Erdoğan'dan Önemli Açıklamalar...
Resmi temaslar için Ukrayna'da bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan önemli açıklamalar geldi...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Ukrayna ile ilişkileri her alanda güçlendirerek, işbirliğini daha da pekiştirerek on yıl içinde 40 milyar dolar rakamını yakalamış olacağız'' dedi.
Başbakan Erdoğan, 360 oda ve borsa başkanının katılımıyla Ukrayna'nın başkenti Kiev'de Intercontinental Oteli'nde düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, TOBB tarafından düzenlenen toplantıda bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Dost bir ülkede bulunduklarını ifade eden Erdoğan, gün içinde Kiev'de resmi temaslar yaptıklarını söyledi.
Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç ve Ukrayna Başbakanı Mikola Yanoiç Azarov ile görüşmeler yaptığını anlatan Başbakan Erdoğan, Ukraynalı iş adamlarıyla bir araya geldiklerini, Taras Üniversitesi'nde de kendisine fahri doktora verilmesi nedeniyle düzenlenen törene katıldığını anımsattı.
Ziyaretinde iki ülkenin arasındaki ticaret hacmini artırmayı hedeflediklerini belirten Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Biz küçük düşünemeyiz. Büyük davaların insanları büyük düşünür. Küçük düşünenlerle de bir yere varılmaz. Biz hem büyük düşüneceğiz, planlarımızı büyük yapacağız ve ona göre de büyük oynayacağız. Türkiye bu ivmeyi yakalayan bir ülkedir. Ukrayna ile ilişkileri her alanda güçlendirerek, işbirliğini daha da pekiştirerek on yıl içinde 40 milyar dolar rakamını yakalamış olacağız.
Bizi ziyadesiyle gururlandıran bir başka nokta da sizin içinde bulunduğunuz heyecandır. Türk müteahhitleri Ukrayna'da 3 milyar dolar civarında bir projeyi üstlenmiş durumda. 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası'nı Ukrayna düzenliyor. Bugün Başkan ile de konuştum. Türk firmalarına yapılacak davetler olabilir. Bu yatırımlara iş adamlarımız girebilir. İş adamlarımızın sorunlarını kendilerine aktardım. Kendileri de yardımcısına gerekli talimatları verdiler ve takibini istediler. Özellikle gümrük kapılarında yaşananların aşılması için Başbakan ve Devlet Başkanı nezdinde kendilerine ilettik.
İki ülke arasında yüksek düzeyli işbirliği konseyinin kurulmasını karara bağladık. Devlet Başkanı ve ben, ikimiz imzaladık. Aynı şekilde serbest ticaret ve vize muafiyeti konularını da görüştük. Bunları en kısa zamanda bitirme kararına vardık. Bunun yanında vizelerin kaldırılması konusunda da geri kabul anlaşmasıyla bunu eş zamanlı götürelim diye konuştuk. Dolayısıyla serbest ticaret anlaşması ve vizelerin kaldırılması gibi konuları yapmak suretiyle aramızdaki ticaret hacminde 40 milyar doları yakalamamızda, işi kolaylaştıracağını sanıyorum.''
''BERABER ATILACAK ADIMLAR VAR''
Ziyaretin, iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerde bir dönüm noktası olacağını vurgulayan Erdoğan, Türkiye ve Ukrayna'nın, Karadeniz'in iki önemli ülkesi olduğunu, bölgenin parlayan yıldızları olarak kendi refahlarının yanı sıra bölgenin refahını da artıracaklarını söyledi.
Erdoğan, ''Savunma sanayi, özellikle uzay araştırmacılığında beraber atılacak adımlar var. Bilişim teknolojisinde atılacak adımlar var. Turizmde atılacak adımlar var. Tüm iş adamlarımız hakikaten muhataplarını burada yakalarlarsa biz siyasiler olarak bu iş noktasında bize düşen ne ise onları yapar ve varsa engeller bunları da temizleriz'' diye konuştu.
Dünyada ağır şekilde seyreden küresel krize rağmen Türkiye ekonomisinin 2010 yılında son derece başarılı bir performans sergilediğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, büyüme oranlarının beklentilerin üzerinde gerçekleştiğini bildirdi.
