El-Cezire'nin Foyası Ortaya Çıktı
Doha merkezli el Cezire televizyonu, adını Müslüman Doğuda ilk bağımsız medya kuruluşu olarak duyurdu.
Libya ve Bahreyn el Cezire'nin maskesini düşürdü
Doha merkezli el Cezire televizyonu, adını Müslüman Doğu'da ilk bağımsız medya kuruluşu olarak duyurdu. 2008 Aralık- 2009 Ocak tarihleri arasında İsrail'in Gazze'yi işgali hakkında yaptığı haberler Arapça konuşan dünyadaki itibarını büyük ölçüde artırdı. Mısır ve Tunus'ta yaşanan olaylar hakkında 7/24 haber sunarak bu yerini daha da pekiştirdi. İngilizce haberler sunan kanalıyla dünyanın diğer kesimlerine akınlar düzenledi. Ancak Libya, Yemen, Bahreyn, S. Arabistan ve şimdi de Suriye'deki ayaklanmalarla ilgili farklı farklı haberler sunmak sûretiyle gerçek rengini ortaya koydu. Gerçek rengi, Libya ve Bahreyn'deki olaylar hakkında yayınladığı haberlerde çok çarpıcı bir şekilde göze batmaktadır.
El Cezire Libya'da ayaklanmacıların yanında duruyor. Libya lideri Albay Muammer Kaddafi'ye 26 Nisan'da düzenlenen suikast dâhil, Batılı savaş uçakları Libya'yı bombalıyorken ayaklanmacıların davası müdaafa ediliyor. Bir diğer Müslüman ülkeye düzenlenen 21. Yüzyıl haçlı saldırısından başka bir şey değildir bu ama gelin görün ki el Cezire alkışlıyor. Libyalı ayaklanmacılar ne kadar samimi olurlarsa olsunlar, batının araçları haline gelerek davalarını lekelediler. Batının Libyalıları veya başka halkları umursamadıkları ortada halbuki. Her şeyden önce, aynı batılı yöneticiler sadece birkaç ay evvel Kaddafi başkentlerini ziyaret ettiğinde onu kollarını açarak karşılamış, önüne kırmızı halılar sermişlerdi. Batılı yöneticiler Kaddafi'nin Trablus'taki çadırını yol yapmışlardı. Tony Blair, Sarkozy, Silvio Berlusconi, Condoleezza Rice ve daha nice batılı lider Kaddafi'yle görüşüp yiyip içmişlerdir. İçlerinden bazıları Berlusconi ve Sarkozy Libya'ya saldırarak dikkatleri skandala batmış yaşantıları üzerinden başka yöne kaydırmaktadırlar. Libya'nın tatlı petrolünü ele geçirmek bir diğer amaçlarıdır.
Bahreyn halkına karşı sergilenen yabaniliğe Batının sergilediği tutum ve el Cezire'nin Bahreyn'deki olaylar hakkında yayınladığı haberler bununla çelişmektedir. Yoksa Bahreyn halkı Libyalılardan daha az mı insan? Bahreyn'in öyle çok petrolü yok ve büyük bir ülke de değil; onun önemi stratejik konumunda ve Batıya itaatinde yatmaktadır. Bahreyn halkının içinde bulunduğu zor durumu gün yüzüne çıkarmak, dikkatleri el Cezire'nin Katar'daki yöneticilerine yöneltecektir. Daha önemlisi, el Cezire, S. Arabistan, Bahreyn, Katar, Kuveyt ve BAE'deki dinazorlar adına özürcü durumundadır. Arap halkının sesi olduğunu iddia edemez.
El Cezire'nin batılıların, muhafazakâr Arap monarşilerin ve şeyhliklerin sözcüsü olduğuna, Arap kitlelerin sesi olma iddiasının ise bir hile olduğuna dair pek çok gözlemcide çok açık bir his vardır. Her şeyden evvel, Bahreyn halkı tıpkı Libya, Yemen veya Suriye halkları gibi Ortadoğu'nun bir parçasıdır. Pek çok gözlemci, el Cezire'nin Suriye'deki durum hakkında abartılı haberler verirken Halife'nin ve Suudilerin Bahreyn'de işledikleri suçlar hakkında sağır edici sessizlik sergilemesi karşısında tedirginlik duymaktadırlar. El Cezire Libya ve Suriye'deki gibi Bahreyn halkının acılarına odaklanarak gerçeği bütün açıklığıyla söyleyip Bahreyn'deki gerçekleri göstermediği takdirde tarafgir ve kendisi hakkında kıymet-i harbiyesi olmayan büyük iddiaların sahibi diye anılıp gözden düşecektir.
İki şey daha var. El Cezire kurulduğundan beri kadrosunda eski BBC çalışanları büyük bir varlık gösteriyor. Bu kişiler teknik bakımdan ehil olmakla beraber batılı önyargılarıyla öne çıkıyorlar. İkincisi, el Cezire yönetimi adanmış pek çok Müslüman gazeteciye yol vermiştir zira işlerini ciddiye almaya ve hem batılıların hem de Arap rejimlerin iğrenç gerçeklerini ifşa etmeye başlamışlardı. El Cezire'nin üst düzey yönetimi üç yıl önce elden geçirildi; Katar rejimi Washington eski büyükelçisini kurumun tepesine yerleştirdi. El Cezire o tarihten beri CNN tarzı sığ ve tarafgir haberciliğe geçti. Bu gidişle Fox ve İngiltere'nin SkyNews kanalıyla her iki kanal da Avustralyalı medya baronu ve adanmış Siyonist Rupert Murdoch'a aittir - yarışıyor olacak. El Cezire'nin böylesi itibarsız bir güruhla yan yana düşmesi acınası bir haldir.
