Abdurrahman Dilipak
Futbol merakı
Bana göre spor yapılır. Seyirlik bir şey değil..
Profesyonel futbol pahalı bir lükse dönüşmesinin ötesinde Türkiye"deki siyasi kör şiddetten sonra en büyük tehlikeli sosyal anomali olan Holigan kültürünün fidanlığı gibi bir şey. Bu bataklık devlet tarafından adeta sulanıyor, gübreleniyor ve himaye altına alınıyor..
Futbol, kimileri için psikolojik bir kaçış alanı olarak görülebilir. Ama bu aldatıcı bir durum..
Biz "Faydasız ilimden Allah"a sığınırım" diyen bir Peygamberin ümmetiyiz. Bana söyler misiniz ne faydası var bu futbolun?.. Niçin bu kadar para harcanıyor? Gençlerin sağlıklı bir bedene sahip olması sağlanmıyor böylece, Holiganlaşma eğilimi güçlendiriliyor.. İnsanların beden ve ruh sağlığı altüst ediliyor.
Özellikle boks ve futbol benim açımdan çok sorunlu iki spor. Yüze vurmak mekruhtur en azından. Muhammed Ali"yi alkışladık bir zamanlar. Kamacı"yı da.. Rakiplerini döverken bu kardeşlerimiz; biz mutlu idik. Düşman değil, rakip..
1926"da kurulan faşist askeri cunta sonucu 1968 yılına kadar Portekiz"i yöneten Antonio Salazar toplumu futbol, fiesta ve din temelli efsanelerle kontrol altında tuttuğunu söyler. Ben bu görüşe katılıyorum: "Futbol, özellikle Brezilya, Arjantin, Portekiz gibi emperyalizme bağımlı ülkelerde en yaygın ve "popüler" kitle pasifikasyon aracı olarak yıllarca kullanılmıştır. Brezilya, Arjantin ve Portekiz örnekleri, tüm geri-bıraktırılmış ülkelerde futbolu kitle pasifikasyonunun en "popülist" aracı haline getirirken, aynı zamanda milliyetçiliğin ve şovenizmin güçlendirilmesinin de bir aracı olmuştur."
Modern gladyatörler yetiştiriyor bu sporlar.. Rakibinizi insan, dost, kardeş olarak görmüyorsunuz. Sporcularda bu olmasa bile izleyicedeki algı ne? Onu ötekileştiriyor ve yok edilmesi gereken düşman gibi görüyorsunuz.. Bu tavrı siyasete, piyasaya uygulayın bakalım nasıl vahşi bir manzara çıkıyor karşımıza..
Futbol oynayanların çoğu menisküs hastası.. O hızla gelen topa kafa atmak, çok akıllıca bir iş değil.. Fıtrata aykırı..
Geçen gün Trabzon"da idim.. Tek konu o.. Trabzon"a yazık etmişiz. Futbol her şeyin, bütün değerlerin önüne geçmiş. Bir şehri futbolla bu kadar özdeşleştirilmesini doğru bulmuyorum.. Trabzonlu taraftarlar Sıvasspor"un yenilmesi halinde şampiyonluktan olacakları korkusu ile hırçın. Şike ihtimalinden söz ediyorlar.. Sıvaslılara karşı öfkeliler. Bu nasıl bir duygudur, bilmiyorum. Aman Allahım. Böylesine dindar bir halk, bir ayak oyunu için nasıl böylesine savrulabiliyor..
Bu taraftarlık psikolojisi benim gözümde "mikro faşizm"dir. Eğer Sıvasspor yenilirse, AK Parti"nin Trabzon"da bir milletvekilliğine malolabilirmiş bu durum, ne ilgisi varsa. Ama taraftarın kafası böyle çalışıyor.
Ben aday olsaydım, nasıl kıyafet dayatmasını protesto etmek için gravat takmıyorsam, asla boynuma bir futbol takımının atkısını atmazdım. O atkı bir gençliğin boynuna takılan ilmekli bir ip gibi bana göre.. İktidarı, muhalefeti, yerel yönetimi ile hepsi çok rahat bir şekilde bu yanlışa ortak olabiliyorlar.. Bu durum, bana kalırsa yanlışa prim vermek anlamına geliyor.. Futbol modern bir put gibi gözüküyor gözüme, stadlar sanki bir tapınak.. İnsanlar nasıl bir vecd içindeler öyle!
Politikacılar suladıkları bataklıkta boğulan çocukların sorumluluğunu omuzlarında taşıyorlar..
Her şeyin bir fıkhı olması gerek, inanmış bir insan için.. Bana bu işin fıkhını anlatabilir misiniz? Hani bir kavme olan düşmanlığınızın bile sizin onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemesi gerekirdi. Hani haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, haklıdan yana, zalime karşı olacaktınız?
Futbol cami kapısını zorluyor. İmamları bile kandırıyor..
Futbolun cini çok kurnaz olmalı. "Milli Piyango" gibi... Bir yanlışı da millileştirerek gençleri daha kolay kandırıyor.
Bu iş burada bitmeyecek sanırım. Daha söyleyeceklerim var. O zaman bu konuya yarın da devam etmem gerekecek..
Birileri, bu kadar önemli siyasi konular varken, bu konu bu kadar önemli mi diye düşünebilir. Bana kalırsa bu konu çok önemli..
Selâm ve dua ile.
akit