Türkiye'nin, dünyada ilk sıralarda, Avrupa'da ise 1. sırada yer aldığına dikkati çeken Erdoğan, 4. çeyrek büyüme oranının Martta açıklanacağını, bu çeyrek rakamlarının da beklentileri karşılayacağını söyledi.
Böylece Türkiye'nin 730 milyar dolarlık bir milli gelir rakamına ulaşmış olacağını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bugün bir rakam aldım arkadaşlarımdan, 1-24 Ocak döneminde Türkiye ihracatı 7 milyar dolardır. Geçen yılın aynı dönemine göre artış yüzde 22'dir. Durmak yok, yola devam diyoruz, devamlı artıyor. Enflasyonda son 42 yılın en düşük oranını yakaladık. Merkez Bankası rezervimiz altın hariç, 82 milyar dolar. Bakınız 8 yıl önce 27 milyar dolardı. Şimdi 82 milyar dolar. IMF'ye olan borcumuz 23 milyar dolardı, şu anda 5.7 milyar dolar. Bir taraftan yükselmesi gerekende yükseltiyoruz, indirilmesi gerekende indiriyoruz.''
''MALİ DİSİPLİNDEN ASLA TAVİZ VERMEYECEĞİZ''
Başbakan Erdoğan, 2011 bütçesini hazırladıklarını ve TBMM'de yasalaştırdıklarını anımsatarak, 2011 bütçesinin sosyal bir bütçe olmasının yanı sıra yatırımı, üretimi istihdamı teşvik eden bir bütçe olduğunu, seçim yılı olmasına rağmen disiplinden asla taviz vermeyeceklerini vurguladı.
Genel seçimlere de tam bir mali disiplin içinde girdiklerini belirten Erdoğan, 4.5 aylık bir süre olmasına rağmen özellikle iş dünyasının bu disiplini takdir ettiğini, mali disiplin konusunda hükümet politikalarına güvenlerinin tam olduğunu gördüklerini ifade etti.
''Şu anda Hazirandaki seçimleri değil, 4 yıl sonraki genel seçimleri de değil, 22 yıl sonrasını, Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümünü hedefledik. Onu planlıyoruz. Büyük düşünmeye mecburuz'' diyen Erdoğan, bu çerçevede önlerine son derece somut ve gerçekleşebilir hedefler koyduklarını bildirdi.
Milli gelirde 8 yılda 3 kattan fazla artış sağladıklarını hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:
''Artık 73 milyonun Türkiye'si olmayacağız. 82 milyonun Türkiye'si olacağız. En az üç çocuk olacak derken de boşuna söylemiyorum. Bu çok önemli, bunu hafife almayın. Her gittiğimiz yerde ne diyoruz? 'Genç nüfusumuz var' diyoruz. Biz genç nüfusumuzla ekonomiye dinamizm verdiğimizi söylüyoruz. Nüfusun yaşlanmasından dertliler. G-20'de Medvedev ile konuşuyoruz. Ben üç çocuk tavsiye ediyorum. Bir de baktım Rusya'ya döndükten sonra o da üç çocuk istedi. Bunları da açıkladı. Fakat bunlar batıda var. Bunlar yapılıyor. Ekonomi ne demek biliyor musun? Ekonomide bazıları der ki, emek, sermaye... Ekonomi insandır, diğerleri insanın türevidir... Tüketim yine onunla var, yoksa yok...
Bir defa nüfus olarak en zengin ülkeler içinde totalde kim var? Çin, Hindistan var. Ama kişi başına düşen milli gelirde şöyledir, böyledir. Sayıldığında kimler sayılıyor, bunlar sayılıyor. Biz, yere sağlam basan bir anlayışla yürümek zorundayız. Kişi başına düşen milli gelirimiz de 12 yıl sonra 25 bin dolara ulaşacak. Dünyanın 17 büyük ekonomisi olan Türkiye, o gün dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde yer alacak. Hep beraber bunu başaracağız.
