El-Menar TV Hizbullah'ın Topçu Birliğinde Görevli Subay ile Röportaj Yaptı
El-Menar TV, Hizbullah'ın topçu birliğinden Subay "Muhammed Ali" ile yaptığı özel bir röportajı yayımladı
Topçuların 8 Ekim'de ilk günden itibaren savaşa girdilerini söyleyen Hizbullah subayı, onların bugüne kadar operasyonlar düzenlemeye devam ettiklerini söyledi.
Hizbullah subayı, Direniş’in, topçulardan en iyi bir şekilde istifade edebilmek için yenilikçi teknikler geliştirdiğini ve bunları uyum hale getirebildiğini belirtti.
“Direniş, ağır ve çok ağır füzeleri düşmanla mücadeledeki ihtiyaçlarına ve tekniklerine göre uyarlayabildi” diyen Hizbullah subayı “Topçu gücü 1993 yılında düşmanın hava kuvvetlerine karşı caydırıcılık sağlamak için savaşa girdi.” diye ekledi.
Konuşmasının devamında Hizbullah’ın sahip olduğu füzeler hakkında açıklamada bulunan Hizbullah subayı ilk olarak, ‘Burkan’ füzeleriyle ilgili şu bilgileri paylaştı:
“Burkan füzesi İslami Direniş mühendisleri tarafından tasarlanmış ve çeşitli testlere tabi tutulmuştur. Şu ana kadar ortaya çıkarılanlar hafif, orta ve ağır olmak üzere 3 tip füzeyi içermektedir. Bu füzeyi birkaç düşman komuta merkezini hedef almak için kullandık.
Burkan füzesi kendine özgü, yüksek patlayıcı bir ses çıkarır. Bu, bilinçli bir şekilde tasarlanmıştır. Düşmanın hava kuvvetlerinin üstünlüğünün halkımız üzerinde yarattığı etki gibi, bu füzenin çıkardığı sesin de düşman üzerinde psikolojik sonuçlar doğurması amaçlanmıştır.
Silahlarımızın niteliği ve karadaki mücadelemiz açısından son 17 yıldır bu savaşa hazırlanıyoruz. Burkan füzelerinden şimdiye kadar ortaya çıkardıklarımız, sahip olduklarımızın yalnızca bir kısmı. Ağırlık ve menzil bakımından bugüne kadar kullanılanları aşan Burkan'larımız var.”
Şu anki savaşta, “Direniş liderliğinin belirlediği belirli sınırlar dahilinde” savaştıklarını vurgulayan Hizbullah subayı, “Ancak sınırların olmadığı bir savaş durumunda manzara farklı olacaktır.” dedi.
Ayrıca, henüz açıklanmayan füze türlerinin İsrail rejiminin ileri karakollarını “tamamen yok etme” kapasitesine sahip olduğunu da belirtti.
‘Cihat Muğniye’ füzesi
Yetkili, İsrail rejimi tarafından 18 Ocak 2015 yılında Suriye’de öldürülen Hizbullah subayı "Cihat Muğniye" adını taşıyan bu füzenin tamamen İslami Direniş mühendisleri tarafından en ince ayrıntısına kadar tasarlanıp geliştirilerek üretildiğini söyledi.
Söz konusu füzenin ‘Burkan’ füzelerinden daha ağır olduğunu ancak “şimdilik kullanımında bazı kısıtlamalara” gidildiğini kaydeden komutan, şöyle devam etti: “Bu silahı kullanmamız halinde kuzeydeki yerleşim yerlerinde yaşanacak olan dehşet ve yıkımı ancak hayal edebiliriz. İstersek rampalarımızı Kiryat Şmona merkezine yönlendirebiliriz; buradaki mesaj açık olmalıdır.”
‘Felak’ füzeleri
‘Felak 1’ ve ‘Felak 2’ füzelerinin savaşa aşamalı olarak girdiğini ifade eden Hizbullah subayı, bunların konvansiyonel yıkıcı füzeler olduğunun altını çizdi.
Hizbullah subayı, bu füzelerin teknik özellikleri ve yarattığı etkiler hakkında şu bilgileri verdi: “Her ‘Felak’ füzesi bir hava saldırısı gibidir. Meron Hava Üssünü 20 ‘Felak 2’ füzesi ile hedef aldık, bu da bir ateş kuşağına eşdeğerdedir. ‘Felak’ füzesi yüksek tahrip kapasitesine ve 11 km'ye kadar menzile sahip olması nedeniyle büyük önem taşımaktadır.”
Hizbullah subayı, ‘Felak’ füzelerinin kullanımıyla ilgili olarak da şunları söyledi: “İslami Direniş, füze rampalarını sahadaki ihtiyaçlarımıza göre uyarlayabildi, çünkü güçlerimizin dağılmaması için birden fazla rampa kullanılmasını önlemek istedik. Bu füzeleri kapsamlı bir şekilde ve tek seferde ateşlememiz gerekiyor. Belirli taktik ve tedbirlere göre rampaları tamamen boşaltmak için çalışıyoruz.”
