Merve Kavakçı
Eğer öyleyse
Hadise Meclis'te Türkiye Cumhuriyeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında Ortaklık Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile alakalı konuşmalar sırasında cereyan ediyor. Haber şöyle: CHP'li bir vekil, "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na dilekçe vermiştim. Ankara'da bir lisede ücretsiz olarak ders vermek için" diyor. "Dersler boş geçiyor, ben fizik öğretmeniyim, sabahtan Meclis yok, sabahtan gideyim ücretsiz olarak ders vereyim. Meclis Başkanı bana izin vermeyecek" diyor, ama AK Parti'li bir vekili kastederek, "Ona ayda iki yüz milyar liraya yorum yaptıracaksınız. Yazık." diyor, televizyon yorumculuğuna atfen. Sonra devam ediyor, "Başbakan ona izin vermiş, Başbakan izin veremez, izin makamı Meclis Başkanı'dır." Eğer doğru ise...
CHP'li vekil devam ediyor: "Takibe aldım" diyor. Adı geçen AK Partili vekili kastederek yine, "Bu kürsüde aylık takibe aldım dört komisyon toplantısının üçüne katılmamış. Otuz beş açık oylama yapılmış yirmi beşine katılmamış. Hiç soru önergesi vermemiş. On bir milyarlık maaşı beğenmemiş, iki yüz milyar liraya gitmiş televizyonda yorum yapmış" diye ekliyor. Eğer doğru ise...
TBMM'nin bir temsil, sorumluluk, halkın yükünü yüklenme yeri, mekanı olduğunun idrakinde olmak gerekiyor. Eğer doğru ise, eğer öyle ise, çok yanlış...
TBMM'deki yanlışlıklar bununla sınırlı değil hiç şüphesiz. Meclis'e seçilenlerin özgeçmiş bilgilerine bakınız, okuyacağınız bazı ilginç detaylar sizi gülümsetebilir ve hatta bu kadar da olur mu diye trajikomikliği ile güldürebilir. Kimi vekilleri tanıyabilirsiniz, bilirsiniz ki şu ve bu dilleri konuşmuyordurlar, ama orada, özgeçmişlerinde o dilleri bülbül gibi şakıdıkları yazılıdır. Eminsinizdir iki kelimelik bir cümle kuramayacaklarından şu ve bu dillerde, ama öyle yazıyordur. Şu ve bu dilleri konuşamadığına emin olduğunuz milletvekili oysa ki Meclis'in uluslararası şu ve bu komitelerinde görev alıyordur. Hatta kimi dönemlerde başkanlığını bile yürütmüştür. Şu ve bu dilleri konuşamadan gitmiştir şu ve bu ülkelere de Başkanlık yapabilmiştir. Örnekler bol.
Bir de tabii bizde yani Türkiye'nin milletine has bir durum da çok yaygındır. Toplumda yaygın olan şey, toplumu temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne de sirayet etmiştir. Yabancı dil konusunda şunu yapıp da bunu yapamayanlardan söz ediyorum. İngilizce bilirim ama konuşamam... Arapça anlarım ama yazamam... Fransızca okurum ama anlamam'cılardan söz ediyorum. TBMM'miz bunlarla dolup taşmıştır. Yazılıp da konuşulmayan, okunup da yazılamayan, anlayıp da dile dökülemeyen yabancı dilin milletimizin vekillerine şahsen ne faydası olmuştur ki millete faydası olacaktır. Eğer doğruysa ki biliyorum öyle çok yanlış...
yeniakit