En çok öz baba tecavüz ediyor
Cinsel suçlar üzerine araştırmalarıyla bilinen Prof. Fatih Yavuz: Toplumda büyük bir zafiyet var...
Çocuklara yönelik cinsel saldırıların yüzde 90'ı tanıdık kişiler tarafından yapılıyor. En önemlisi tecavüze maruz kalan erkek çocukların kızlara oranı eşit
Çocuk tecavüzcülerinin kişilik bozukluğu dışında çok ciddi ve dışarıda gözlemlenebilecek anormal durumları yok. Toplumda ahlaklı olarak bilinen kişiler de bu suçu işliyor
Türkiye'nin gündeminde son iki aydır tecavüz olayları var. Gazetelerin birinci sayfasında neredeyse her gün bir cinsel saldırı haberi yer alıyor. 10 yaşındaki çocuktan tutun 70 yaşındaki nineye kadar. Ama barış için İsrail'e doğru yola çıkan İtalyan sanatçı Pippa Bacca'nın Gebze'de tecavüze uğradıktan sonra öldürülmesi tüm dikkatleri bu yöne çevirdi. Üstüne bir de Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez'in 14 yaşındaki bir çocuğa tecavüz iddiasıyla tutuklanması geldi. Aynı dönemde Avusturya'da bir babanın kızını 24 yıl boyunca evinin bodrumuna kilitlemesi ve tecavüz etmesi medyada çok geniş işlendi. Gerçekten tecavüz ve taciz olaylarında bir patlama mı var? Bu olayların mağdurları kimler? Doktorlar, 5 yaşındaki çocuğa cinsel saldırıyı nasıl açıklıyor? Tüm bunları adli tıbbın en yetkin isimlerinden, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Fatih Yavuz'la konuştuk. Cinsel suçlar, aile içi şiddet, çocuk istismarı ve adli DNA analizleri üzerine araştırmalarıyla bilinen Yavuz, aynı zamanda Alman Hastanesi Adli Tıp Merkezi'nin de başında. Yavuz'a göre cinsel saldırılarla mücadele için Tecavüz Tanı Merkezi şart: "Tüm altyapısı hazır. Bir tek organizasyon sorunu var. Adli tıp alanında da Batı'dan geri değiliz."
SUÇTA ARTIŞ YOK
*Cinsel suçlarda patlama mı yaşanıyor?
Yaptığımız bilimsel araştırmalar sayılarda bir artış olduğunu gösteriyor. Ama bu olayların gerçekleşmesindeki artış değil ortaya çıkmasıyla, gizli kalmamasıyla ilgili. Daha çok kamuoyuna yansıyor, yoksa suç sayısında artış yok. Örneğin aile içi cinsel saldırı yani ensest olgularının 20 sene önce on binde biri, 10 sene önce binde biri şimdi ise yüzde biri ortaya çıkıyor.
* Neden şimdi gizli kalmıyor?
Bireye ve insan haklarına verilen önem ön plana geçtikçe bu tür suçların ortaya çıkmasında artış oluyor. En çok da ensest olaylarında. Bireye önem dediğimiz zaman; anne-babayı çocuğun sahibi değil de ona bakmakla yükümlü kişiler olarak görmek önemlidir. Anne babalığı hak değil bir görev olarak görüyorsanız o zaman bakış açısı değişiyor. Onu birey olarak yetiştirmeye görev olarak bakıyorsanız ve sevgi de varsa bunlar yaşanmıyor. Çocuğun göreceği zararla ilgili toplum da duyarlı hale geldi. Yine de cinsel saldırıların en ağır türlerinin bile ortaya çıkma oranı yüzde 5- 10'u geçmiyor. Bu rakam Amerika'da da diğer Batı ülkelerinde de böyle. Yılda 15 bin civarında cinsel suç davası açılıyor. Bunu 10 veya 20 ile çarpmanız lazım ki gerçek veri ortaya çıkabilsin. Üstelik bunlar sadece ağır vakalar, sarkıntılık dediğimiz, dokunmalara dayanan, cinsel saldırılar bu rakamın dışında.
