Abdurrahman Dilipak
Gelecek günler geçen günleri aratır mı?
Ergenekoncular köşeye sıkıştı, şimdi bana kalırsa daha tehlikeliler..
12 Eylül, 28 Şubat derken kaçacakları yer kalmadı. Hele bir de Muhsin Yazıcıoğlu davası açılsın, bakın neler oluyor o zaman.
PKK da köşeye sıkıştı..
İktidar ve "Cemaat"ten intikam almak isteyecek bir sürü adam var..
Bu işler kan davasına dönmemeli. Bu işler bir intikam / öç alma meselesine dönmemesi gerek.. İktidarı kendi servet ve siyasi emelleri doğrultusunda kullanmak isteyenlerin ihtiraslarına kurban etmemeliyiz..
Kadrolaşma denen bir şey var ve bu iktidarı da aşan bir durum..
MİT'i bir yandan tartışmaya devam edebiliriz ama öte yandan, bana kalırsa bürokrasi ve siyasi yapılanma içinde para ilişkilerini ve kayırmacı tutumları yakın takibe almalı. Belediyelerde dönen dolaplar, kooperatiflerdeki çeteleşmeler de istihbarat örgütlerinin ilgi alanının içinde olmalı. Çünki bu yapılar büyüyerek Mafia ve çeteye dönüşüyor.. Derin yapılara dönüşüyor.. Cemaatleşme ya da belli sektörler ve kurumlarda etnik, mezhebi örgütlenmeler de yakın takibe alınmalı..
Bugün bu durum birilerinin hoşuna gitse de, yarın onlar için bu durum bir felakete dönüşecek.. Birileri için can sıkıcı olan bu uyarı aslında onlar için, iş işten geçmeden bir kurtuluş hamlesine sebeb olabilir..
Birileri siyasi gücü, bürokratik yetkilerini, siyasi ve ticari rakiplerini sindirme, yok etme aracı olarak görmemeli, kullanmamalı.
Başbakanın söylediği "bürokratik oligarşi"yi bir de bu gözle, bu açıdan değerlendirmek gerek..
Çınarı yiyip bitiren kökündeki kurttur..
Söylenti, kargaşanın kardeşidir. Son zamanlarda bu sözünü ettiğim konular can sıkıcı olmaya başladı.. Her yerde benzer hikayeler anlatılıyor..
Birileri perdeleri kapatıp, anlatılanları görmezden gelerek düzlüğe çıkamaz..
Birileri bugün bu işlerin üzerine gitmiyorsa, zamanını beklediği içindir..
Bazı hadiselerin şuyuu vukuundan beterdir.. Bu konuların giderek artan yaygınlıkta ve şiddette konuşulduğunu görüyorum..
Siyaset gözümüzü kör etmesin.. Verilen sözler unutulmasın, ilkelerimize ihanet etmeyelim..
Yerel seçimler için geri sayım başladı ya.. Özellikle belediyelerde yolsuzluklar için zor bir dönemece giriliyor demektir.. Politikacı "cam ev" de oturmalıdır. Para, kadın, iktidar, güç ve makam ilişkilerinde kimse kendi nefsine bile güvenmesin.. Bizim geleneğimizde kamu malı yetim hakkıdır. İşi ehline vermemiz gerekiyor. Her zaman, haklı, mazlum ve muhtaçtan yana durmamız gerekiyor.. Mahkeme kadıya mülk değildir. Siyaset ve bürokrasi de öyle..
Gelecek günlerin, geçen günleri aratmaması için kendimize bir çekidüzen vermemiz gerekiyor.. Biz bir de diğer İslam ülkelerine örnek olacağız..
Zulm ile abad olunmaz. Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır denmiştir..
Rüşvet almayacak, ehliyetsiz kişileri öne çıkarmayacağız! Öyle söz verdik.. Ehliyet ve liyakat esas alınacak.. Kamuda etkin deneyim için kesin olarak bürokrasinin ve kamusal alanına daraltılması gerek.. Kamu kaynaklarını kullananların daha yakın ve etkin bir şekilde takib edilmesi ve denetlenmesi gerekiyor.. Güvenmek güzel olsa da control etmek daha da güzeldir.. Hesap sorulabilir ve hesap verebilir olmak daha da güzeldir..
Dilerim korkulanlar olmaz.. Gelen günler, geçen günleri aratmaz.. İki günümüz bir birine eş olmadan daha iyi günlere kavuşuruz.. Sonuçta her topluluk layık olduğu gibi idare olunacaktır ve biz kendimizi değiştirmeden de Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir. Zaten öte yandan Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet vermeyecektir ve bu dünya bizim için bir imtihan yeridir ve her anımız kayıt altına alınmaktadır..
Daha yapacak çok işimiz var.. Düne göre önemli adımlar atılmış olsa da daha katetmemiz gereken ince ve uzun bir yol var. Selâm ve dua ile..
yeniakit