Evrimci Prof Şengör'den Acı İtiraf
Şengör kendini tanıyamıyormuş!!!
Ahmet Hakan/ Hürriyet
Celal Hoca'dan mektup aldım
"CELAL Şengör'ün tuhaflaşmasına dair" başlıklı bir yazı yazmıştım... Bu yazıya Hoca'dan çok şeker bir yanıt aldım... İçinde "Evet, haklısınız biraz tuhaflaştım" ya da "Ben de soruyorum: Celal'e ne oldu?" türünden cümlelerin de yer aldığı mektuptaki içtenliğe hakikaten bayıldım...
Celal Hoca'nın neden tuhaflaştığını merak edenler için yayınlıyorum...
İşte Hoca'nın mektubu:
"Muhterem Hakan Bey...
Yazınızda çok doğru bir gözleme yer vermişsiniz: 'Celal Şengör tuhaflaştı!' Ne kadar doğru!
Ben bile kendimi tanıyamaz oldum. Asabi, tahammülsüz.
Bunun nedenini düşündüm.
Yirmi beş yıldır dersine türbanla giren öğrencilerine gık demeyen, onlarla herkesle olduğu gibi şakalaşan Celal'e ne oldu diye...
Sonunda şunu buldum:
Tehdit altında olunduğu hissi...
AKP ne yazık ki hepimizi tehdit eder bir hava getirmiştir ülkemize.
Gruplaşma ve karşılıklı suçlamalar gündelik haberler olmuştur.
O kadar ki, meslektaşlarınız benim tüm dindarları üniversiteden atmak istediğimi yazdılar.
Halbuki en yakın çalışma arkadaşlarımdan Xavier Le Pichon koyu bir Katoliktir.
Naci Görür çok önemli bir Nakşi şeyhinin torunu olup, dini bütün bir Müslüman'dır. Bunlarla aramızda dinin konusu bile olmamıştır.
Ama işte anahtar kelimeler bunlardır: 'Dinin konusu bile olmamıştır.'
Halbuki AKP ve onun atası olan ve Milli Nizam ile başlayan partiler, ülkemizde din barışını bozmuşlardır.
Ben bir ateistim. Tüm dinlerin insanlığa büyük zararlar verdikleri kanaatindeyim. Bunlar arasında Marksizm ve Nazizm gibi modern dinler de vardır. ABD'de Marksizm'in bilim aleyhtarlığını gösteren bir de kitabım çıktı.
Tüm bunları bir kez bile söylemek gereğini duymadım yakın zamana kadar.
Başka kimsenin de dinini sormak aklıma bile gelmedi.
Ta ki, ders verdiğim koridorda bağırarak namaz kılmaya kalkanlar oldu.
(Hayatımda ilk kez bağıra bağıra namaz kılındığını gördüm!)
Ta ki evrim düşmanı müzeler, köşe başlarında peyda oldu.
Ta ki Milli Eğitim Bakanı kendisini Darwin düşmanı ilan etti.
Bunlar modern bir cemiyette olacak işler değildir ve hepsi bir grup insanın marifetidir. O grubun üyeleri bugün iktidardır. Siz bu güruhu benden iyi tanırsınız.
Bizim sıkıntımız, inancını samimiyetle hissedip, o inançla beraber bilim okumak isteyen kız ve erkek çocuklarımız değildir.
Bizim derdimiz onları silah haline getirenlerdir.
Bunu asla gözden kaçırmayınız ve bizimle birlikte onlarla mücadele ediniz.
En büyük korkum bu zevatın Türkiye'yi bir iç savaşa sürüklemesidir.
Ben politikacı değilim. Politikacı olamayacak kadar da politikadan nefret ederim.
İçinden geçmekte olduğumuz bu pek feci günlerde, gündelik didişmelerle nihai amaçlarımızı kaybetmeyelim.
Amacımız, içinde hür ve aydın olarak yaşanan, insanları kendi sorunlarını çözme yeteneğine sahip, birlik bir ulustur.
AKP ve onun öncüleri buna büyük bir darbe vurmuşlardır. Sorun bundan ibarettir.
