’de Akit Tv ve Akit gazetesinde, beraber resmimiz çıkması üzerine suçlamalarla ilgili olarak Sabah Gazetesi ve Oda Tv’de çıkan haberlerin bir özetini paylaşmıştım. Beraber fotoğrafımız 2018 yılına ait, özel bir ziyaret, daha sonra Kenevir Kooperatifi ile bir toplantımız oldu aynı yıl. Akat, tahliye edildikten sonra 22.6.2022’de, Cumhurbaşkanına bir mektup yazarak, faaliyetlerini ve başından geçenleri anlattı. Yazdığı bu mektupta 20.5.2022’de de mahkemede durumun vuzuha kavuşması üzerine tutukluluk halinin sona erdirilerek serbest kaldığını ifade eden Akat “üzerine atılan suçlarla hiçbir alakası olmadığını ve asla böyle korkunç bir işe tevessül etmeyecek bir kişiliğe sahip olduğunu” anlattı. Bu arada 73 sayfalık bilir kişi raporu 17. Ağır Ceza Mahkemesine sundu. Ali Osman Akat 6.7.2022’de Ticaret Bakanlığına başvurarak, İstanbul Havalimanı Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü hakkında adli ve idari soruşturma başlatılması talebinde bulundu. Yargılama süreci ile ilgili gelinen son noktayı, Akat’ın bana gönderdiği belgeler ışığında size aktarıyorum, ki adımın da geçtiği bir konuda o gün trollerin de devreye girerek haberle ilgili hayali iddiaları gündeme getirmelerinin ardından, hukuki sürece ilişkin gelişmeleri size aktarmak istedim. Bir alacakaranlık döneminden geçiyoruz. Şüphesiz ki her işin hakikatini Allah bilir. Bizim bilgilerimiz sınırlı. Allah zalimlere ve müfterilere fırsat vermesin ve mazlumları korusun!
Habervakti