"Eğitim ver Öğretimin Önündeki En Büyük Bariyer Okuldur"
Başbakan Erdoğan'ın İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü'nün Hilton Oteli'ndeki organizasyonunda eğitim sistemi ile ilgili çıkışına Öğretmen-Sen'den destek.
EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK BARİYER OKULDUR!
Başbakan Erdoğan, İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü'nün Hilton Oteli'ndeki organizasyonunda, eğitime katkı sağlayan hayırseverlerle bir araya geldiği yemekte fen lisesinden ve Anadolu lisesinden mezun olanların bile hazırlık kursuna gittiğini, bunun bir "garabet" olduğunu ifade ederek, "Niçin acaba öğrenciler üniversite hazırlık kurslarına giderler? Bunu anlamakta zorlanıyorum. Anlıyorum da, bu sistem nasıl oluşturulmuş, bunu kaldırmaya kalktığınız zaman acaba hangi bariyerlerle karşı karşıya kalacaksınız?.." şeklinde eğitim sistemimizin içine düşmüş olduğu çarpıklığın altını çizdi.
Sayın Başbakan: "bunu kaldırmaya çalıştığınız zaman acaba hangi bariyerlerle karşı karşıya kalacaksınız" ifadesini kullandı, eğitimciler olarak Sayın Başbakandan bu bariyerlerle karşılaşmayı göze alıp bu çarpık duruma müdahale etmesin elzem olduğunu düşünüyoruz.
Ezbere dayalı ve sınavdan sınava koşturulan yarış atı modeliyle yürütülen, test çözmeyi eğitim ve bilgi edinme sayan bu ucube eğitim sistemi ülkede özgür düşüncenin gelişmesinin, kişilik gelişiminin önündeki en büyük engeldir.
Şunun altını çizmek isteriz ki; bariyerlerden bir tanesi ve en önemlisi mevcut okul yapımızdır. Yaşamdan adeta soyutlanmış, kendi içine kapalı, yüksek duvarlarıyla hayattan kendisini soyutlamış okul sisteminin ne eğitim ne de öğretim açısından çocuğa katabileceği bir şey yoktur.
Düne kadar okul; bir öğretmen, bir sınıf, bir de kara tahta iken şimdi de bunların yanına birkaç teknolojik malzeme eklendi. Eklenen birkaç teknolojik alet eğitim sistemini düzenleyenler tarafından adeta bir devrim gibi süslenip püslenip halka sunulmaya çalışıldı. Bizim için öncelikli olan zihniyet değişimini yapabilmektir.
Teknolojik malzemeyi ne kadar artırırsanız artırın, hayatın içinde olmayan okulun; çocuklarımız için birer mutsuzluk kaynağı ve çocuklarımızın harcandığı ortamlar olması gerçeğini değiştirmeyecektir. Siz hiç tatile sevinmeyen çocuk gördünüz mü?
Bir günlük kar tatilini bile büyük bir coşkuyla karşılayan çocuklarımızın için okulun ne anlama geldiği açık değil mi? Bu okul sistemi çocuğu; okumaktan, düşünmekten, üretmekten ve öncelikle bir kişilik olma bilinç ve keyfiyetinden uzaklaştırmaktadır.
Ezberle, test çöz, bu iki işin arasına sıkıştırılmış ve kendisine bu iki işi en güzel yapması derecesinde değer verilen ve taltif edilen; bir insanın bütün kişilik özelliklerini oluşturduğu çocukluk dönemini bu iki işe şartlanarak geçirmesinden nasıl bir nitelikli kendisiyle barışık bir birey olması beklenebilir?
Liselerde seçmeli ders sayısı artırılarak öğrenci yönlendirilmesi yapılmalıdır tabi buna bağlı olarak da üniversite sınavı kaldırılmalıdır. Öğrenciler topladıkları kredilerle üniversitelerin bölümlerine başvurabilmelidirler.