Siz, 'Biz ilk on içine gireriz' dediğinizde biz on içine gireriz. Biz bunu başaracağız. Eğitimde 160 bin derslik yaptık. Ne ile yaptık? Bazı hayırsever insanlarımız, vergiler ile... Bunlar sağa sola gitmedi. Bunlar yolsuzluğa gitseydi bu rakamları bulamazdık. IMF'ye olan borç düşmezdi. Bazı yatırımlar olmazdı. Şu anda 156 üniversitemiz var, 76 üniversite vardı biz geldiğimizde.
Kaliteyi geliştirmek için çalışıyoruz. Okul öncesi diye eğitimde bir anlayış ülkemizde yoktu. Yüzde kaçtı biliyor musunuz? Yüzde 11'di, şimdi 42'yiz. Bunların kitabında okul öncesi eğitim yazmıyordu. Biz kayıp yılları değerlendiriyoruz. Biz diyoruz ki, 4 yaşındaki çocuğu evinden alacağız ve burada ağırlıklı olarak okul öncesi eğitim ile ilköğretimde bilişim teknolojisi ve yabancı dil ağırlıklı çalışacağız. Oradan çıkıldığında belli bir seviyeye gelmiş olacak, yani bizler gibi olmayacak. Şakır şakır bilgisayarın dilini anlayacak. Her şeylerini kuracağız bilişimde, kara tahta tarihe karışıyor. Bütün bu sistemlerde batı neredeyse bizim onların önüne geçmemiz lazım.''
''2020'DE İNŞALLAH KENDİ UÇAĞIMIZI ÜRETECEĞİZ''
ATAK helikopterinin yapıldığını, test uçuşunun gerçekleştirildiğini anlatan Başbakan Erdoğan, 2013'de seri üretime başlanacağını belirtti.
Böylece dışarıdan almak yerine satma imkanının yakalandığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
''2020'de inşallah kendi uçağımızı üreteceğiz. Devamlı dünyanın değişik ülkelerine buradan parça üreten değil, kendi uçağını kendisi yapan ülke durumuna ulaşacağız.
TÜSİAD'da söyledim 'Kendi otomobilimizi üretelim' dedim. Yani niçin? 'Made in Turkey' demiyoruz. Diyelim. Üretir miyiz, diyorum. O zaman niçin üretmiyoruz? Biz hep montajları mı yapacağız? Önemli olan üzümü yiyelim. Çok önemli olan şey, 8 yılda 13 bin 600 kilometre bölünmüş yol inşa ettik. 6 bin 100 kilometre yol inşa edilmişti biz göreve geldiğimizde, üzerine ilave ettik. Bunu 15 bine tamamlayıp 2023'e bir onbeş bin daha yapmak. Dünyanın en büyük 10 limanından bir tanesi Türkiye'de olacak. Ben size 2023'ü anlatıyorum. 3 nükleer santralin kurulması konusunda birincinin anlaşmasını yaptık. Gelecek aylarda temelini atacağız. İkincinin anlaşması için görüşmeler sürüyor. Üçüncünün anlaşmasıyla ilgili de çalışmalar sürüyor.''
Okullaşmanın yüzde 100'e ulaşması için gayret gösterdiklerini dile getiren Başbakan Erdoğan, her bir vatandaşın 2023'te sağlık sigortası şemsiyesi altına alınacağını söyledi.
''BÖLGELERİN SORUNLARINI SÜRATLE GİDERELİM İSTİYORUZ''
8 yıl boyunca istikrar ve güvenden taviz vermediklerini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Sosyal yaşamda, ekonomide bu istikrarı yakaladık. Bunun bozulmaması için bugün de azami bir hassasiyet içindeyiz. 17 Aralıkta Konya'daydım. Hızlı trenin denemesini yaptık. 3-4 ay sonra Ankara-Konya, 1 saat 15 dakikaya düşecek.
Bu, işte modernizm. Oturacak, gürültü patırtı hiç olmadan lüks vagonlarda gidip gelecek. İstanbul hızlı treniyle entegre olacağı için oradan da İstanbul'a kadar gidebiliyorsun. Bunlar, benim vatandaşımın hakkıydı. Bu hak hep ertelendi. Zaman nedir? Zaman en önemli değerdir ve nakittir. Uçağın yanında inanın bu daha kıymete biner.
