"GAZZEYE, İSRAİLE BİN SELAM!"

"GAZZEYE, İSRAİLE BİN SELAM!"

ÖZGÜR EĞİTİM VE BİLİM ÇALIŞANLARI SENDİKASI'ndan basın açıklaması...

MİLLİ EĞİTİM BAKANINDAN: GAZZEYE, İSRAİLE BİN SELAM!

Geçtiğimiz hafta Milli Eğitim Bakanlığı okullara bir yazı göndererek, İsrail terör devletinin Gazze'de yaptığı katliam nedeniyle Filistin'le dayanışmayı sağlamak amacıyla okullarda anma törenleri yapılması ve yardım ve kampanyası açılmasını istemişti. Anma törenini bir yana çıkarsak, okullarda yardım kampanyası düzenlenmesini olumlu bulup sevinmiştik. Bakanlığın bir sevindirici isteği de Gazzede'ki katliamı, insanlık dramını anlatan kompozisyon ve resim yarışması açılmasıydı. Bunlar güzelliklerdi. Aynı zamanda iktidarın Gazze direnişine bakış açısını yansıtması yönünden olumlu şeyler olarak değerlendirilmişti.

Halkımız gece gündüz, yağmur kar demeden sokaklara dökülmüş Hamasın direnişine destek vermiş ve yardım kampanyaları düzenlemişti. Halkı, Hamasın haklı davasının yanında olan bir iktidardan da halkının sesini dinlemek beklenirdi. Her ne kadar halkımız iktidardan; askeri anlaşmaları iptal etmesini, Konya üssünü kapatmasını, İsrail terör devletiyle tüm diplomatik ilişkilerini kesmesini istediyse de bu isteklerine "bakkal dükkânı işletmiyoruz" gerekçesiyle cevap alamadı. Keşke işlettiğinizin, bakkal dükkânı işletenler kadar iradesi ve cesareti olsaydı. Bakkal dükkânları işletenler gece gündüz sokaklardaydı. Ellerinden gelse birer bomba olup İsrail terör devletin üzerine yağarlardı.

Buna rağmen MEB'nin gönül alma babından yapmış olduğu etkinlikler kamuoyu tarafından olumlu karşılanmış "Hamas'a bin selam" sloganına eşlik etmek olarak algılanmıştı.

İSRAİLE BİN SELAM!

İş bununla kalmadı! MEB'nin bu etkinliklerine İsrail'den tepki geldi. İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy, gelişmeyi duyar duymaz Türk Dışişleri Bakanlığı ile irtibata geçti. İsrail Dışişleri de Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçisi Namık Tan'ı aynı akşam telefonla arayarak aynı hassasiyet ve ikazları iletti. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri törenlerin "daha makul" geçmesini sağladı. Bakan Çelik de "antisemitizm" endişesiyle yarışmaların iptal edildiğini bildirdi.

İktidar bir kez daha denge politikasını konuşturdu. Stratejik ortakları İsrail terör devletinin gönlünü de almak gerekirdi (!) ve öylede yaptılar. Başbakanın İsrail terör devletine karşı "duygusal" tepkilerine İsrail terör devletinin çete başıları "pratiğe" dönüşmemesi kaydıyla anlayışla (!) yaklaşmamışlar mıydı? Siyasetçi siyasetçiyi anlamayacakta kim anlayacaktı? İsrail terörünü lanetlemek için sokaklara dökülmüş bir halkın başbakanı, üstelik kapıda yerel seçimler varken İsrail terörüne karşı "duygusal" tepkiler vermesinde ne yapsındı?

Ancak milyonlarca öğrencinin katılacağı kompozisyon ve resim yarışması bambaşkaydı. Yarışmaya katılan öğrencilerde İsrail terör devletine karşı bir bilinç oluşturacaktı ve bu terör devleti tarafından kabul edilemez bir durumdu. Bu kabul edilemez durumu engellemek için Terör devleti hemen devreye girdi. Stratejik ortağının talebini haklı gören iktidar yarışmayı iptal ederek "İsrail'e bin selam" dedi.

Ahlak ve ilkeden yoksun, çıkara dayalı "reel politik" bu olsa gerekir. İktidar sahipleri eğer bir bakkal dükkânı işletselerdi hem dükkânlarının camına İsrail terörünü kınayan afişler asar hem de dükkânlarını İsrail mallarıyla tıka basa doldurmaktan geri durmazlardı. İktidara göre; "duygu" başka bir şeydir; insani, vicdani ve ahlaki bir şeydir. Ancak ticaret öylemidir? Stratejik ortaklık öylemidir? Askeri anlaşmalar öylemidir? Bu konularda duyguya, ahlaka, vicdana, insanlığa ve erdeme yer yoktur, iktidarın anlayışında.

İktidarın devlet yönetim algısı bir tek temele; "çıkara dayalı denge politikası" na dayanıyor. Devlet vicdansız, devlet ahlaksız, devlet duygusuz, devlet erdemsiz olmalı bu anlayışa göre.

Bizde çocukların kanından "ülke çıkarı" devşirmeyi devlet yönetmek zanneden yöneticileri önce Allah'a sonrada halkımızın vicdanına havale ediyoruz.

Yusuf TANRIVERDİ
ÖZGÜR EĞİTİM-SEN
GENEL BAŞKANI