Saygılarımla..."
Celal Hoca'dan mektup aldım
"CELAL Şengör'ün tuhaflaşmasına dair" başlıklı bir yazı yazmıştım... Bu yazıya Hoca'dan çok şeker bir yanıt aldım... İçinde "Evet, haklısınız biraz tuhaflaştım" ya da "Ben de soruyorum: Celal'e ne oldu?" türünden cümlelerin de yer aldığı mektuptaki içtenliğe hakikaten bayıldım...
Celal Hoca'nın neden tuhaflaştığını merak edenler için yayınlıyorum...
İşte Hoca'nın mektubu:
"Muhterem Hakan Bey...
Yazınızda çok doğru bir gözleme yer vermişsiniz: 'Celal Şengör tuhaflaştı!' Ne kadar doğru!
Ben bile kendimi tanıyamaz oldum. Asabi, tahammülsüz.
Bunun nedenini düşündüm.
Yirmi beş yıldır dersine türbanla giren öğrencilerine gık demeyen, onlarla herkesle olduğu gibi şakalaşan Celal'e ne oldu diye...
Sonunda şunu buldum:
Tehdit altında olunduğu hissi...
AKP ne yazık ki hepimizi tehdit eder bir hava getirmiştir ülkemize.
Gruplaşma ve karşılıklı suçlamalar gündelik haberler olmuştur.
O kadar ki, meslektaşlarınız benim tüm dindarları üniversiteden atmak istediğimi yazdılar.
Halbuki en yakın çalışma arkadaşlarımdan Xavier Le Pichon koyu bir Katoliktir.
Naci Görür çok önemli bir Nakşi şeyhinin torunu olup, dini bütün bir Müslüman'dır. Bunlarla aramızda dinin konusu bile olmamıştır.
Ama işte anahtar kelimeler bunlardır: 'Dinin konusu bile olmamıştır.'
Halbuki AKP ve onun atası olan ve Milli Nizam ile başlayan partiler, ülkemizde din barışını bozmuşlardır.
Ben bir ateistim. Tüm dinlerin insanlığa büyük zararlar verdikleri kanaatindeyim. Bunlar arasında Marksizm ve Nazizm gibi modern dinler de vardır. ABD'de Marksizm'in bilim aleyhtarlığını gösteren bir de kitabım çıktı.
Tüm bunları bir kez bile söylemek gereğini duymadım yakın zamana kadar.
Başka kimsenin de dinini sormak aklıma bile gelmedi.
Ta ki, ders verdiğim koridorda bağırarak namaz kılmaya kalkanlar oldu.
(Hayatımda ilk kez bağıra bağıra namaz kılındığını gördüm!)
Ta ki evrim düşmanı müzeler, köşe başlarında peyda oldu.
Ta ki Milli Eğitim Bakanı kendisini Darwin düşmanı ilan etti.
Bunlar modern bir cemiyette olacak işler değildir ve hepsi bir grup insanın marifetidir. O grubun üyeleri bugün iktidardır. Siz bu güruhu benden iyi tanırsınız.
Bizim sıkıntımız, inancını samimiyetle hissedip, o inançla beraber bilim okumak isteyen kız ve erkek çocuklarımız değildir.
Bizim derdimiz onları silah haline getirenlerdir.
Bunu asla gözden kaçırmayınız ve bizimle birlikte onlarla mücadele ediniz.
En büyük korkum bu zevatın Türkiye'yi bir iç savaşa sürüklemesidir.
Ben politikacı değilim. Politikacı olamayacak kadar da politikadan nefret ederim.
İçinden geçmekte olduğumuz bu pek feci günlerde, gündelik didişmelerle nihai amaçlarımızı kaybetmeyelim.
Amacımız, içinde hür ve aydın olarak yaşanan, insanları kendi sorunlarını çözme yeteneğine sahip, birlik bir ulustur.
AKP ve onun öncüleri buna büyük bir darbe vurmuşlardır. Sorun bundan ibarettir.
Saygılarımla..."