Uçak fiyatları düştü ve halkın refah seviyesi yükseldi. Havaalanı sayısı biz geldiğimizde 25 iken, bugün 46'ya çıktı. Terminal binaları bizim göğsümüzü kabartıyor. Batman'daydım geçenlerde, ilk göreve geldiğimizde çok enteresan bir bina vardı. Teras vardı. O terasın altında, ıslanmayalım diye orada duruyorduk. Oradan uçağa geçiyorduk. Ama şimdi Türkiye'nin en modern terminal binası Batman'a inşa edildi. Bizim sözümüz vardı; batıda ne varsa doğuda da o olacak, dedik. Zafer Havaalanı'nı yapıyoruz, Afyon dolayına. Şırnak, Hakkari, Yüksekova'ya havaalanı yapıyoruz. Bunu da engellemek istediler ama temeller bunlara rağmen atıldı. Bir başka adım da Giresun-Ordu arasına havaalanı yapıyoruz. Bölgelerin sorunlarını süratle giderelim istiyoruz.''
Bu sırada bir iş adamının söz alarak Kastamonu'ya da havaalanı talep etmesi üzerine Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın bu yıl açılacağını söylemesinin ardından Başbakan Erdoğan, ''Bak rahat durmuyor. Seçim döneminde açarsan seçim için yaptılar derler'' diyerek espri yaptı.
''ELBETTE GÜVENLİK GÜÇLERİMİZ BU NOKTADA ÜZERLERİNE DÜŞENİ YERİNE GETİRECEKLERDİR AMA MİLLETİMİZİN DE HASSASİYETİ, İNANIYORUM Kİ, İŞ DÜNYASININ BU TEZGAHLARI GÖRMESİNİ VE BU TEZGAHLARIN BOZULMASI NOKTASINDA DEMOKRASİYE DAHA FAZLA OMUZ VERMELERİNİ ÖZELLİKLE RİCA EDİYORUM''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Seçim öncesinde, seçmenin tercihini etkilemeye dönük, milli hassasiyetleri kaşıyarak iç politikayı dizayn etmeye dönük girişimler olduğunu görüyoruz. Terör örgütü ile o malum çetelerin işbirliği ve iletişim içinde seçim öncesinde yeniden taşeronluk yüklendiklerine dair işaretler alıyoruz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, 360 oda ve borsa başkanının katılımıyla Ukrayna'nın başkenti Kiev'de Intercontinental Oteli'nde düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, seçim barajı tartışmalarına da değindi.
Türkiye'nin yakalandığı ivmenin bozulmaması için azami bir hassasiyet içinde olduklarını vurgulayan Erdoğan, popülizmin istikrar ve güvenin en ciddi düşmanı olduğunu söyledi.
Erdoğan, ''Bunu, yakın geçmişimizde çok acı tecrübelerle yaşadık. Popülizmin Türkiye'yi nasıl hedeflerinden uzaklaştırdığını gördük. Ekonominin dengelerini nasıl alt üst ettiğini gördük ve bunu milletimize tekrar yaşatmak istemiyoruz. Koalisyon dönemlerinden nasıl ağır bedeller ödediğimizi gördük'' diye konuştu.
Bazılarının, ısrarla barajın iyice aşağı çekilmesi konusunu gündeme getirdiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''Biz özellikle ülkemizin ekonomik yapısını bir tehdit altına sokmak istemiyoruz. Bakın bizim ülkemiz tek partili iktidarlarda hep tırmanmıştır. Koalisyon dönemlerinde de hep geri kalmıştır.
Bu bir koalisyon kültürü olarak sadece bize ait değil, batıda şu anda koalisyon kültürü içinde başarılı olduğunu söyleyenler, 'Biz yanlış yaptık' diyorlar. Görüşmelerimizde bunu bizzat söylüyorlar. Ve kaynağı belirsiz her popülist harcama faizlerin ve enflasyonun yükselmesinden yatırım ortamının bozulmasına, güvenin zedelenmesinden istikrarın kaybolmasına kadar son derece yıkıcı sonuçlar doğurabilir.
