" Ehl-i Cinnet Velkabahat"
Sizler hangi otorite tarafından ehl-i sünnet mührüne sahip oldunuz ?
Tevfik Akıltanesi / Tevhid Haber
" Ehl-i Cinnet Velkabahat"
Diyarbekrî Ramazan kardeşin göz altına alınması, akıl hastanesine sevk edilmesi ve Alparslan Kuytul'un kimilerince fevri denilebilecek çıkışlarından sonra belli bir cemaatin toplumsal marka değerini kullanarak açıklamalarda bulunan, " ehl-i sünnet değildir" gibi ötekileştirme çabasına giren, ahkâm kesen bir taife herkesin dikkatini çekmiş olsa gerek.
"Ehl-i sünnet " kavramının ilmi karşılığına girerek konuyu satırlar arasında boğmamak ve maksada en kısa yoldan varmak amacı ile kısa ve net sorular ile derdimizi izah etmeye niyet ettik. (İnşaallah)
Sorular içerisinde lâzım olacağı için şu teknik bilgiyi de en başta verelim: İslâm tarihinde "ehl-i sünnet" kavramını ilk kullanan kişi tabiinden meşhur büyük âlim ve fâzıl Hasan Basri (rh.a) hazretleridir. Öncesinde bu kavramın kullanıldığına dair bir bilgi mevcud değildir. " vel cemaat " ibaresini de buna ekleyen I. Muaviye'dir. ( TDV Ansiklopedisi)
Genel olarak, Şia inanç ve amel ekolü ile farikayı ifade etmiş olan " ehl-i sünnet" kavramsalı geniş bir mezhebler manzumesini temsil ederken günümüzde tarikat sınırları dahiline çekilerek dinin sınırlarını daraltan dinDAR kitlenin aidiyet ve ötekileştirme malzemesi haline dönüşmüştür ?
Şimdi sorulara geçersek ;
1- İslâm akaidinde kişinin malını, canını, kanını, ırzını hürmette kılacak olan ölçü; kişinin imânını ikrar etmiş olması, yeterli değil midir ? Yeterli ise her hangi bir mü'min sırf sizin görüş ve düşüncelerinizle aynı çizgide olmadığında " ehl-i sünnet" değildir diyerek öteki sayma hukukunu nereye dayandırıyorsunuz ? Yeterli değil ise kişiyi mü'min saymak için sizler Maturidi ve Eşari akadinden başka hangi akaidi kriterleri esas alıyorsunuz ?
2- Sizler hangi otorite tarafından ehl-i sünnet mührüne sahip oldunuz ? Size bu mührü veren otorite gizli saklı ayan olmamış bir hilafet makamı mıdır yoksa size güven hissi vererek size mühür kullandıran laikçi bir sistem midir ?
3- Sizin okumaktan endişe duyduğunuz kitapları okuyor, tavsiye ediyor diye "ehl-i sünnet değildir" diyerek bir nevi tekfir ediş yaptığınız mü'mine reva gördüğünüz ötekileştirmeyi Allah'ın dinine savaş açmış, Peygamber'in (sav) sünnetini aleni olarak aşağılamaya kalkışan zerzavata övgüler düzen efendilerinize de yapmayı düşünüyor musunuz ?
4- Açık olunuz, " ehl-i sünnet değildir" derken ne kast ediyorsunuz? Bu kişinin hürmeti sakıt mı olmuştur, kanı ,canı, malı,ırzı helâl mi olmuştur ? Eğer bu kişinin hürmeti akaiden sürüyorsa " ehl-i sünnet değildir" diyerek o kişiye rejim tarafından ne yapılmasını arzu ediyorsunuz ? Hangi zulme reva görüyorsunuz ?
5- Din kriterlerinizin neredeyse tamamına dayanak edindiğiniz " ehl-i sünnet" kavramını ilk kez müktesabata yerleştiren Hasan Basri ( rh.a.) hz.lerinin I. Muaviye hakkında söylediklerini neden ehl-i sünnetin görüşleri arasına almıyorsunuz ?
6- "Ehl-i sünnet" değildir sözü ile tekfir etmemiş görünerek " bizden değildir"liği beyan etmiş olurken sizden olmak müslüman olmaklık mıdır cemaatten olmak mıdır ?
7- Tekfirci taifenin sizi tekfir edişine reddiye hazırlarken müracat ettiğiniz kaynaklar ile " ehl-i sünnet değildir" derken müracat ettiğiniz kaynaklar farklı mıdır ? Reddiye hazırladığınız kaynaklar başka ithamlarınıza dayanak edindiğiniz kaynaklar başka mıdır ?
8- Namazı, sakalı, kıyafeti olmayan mafyatik biri sizin can ciğer kardeşiniz olabilirken " Mü'minler kardeştir" ayetine rağmen " ehl-i sünnet değildir" diyerek ötelediğiniz müslümanlar şaibeli tetikçiden daha mı düşkün daha mı izzetsizdir ( haşa) ?
Son olarak size ehl-i sünnet kaynaklarımızda kayıtlı bir Hadis-i Şerif'i hatırlatayım belki akledersiniz. !!!
"Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız!" (Müslim, Îmân 93-94; Tirmizî, Et'ime 45; İbni Mâce, Mukaddime 9)