* Barış için yola çıkan İtalyan sanatçı Pippa Bacca o kadar ülkeden geçti ama Türkiye'de tecavüze uğradı. Bazı sosyologlar "Gebze'de olmasa Ankara'da ya da başka yerde mutlaka tecavüze uğrardı" dedi. Gerçekten o noktada mıyız?
Maalesef o noktadayız. Aziz Nesin'in sinemaya da uyarlanan Müjde Ar'ın başrol oynadığı trajik-komik öyküsündeki gibi. İtalyan sanatçının yürüyüşünde İstanbul'a geldiğini duyduğumuzda Adli Tıp olarak kaygılanmaya başladık. Sonuçta toplumda cinsel saldırıların sıklığını da gördüğümüz için; yalnız başına, gelinlik giymiş ve yabancı bir kadının bizim toplumumuzda korunması gerekirdi. Maalesef daha İstanbul'dan uzaklaşmadan da böyle bir olay meydana geldi. Ama sonuç Gebze'de değil de 100 kilometre sonra farklı olur muydu? Ne yazık ki olmazdı. Toplumumuzda bu açıdan çok ciddi bir zafiyet var. Bırakın yabancı kadını, zihinsel engelli bir çocuğun Gebze'ye kadar gidebileceğinden emin değilim. Muhtemelen aynı sonuç yaşanırdı. Çünkü bizim uygulamalarda gördüğümüz bu; korumasız bir kadın ve çocuklar bunlara maruz kalıyor.
Çocuk tecavüzcülerinin kişilik bozukluğu dışında çok ciddi ve dışarıda gözlemlenebilecek anormal durumları yok. Toplumda ahlaklı olarak bilinen kişiler de bu suçu işliyor
Türkiye'nin gündeminde son iki aydır tecavüz olayları var. Gazetelerin birinci sayfasında neredeyse her gün bir cinsel saldırı haberi yer alıyor. 10 yaşındaki çocuktan tutun 70 yaşındaki nineye kadar. Ama barış için İsrail'e doğru yola çıkan İtalyan sanatçı Pippa Bacca'nın Gebze'de tecavüze uğradıktan sonra öldürülmesi tüm dikkatleri bu yöne çevirdi. Üstüne bir de Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez'in 14 yaşındaki bir çocuğa tecavüz iddiasıyla tutuklanması geldi. Aynı dönemde Avusturya'da bir babanın kızını 24 yıl boyunca evinin bodrumuna kilitlemesi ve tecavüz etmesi medyada çok geniş işlendi. Gerçekten tecavüz ve taciz olaylarında bir patlama mı var? Bu olayların mağdurları kimler? Doktorlar, 5 yaşındaki çocuğa cinsel saldırıyı nasıl açıklıyor? Tüm bunları adli tıbbın en yetkin isimlerinden, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Fatih Yavuz'la konuştuk. Cinsel suçlar, aile içi şiddet, çocuk istismarı ve adli DNA analizleri üzerine araştırmalarıyla bilinen Yavuz, aynı zamanda Alman Hastanesi Adli Tıp Merkezi'nin de başında. Yavuz'a göre cinsel saldırılarla mücadele için Tecavüz Tanı Merkezi şart: "Tüm altyapısı hazır. Bir tek organizasyon sorunu var. Adli tıp alanında da Batı'dan geri değiliz."
SUÇTA ARTIŞ YOK
*Cinsel suçlarda patlama mı yaşanıyor?
Yaptığımız bilimsel araştırmalar sayılarda bir artış olduğunu gösteriyor. Ama bu olayların gerçekleşmesindeki artış değil ortaya çıkmasıyla, gizli kalmamasıyla ilgili. Daha çok kamuoyuna yansıyor, yoksa suç sayısında artış yok. Örneğin aile içi cinsel saldırı yani ensest olgularının 20 sene önce on binde biri, 10 sene önce binde biri şimdi ise yüzde biri ortaya çıkıyor.