“Düşmanın sivil bölgeleri hedef almasına karşılık olarak onların yerleşim yerlerini hedef almak için ‘Felak’ füzelerini kullandık.” diyen komutan “Felak ailesinde birçok sürprizimiz var. Yaklaşık 114 kg ağırlığındaki ‘Felak 1’den savaş alanı ihtiyaçlarına göre 250 kg ağırlığa kadar çıkabilen ‘Felak 2’ye geçtik ve kesinlikle daha da ilerleyeceğiz.” diye ekledi.
Katyuşalar
Geçmişte 1 veya 2 Katyuşa roketini ateşlemek için ahşap platformlar kullanmaya başladıklarını ve hedeflenen yerleri vurmayı başardıklarını belirten Hizbullah subayının ‘Katyuşa’ların kullanımı hakkında yaptığı açıklama ise şu şekilde idi:
“İslami Direniş daha sonra Katyuşa füze rampalarını sabit veya mobil bir rampadan 7-40 füze ateşleyecek şekilde ve dünya standartlarında geliştirmeyi başardı. Direniş 100 füze taşıyabilen Katyuşa rampaları geliştirdi ki, bu, Rus ordusunda bile görülmemiş bir şeydir.
Toprağa sabitlenmiş, çimentodan yapılmış ve gerektiğinde hedefe doğrultulan platformlar oluşturduk.
İslami Direniş daha sonra Katyuşa rampalarını sabit platformlardan, saldırılarını gerçekleştirip geri çekilen mobil platformlara doğru geliştirdi.
Geçmişte Katyuşa roketleri sadece sınırdaki yerleşim yerlerini hedef almak için kullanılırdı. Şimdi ise neredeyse tüm Yukarı Celile'yi kapsıyorlar.
İşgal altındaki toprakların derinliklerindeki hedeflere Katyuşa roketleri kullandık. Katyuşa füzelerimiz artık işgal altındaki Golan'ın derinliklerindeki hedeflere ulaşıyor.
Katyuşa füzelerini, ATGM'ler ve insansız hava araçlarıyla birlikte kullandığımız Meron Üssü saldırısı gibi ortak operasyonlarda kullandık.
Katyuşalar ayrıca, Güney'deki kasaba ve şehirlerimize yönelik herhangi bir saldırıya misilleme olarak yerleşim yerlerini bombalamak için de kullanılıyor.”
Hizbullah subayı, “bu silahın ana rollerinden biri Demir Kubbe'yi tüketmektir” dedi.
Demir Kubbe'nin amacının, “askeri hedefleri korumak” olduğunu ancak “sivilleri korumakta bile başarı sağlayamadığını” ekledi.
Hizbullah subayı şöyle devam eti: “İslami Direniş, Demir Kubbe platformlarının yeni konumlarını ortaya çıkarmayı ve onları Katyuşa roketleri ve insansız hava araçlarıyla tüketmeyi amaçlayan bir ‘boğma’ politikası benimsiyor. Demir Kubbe bataryasını tüketmek için ilk yaylım ateşini açıyoruz, böylece ikinci yaylım ateşi engellenmeden içeri giriyor.
Direniş, savaş alanının ihtiyaçlarına ve bu düşmanla mücadelede kazandığımız deneyime göre yeteneklerini ve taktiklerini sürekli olarak geliştiriyor ve iyileştiriyor.”
Topçu Birliği’nin insani kabiliyetleri
“Bu birimin insani yeteneklerinden bahsetmek çok önemlidir, çünkü bu yetenekler olmadan bu silahlar etkisiz kalacaktır.” diyen Hizbullah subayı sahip oldukları insani kabiliyetler konunda da şunları söyledi:
“Topçu birliğindeki kardeşlerimizin operasyonlarını gerçekleştirmeden önce hassas hesaplamalar yapmaları gerekmektedir. Onların işi cesaret, derin odaklanma, teknik uzmanlık ve her operasyonu yürütmek için kapsamlı bilgi gerektirir. Çok şükür ki, hepsi her alanda üstün başarı gösteriyor ve istenen sonuçları elde ediyorlar.
Şu anda savaşın tırmanabileceği ve sonuna kadar aynı hızda devam edebileceği bir noktadayız.
Halihazırda ortaya koyduğumuz silahları kullanabileceğimiz araçlar, sahip olduğumuz silahların türü, niceliği ve niteliği ile ateş gücümüzün menzili ve hassasiyeti konusunda birçok sürprizimiz var.”
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah'a verdikleri söze “sadık kalacaklarının” altını çizen Hizbullah subayı” Silahlarımız elimizde, rampalarımız hazır ve topçu birliğine verilecek her türlü emri yerine getirmeye hazırız. Bu savaşa devam etmek için onun emirlerini bekliyoruz.” dedi.
Subay son olarak, bu birliğin yeteneklerine önemli katkıları olan ve Kudüs yolunda şehit düşen iki komutandan, Şehit Ebu Mehdi ve Şehit Ebu Ali Nur'dan bahsetti.
Çeviri Yakın Doğu Haber