Dünya Kudüs Günü
Kudüs Günü, İran'a mahsus bir gün değildir; İslam dünyasının günüdür. Bu yüzden müslümanlar Filistin'li kardeşlerini savunmakta olduklarını bu gösterilerle ortaya koymaktalar.
Dünya Kudüs Günü'nün gelip çatması, mazlum Filistin halkının savunulup desteklenmesi şeklindeki önemli görevi eskisine oranla daha bir ciddi olarak tüm yiğit müslümanlar için bir kez daha vurgulamaktadır.
Rahmetli İmam Humeyni böyle bir günü ilan ederek, Filistin sorununu insanların vicdanlarında canlandırdı ve siyonizm aleyhindeki tüm haykırışları odaklandırdı. Bu yüzden her yıl müslümanların büyük bir ilgiyle bu mitinglere katıldığını görmekteyiz.
Filistin'in kurtuluşu ve gasıp devletin mahvedilmesi yolundaki tek ümit ışığı olan ve işgal altındaki topraklarda mazlumca mücadelelerini sürdürenler, İslam dünyasının her yanındaki çeşitli halkların onları unutmadıklarını ve kendilerini desteklediklerini bilmelidirler. Eğer kendi evlerinde yabancı gibi yaşayan bu mazlumların, kendilerine olan ilgiyi hissetmelerini istiyorsak İslam dünyasında halk kitlelerince düzenlenen bu gösterileri sürdürmek zorundayız. Büyük rehberimiz rahmetli İmam Humeyni'nin Ramazan ayının son Cuma gününü Kudüs Günü olarak ilan etmesi girişimi de bu anlama dayanmaktadır. Yoksa Tahran caddelerinde yürüyüş yapan bir halkın buradan silahla İsrail aleyhinde savaşamayacağı açıktır.
İslam dünyası Kudüs Günü'nü anmalıdır. Müslüman kitleler bazı uşak devletlerin, oluşturdukları yapmacık sessizlik ortamında Filistin'i her geçen an biraz daha eritmesine ve meseleyi unutulmuşluğa terketmesine izin vermemelidir. Gasıp rejimle anlaşan ve Filistin'lileri kurban eden devletlerin ihaneti unutulmamalıdır. Bu, küçük bir mesele değildir.
Kudüs Günü'nü anınız ve onun büyüklüğünü hissediniz. Elbette dünya çapındaki propagandalar, bu günün ne denli büyük ve önemli olduğunu yansıtmıyorlar; yansıtmasınlar. Filistin zindanlarında bulunanlar bize şunu söylediler ki 'sizin sloganlarınız, sizin gösterileriniz, sadakate dayalı niyet ve kararlılığınızı gösteren sımsıkı yumruklarınız, bizlere güç vermekte ve duruşumuzu sürdürmekteyiz.' Filistin'de hapishane duvarları arkasında bulunan insanların bu duruşlarını sürdürebilmeleri için yalnızlık duygusuna kapılmamaları gerekir. Beytül Mukaddes, Gazze Şeridi ve işgal altındaki Filistin'in diğer şehirlerinde cadde ve sokaklarda siyonist haydutların saldırılarına maruz kalan kadınlar ve erkeklerin direnişlerini sürdürebilmeleri için, sizlerin onların arkasında olduğunuzu hissetmeleri gerekir. Elbette devletlerin de bu bağlamda görevleri vardır.