* Neden şimdi gizli kalmıyor?
Bireye ve insan haklarına verilen önem ön plana geçtikçe bu tür suçların ortaya çıkmasında artış oluyor. En çok da ensest olaylarında. Bireye önem dediğimiz zaman; anne-babayı çocuğun sahibi değil de ona bakmakla yükümlü kişiler olarak görmek önemlidir. Anne babalığı hak değil bir görev olarak görüyorsanız o zaman bakış açısı değişiyor. Onu birey olarak yetiştirmeye görev olarak bakıyorsanız ve sevgi de varsa bunlar yaşanmıyor. Çocuğun göreceği zararla ilgili toplum da duyarlı hale geldi. Yine de cinsel saldırıların en ağır türlerinin bile ortaya çıkma oranı yüzde 5- 10'u geçmiyor. Bu rakam Amerika'da da diğer Batı ülkelerinde de böyle. Yılda 15 bin civarında cinsel suç davası açılıyor. Bunu 10 veya 20 ile çarpmanız lazım ki gerçek veri ortaya çıkabilsin. Üstelik bunlar sadece ağır vakalar, sarkıntılık dediğimiz, dokunmalara dayanan, cinsel saldırılar bu rakamın dışında.
* Barış için yola çıkan İtalyan sanatçı Pippa Bacca o kadar ülkeden geçti ama Türkiye'de tecavüze uğradı. Bazı sosyologlar "Gebze'de olmasa Ankara'da ya da başka yerde mutlaka tecavüze uğrardı" dedi. Gerçekten o noktada mıyız?
Maalesef o noktadayız. Aziz Nesin'in sinemaya da uyarlanan Müjde Ar'ın başrol oynadığı trajik-komik öyküsündeki gibi. İtalyan sanatçının yürüyüşünde İstanbul'a geldiğini duyduğumuzda Adli Tıp olarak kaygılanmaya başladık. Sonuçta toplumda cinsel saldırıların sıklığını da gördüğümüz için; yalnız başına, gelinlik giymiş ve yabancı bir kadının bizim toplumumuzda korunması gerekirdi. Maalesef daha İstanbul'dan uzaklaşmadan da böyle bir olay meydana geldi. Ama sonuç Gebze'de değil de 100 kilometre sonra farklı olur muydu? Ne yazık ki olmazdı. Toplumumuzda bu açıdan çok ciddi bir zafiyet var. Bırakın yabancı kadını, zihinsel engelli bir çocuğun Gebze'ye kadar gidebileceğinden emin değilim. Muhtemelen aynı sonuç yaşanırdı. Çünkü bizim uygulamalarda gördüğümüz bu; korumasız bir kadın ve çocuklar bunlara maruz kalıyor.
Mağdurların yarısı küçük çocuk
* Daha çok kimler tecavüz mağduru oluyor?
1 yaşındaki çocuktan 78 yaşındaki büyükanneye kadar, erkeklerden zihinsel engellilere kadar birçok insan bu saldırıların mağduru. Dünya rekoru bizde değil de; Batı ülkelerinin birinde saldırıya uğrayan altı aylık bebek var. Bizde de 1 yaşındaki kız çocuğu, 1.5 yaşındaki erkek çocuk var cinsel saldırıya uğrayan. Zaten Türkiye'de tecavüz ve diğer cinsel saldırıların mağdurlarının yarısı korumasız olmaları nedeniyle çocuk.
* Çocuk tecavüzcülerinin ortak özellikleri var mı?
