"Dünün Reha Muhtarı, Bugünün Turgay Güleri Oldu"
Doğru Haber Gazetesi Yazarı Mustafa Karakaş, ‘Kemalistleşen kaybeder’ başlıklı yazısında hükümete yakın medyanın dilinin bayağılığına vurgu yaparak önemli tespitlerde bulundu.
Doğru Haber Gazetesi Yazarı Mustafa Karakaş, ‘Kemalistleşen kaybeder’ başlıklı yazısında hükümete yakın medyanın dilinin bayağılığına vurgu yaparak önemli tespitlerde bulundu.
Yazının tamamı şöyle:
Kemalizm kendine benzetme ideolojisidir. Ve bu konuda çok başarılıdır.
Son yıllarda (özellikle bu seçimde) Kemalizmin rakibini kendine benzetme stratejisi meyvesini verdi.
Ne demek istediğimi 1994 yılındaki medya dilini ve 2019 yılındaki medya dilini hatırlayanlar rahatlıkla anlayabilir.
1994 yılında seçimlere gidilirken Erdoğan medya baronlarına karşı zafer kazandı. Halk dedi, umut dedi, mazlumlar dedi ve gönüllere girdi.
2019 seçimlerinde AK Parti adayları devasa medya desteğine rağmen kaybetti. Çünkü -istisnalar alınmasın ama- pek çok adayın gönlünde halka yer kalmamıştı. Artık umut vaat edemiyordu iktidar. Çok ciddi bir dil problemi vardı.
Oysa iktidara kaybettiren kendi medyasıdır, rakibine karşı kullandığı üsttenci dildir. Düşünebiliyor musun? Bir televizyoncu canlı yayında Ekrem İmamoğlu için “oğlum Ekrem” kelimesini kullanabiliyor.
Gençler medyanın saldırgan dilinin ne kadar zararlı olduğunu anlayabilmek için video sitesine - Reha Muhtar-Ateş- hattı yazarsa ne demek istediğimi çok net anlar.
O süreçteki hakim medyayı Reha Muhtar temsil ediyordu. Saldırgan, ötekileştirici, ayrıştırıcı bir dil kullanıyor, soru sormak yerine Erdoğan’ı ezmeye çalışıyordu.
2019 yılına gelin.
Turgay Güler’in Ekrem İmamoğlu’na sorduğu sorular ile Reha Muhtar’ın soru tarzı neredeyse aynı kalıptı.
Evet, Kemalizm, rakibini kendine benzetme ideolojisidir dedik ya...
1994 yılında CHP beka söyleminde bulunuyor, Erdoğan özgürlük, birlikte yaşam, farklılıklara tahammül, katılımcı demokrasiden bahsediyordu. Günümüzde Erdoğan’ın geçmişteki söylemlerini Ekrem İmamoğlu kullanıyor ve iktidar medyası bu dili kullanmaya devam ederse olacak olanı herkes biliyor:
Ekrem İmamoğlu 2023’te Erdoğan’ın başkanlık yarışındaki rakibi olur.
Normal şartlarda CHP kökenli bir adayın Erdoğan’ı yenme ihtimali yoktur. Lakin iktidarın ve medyasının kullandığı keskin dil sadece ama sadece Ekrem İmamoğlu’nu güçlendirecektir.
Normal şartlarda Türkiye solunun yönetme becerisi de yok gibidir. CHP’ye verilen oylar yönetmeye verilen oylar değildir zaten. Yaşam şekline, ideolojiye, -kısmen- Erdoğan karşıtlığına verilen oylardır. İzmir örneği aslında bu iddiamızın delilidir. Herkes bilir İzmir macroköydür, ama CHP’nin köyüdür.
Elbette Ekrem İmamoğlu solcu bir belediye başkanı değil! Başarılı olmak için çok çalışacaktır. İmamoğlu sertleşmemenin faydalarını gördü ve bu dili sürdürecektir. Ama iktidar medyası manipülatif ve kıyıcı dilin zararlarını henüz görebilmiş değil!
Görmüş olsaydı Güneş Gazetesi, Hakkâri saldırısı sonrası “4 şehit 6 yaralı MUTLU MUSUN EKREM” manşetini atar mıydı?
Bu manşet aslında Kemalizm’in kendine benzetmedeki başarısını göstermiyor mu?
Yıllarca Kemalistler dindarlar için niyet okuma dilini kullandı.
“Anıtkabire gidecek misiniz, Mustafa Kemal’i seviyor musunuz, belediyelerdeki kadın memurlar başörtüsüz çalışabilecekler mi?” sorularını soran bir Kemalist medya vardı eskiden şimdi Kılıçdaroğlu saldırıya uğrayınca alkışlayan bir Neo Kemalist medya var.
Yazık! Oysa siz adil olmakla emrolunmuştunuz.
Diyeceksiniz ki madem “Kemalistleşen kaybeder” diyorsunuz, o halde Kemalistler neden kazandı?
El cevap: Kemalistler, Kemalizm’i överek kazanmadı, sağcı adaylarla, sağcı söylemlerle kazandı. Kemalistler bile Kemalist bir dille kazanılamayacağını anladı.