Faiz Lobisi, Yahudi Lobisi, Ilımlı İslamcılık Hepsi İç İçe
Gazeteci Yazar Abdurrahman Dilipak bugün yeniakit gazetesindeki köşesinde Bank Asya ile ilgili şok iddialarda bulundu...
Tevhidhaber / Haber Merkezi
Bank Asya ve Cemaat ilişkisine dair çok kritik iddiaların ardı arkası kesilmiyor. Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak bugünkü yazısında bankacılık piyasasını çok iyi bilen bir kaynaktan aldığını ileri sürdüğü bilgilere yer verdi. Sarsıcı iddiaların bulunduğu bugünkü yazısında, Dilipak, "TMSF, BDDK, RCT'nin ciddi bir şekilde elden geçirilmesi gerektiğini" ifade etti.
Yazısında Bank Asya’yı gözünüze çok yaklaştırırsanız, arkasında bir ormanı kaybedersiniz.ifadelerini kullanan Abdurrahman Dilipak Bank Asya işinin TMSF’yi de karıştırabileceğini söyledi.
İşte Dilipak Yazısı
Bank Asya’da bir şey yok diyorlar ya, bu piyasayı çok iyi bilen bir dostum anlattı.. RCT Varlık Yönetimi AŞ’ye dikkat edilmesi gerektiğini söylüyordu ısrarla..
Aslında TMSF, BDDK, RCT, hepsinin ciddi bir şekilde elden geçirilmesi, gerek..
Bakın bakalım bu RCT denen kuruluş bugüne kadar kimlerle iş tutmuş, ne almış, ne satmış, kimden kaça almış, kime kaça satmış.. Yerli ve yabancı, kimler, hangi kuruluş ve şirketlerle iş tutuyor bir bakmak lazım.
Bank Asya’yı gözünüze çok yaklaştırırsanız, arkasında bir ormanı kaybedersiniz..
Geçen gün bir başka bu işlerden anlayan biri hazırladığı dosyayı meclise, hükümete ve Cumhurbaşkanlığına gönderdi, biliyorum..
Bir hatırlatma: TMSF’nin sahibi olduğu RCT Varlık Yönetimi AŞ, Ağustos 2013’de Bank Asya’nın batık kredi dosyalarını 18 Milyon TL ödeyerek devralmış.. Bank Asya’dan alınan bu batık kredi dosyaları teminatsız olup, tahsil kabiliyeti nerede ise imkansızdır.. Bu iş usulsüz bir şekilde yapılmışsa, eğer işin içinde tehdit ve şantaj yoksa, bu işi yapanlar ne kadar aldılar aceba? O paralar hangi “ayakkabı kutusu” ya da “terlik kutusu”nun içinde saklanıyordur bilen var mı? Bu kredi dosyalarının akıbeti ne oldu? Hangi krediler devralındı, ne kadarı tahsil edildi, satıldı ise kime kaça satıldı.. Bu işlemler daha önce incelemeden geçti mi, nasıl bir işlem yapıldı.. Bu işe kim aracı oldu, niye bu işlere girildi.. Talimat veren var mı?
Daha önce Bank Asya için benzer işlemler yapıldı mı? Ya da yapıldı ise kimlere yapıldı..
Bank Asya işi TMSF’yi de karıştırabilir..
Bakın Paralel yapı dediğiniz yapı, sadece asker, polis, yargıda değil,siyaset, sivil toplum, iş dünyası, eğitim, bilim, media, finans ve bilişim/haberleşme alanında da etkin bir örgütlenme içinde idi.. SadeceKOSGEB, TÜBİTAK değil..
Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Dışişleri, MİT, Emniyet içine sızan bir yapıdan söz ediyorsunuz.. O zaman devletin hassas kurumlarının titiz bir şekilde elde geçirilmesi gerek..
Bir arkadaş mail göndermiş, “RCT’nin iş ortaklarına, çözüm ortaklarına bakın” diyor. Devam ediyor, on sayfadan fazla bilgi vermiş, “hangi hukuk büroları hangi banker/broker kuruluşları ile çalışıyorlar ona bir bakın” diyor.. 2005’de kurulduğuna göre geriye dönük bir araştırma çok da zor değil.. Zaten kamu yararını gözeten, gelişime açık, sosyal sorumluluk sahibi, saygın, şeffaf, güvenilir, tarafsız, kişisel çıkar peşinde koşmayan bir yapıda olması gerek. Gizlilik; suç ve suçlu varsa onu korumak için değil, hizmetin niteliği açısından önemli.. Yoksa saydamlık gizlilik bahanesi ile kaybolur.. Belki TMSF ve RCT’nin bu anlamda başkalarına hesap vermeden kendi içine bakması gerekebilir..
