GAZALİ"NİN SİYERİ
Genç bir mü'minin Peygamber (sav)in hayatından bihaber gezmesi, alın karası gibidir.
El Ezher Üniversitesi'nden mezun olan, Fıkhu's Sire kitabından sonra siyer dünyasına yeni bir bakış açısı kazandıran Muhammed Gazali, denebilir ki, bu eserle en güzel kitabına imza atmıştır. Muhammed Gazali, "Risalet ve İmamet", "Doğumundan Peygamberliğe Kadar Geçen Süre", "Davet Cihadı", "Hicret", "Yeni Toplumun Esasları", "Büyüyen Mücadele", "Yeni Bir Tavır", "Müminlerin Anneleri", "En Yüce Dost" bölümleri altında Peygamberimiz (sav)'in şeref ve onur mücadelesinin yanısıra, cihad ve tebliğ seferberliğini de olabilirlikleriyle koyuyor önümüze.
Dipnot koymamış ama râvîleri belirtmiş
Yazar, Efendimiz (sav)'i anlatırken hadis ve hadiselerle anlattıklarını doğrulamaya özen göstermekle birlikte dipnotları es geçmiş. Ancak, kitaptaki hadisi kimin rivayet ettiğine dair isim belirtmesi bu eksiğini kapatıyor. Şakku's Sadr olayını yani Efendimiz (sav)'in göğsünün açılması olayını anlatırken Müslim'in ve İmam Ahmed'in rivayet ettiği hadislerden faydalanarak olayı aksettiriyor. Ayrıca üstünkörü bir anlayıştan soyutlanmış ifadesiyle olayların iç yüzünü, manasını ortaya koymaya çalışıyor. Göğsünün açılması olayının manen tasavvur edilmesi gerektiğini ve Peygamberlerin bu muhafazadan nasiplendirilmesinin gerekli olduğu görüşünü ortaya koyuyor.
Temiz ve akıcı bir üslupla
Yetim bir çocuğun babasızlığın ağrısını tam göğsünde hissederken annesizlik koruyla közlerini yeniden alevlendirişini, sonra dedesine, dedesinden amcasına yönlendirilişini" Amca evinde işe yaramaz bir genç olmaktansa ticarete atılıp eve ekmek getirmeyi öğrenişini" "Kendisinden emin ve herkes de ondan emin" dedirtişini, Hatice'sini, Hamza'sını, Ömer'ini, Habeşistan'ı, Taif'i, Medine'yi ve hicreti" İsra'yı ve Mirac'ı, Akabe Biatları'nı, kardeşliği, kulluğu, Bedir'i, Kureyşliler'i, Uhud'u, Ahzab'ı, bedevileri, yenilgiyi ve başarıyı" Efendimiz (sav)'in hayatında olup biten hemen her şeyi temiz ve akıcı bir üslupla yazdığı bu kitapla anlatıyor Muhammed Gazali.
O'nu tanımaktan geçer her şey
Aslında burada kitap değil vurgulanmak istenilen. Genç bir müslümanın, hadi iyimser olayım, genç bir mü'minin Peygamber (sav)'in hayatından bi-haber gezmesi, alın karası gibidir. Bizler dini O'dan öğrendik. O'nun vasıtasıyla alnımız secdeye indi, başımız Hakk'a doğruldu. Yani bu iniş bir yücelişti aslında. Allah'ın emirlerini, kural ve yasaklarını, ödül ve cezalarını bizlere öğreten Biricik'le gönüldaş olmanın tek yolu O'nu anlamaktan geçer. Anlamak da bu dini buralara getirmek için verdiği çabaları tasavvur etmekten, tasavvur etmenin yolu ise bilmekten geçer.
O'nun gibi olmak çabası
Biz O'nu tanıyabilelim diye onlarca yazar onlarca kalem tutmuşlar. Efendimiz (sav)'in hayatından haberdar olmak bizi ister istemez O'nun gibi olmak çabasına itecektir. Nasıl ki izlediğimiz ve beğendiğimiz insanların giyim tarzını bile ister istemez örnek alıyor, sevdiğimiz hocanın kelimelerini çalıp dilimize yapıştırıyor, hoşumuza giden ezgiyi sürekli dinliyorsak, tanıyarak arkadaş edindiğimiz Efendimiz (sav)'i de hayatımıza koymayı öğreneceğiz. Kitaplar O'nu bize anlatmak için dil döküyor.
dünyabizim