Kimi etkinlik ve öğrenmeler okulun dışına taşınmalıdır. Yerel yönetimlerin, vakıfların, derneklerin açtıkları ve eğitim sonunda sertifika verdikleri merkezlere çocuklar yönlendirilmelidir. Bu kurumlar fiziki ve eğitim içeriği yönünden devlet tarafından denetlenmelidir. Yetersiz görülenler sistem dışına çıkarılmalıdır.
Okulların dil eğitimi konusunda başarısızlığı ortadadır. Çocuklar özel dil kurslarına yönlendirilmelidir. Devlet çocukların eğitim masraflarını karşılamalı dışardan aldığı; dil olsun, sanat eğitimi olsun, spor olsun, hatta sinema ve tiyatro giderleri de karşılanmalıdır.
Eğitim günü dörde inmeli. 5. Gün sanat+dil (Ana dili, dinî dili, seçme dil) ve spor için öğrenci, MEB tarafından denetlenecek ve yeterlilik belgesi almış, dil, sanat ve spor okullarına, kurs, kulüp ve merkezlere gidebilmelidir.
Öğrencilerin bu etkinliklere katılımı okulla işbirliği içinde yürütülmelidir. Kurslardan aldıkları sertifika ve dereceler öğrencilerin ölçme değerlendirme sistemine kaydedilmelidir.
Okullar sanayi toplumunun ve Ulus devletlerin ideolojilerini taşıyacak beyinleri şartlanmış bireyler yetiştirme merkezi olarak tasarlanmıştı.
Mevcut okul yapısı bilgi çağının ve bilgi toplumunun özgür, düşünen, sorgulayan ve üreten bireyini yetiştirme imkânını vermemektedir.
Çocuklarımızın geleceği için ve her yönden sağlıklı birer birey olarak yetişmeleri için okulun yüksek duvarlarını yıkıp, okulları duvarsızlaştırıp, eğitim ve öğretimi; yaparak, yaşayarak sosyal hayatın içinde, gerçek ortamlarda yaygınlaştırabilmenin yollarını düşünmeliyiz.
Eğitimciler olarak; Sayın Başbakandan bu çıkışının devamını getirmesini bekliyoruz.
Yusuf TANRIVERDİ
Öğretmen-Sen Genel Başkanı
Başbakan Erdoğan, İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü'nün Hilton Oteli'ndeki organizasyonunda, eğitime katkı sağlayan hayırseverlerle bir araya geldiği yemekte fen lisesinden ve Anadolu lisesinden mezun olanların bile hazırlık kursuna gittiğini, bunun bir "garabet" olduğunu ifade ederek, "Niçin acaba öğrenciler üniversite hazırlık kurslarına giderler? Bunu anlamakta zorlanıyorum. Anlıyorum da, bu sistem nasıl oluşturulmuş, bunu kaldırmaya kalktığınız zaman acaba hangi bariyerlerle karşı karşıya kalacaksınız?.." şeklinde eğitim sistemimizin içine düşmüş olduğu çarpıklığın altını çizdi.
Sayın Başbakan: "bunu kaldırmaya çalıştığınız zaman acaba hangi bariyerlerle karşı karşıya kalacaksınız" ifadesini kullandı, eğitimciler olarak Sayın Başbakandan bu bariyerlerle karşılaşmayı göze alıp bu çarpık duruma müdahale etmesin elzem olduğunu düşünüyoruz.
Ezbere dayalı ve sınavdan sınava koşturulan yarış atı modeliyle yürütülen, test çözmeyi eğitim ve bilgi edinme sayan bu ucube eğitim sistemi ülkede özgür düşüncenin gelişmesinin, kişilik gelişiminin önündeki en büyük engeldir.
Şunun altını çizmek isteriz ki; bariyerlerden bir tanesi ve en önemlisi mevcut okul yapımızdır. Yaşamdan adeta soyutlanmış, kendi içine kapalı, yüksek duvarlarıyla hayattan kendisini soyutlamış okul sisteminin ne eğitim ne de öğretim açısından çocuğa katabileceği bir şey yoktur.
