Direniş Karşıtı Bir Devrim Öyle mi ?
Lübnan'da yayınlanan el Ahbar gazetesi, Suriye olayları ile ilgili yayınladığı bir anazimde, direniş karşıtlığını ele alıyor
DİRENİŞ KARŞITI BİR DEVRİM, ÖYLE Mİ?
İbrahim el-Emin
El-Ahbar
Başkan Beşar Esed'i devirmek için Suriye'ye müdahale eden dış güçler işlerini hızlandırmak istiyorlar. Bu durum muhalifleri ellerini göstermeye ve bu yüzden de daha fazla karttan mahrum olmak zorunda bırakıyor.
Suriye'nin yurtdışı muhalefeti içersindeki en etkili bloğun, İsrail ya da Amerikan işgali altında olan toprakları özgürleştirmeyi hedefleyen Arap direnişine düşman olan ABD önderlikli Batılı ittifakla güçlerini etkin bir şekilde birleştirmiş durumda olduğu uzun zamandır biliniyor artık.
Bu grupların çoğu kendi vatanseverliklerini, rejimi Suriye'nin İsrail tarafından işgal edilmiş topraklarını kurtarmak istememekle suçlayarak ispatlamaya çalışıyorlardı.
Fakat Cuma günü, Suriye Ulusal Konseyi'nin baş sözcüsü Burhan Galyun, Suriye muhalefetinin Amerikalı, Türk, Körfez ve Avrupalı destekçilerine yapacağı geri ödemenin doğası hakkında açık konuşmaya zorlandı (bunun başka bir açıklaması yok).
Galyun, The Wall Street'e verdiği röportajda muhalefetin önderlik edeceği yeni yönetimde "İran ile özel bir ilişkinin olmayacağını" ve "istisnai ilişkileri koparmanın stratejik askeri ilişkileri de kesmek anlamına geleceğini" söyleyerek şunu ekledi: "Rejimin düşüşünden sonra Hizbullah da şimdiki Hizbullah olmayacak". Suriye rejimi ile Hizbullah arasındaki ilişkiyi "anormal" olarak niteleyen Galyun, "Suriye Ulusal Konseyi önderlikli hükümetin Suriye'nin dış politikasını başlıca Arap güçleri ile ittifak kurma doğrultusunda tekrar düzenleme yönüne gideceğini" söyleyerek "Suriye'nin İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri'ni kurtarmak için silahlı çatışmaya başvurmaktan ziyade müzakere yolunu tercih edeceğini" belirtti.
Burhan Paşa Hazretlerinin Bu Açıklamaları Ne Anlama Geliyor?
Bu açıklamalar aslında Suriye Ulusal Meclisi'nin (SUM) politik programında İsrail'e niçin hiç değinilmediğini gösteriyor. Bu programın ve SUM liderleri tarafından yayınlanan bildirilerin ekseriyetle Suriye'deki iç meselelere odaklanmasının ve bu meselelerin bölgesel sorunlarla ilgisiz bir öncelik olarak görülmesinin nedenini de açıklıyor. Ayrıca dış politikalarını meşrulaştırmak için ülkelerinin çıkarlarını öncelediklerini söyleyen Lübnan'daki 14 Mart hareketi, devrik Hüsnü Mübarek ve Zeynelabidin Bin Ali ile aynı üslupta; politik, ekonomik ve sosyal yeniden inşa ihtiyacı gibi genel terimlerle konuşmasının sebebine de işaret ediyor.
Çok iyi. Burhan Paşa kendisinin ve Suriye rejimi karşıtı yabancı ittifaka üye çoğu kişinin gizlice düşündüklerini açıkça söylüyor. Bu kişiler vatanı kurtarmak için direniş fikrine karşı çıkıyor ve pratikte İsrail ile barış istiyorlar. Bunyan bize aslında Camp David, Wadi Arab ve Oslo modellerinin İsrail işgali meselesinde sunduğu araçları anlatıyor. Başka bir deyişle kendi halkına Mısırlı, Ürdünlü ve Filistinlilerin son otuz yıldır çektikleri bu tecritçi yaklaşımın sonuçlarını vaad ediyor. Bu aldatıcı tecrit politikası Amerikan önderlikli ittifakın bölgede İsrail'in çıkarlarını korumasına hizmet ediyor aslında.
Burhan Galyun, Suriye halkının egemenlik, bağımsızlık ve daha geniş ifadeyle Arap milli kimliğine beş paralık bir önem vermediğini söylemek istiyor. Burhan Paşa bize Suriye halkı tarafından istenen yeni Suriye rejiminin ABD'yi Irak ve bölgeye buyur edecek, İsrail'i Kuzey bölgesinin ve Lübnan ve Gazze cephelerinin yükünden kurtaracak ve Körfez ülkelerini -ABD ile birlikte- iki meselede rahatlatacak, diğer ülkeler gibi bir ülke olacağını söylüyor. Bu meselelerden biri İran ve Suriye arasındaki ilişkinin doğurduğu korkular, ikincisi de Irak'ın yakında gerçekleşecek olan Amerikan işgal güçlerinden kurtuluşu sonrasında, bu durumun ülkenin politik karar alma mekanizmasında doğuracağı etki.
Bazılarının yaptığı gibi Galyun'un söylediklerinin satır aralarını okumak ya da ilave açıklamalar eklemek gerekmiyor. Kendi takımının, Suriye'yi şu an etkili bir şekilde içinde yer aldığı, direnişi destekleyen bölgesel ittifaktan çıkarıp şu aralar Suriye rejimini devirmeye çalışan başka bir ittifaka sokacağını açıkça ilan etmiş oldu. Bu ikinci ittifak direnişe karşı çıkıyor ve ABD ve İsrail'in Lübnan ve Filistin direnişine destek vermekten vazgeçme taleplerine teslim oluyor. Galyun'un Golan Tepeleri'ni kurtarmak için "uluslararası topluluğa başvurma" şeklindeki isteğine gelince, bu açıkça, barış için yalvarmakla yetinen ve müzakereleri 100 milyonu aşkın insana utanç ve yoksulluktan başka bir şey getirmeyen kişilerin sözlerini hatırlatıyor.
Galyun Amerikan gazetesine verdiği bu demecinde Suriye Ulusal Konseyi'nin Özgür Suriye Ordusu ile ilişkisine de değindi. "Operasyonlarını sivilleri korumaya odaklamaları ve saldırı eylemleri gerçekleştirmemeleri yönünde" anlaştıklarından söz etti. Dolayısıyla kendisinden gerçekte neler olduğuna dair açıklamalar bekleyebilir miyiz? Sözlerini şöyle sürdürdü Galyun: "Suriye rejiminin düşüşünden sonra devlet kontrolü dışında silahlı militanlar istemiyoruz." Bu bağlamda Libya'daki tiran Muammer Kaddafi'nin devrilişi esnasında ve sonrasında yaşanan tecrübeleri göz önüne almak zorunda. Ardından "büyük bilgin" Bin Belhac yoluyla öğrencilerine "Hilafet yolunda Yaratıcı Kaos" dersleri verebilir.
El Ahbar'da yayınlanan bu analiz Kemal Saral tarafından Velfecr için çevrildi.