Faiz Lobisi, Yahudi Lobisi, Ilımlı İslamcılık hepsi iç içe.. Faiz Lobisinin izini sürerseniz Lehman Brothers’lere Rotchild ailesine, SBK Holding’e Yahudi Azizler Vakfına, Tapınakçılara kadar bir sürü kapıdan geçmek zorunda kalırsınız..
Bu işleri çözmek için MASAK ve emniyet istihbaratı yetmez. MİT’in de, ayrıca özel bir istihbarat biriminin de MİT ve Emniyet içinde örgütlenmesi gerekir.. Bunlar din, mezhep, tarikat, ideoloji, insani ve vicdani, entelektüel bir hareket, bir bilim hareketi gibi de gelebilirler..
Bana kalırsa bugün NLP’cilerin önemli bir bölümü de bu yapılarla ilgililer. İnsanların ipnotik etki altına alıp biyonik robotlara, mankurtlara dönüştürüyorlar.. Dışarıdan bakınca her şey normal, hatta normal üstü.. Her şey İslami, insani, ahlaki gözükebilir. Kişilik ve karakter açısından uygun tipleri belirleyip, ağlarına takabilirler.. Bilim, sanat, siyaset her alanda kendilerini kolaylıkla gizleyebilirler.. Yeter ki insanların zaaf ve meziyetlerini öğrensinler, gerisi kolay.. Yeni modern cemaatler de böyle bir şey. Kimi yaşam koçu, kimi, iş başarma sanatı uzmanı, kimi stresten kurtulmanın mutlu olmanın öğretmeni.. Görevleri size yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat kazandırmak.. Hayatınıza heyecan ve mutluluk katmak.. Çileyi değil hazzı öğütlemek, örgütlemek, öğretmek..
Gülen’in kefillerine ya da Dışişleri Bakanı Kery’ye mektup yazan Kongre ve Temsilciler Meclisi üyelerine bakın bakalım, bunlar hangi lobinin üyeleri.. Mavi Marmara, Gazze, Filistin konusunda bunlar nerede duruyorlar.. Anlayacağınız bunlar şıracının şahidi bozacılar..
Bu şıracı, bozacı hikayesi ne derseniz, Osmanlı’da şarap yasak olduğu dönemlerde, bu adamlar şıracı-bozacı adı ile bu işleri yapıyorlardı.. Herkese şıra, boza; özel müşterilerine ise o etiket ve ambalaj altında şarap satıyorlardı. Sonra da mahkemeye düştüklerinde birbirleri lehine şahidlik yapıyorlardı.. Yani Paralel yapıya Yahudi Lobisinin adamlarının şahidlik yapmaları, bu onların masumiyetlerinin değil günahlarının şahidliğidir.
Hem öyle demezler mi, arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.
E “Cemaaat” artık olup bitenleri hâlâ anlamamakta ısrar edecek olursa bu da onların bileceği bir şey.. Öte yandan tabii öfke ve aşk gözü kör eder.. Hem görmek istemeyenden daha kör kim olabilir ki. Onların gözleri var görmez, kulakları var duymaz, kalpleri var hissetmez. Kafa kirada olunca olur böyle şeyler. Kibriti gözünüze çok yaklaştırınca arkasında kocaman bir ormanı kaybedersiniz, gözünüze bir de at gözlüğü taktınız mı, dolap beygiri gibi döndürürler adamı..
Tek bir vadiden değil, her yerden saldırıyorlar.. Şeytan öyledir, sağdan soldan, önden arkadan, içeriden dışarıdan, yukarıdan aşağıdan.. Yeter ki, siz Şeytana kapı aralamayın, sonra o sizi kendine aşık eder.
“Şeytan tüyü” diye boşuna dememişler.. Unutmayın “cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir” ve unutmayın, “Ağuyu altun tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı”. “Çok iyi” gibi gözüken şeyler konusunda ihtiyad edelim.. Şüpheyle kendimizi korumayı öğrenelim.. Aklımızı kiraya vermeyelim.. Gaybi tasarruflar ve masumiyet iddiaları konusunda ihtiyad edelim. Din büyüklerimizi ilah ve Rab edinmeyelim.. Kainatın sırrına kimse vakıf değil, resullere bildirilenden başka. Aman ha, dikkat, sonra dininizi de, paranızı da, dünyanızı da, ahiretinizi de kaybedersiniz, işin farkına vardığınızda ise çok geç olabilir.. Bir bakmışsınız kaçtığınız şeye doğru koşuyorsunuz.. İşinizi de sağlığınızı da kaybedebilirsiniz. Çünki vaad ettikleri cennet bir illüzyondan başka bir şey değil.. Selâm ve dua ile..