Kişilik bozuklulukları dışında çok ciddi ve dışarıda gözlemlenebilecek anormal durumları yok. Toplumda ahlaklı insanlar olarak bilinenler de bu suçu işliyor. Hepsini tek bir forma sokmak da mümkün değil. Gerçek anlamda pedofili olanlar var. Yani sadece çocuklarla birlikte olabiliyorlar. Bunların ağır kişilik yetersizlikleri var ve yetişkinlerle birlikte olamıyorlar. Çünkü eleştirilme kaygısı ön planda. Eleştirmesi söz konusu olmayacağı için çocukları seçiyorlar. Bunlara "tercihsel çocuk tacizcileri" diyoruz. Bir de "durumsal çocuk tacizcileri" var. Onlar da farklılık olsun diye çocuklara yöneliyor. Bir de 13-14 yaşındakileri, çocuk olarak kabul etmeyenler var. Bu zihniyete göre cinsel ilişkiye girdikleri 14-15 yaşındakiler çocuk değil yetişkin. Tabii bu zihniyeti kabul etmek mümkün değil.
1 yaşındaki çocuktan 78 yaşındaki büyükanneye kadar, erkeklerden zihinsel engellilere kadar birçok insan bu saldırıların mağduru. Dünya rekoru bizde değil de; Batı ülkelerinin birinde saldırıya uğrayan altı aylık bebek var. Bizde de 1 yaşındaki kız çocuğu, 1.5 yaşındaki erkek çocuk var cinsel saldırıya uğrayan. Zaten Türkiye'de tecavüz ve diğer cinsel saldırıların mağdurlarının yarısı korumasız olmaları nedeniyle çocuk.
* Çocuk tecavüzcülerinin ortak özellikleri var mı?
Kişilik bozuklulukları dışında çok ciddi ve dışarıda gözlemlenebilecek anormal durumları yok. Toplumda ahlaklı insanlar olarak bilinenler de bu suçu işliyor. Hepsini tek bir forma sokmak da mümkün değil. Gerçek anlamda pedofili olanlar var. Yani sadece çocuklarla birlikte olabiliyorlar. Bunların ağır kişilik yetersizlikleri var ve yetişkinlerle birlikte olamıyorlar. Çünkü eleştirilme kaygısı ön planda. Eleştirmesi söz konusu olmayacağı için çocukları seçiyorlar. Bunlara "tercihsel çocuk tacizcileri" diyoruz. Bir de "durumsal çocuk tacizcileri" var. Onlar da farklılık olsun diye çocuklara yöneliyor. Bir de 13-14 yaşındakileri, çocuk olarak kabul etmeyenler var. Bu zihniyete göre cinsel ilişkiye girdikleri 14-15 yaşındakiler çocuk değil yetişkin. Tabii bu zihniyeti kabul etmek mümkün değil.
En çok öz baba tecavüz ediyor
Ensest ilişkilerinin oranı ne?
Ortaya çıkartılan cinsel saldırıların yüzde 15'ini ensest ilişkiler oluşturuyor. Tabii bu sadece ortaya çıkan rakam. Tam olarak ortaya çıkmadığı için de mücadele etmek mümkün olmuyor.
* En çok ne tür ensest ilişki yaşanıyor?
Daha çok öz baba tecavüzü var. Öz baba-kız veya üvey baba-kız ilişkisi en yaygını. Sonra kardeşler arasında yaşananlar geliyor. En az anne ile çocuk arasında oluyor. Kayınpeder-gelin ilişkisi de yaygın.
* Tecavüz olaylarının ortaya çıkmasının önündeki en büyük engel ne?
Toplumun olumsuz bakış açısı. Mağdur "Saldırıya uğradığımı açıklarsam suçlanır mıyım, bu saldırıda benim sorumluluğum aranır mı?" kaygısı taşıyor. Bu nedenle cinsel saldırıya uğradığını açıklamıyor, susuyor. Ensest olaylarında da ise kimse aile içi olay olduğu gerekçesiyle karışmak istemezdi.
BÖLGESEL FARK
* Türkiye'nin bir cinsel suç haritası var mı? Hangi illerde en çok yaşanıyor?
Araştırmalarda dağılım farklılıkları var ama bunların neden kaynaklandığı çok net değil. Saldırıların açığa çıkmaması buna neden olabilir. Cinsel saldırılarla ilgili çalışmalarımız daha şehir bazına inmedi. Kentin sosyal ve kültürel özelliklerinden kaynaklanan bir değerlendirme henüz Türkiye'de yapılmadı. Ama deneyimlerimizden hareketle; kapalı ve muhafazakâr bölgelerde daha çok cinsel saldırılar yaşanıyor. İl il değil de daha çok lokal farklılıklardan kaynaklanıyor.
