Abdurrahman Dilipak
Gazze'de neler oluyor?
Derin Gerçekler
Gazze’de geri başa döndük. İsrail Gazze’nin kabul ettiği ateşkes planını reddetti ve o gece Refah’a saldırdı. Gazzeliler o gece sokağa çıktılar. Ve dünya ayakta.. Tüm dünyada vicdan sahibi Museviler ve İseviler, tekbir getirerek ellerinde Filistin bayrakları ile yürüyorlar.
Gazze direnişi bu haliyle tüm dünyaya yayıldı. İslam ülkelerinin yöneticileri ve halklarının büyük çoğunluğuna inat; tüm dünyada insanlar meydanlardalar. Hatta İsrail’deki Rabbiler ve vicdan sahibi Museviler bile bir çok Müslüman ülkeden daha cesur bir şekilde kendi hükümetlerine direniyorlar.
Bu arada hemen belirtelim Suudi Arabistan’da İsrail’i eleştirmek, Hamas’ı desteklemek yargılanmayı gerektiren bir sus. İsrail karşıtı ve Hamas yanlısı hiçbir gösteriye izin verilmiyor.
Türkiye’de de CHP genel başkanı Özgür Özel ve İBB Başkanı E. İmamoğlu, batılı ülkelerin İsrail’e desteklerine ses çıkarmazken Direnişi terör eylemi, Hamas’ı terör örgütü olarak görüyorlar.
Siyonistlerin sivil halka karşı terör eylemleri kaldığı yerden devam ediyor.
Bu Şartlarda Gazze yardım konvoylarının ne zaman hareket edeceği de belirsizliğini koruyor.
Siyonistlerin içine düştükleri durumu anlamak gerek. Bunlar Buzağıyı kurban edemediler ve kehanetleri çöktü. Bu durum İsrail’de ciddi bir teolojik travmaya sebep olmuş durumda. Musevilerle Siyonistler arasında derin bir uçurum oluştu. Siyonizm’in ortaya çıkışı, İsrail’in kuruluşundan bu yana Yahudiler için hem dini, hem de politik anlamda en büyük yenilgi, dışlanma ve nefreti hak ettiler. Sadece kendileri değil, kendilerine yardım edenler, koruyanlar, dostları ve müttefikleri de kendilerini terk ettiler.
Gazze olayı, partilerin, hükümetlerin, şirketlerin, Media’nın, STK’larında maskesini düşürdü ve kim kimdir belli oldu.
Epstein skandalını unutmadık. Ellerindeki kaset ve dosyaları da biliyoruz. Bir çok ülkenin yöneticilerinin sessizliklerinin arkasında bu kaset ve dosyalar olduğunu da biliyoruz.
Bu arada HABAT ve AGARTHA da deşifre oldu.
Siyonistler, bu gün bu işi bitiremezlerse bir daha başaramayacaklarını düşünüyorlar. Bu işin peşini bırakırlarsa, Netenyahu ve Ekibine ağır bir bedel ödetilebilir. Bunu göze alamıyorlar. Zaten tüm dünya aleyhlerine geçti, hatta kendi halkları bile karşılarında. Bu şartlarda bir geri adım kendilerinin ve hatta İsrail’in sonu olabilir.
Dahlan senaryosu da, yani Gazzelilerin tehcir planı da İzzeddin Kassam’ın harekete geçmesi ile engellendi. Dahlan senaryosunu Filistinlilerin bütününe kabul ettirmek çok mümkün gözükmüyor. İsrail’in de önce Filistin’i tanıyıp, ardından Arap ve İslam ülkelerinin kendilerini tanımalarını bekleyecek vakitleri yok. Onlar bu işi bu günlerde bitirmek istiyorlar ve bunu pazarlıkla değil, güç kullanarak yapmak istiyorlar.
İnşallah bizimkiler(!?), ağuyu altın tas içinde bala karıştırıp sunma örneğinde olduğu gibi, Dahlan/Kushner planı olarak da bilinen, Şeytani bir akılsızlığın ürünü olan “başkenti Kudüs olan kukla bir Filistin Devleti”ne razı olup, Gazzelileri kendi topraklarından tehcir planına evet demezler.