Düne kadar okul; bir öğretmen, bir sınıf, bir de kara tahta iken şimdi de bunların yanına birkaç teknolojik malzeme eklendi. Eklenen birkaç teknolojik alet eğitim sistemini düzenleyenler tarafından adeta bir devrim gibi süslenip püslenip halka sunulmaya çalışıldı. Bizim için öncelikli olan zihniyet değişimini yapabilmektir.
Teknolojik malzemeyi ne kadar artırırsanız artırın, hayatın içinde olmayan okulun; çocuklarımız için birer mutsuzluk kaynağı ve çocuklarımızın harcandığı ortamlar olması gerçeğini değiştirmeyecektir. Siz hiç tatile sevinmeyen çocuk gördünüz mü?
Bir günlük kar tatilini bile büyük bir coşkuyla karşılayan çocuklarımızın için okulun ne anlama geldiği açık değil mi? Bu okul sistemi çocuğu; okumaktan, düşünmekten, üretmekten ve öncelikle bir kişilik olma bilinç ve keyfiyetinden uzaklaştırmaktadır.
Ezberle, test çöz, bu iki işin arasına sıkıştırılmış ve kendisine bu iki işi en güzel yapması derecesinde değer verilen ve taltif edilen; bir insanın bütün kişilik özelliklerini oluşturduğu çocukluk dönemini bu iki işe şartlanarak geçirmesinden nasıl bir nitelikli kendisiyle barışık bir birey olması beklenebilir?
Liselerde seçmeli ders sayısı artırılarak öğrenci yönlendirilmesi yapılmalıdır tabi buna bağlı olarak da üniversite sınavı kaldırılmalıdır. Öğrenciler topladıkları kredilerle üniversitelerin bölümlerine başvurabilmelidirler.
Kimi etkinlik ve öğrenmeler okulun dışına taşınmalıdır. Yerel yönetimlerin, vakıfların, derneklerin açtıkları ve eğitim sonunda sertifika verdikleri merkezlere çocuklar yönlendirilmelidir. Bu kurumlar fiziki ve eğitim içeriği yönünden devlet tarafından denetlenmelidir. Yetersiz görülenler sistem dışına çıkarılmalıdır.
Okulların dil eğitimi konusunda başarısızlığı ortadadır. Çocuklar özel dil kurslarına yönlendirilmelidir. Devlet çocukların eğitim masraflarını karşılamalı dışardan aldığı; dil olsun, sanat eğitimi olsun, spor olsun, hatta sinema ve tiyatro giderleri de karşılanmalıdır.
Eğitim günü dörde inmeli. 5. Gün sanat+dil (Ana dili, dinî dili, seçme dil) ve spor için öğrenci, MEB tarafından denetlenecek ve yeterlilik belgesi almış, dil, sanat ve spor okullarına, kurs, kulüp ve merkezlere gidebilmelidir.
Öğrencilerin bu etkinliklere katılımı okulla işbirliği içinde yürütülmelidir. Kurslardan aldıkları sertifika ve dereceler öğrencilerin ölçme değerlendirme sistemine kaydedilmelidir.
Okullar sanayi toplumunun ve Ulus devletlerin ideolojilerini taşıyacak beyinleri şartlanmış bireyler yetiştirme merkezi olarak tasarlanmıştı.
Mevcut okul yapısı bilgi çağının ve bilgi toplumunun özgür, düşünen, sorgulayan ve üreten bireyini yetiştirme imkânını vermemektedir.
Çocuklarımızın geleceği için ve her yönden sağlıklı birer birey olarak yetişmeleri için okulun yüksek duvarlarını yıkıp, okulları duvarsızlaştırıp, eğitim ve öğretimi; yaparak, yaşayarak sosyal hayatın içinde, gerçek ortamlarda yaygınlaştırabilmenin yollarını düşünmeliyiz.
Eğitimciler olarak; Sayın Başbakandan bu çıkışının devamını getirmesini bekliyoruz.
Yusuf TANRIVERDİ
Öğretmen-Sen Genel Başkanı