Bazıları vadediyor ya, 'Biz gelince şunu yapacağız, bunu vereceğiz'... Bunu söylediğin zaman insana sorarlar... 'Kaynağını nereden bulacaksın?' Şu cevap veriliyor. Hani diyorsunuz ya deniliyor, 'Dünyanın ilk 20 ülkesi arasındayız.' Değerli arkadaşlar, biz ilk 20 ülke arasına bu tür böyle sallaya sallaya gelmedik. Kuru sıkı atarak gelmedik. İşi sıkı tutarak geldik. 26. ülkeydik 17. ülke konumuna geldik. Kuru sıkı atarak buna devam edersek bir anda sen faizleri yine fırlatırsın, enflasyonu yine fırlatırsın ve elde ne var ne yok hepsi gider.
Bu ülkeye ihanet etmeyin, yazıktır günahtır buralara kolay gelmedik. Tüm gerçekler ortada, 8 yıl boyunca milletimize, işverenlerimize, girişimcilerimize böyle bir fatura ödetmekten hassasiyetle kaçındık. Başarıyı da bu disiplinin üzerine inşa ettik.''
''İŞ ÇEVRELERİNDEN DAHA FAZLA DESTEK BEKLİYORUZ''
Hükümet olarak ne seçim döneminde ne sonrasında bu disiplinden asla taviz vermeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin yakaladığı bu büyüme ivmesinin geriye gitmesine asla müsaade etmeyeceklerini söyledi.
Aynı hassasiyeti iş adamlarından, girişimcilerden, yatırımcılardan da görmenin memnuniyeti içinde olduklarını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
''Açıkçası bu noktada, iş çevrelerinden daha fazla destek beklediğimizi de burada ifade etmek istiyorum. Güven ve istikrar ortamının zedelenmesi takdir edersiniz ki, en önce iş adamlarını etkileyecek, en önce iş çevrelerine zarar verecek.
Popülist söylemlerinin iş çevrelerinde satın alınmadığını, dikkate alınmadığını, kale alınmadığını memnuniyetle müşahede ediyoruz. Ama en az popülizm kadar tehlikeli olan, en az popülizm kadar güven ve istikrar zeminini tehdit eden, iç politikayı dizayn etmeye yönelik tahriklere de sizlerin dikkatlerini çekmek isterim. Seçim öncesinde, seçmenin tercihini etkilemeye dönük, milli hassasiyetleri kaşıyarak iç politikayı dizayn etmeye dönük girişimler olduğunu görüyoruz. Terör örgütü ile o malum çetelerin işbirliği ve iletişim içinde seçim öncesinde yeniden taşeronluk yüklendiklerine dair işaretler alıyoruz. Elbette güvenlik güçlerimiz bu noktada üzerlerine düşeni yerine getireceklerdir ama milletimizin de hassasiyeti, inanıyorum ki iş dünyasının bu tezgahları görmesini ve bu tezgahların bozulması noktasında demokrasiye daha fazla omuz vermelerini özellikle rica ediyorum.
8 yıl boyunca biz şu anlayışla çok sık karşılaştık: 'AK Parti hükümetten uzaklaştırılsın da Türkiye'ye ne olursa olsun. Bu hükümet yıpransın da ekonomiye ne olursa olsun, AK Parti kaybetsin de Türkiye, vatandaş, iş adamı nasıl bir fatura öderse ödesin.' Bu çarpık anlayışın karşısında durmak eminim ki, en az benim kadar, hükümetimiz kadar, bu anlayış karşısında fatura ödemesi mukadder olan kesimlerin de sorumluluğudur. Ekonomide tarihi rekorları birlikte elde ettik. Türkiye'yi AB ile müzakere eden bir ülke konumuna hep birlikte yükselttik. Türkiye'de demokratikleşme adına büyük reformları hep birlikte gerçekleştirdik. 2023 hedeflerini de hep birlikte yakalayacağız. Türkiye her şeyin en iyisine, en güzeline layıktır. Bunu hak ediyor. Bunu hep birlikte başaracağız.''