Bu arada bir de biliyorsunuz Uluslararası Ceza Mahkemesinde açılan bir dava var. Bu da İsrail yönetimi için ayrı bir sorun oluşturuyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi(UCM)nin Netanyahu yönetiminin Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi hakkında tutuklama emri çıkartmaya hazırlandığı haberleri basında yer aldı. Bu konu tartışılırken ABD’de 12 Senatör: (Mitch McConnell, Tedd Budd, Kevin Cramer, Marsha Blackburn, Katie Body Britt, Tom Cotton, Rick Scott, Tim Scott,Pete Ricketts, Marco Rubio,Ted Cruz, Bill Hagerty) Başsavcı Kerim Han'ı, İsrailli yetkililere yönelik uluslararası tutuklama emri çıkarmaması konusunda uyararak “ağır yaptırımlarla” tehdit etti. Senatörler, UCM Başsavcısına yönelik, “İsrail’i hedef alırsanız, biz de sizi hedef alırız” ifadelerini kullandı.
Bu Mahkemeyi açıkça tehdit etme anlamına geliyor. Bu yargıya müdahaledir ve suçtur. Şimdi olması gereken, beklenen İslam ülkeleri ve aynı zamanda Hukuk devleti ve yargı bağımsızlığa saygı duyan ülkelerin bu senatörlerin ülkelerine gelmesine engel olmak için vize vermemeliler ve diğer ülkelere de seyahatleri engellemek için bu kişiler hakkında savaş suçu işledikleri ve yargıya müdahale, suça ve suçluya yardım ve yataklık sebebi ile suç duyurusunda bulunulmalıdır. Bakalım bunu yapacak bir ülke olacak mı? Barolar bu konuda bir açıklama yapacak mı?
Bu konuyla ilgili başka ayrıntılar da söz konusu: İsrail hükümeti Biden yönetimini, UCM’nin İsrailli liderler hakkında tutuklama emri çıkarması halinde Filistin Yönetimi’ne karşı, onun çöküşüne yol açabilecek misilleme adımları atacağı konusunda uyarmış. Axios’un haberine göre, UCM’nin muhtemel tutuklama kararları konusunda Netanyahu ile Biden arasında geçtiğimiz günlerde yapılan telefon görüşmesinde Netanyahu Biden’dan yardım istedi. Öte yandan Cumhuriyetçi senatörler, Biden yönetiminin karşı çıktığını söylediği tutuklama emirleri konusunda ilerleme kaydetmesi halinde UCM’ye karşı yasa çıkarma tehdidinde bulunuyor.
Netanyahu’nun son günlerde son derece gergin. Bu konuda bazı Cumhuriyetçi ve Demokrat senatörlerle görüşen Netanyahu onlardan UCM savcısına tutuklama kararı çıkarmaması için baskı yapmalarını istediği ve tüm dünyadaki Yahudi lobilerini harekete geçmeye çağırdığı söyleniyor.
Netenyahu’nun bu çağrısından sonra “ABD’li senatörler Uluslararası Ceza Mahkemesi yetkilileri ile gizli toplantı yaptı” haberi geldi. 3.5.2024 tarihli Axios’un haberine göre, Cumhuriyetçi ve Demokrat bir grup senatör önceki çarşamba günü Uluslararası Ceza Mahkemesindeki üst düzey yetkililerle sanal bir toplantı düzenleyerek Gazze’deki savaş nedeniyle İsrailli liderler hakkında çıkarılması muhtemel tutuklama kararlarına ilişkin endişelerini dile getirmiş, bu gelişmeler üzerine UCM savcısının ofisinden yapılan açıklamada ise, “Gizlilik, Savcının çalışmalarının çok önemli bir yönüdür. Bu nedenle, ofisin faaliyetleri ve angajmanlarıyla ilgili ayrıntıları kamuoyu önünde tartışmıyoruz,” denilmişi.
Filistin cephesinde son durum şöyle: Cinayet, katliam, vahşet, soykırım, ne derseniz deyin aynen, kaldığı yerden devam ediyor. Dünya ve İsrail halkı bu saldırılara karşı ayakta. Ama İslam ülkeleri yöneticileri derin bir sessizlik içinde. Suudiler, İsrail’in yanında Hamas’a karşı. Ve bu konuda İsrail yalnız da değil. İsrail kaçtığını sandığı şeye doğru, son laneti ve kırımı yaşamak için onu hakkedecek cinayetler işlemeye devam ediyor.
Onlar, onlardan yana olup onlara yardım edenler ve onlar karşısında sessiz kalarak bu zulme ortak olanlar yakında yaptıkları şeyin karşılığını, önlerine konulan faturayı görecekler. Kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşuyorlar, hem de yokuş aşağı koşar gibi. İla cehennemüzzümera. Gazzeli, Refahlı kardeşlerimize gelince onlar şehadet yolunda emin adımlarla ilerliyorlar, vade dolana kadar, ila cennetüzzümera..
Karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır.
Selam ve dua ile.