Ortaya çıkartılan cinsel saldırıların yüzde 15'ini ensest ilişkiler oluşturuyor. Tabii bu sadece ortaya çıkan rakam. Tam olarak ortaya çıkmadığı için de mücadele etmek mümkün olmuyor.
* En çok ne tür ensest ilişki yaşanıyor?
Daha çok öz baba tecavüzü var. Öz baba-kız veya üvey baba-kız ilişkisi en yaygını. Sonra kardeşler arasında yaşananlar geliyor. En az anne ile çocuk arasında oluyor. Kayınpeder-gelin ilişkisi de yaygın.
* Tecavüz olaylarının ortaya çıkmasının önündeki en büyük engel ne?
Toplumun olumsuz bakış açısı. Mağdur "Saldırıya uğradığımı açıklarsam suçlanır mıyım, bu saldırıda benim sorumluluğum aranır mı?" kaygısı taşıyor. Bu nedenle cinsel saldırıya uğradığını açıklamıyor, susuyor. Ensest olaylarında da ise kimse aile içi olay olduğu gerekçesiyle karışmak istemezdi.
BÖLGESEL FARK
* Türkiye'nin bir cinsel suç haritası var mı? Hangi illerde en çok yaşanıyor?
Araştırmalarda dağılım farklılıkları var ama bunların neden kaynaklandığı çok net değil. Saldırıların açığa çıkmaması buna neden olabilir. Cinsel saldırılarla ilgili çalışmalarımız daha şehir bazına inmedi. Kentin sosyal ve kültürel özelliklerinden kaynaklanan bir değerlendirme henüz Türkiye'de yapılmadı. Ama deneyimlerimizden hareketle; kapalı ve muhafazakâr bölgelerde daha çok cinsel saldırılar yaşanıyor. İl il değil de daha çok lokal farklılıklardan kaynaklanıyor.
Tecavüzcülerin çoğu tanıdık kişiler
Tecavüz olaylarında hep bir tahrik unsurundan bahsedilir...
Tecavüz olaylarının en dikkat çekici unsur budur. Çünkü hep "Mutlaka tahrik etmiştir" denilir. Ama yaptığımız araştırmalar bunun kesinlikle doğru olmadığını ortaya koydu. Tahrik unsuru sıfırdır. Giyim şekli bahane edilir ama öyle olsa yazın Marmaris ve Bodrum'da tecavüz patlaması yaşanması gerekir. Ama tam tersine. Bir de tahrik unsuru olsaydı neden çocuklar mağdur?
* Tecavüzün altında ne yatıyor?
Kadına ve cinselliğe bakış açısı bu suçlarda çok etkili. Cinsel suçlar hâkimiyetin ve kontrolün o kişi üzerinde kurulmasından ibaret. Cinsellik unsuru varmış gibi gözükür ama temelde bir şiddet unsurudur. Tecavüz cinsellik değil şiddet içerir. Bunun en iyi örneği savaşlardır. Tecavüzün gerçekleşmediği tek bir savaş bile yoktur. Denildiği gibi giyim etkili olsaydı saldırıların hepsinin anlık olması gerekiyordu. Oysa olaylara baktığımızda çoğunluğu tasarlanmış ve planlı. Çocuklara yönelik saldırıların yüzde 90'ı tanıdık kişiler tarafından yapılıyor. Erişkin kadınlara saldıranların ise yüzde 75'i tanıdık. En önemlisi tecavüze maruz kalan erkek çocukların kız çocuklara oranı eşit. Yani bizim toplumumuzda erkek çocuklar da kız çocuklar kadar cinsel saldırıya, tecavüze uğruyor. Cinsel saldırıya uğrayan çocukların yaş ortalaması 11.