Eğer İslam dünyası Allah'ın izniyle bu günü kelimenin tam anlamıyla algılar ve bu günü gasıp siyonistler aleyhinde haykırış için bir fırsat olarak bilirse, düşmanı büyük oranda mağlup edecek ve geri çekilişe zorlayacaktır. İran milleti, Kudüs Günü'nün ve Filistin konusundaki tavrının bu münasebetle bir kez daha vurgulanması fırsatının ne demek olduğunu, büyük gösterileriyle bir kez daha gösterecektir. Filistin'li mazlumlar, dünyanın çeşitli yerlerinde kendi sorunları karşısında duyarlı olan nice insanların bulunduğunu anlamış durumdalar. Bu duyarlılık pekiştirilmelidir. İsrail üzerindeki baskılar arttırılmalıdır. Filistin'liler, Filistin sorununun canlı tutulması şeklindeki sorumluluğu ciddi olarak omuzlanmalı ve cihadlarını sürdürmelidirler. Cihad, çetindir. Ancak, siyonistlerin baskıları altında yaşamanın sıkıntıları, cihaddan daha çetindir. Eğer cihad ederlerse, iyi bir geleceğe erişeceklerdir. Ancak, böyle bir yaşantı her geçen gün sıkıntıları daha bir arttıracaktır. Elbette bugün işgal altındaki Filistin topraklarında yaşayan müslüman halklar uyanış içerisindeler. Ancak, Filistin içerisindeki mücadele herkesi kuşatıcı bir biçimde genelleştirilmeli ve İslam ümmetinin derinliklerine bağlanmalı, dünya çapındaki müslüman milletler de onlara yardımlarını esirgememelidirler.
İsrail'in resmi destekçileri ile resmi destekçisi olmayan yandaşlarının Kudüs Günü'yle mücadelesi ilginçtir. Kudüs Günü için bir rakip oluşturdular ve bu günü unutturmaya çalıştılar. İslam dünyasının hiç bir yerinde uluslararası güçlerin, yerel halkın devlet tarafından bu yürüyüşe özendirilmesine izin verdiklerini görmedik. Üzülerek belirtmek gerekir ki, dünyanın kabadayı güçleri İslam ülkelerinin bir çoğunda nüfuz sahibi olup, bu durum müslümanlar ve İslam dünyası için utanç vericidir. İslam ülkelerindeki devletler niçin halkın Kudüs Günü gösterilerine katılmalarını teşvik etmiyorlar ? Böyle bir durumda ne kaybetmekteler ? Eğer Filistin ülküsünü destekliyorlarsa niçin buna izin vermiyorlar ?
İslam Ümmeti'nin Kudüs Günü'ndeki Görevi
İslam topraklarının bir parçası İslam düşmanlarınca koparıldığı ve orada İslam düşmanları egemen olduğu takdirde herkesin görevinin cihad ve o bölgenin İslam topraklarına yeniden eklenmesi olduğu konusunda tüm İslam mezhebleri arasında hiç bir ihtilaf olmadığı gibi, tüm fakihler bu bağlamda görüş birliği içerisindedirler. Bu yüzden müslüman milletler, dünyanın her neresinde olurlarsa olsunlar, bunu kendileri için bir görev bilmektedirler. Elbette bir çok insanın elinden hiç bir şey gelmemektedir; ancak bu bağlamda imkan sahibi olan herkes olabildiğince girişimde bulunmalıdır ve bulunacaktır. Bu yüzdendir ki büyük İmam'ımızın Ramazan ayının son Cuma gününü Kudüs Günü olarak ilan etmesi İslam dünyasının ilgisiyle karşılaşmıştır.
Kudüs Günü, İran'a mahsus bir gün değildir; İslam dünyasının günüdür. Bu yüzden müslümanlar Filistin'li kardeşlerini savunmakta olduklarını bu gösterilerle ortaya koymaktalar. Müslümanlar, Amerika ve İsrail'in kan içindeki mazlum Filistin'de sürdürdükleri komplolar karşısında ortak bir iradeye sahip olduklarını sergilemekteler.
İslam Dünyası Gaflete Düşmemeli
Eski Filistin yarası siyonistler ve emperyalist yandaşlarınca oluşturuldu ve yine dünya emperyalistleri tarafından İslam dünyasının vücudunda her geçen gün daha bir derinleştirildi. İslam dünyası Filistin sorunu karşısında gaflet içerisinde olmamalıdır. Milletler Filistin sorununu unutmamalıdırlar. Amerika, diğer emperyalistler ve siyonistleri daima destekleyen güçler, bu unutulmuşluğu müslümanlara dayatmak peşindeler