Gerçekler Mutlaka Ortaya Çıkar

Gerçekler Mutlaka Ortaya Çıkar

'Türban' formülü yasağı yumuşatmak için ortaya atılmış;YÖK Başkanı Prof. Doğramacı tarafından... Ona akıl veren de Kenan Evren imiş...

Taha Kıvanç-Yeni Şafak

Gerçekler mutlaka ortaya çıkar
Peki şimdi ne olacak?

"Beyler, sizlerin 'türban, türban' diye olumsuz anlam yüklediğiniz sözcük vaktiyle yasağı yumuşatmak üzere icat edilmişti; mucidi de zamanın YÖK Başkanı Prof. İhsan Doğramacı'dır" dediğimde aval aval bakanlar oluyordu. Prof. Doğramacı her iki tespitimi de doğruladı: 'Türban' formulü yasağı yumuşatmak için kullanıma sokulmuş; bu bir... Diğeri de şu: Formulü kamuoyuna ilk sunan kendisiymiş...

Bu arada, 'türban' formülüne giden yolda yumuşatma fikrinin babasının dönemin askerî lideri Kenan Evren olduğunu da öğrenmiş olduk. Yasağı ilk koyanla onu zorla uygulatan iki ismin genç kızların mağduriyetini gidermek için formül aramaları, bugünün bağnazları göz önünde tutulduğunda, gerçekten göz yaşartıyor...

Habertürk kanalında 'Basın Kulübü' programına katılmış 90'lı yaşlarını süren Prof. Doğramacı. En iyisi, programın ilgili bölümünün dün Yeni Şafak'ta da yayımlanan çözümüne birlikte bir göz atmak. "Nereden nereye" denir ya, gerçekten de askeri darbe liderini arayacak noktaya gelmişiz.

"Kenan Evren döneminde bunu devamlı tartışıyoruz. 'İncitmeden nasıl başörtüsü sorununu çözebiliriz' diye uykularım kaçardı. Kenan Evren bana bir gün dedi ki, 'Kabine üyelerinin birisinin hanımı (Mehmet Keçeciler'in eşi Nahide Keçeciler) ne güzel, gayet de çağdaş şapka gibi bir şey giyiyor, ne kadar medenice. Başını örtmek isteyen bu şekilde örtse ne iyi olur.' Bu konuşmanın ardından lügat kitaplarına baktık. Avrupa'da, Fransa'da 'türban' diyorlar. Bone gibi bir şey. Başını kapatmak isteyenler için bu önerildi. Şu an başörtüsü unutuldu, türban gündeme geldi. Birisi saçının görünmemesini istiyorsa ve bunu medeni olarak yapıyorsa bence ona yasak yok."

Hiç kuşkusuz 'tarihî' bir açıklama bu. 'Tarihî' olması, son 20 yılı neredeyse bütünüyle tartışarak geçirdiğimiz 'türban' konusunun tartışmaya yasaktan yana katılanların anlattığı biçimde olmadığını sergilemesi sebebiyle... Ne diyor o aslan parçaları: "Başörtüsü tamam, ama türban siyasal simge." Ve ekliyorlar: "Annelerimizin başörtüsüne bir şey diyen yok, yasak siyasal simge olan türban için..."

Oysa görüyorsunuz, 'türban' formülü yasağı yumuşatmak için ortaya atılmış; hem de bizzat YÖK Başkanı Prof. Doğramacı tarafından... Ona akıl veren de Kenan Evren imiş...

Ben bu olayın doğrusunu ne zaman yazdıysam, boş gözlerle karşılaştım.

Bu ayrıntıyı hiç unutmamamın bir sebebi var. Dönemin başbakanı Turgut Özal'ın başörtüsü yasağı yüzünden uykularının kaçtığının yakın tanığıyım. Yasakla ilgili 'türban yumuşatması' kararını almak üzere, YÖK, genel kurulunu o günlerde Adana'da toplamıştı. Bizler de Turgut Özal'ın peşinde Mersin'deydik. Yasakçı yaklaşımın gazetelerde destek bulduğu günler... Bütün Türkiye bu olayı tartışıyor. Mersin'de basın önüne çıkan Turgut Bey'e sonu "Ne diyorsunuz?" diye biten bir başörtüsü sorusu sormuştum. Cevap verirken göz pınarlarında biriken iki damla gözyaşının yakın tanığıyım.

YÖK'ün Adana'da verdiği 'türban' kararı sonrasında üniversitelerdeki yasakçı uygulama gerçekten de yumuşadı. Ta ki, Süleyman Demirel Çankaya'ya çıkıp YÖK başkanlığına Kemal Gürüz'ü atayana kadar... Yasağın yeniden uygulamaya konulması, bu arada 'türban' sözcüğünün 'siyasal simge' ile irtibatlanması o günlerde meydana geldi. Anlam saptırması da bizim medyanın işidir.

"Yanlıştasınız beyler" diye dilimde ve kalemimde tüy bitti, anlatamadım.

Prof. Doğramacı Habertürk programında bugünkü duruma dair de ipucu vermiş. O da neredeyse tek başıma savunageldiğim "Aslında yasağın yasal çerçevesi yok, var olan çerçeve serbestlikten yana" tezimi destekleyen bir ipucu.

Konuşmasının bir yerinde, "Acaba şu anda 'başörtüsü yasağı' diye bir kanun var mıdır?" diye sormuş İhsan Doğramacı ve eklemiş: "Benim bildiğim kadarıyla mahkeme kararları vardır. (..) Böyle bir kanun varsa ben bilmiyorum."

Aslında böyle bir kanun var, ama başörtüsünü yasaklamıyor, tam tersine serbest bırakıyor... Meclis, "Yürürlükteki yasalara aykırı olmamak şartıyla üniversitelerde kılık kıyafet serbesttir" hükmünü YÖK Yasası'nın geçici 17. maddesi haline getirerek başörtüsü yasağını kaldırmıştı. CHP'nin başvurduğu Anayasa Mahkemesi o hüküm cümlesini iptal etmediği için madde halen yürürlüktedir. Nesini, nasıl iptal edecekti ki?

Darbeyle iktidara gelmiş askerî yönetimin lideri bile "Yasağı kaldırın" göüşündeymiş o dönem... Dönemin YÖK başkanının yasak yüzünden gözüne uyku girmiyor ve kaldırılması için formül arayıp duruyormuş...

Şimdi sivil yönetimdeyiz, ama birileri "Yasak kalksın" dediğinde, cin çarpmışa dönenler çıkabiliyor. Nasıl bir ülke olduk biz?