*Erkek çocuklarının da yüksek oranda tecavüze maruz kalmasını nasıl açıklıyorsunuz?
Bu kısmı sosyologların işi. Cinsellik konusunda araştırılması, sorgulanması gereken çok soru var. En başta ahlak anlayışımızı sorgulamamız lazım. Ama erkek çocuklara saldıranların hepsi erişkin değil. 11 yaşındaki çocuğa 15-16 yaşlarındaki çocuk da saldırıda bulunabiliyor. Kontrol altına almanın çocuklara bile yansıdığını görüyoruz. Batı'da cinsel saldırılarda en çok yaşanan vajinal saldırılardır, arkasından oral ilişki ve sonra da anal seks gelir. Bizde ise tecavüz olaylarında anal penetrasyon ilk sıradadır. Sonra vajinal ve oral penetrasyon gelir. Kız çocuklarına yönelik saldırılar da anal penetrasyon daha yüksek.
Tecavüz olaylarının en dikkat çekici unsur budur. Çünkü hep "Mutlaka tahrik etmiştir" denilir. Ama yaptığımız araştırmalar bunun kesinlikle doğru olmadığını ortaya koydu. Tahrik unsuru sıfırdır. Giyim şekli bahane edilir ama öyle olsa yazın Marmaris ve Bodrum'da tecavüz patlaması yaşanması gerekir. Ama tam tersine. Bir de tahrik unsuru olsaydı neden çocuklar mağdur?
* Tecavüzün altında ne yatıyor?
Kadına ve cinselliğe bakış açısı bu suçlarda çok etkili. Cinsel suçlar hâkimiyetin ve kontrolün o kişi üzerinde kurulmasından ibaret. Cinsellik unsuru varmış gibi gözükür ama temelde bir şiddet unsurudur. Tecavüz cinsellik değil şiddet içerir. Bunun en iyi örneği savaşlardır. Tecavüzün gerçekleşmediği tek bir savaş bile yoktur. Denildiği gibi giyim etkili olsaydı saldırıların hepsinin anlık olması gerekiyordu. Oysa olaylara baktığımızda çoğunluğu tasarlanmış ve planlı. Çocuklara yönelik saldırıların yüzde 90'ı tanıdık kişiler tarafından yapılıyor. Erişkin kadınlara saldıranların ise yüzde 75'i tanıdık. En önemlisi tecavüze maruz kalan erkek çocukların kız çocuklara oranı eşit. Yani bizim toplumumuzda erkek çocuklar da kız çocuklar kadar cinsel saldırıya, tecavüze uğruyor. Cinsel saldırıya uğrayan çocukların yaş ortalaması 11.
*Erkek çocuklarının da yüksek oranda tecavüze maruz kalmasını nasıl açıklıyorsunuz?
Bu kısmı sosyologların işi. Cinsellik konusunda araştırılması, sorgulanması gereken çok soru var. En başta ahlak anlayışımızı sorgulamamız lazım. Ama erkek çocuklara saldıranların hepsi erişkin değil. 11 yaşındaki çocuğa 15-16 yaşlarındaki çocuk da saldırıda bulunabiliyor. Kontrol altına almanın çocuklara bile yansıdığını görüyoruz. Batı'da cinsel saldırılarda en çok yaşanan vajinal saldırılardır, arkasından oral ilişki ve sonra da anal seks gelir. Bizde ise tecavüz olaylarında anal penetrasyon ilk sıradadır. Sonra vajinal ve oral penetrasyon gelir. Kız çocuklarına yönelik saldırılar da anal penetrasyon daha yüksek.
Batı'da porno yaygın
Fatih Yavuz'a göre çocuklara yönelik saldırılar bütün dünyada fazla: "Ama Batı'da çocuk mağdurların oranı daha düşük. Onlarda çocuk pornografisi daha fazla yaygın. Çok ciddi önlemler alıyorlar. Ülkelerin polisleri çocuk fuhuşuyla uyuşturucudan daha çok ortak mücadele ediyorlar."