Kaynak: Crecent Online
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı
Doha merkezli el Cezire televizyonu, adını Müslüman Doğu'da ilk bağımsız medya kuruluşu olarak duyurdu. 2008 Aralık- 2009 Ocak tarihleri arasında İsrail'in Gazze'yi işgali hakkında yaptığı haberler Arapça konuşan dünyadaki itibarını büyük ölçüde artırdı. Mısır ve Tunus'ta yaşanan olaylar hakkında 7/24 haber sunarak bu yerini daha da pekiştirdi. İngilizce haberler sunan kanalıyla dünyanın diğer kesimlerine akınlar düzenledi. Ancak Libya, Yemen, Bahreyn, S. Arabistan ve şimdi de Suriye'deki ayaklanmalarla ilgili farklı farklı haberler sunmak sûretiyle gerçek rengini ortaya koydu. Gerçek rengi, Libya ve Bahreyn'deki olaylar hakkında yayınladığı haberlerde çok çarpıcı bir şekilde göze batmaktadır.
El Cezire Libya'da ayaklanmacıların yanında duruyor. Libya lideri Albay Muammer Kaddafi'ye 26 Nisan'da düzenlenen suikast dâhil, Batılı savaş uçakları Libya'yı bombalıyorken ayaklanmacıların davası müdaafa ediliyor. Bir diğer Müslüman ülkeye düzenlenen 21. Yüzyıl haçlı saldırısından başka bir şey değildir bu ama gelin görün ki el Cezire alkışlıyor. Libyalı ayaklanmacılar ne kadar samimi olurlarsa olsunlar, batının araçları haline gelerek davalarını lekelediler. Batının Libyalıları veya başka halkları umursamadıkları ortada halbuki. Her şeyden önce, aynı batılı yöneticiler sadece birkaç ay evvel Kaddafi başkentlerini ziyaret ettiğinde onu kollarını açarak karşılamış, önüne kırmızı halılar sermişlerdi. Batılı yöneticiler Kaddafi'nin Trablus'taki çadırını yol yapmışlardı. Tony Blair, Sarkozy, Silvio Berlusconi, Condoleezza Rice ve daha nice batılı lider Kaddafi'yle görüşüp yiyip içmişlerdir. İçlerinden bazıları Berlusconi ve Sarkozy Libya'ya saldırarak dikkatleri skandala batmış yaşantıları üzerinden başka yöne kaydırmaktadırlar. Libya'nın tatlı petrolünü ele geçirmek bir diğer amaçlarıdır.
Bahreyn halkına karşı sergilenen yabaniliğe Batının sergilediği tutum ve el Cezire'nin Bahreyn'deki olaylar hakkında yayınladığı haberler bununla çelişmektedir. Yoksa Bahreyn halkı Libyalılardan daha az mı insan? Bahreyn'in öyle çok petrolü yok ve büyük bir ülke de değil; onun önemi stratejik konumunda ve Batıya itaatinde yatmaktadır. Bahreyn halkının içinde bulunduğu zor durumu gün yüzüne çıkarmak, dikkatleri el Cezire'nin Katar'daki yöneticilerine yöneltecektir. Daha önemlisi, el Cezire, S. Arabistan, Bahreyn, Katar, Kuveyt ve BAE'deki dinazorlar adına özürcü durumundadır. Arap halkının sesi olduğunu iddia edemez.
El Cezire'nin batılıların, muhafazakâr Arap monarşilerin ve şeyhliklerin sözcüsü olduğuna, Arap kitlelerin sesi olma iddiasının ise bir hile olduğuna dair pek çok gözlemcide çok açık bir his vardır. Her şeyden evvel, Bahreyn halkı tıpkı Libya, Yemen veya Suriye halkları gibi Ortadoğu'nun bir parçasıdır. Pek çok gözlemci, el Cezire'nin Suriye'deki durum hakkında abartılı haberler verirken Halife'nin ve Suudilerin Bahreyn'de işledikleri suçlar hakkında sağır edici sessizlik sergilemesi karşısında tedirginlik duymaktadırlar. El Cezire Libya ve Suriye'deki gibi Bahreyn halkının acılarına odaklanarak gerçeği bütün açıklığıyla söyleyip Bahreyn'deki gerçekleri göstermediği takdirde tarafgir ve kendisi hakkında kıymet-i harbiyesi olmayan büyük iddiaların sahibi diye anılıp gözden düşecektir.
İki şey daha var. El Cezire kurulduğundan beri kadrosunda eski BBC çalışanları büyük bir varlık gösteriyor. Bu kişiler teknik bakımdan ehil olmakla beraber batılı önyargılarıyla öne çıkıyorlar. İkincisi, el Cezire yönetimi adanmış pek çok Müslüman gazeteciye yol vermiştir zira işlerini ciddiye almaya ve hem batılıların hem de Arap rejimlerin iğrenç gerçeklerini ifşa etmeye başlamışlardı. El Cezire'nin üst düzey yönetimi üç yıl önce elden geçirildi; Katar rejimi Washington eski büyükelçisini kurumun tepesine yerleştirdi. El Cezire o tarihten beri CNN tarzı sığ ve tarafgir haberciliğe geçti. Bu gidişle Fox ve İngiltere'nin SkyNews kanalıyla her iki kanal da Avustralyalı medya baronu ve adanmış Siyonist Rupert Murdoch'a aittir - yarışıyor olacak. El Cezire'nin böylesi itibarsız bir güruhla yan yana düşmesi acınası bir haldir.
Kaynak: Crecent Online
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı