Gladyo: Biraderlerin vurucu gücü
İşte Gladyo'nun bilinmeyenleri:
NATO'nun İtalya'daki biriminin ismi Latince'de 'kısa kılıç' anlamına gelen Gladyo olarak nitelenirken, bu isim daha sonra NATO'nun cephe gerisi operasyonlarının genel ismi olarak anıldı. Suikast ve sabotaj düzenleme, kaos çıkarma, düşman ülkelerdeki Komünizm karşıtı ya da ayrılıkçı hareketleri örgütleyerek düşmanı zayıflatma gibi amaçlarla kurulan Gladyo doğrudan Amerikan istihbarat örgütü CIA tarafından finanse edilip eğitildi. İşte Gladyo'nun bilinmeyenleri:
İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler'e karşı ittifak kuran Sovyetlerin başını çektiği Doğu Bloku ve kendisini 'Özgür Dünya' olarak nitelendiren ve başını ABD'nin çektiği Batı dünyası Yalta'da bir araya geldiğinde çok az kişi aslında bir araya gelenlerin düşmanlar olduğunu düşünüyordu. Savaş sona ermişti ancak teamüller gereği galip devletler ile mağlupların oturup anlaşması yerine, galipler, ABD, SSCB ve İngiltere, bir araya gelerek dünyanın paylaşımını görüştü. İngiltere Başbakanı Winston Churchill'in de hazır bulunduğu Yalta adasında ABD Başkanı Franklin Roosevelt ve SSCB lideri Josef Stalin dünyayı paylaşırken, birbirlerinin alanlarına müdahale etmeme üzerine de anlaştı.
DÜŞMANLAR YENİ BİR SAVAŞ İÇİN ANLAŞTI
İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden hemen sonra yapılan Yalta Konferansı'nda dünyanın paylaşılması kararı, bir anlamda yeni bir savaş anlamına geliyordu. Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği ve Avrupa'nın neredeyse yerle bir olduğu İkinci Dünya Savaşı Almanya ve müttefiklerinin yenilgisiyle sona ererken, Nazi tehdidinin ortadan kaldırılmasıyla geleceği umut edilen barış yerini bir kez daha 45 yıl sürecek bir 'savaşa' bıraktı. Adına Soğuk Savaş denilen ve 1990 yılına kadar süren 'gerilim siyaseti', hem Sovyetler'in himayesindeki Doğu Bloku'nu hem de ABD'nin himayesindeki adına 'Özgür Dünya' denilen ülkeleri birbirlerine karşı savunmaya itti.
NATO'YA KARŞI VARŞOVA KURULDU
Batı Avrupa ülkeleri Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Fransa ve İngiltere'nin1948 yılında imzaladığı Brüksel Anlaşması ile olası bir Sovyet işgaline karşı ortak hareket etme kararı alırken, böyle bir ortaklığa ABD'nin de dahil edilmesinin Avrupa'yı daha da güçlendireceği görüşü benimsendi. Brüksel Anlaşması'na imza atan ülkeler Amerika'da bir araya gelerek ABD'nin katılımıyla 1949 yılında NATO'yu kurdu. NATO'nun kurulması, Sovyetler'in başını çektiği Doğu Bloku ülkelerini de harekete geçirdi ve Batı Almanya'nın NATO'ya katılmasını fırsat bilen Doğu Bloku, Polonya'nın başkenti Varşova'da bir araya gelerek 1955'te Varşov Paktı'nı (Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşması) kurdu.
NATO'NUN CEHPE GERİSİNDEKİ GÜÇLERİ
Savaş (İkinci Dünya Savaşı) sonrası ortaya çıkan 'her an savaş olabilir' durumunun teyakkuze geçirdiği taraflar tam 45 yıl boyunca perde arkasında büyük bir mücadele yürüttü. Batı Avrupa'da Komünist ve diğer sol partilerin güçlenmesi, Sovyet tehdidi olarak algılanırken NATO bu tehdidi bertaraf etmek için kendi bünyesinde her ülkede özel birimler oluşturdu. Sovyet işgaline karşı cehpe gerisinde bir direniş başlatmak amacıyla ABD ve İngiltere tarafından kurulan adına 'Stay-Behind' denilen kontrgerilla yapılanması NATO'ya üye ülkelerin hepsinde farklı isimler altında yeniden organize edildi.
SUİKAST, KAOS ÇIKARMA, CEHPE GERİSİNİ ÖRGÜTLEME
Örgütün İtalya'daki biriminin ismi Latince'de 'çift başlı kılıç' anlamına gelen Gladyo olarak nitelenirken, bu isim daha sonra NATO'nun cephe gerisi operasyonlarının genel ismi olarak anıldı. Suikast ve sabotaj düzenleme, kaos çıkarma, düşman ülkelerdeki Komünizm karşıtı ya da ayrılıkçı hareketleri örgütleyerek düşmanı zayıflatma gibi amaçlarla kurulan Gladyo doğrudan Amerikan istihbarat örgütü CIA tarafından finanse edilip eğitildi.
GRAMSCİLERİN MUSSOLİNİ'DEN İNTİKAMI
Tüm NATO ülkelerinde başta içerideki düşmana yakınlık gösterebilecek unsurları (Komünist partiler ve sol dernekler)kontrol eden ve NATO bünyesinde CIA tarafından yönetilen bu örgütlerin en çok konuşulanı İtalya'daki Gladyo örgütü. İkinci Dünya Savaşı öncesind Duçe lakaplı Benito Mussolini, İtalya'da aralarında Antonio Gramsci'nin de bulunduğu Komünist Parti yöneticileri ve üyelerini sert bir şekilde bastırırken, Komünistler bu sefer savaş sırasında kaçan Mussolini'yi idam ederek intikamlarını almıştı. Sol-sağ ayrışmasının en keskin olarak görüldüğüülkelerden biri olan İtalya'da İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yıkılan Fazişm'den sonra güçlenen Komünist partiler, ABD tarafından SSCB'nin İtalya'daki uzantıları olarak değerlendirildi. İtalya'da kurulan Gladyo, bu sebeple sadece olası Sovyet işgaline karşı cephe gerisindeki faaliyetlerinin dışında, içerideki 'düşmanın' güçlenmesini önlemek için iç politikada büyük bir rol oynadı.
'28 ŞUBAT STRATEJİSİ' OLUŞTURULDU
İlk defa 1953 yılında İtalyan Savunma Bakanlığı bünyesinde oluşturulan NATO'ya bağlı Gladyo, 1970'lı yıllarda Komünistlerin yükselen desteğiyle İtalyan siyasetine yön vermek amacıyla Türkiye'deki 28 Şubat ve 2007 Temmuz seçimleri öncesi üretilen "Gerilim Stratejisi" planı benzeri planlar devreye sokuldu. 1920'li yıllarda Mussolini'nin 1937 yılında ölene kadar hapiste tuttuğu Komünist Parti lideri Antonio Gramsci'nin "Hegemonya" kavramıyla ortaya koyduğu toplum mühendisliği çalışmaları ekonomiden, siyasete, sivil toplum örgütlerine kadar tüm kurumlar üzerinde Gladyo eliyle gerçekleştirildi.
BAŞBAKAN, GLADYO'NUN VARLIĞINI KABUL ETTİ
İtalya'da 1970'li yıllarda meydana gelen bombalama olayları, Başbakan Aldo Moro'nun Kızıl Tugaylar isimli sol bir örgüt tarafından kaçırılıp öldürülmesi olayı (1978), Bologna tren istasyonundaki bombalama olayı (1980) hep Gladyo ile irtibatlandırıldı. İtalya'da siyaset-mafya ve faili meçhul cinayetleri araştıran Yargıç Felice Casson'un Roma'daki askeri istihbarat arşivinde elde ettiği belgelerde varlığı resmileştirilen Gladyo, 24 Ekim 1990 yılında dönemin Başbakanı Giulio Adreotti tarafından da kabul edildi. 7 defa İtalyan Başbakanlığı yaparak bu alandaki rekoru Süleyman Demirel ile paylaşan Andreotti, parlamentoda yaptığı açıklamada İtalya'nın NATO'nun cehpe gerisindeki 'Stay Behind' ordusuna sahip tek ülke olmadığını itiraf etti. Andreotti aynı zamanda İtalya'da hükümet olan herkesin Gladyo'nun varlığı konusunda bilgilendirildiğini de söyledi.
OLAĞANÜSTÜ HAL İLAN ETMEK İÇİN BOMBALI SALDIRI DÜZENLEDİLER
Andreotti'nin açıklamalarıyla ilk defa devlet tarafından varlığı kabul edilen Gladyo, İtalya'da 1990'lara kadar işlenen birçok siyasi cinayet ve bombalama olayıyla irtibatlandırıldı. Gladyo'nun İtalya'da Soğuk Savaş dönemi boyunca izlediği "Gerilim Stratejisi" ilk defa 1964'te "Operation Solo" ismi verilen sessiz bir darbeyle General Giovanni de Lorenzo Sosyalist bakanların hükümetten ayrılmak zorunda bırakmasıyla uygulamaya konuldu. 1969 yılında Milan'ın Piazza Fontana bölgesindeki Milli Tarım Bankası'na yönelik faşist grupların gerçekletirdiği bombalama eyleminin CIA destekli bir Gladyo operasyonu olduğu belirlendi. Bombalama olayında 17 kişi hayatını kaybederken, 88 kişi yaralanmıştı. Bombalama olayından çok daha sonra itiraflarda bulunan dönemin Avanguardia Nazionale isimli neo-faşist hareketin üyelerinden Vincenzo Vinciguerra, bombalamanın amacının siyasi ve askeri otoriteyi olağanüstü hal ilan etmeye zorlamak amaçlı olduğunu söyleyecekti.
P2 MASON LOCASI DEVREYE GİRİYOR
Piazza Fontana olayından bir yıl sonra İkinci Dünya Savaşı'nda İtalyan ordusunda komutanlık yapmış olan ve Mussolini taraftarlarınca 'kahraman' olarak görülen Junio Velrio Borghese başarısız bir darbe girişiminde bulundu. Darbenin başarısız olmasından sonra Borghese İspanya'ya kaçarken, olayla ilgili olarak tanıkların ifadelerinde Borghese'nin darbe planı için P2 Mason Locası lideri Licio Gelli ve Sicilya mafyası ile işbirliği yaptığı öne sürüldü. 1972 yılında Peteano köyü yakınlarındaki bir bombalama olayında 3 polis hayatını kaybetti ve bu olayı olayda kullanılan patlayıcılar dikkate alındığında Kızıl Tugaylar isimli örgütün yaptığı açıklandı. Ancak olayı araştıran Savcı Felice Casson 1984'te bombalama olayından sonra polisin olayın üzerini örttüğünü ve Kızıl Tugaylar'ın kullandığı patlayıcılar kulllandığına dair açıklamaların gerçek dışı olduğunu ortaya çıkardı.
İSTİHBARAT SERVİSİ YARDIM ETTİ
Olayı gerçekleştiren Komünizm karşıtı faşist bir örgütlenme olan Avanguardia Nazionale'nin üyesi Vincenzo Vinciguerra tarafından gerçekleştirildiği ve olaydan hemen sonra Vinciguerra'nın İspanya'ya kaçmasında İtalyan gizli servisinin yardım ettiği belirlendi. 1984'teki duruşmasında Vinciguerra, Peteano katliamının nasıl gerçekleştirildiğini ve olayın devletin içindeki Gladyo yapılanmasının nasıl organize ettiğini detaylarıyla anlattı.
P2 MASON LOCASI ÜYESİ TUTUKLANDI
"Gerilim Stratejisi"nin en yoğun yaşandığı İtalya'da Peteano saldırısından iki yıl sonra gerçekleştirilen katliamda Gladyo'nun P2 locası ayağını deşifre etti. 1974'te Italicus Express treninde 12 kişinin öldüğü bombalama olayı ile Brescia kentinde gerçekleştirilen ve 8 kişinin öldüğü Piazza della Loggia bombalama olayları, askeri istihbarat lideri ve P2 Mason locası üyesi Vito Miceli'nin tutuklanmasına sebep oldu. Miceli, devlete karşı komplo kurma suçlamasıyla tutuklandı.
BAŞBAKAN ALDO MORO'NUN ÖLDÜRÜLMESİ
Bombalama olayları ve suikastlerle çalkalanan İtalya belki de en dramatik olaylarından birini 1978 yılında yaşadı. 1976 yılı seçimlerinde yüzde 34 oranında oy alarak büyük başarı elde eden İtalyan Komünist Partisi ile adına 'Tarihi Uzlaşma' adı verilen uzlaşmayı sağlayan Hıristiyan Demokrasi Partisi lideri Başbakan Aldo Moro, 16 Mart 1978 yılında Kızıl Tugaylar örgütü tarafından kaçırıldı. Kaçırıldıktan sonra süren görüşmelerde serbest bırakılacağı düşünülen Moro, Mayıs 1978'de öldürüldü ve cesedi bir arabanın bagajında partisinin Roma'daki merkezi yakınlarında bulundu.
GLADYONUN BAŞINDA BİR MASON
İtalyan askeri istihbaratı, Moro'nun öldürülmemesi karşılığında 16 arkadaşlarının serbest bırakılmasını isteyen Kızıl Tugaylar'ı dinlemedi ve aksine örgüte yönelik baskınlar düzenledi. Moro'nun öldürülmesinden sonra P2 Mason Locası'nın üyesi olan İtalyan gizli servisinin lideri ihmalkarlıkla suçlandı. Moro'nun öldürülmesiyle ilgili araştırma yapan Gazeteci Mino Pecorelli, Aldo Moro'nun kaçırılmasının devlet için gizli örgütün izin verdiğini söyledi.
BAĞLANTILARI ORTAYA ÇIKARAN GAZETECİ ÖLDÜRÜLDÜ
Moro'nun kaçırılıp öldürülmesi ile Gladyo arasında bağlantılar ortaya çıkaran Gazeteci Pecorelli de bir yıl sonra öldürüldü. Dönemin Başbakanı Giulio Andreotti'nin emriyle öldürüldüğü iddia edilen Pecorelli ismi P2 Mason Locası'nın eski liderlerinden Licio Gelli'nin listesinde bulundu. Pecorelli suikastinin emrini verdiği gerekçesiyle 2002 yılında 20 yıl hapse mahkum edilen eski Başbakan Giulio Andreotti'nin cezası yüksek mahkeme tarafından temyiz edildi ve Andreotti hapis yatmaktan kurtuldu.
BOLOGNA TREN İSTASYONU KATLİAMI VE P2 LİDERİNİN TUTUKLANMASI
İtalya, Aldo Moro'nun öldürülmesinin şokunu yaşarken iki yol sonra bu sefer Bologna tren istasyonuna konulan bombanın infilak etmesi sonucu 85 kişi hayatını kaybetti. Parlamentoda terör üzerine kurulan komisyonu, yaptığı araştırmada kanlı olayın Gladyo'ya uzandığı sonucunu ortaya koydu. 1995 yılında Nuclei Armati Revoluzionari isimli neo-faşist bir örgütün üyeleri Valerio Fioravanti ve Francesca Mambro ömür boyu hapse mahkum edildi. Olayla ilgili olarak P2 Mason Locası'nın lideri Lici Gelli de soruşturmayı başka tarafa yönlendirdiği gerekçesiyle hapis cezası aldı.
MORO'NUN MEKTUPLARINI BULAN GENERAL ÖLDÜRÜLDÜ
Aldo Moro suikasti ve Bologna bombalamalarıyla çalkalan İtalya 1982 yılında da Aldo Moro'nun Gladyo'ya ilişkin mektuplarını bulan ve 1979'da öldürülen Gazeteci Mino Pecorelli'nin öldürüleceği iddiasında bulunduğu General Alberto Dalla Chiesa da bir suikaste kurban gitti. 1990 yılında dönemin Başbakanı Giulio Andreotti'nin varlığını kabul ettiği ve NATO üyesi tüm ülkelerde benzeri yapılanmaların olduğunu itiraf ettiği Gladyo, diğer ülkelerde farklı isimler adı altında örgütlendi.
DİĞER AVRUPA ÜLKELERİNDEKİ GLADYO TİPİ YAPILANMALAR
Gladyo'nun İtalya'da deşifre olmasıyla birlikte diğer Avrupa ülkelerindeki benzeri yapılanmalar da hükümetler eliyle sessiz bir şekilde dağıtıldı. Belçika'da askeri istihbarat servisi SGR, Yunanistan'ta Operation Sheepskin, Fransa'da Rainbow (Plan Pleu olarak başlamıştı), Danimarka'da Absalon isimleriyle örgütlenen NATO'nun cephe gerisi yapılanmaları İngiltere, Almanya, İspanya, Portekiz, Avusturya, Norveç'te istiharat örgütleri bünyesinde çalıştı. NATO'nun Türkiye'deki Gladyo benzeri örgütlenmesinin Özel Harp İdaresi olduğu iddia edilirken, örgütün kod isminin Ergenekon olduğu belirtiliyor.
AVRUPA PARLAMENTOSUNUN GLADYO KARARI
İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinde deşifre olan Gladyo 22 Kasım 1990 yılında Avrupa Parlamentosu'nda alınan bir kararla kınandı ve tam bir soruşturma yapılması istendi. Kararda, 40 yıl boyunca mevcut istihbarat örgütlerine paralel olarak Avrupa Topluluğu üyesi ülkelerde gizli örgütlenmelerin olduğu ve bu örgütlerin demokratik kontrolden kaçtığı belirtilerek, bu örgütlerin ABD ve NATO tarafından kontrol edildiği kaydedildi. Tüm üye ülkelerdeki bu illegal yapılanmaların ortadan kaldırılması çağrısı yapılan kararda, NATO, ABD ve Avrupa Topluluğu üyesi ülkeler nezdinde soruşturma yapılması çağrısı yapıldı. Avrupa Parlamentosu'nun 19 yıl önce almış olduğu bu karar tam olarak yerine getirilmiş değil.
GLADYO VE MASON LOCASI İLİŞKİSİ
İtalya'daki Gladyo itiraflarından sonra diğer Avrupa ülkelerindeki benzeri örgütlerin varlığı kabul edildi ve bu örgütler Sovyetler'in yıkılmasından sonra sessiz bir şekilde dağıtıldı. Gladyo üzerine birçok kitap yazmış ve araştırma yapmış olan İngiliz Gazeteci Philip Willan'a göre 1990'lardan sonra Gladyo'nun ortadan kalktı. P2 Mason Locası ve Gladyo arasındaki ilişkiyi sorduğumuz ünlü Gazeteci Willan, her iki örgütün de gizli olduğunu ve Gladyo'nun başındaki asker ve istihbarat yöneticilerinin Mason olduğunu ifade ediyor.
MASON LOCASININ EN ETKİLİ GAZETEYİ KONTROLÜ
Gladyo'nun gün ışığına çıkarılması konusunda medyanın İtalya'da önemli bir rol oynadığına işaret eden Willan, aynı şekilde Gladyo'nun gün yüzüne çıkarılmaması için de başka medya gruplarının çalışmasına dikkat çekiyor: "Medya, birkaç dürüst ve zeki savcıyla birlikte İtalya'daki Soğuk Savaş döneminin komplolarını gün ışığına çıkarma konusunda önemli bir rol oynadı. La Unita, Paese Sera, La Republica ve L'Espresso gibi gazete ve dergiler, işlenen birçok suçun kamuoyunun gündemine taşınmasında önemli rol oynadı. Aynı şekilde medyanın bu konudaki önemi P2 Mason locası tarafından da kavrandı ve loca İtalya'nın en etkili gazetesi olan Corriera della Sera'nın kontrolünü ele aldılar. Medyada kendilerine yakın bir gazeteciler ağı kurdular. P2 Locası'nın medya ve yargı üzerindeki kontrolü nedeniyle gerçeklerin ortaya çıkmasını geciktirdi ve bu yüzden hala tam olarak ne olduğu konusunu tam olarak bilmiyoruz" dedi.
GLADYO VE P2 MASON LOCASI: GÖRÜNMEZ BİRER ORDU
P2 Mason Locası ile Gladyo arasındaki ilişkiye dair olarak Willan, her ikisinin gizli bir yapılanmaya sahip olduğunu ve bu ikisi arasındaki ilişkinin tam olarak açığa çıkarılmadığını kaydediyor: "Her iki organizasyon da Komünizm karşıtıydı. P2 Locası'nın Gladyo üzerinde büyük etkisi olduğu büyük bir ihtimal. Çünkü, askeri ve istihbarat örgütünün yöneticileri locanın üyesiydiler. P2 Locası'nın başındaki eski isim Licio Gelli ile röportaj yaptığımda bana, 'Her ikisi de görülmez birer ordu' demişti. Yine aynı şekilde Gladyo'da görevli bulunanlardan bazılarının Benito Mussolini'nin destekçileri ve İspanya İç Savaşı'nda General Franco için gönüllü savaşmış kimseler olduğunu söylemişti."
İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler'e karşı ittifak kuran Sovyetlerin başını çektiği Doğu Bloku ve kendisini 'Özgür Dünya' olarak nitelendiren ve başını ABD'nin çektiği Batı dünyası Yalta'da bir araya geldiğinde çok az kişi aslında bir araya gelenlerin düşmanlar olduğunu düşünüyordu. Savaş sona ermişti ancak teamüller gereği galip devletler ile mağlupların oturup anlaşması yerine, galipler, ABD, SSCB ve İngiltere, bir araya gelerek dünyanın paylaşımını görüştü. İngiltere Başbakanı Winston Churchill'in de hazır bulunduğu Yalta adasında ABD Başkanı Franklin Roosevelt ve SSCB lideri Josef Stalin dünyayı paylaşırken, birbirlerinin alanlarına müdahale etmeme üzerine de anlaştı.
DÜŞMANLAR YENİ BİR SAVAŞ İÇİN ANLAŞTI
İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden hemen sonra yapılan Yalta Konferansı'nda dünyanın paylaşılması kararı, bir anlamda yeni bir savaş anlamına geliyordu. Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği ve Avrupa'nın neredeyse yerle bir olduğu İkinci Dünya Savaşı Almanya ve müttefiklerinin yenilgisiyle sona ererken, Nazi tehdidinin ortadan kaldırılmasıyla geleceği umut edilen barış yerini bir kez daha 45 yıl sürecek bir 'savaşa' bıraktı. Adına Soğuk Savaş denilen ve 1990 yılına kadar süren 'gerilim siyaseti', hem Sovyetler'in himayesindeki Doğu Bloku'nu hem de ABD'nin himayesindeki adına 'Özgür Dünya' denilen ülkeleri birbirlerine karşı savunmaya itti.
NATO'YA KARŞI VARŞOVA KURULDU
Batı Avrupa ülkeleri Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Fransa ve İngiltere'nin1948 yılında imzaladığı Brüksel Anlaşması ile olası bir Sovyet işgaline karşı ortak hareket etme kararı alırken, böyle bir ortaklığa ABD'nin de dahil edilmesinin Avrupa'yı daha da güçlendireceği görüşü benimsendi. Brüksel Anlaşması'na imza atan ülkeler Amerika'da bir araya gelerek ABD'nin katılımıyla 1949 yılında NATO'yu kurdu. NATO'nun kurulması, Sovyetler'in başını çektiği Doğu Bloku ülkelerini de harekete geçirdi ve Batı Almanya'nın NATO'ya katılmasını fırsat bilen Doğu Bloku, Polonya'nın başkenti Varşova'da bir araya gelerek 1955'te Varşov Paktı'nı (Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşması) kurdu.
NATO'NUN CEHPE GERİSİNDEKİ GÜÇLERİ
Savaş (İkinci Dünya Savaşı) sonrası ortaya çıkan 'her an savaş olabilir' durumunun teyakkuze geçirdiği taraflar tam 45 yıl boyunca perde arkasında büyük bir mücadele yürüttü. Batı Avrupa'da Komünist ve diğer sol partilerin güçlenmesi, Sovyet tehdidi olarak algılanırken NATO bu tehdidi bertaraf etmek için kendi bünyesinde her ülkede özel birimler oluşturdu. Sovyet işgaline karşı cehpe gerisinde bir direniş başlatmak amacıyla ABD ve İngiltere tarafından kurulan adına 'Stay-Behind' denilen kontrgerilla yapılanması NATO'ya üye ülkelerin hepsinde farklı isimler altında yeniden organize edildi.
SUİKAST, KAOS ÇIKARMA, CEHPE GERİSİNİ ÖRGÜTLEME
Örgütün İtalya'daki biriminin ismi Latince'de 'çift başlı kılıç' anlamına gelen Gladyo olarak nitelenirken, bu isim daha sonra NATO'nun cephe gerisi operasyonlarının genel ismi olarak anıldı. Suikast ve sabotaj düzenleme, kaos çıkarma, düşman ülkelerdeki Komünizm karşıtı ya da ayrılıkçı hareketleri örgütleyerek düşmanı zayıflatma gibi amaçlarla kurulan Gladyo doğrudan Amerikan istihbarat örgütü CIA tarafından finanse edilip eğitildi.
GRAMSCİLERİN MUSSOLİNİ'DEN İNTİKAMI
Tüm NATO ülkelerinde başta içerideki düşmana yakınlık gösterebilecek unsurları (Komünist partiler ve sol dernekler)kontrol eden ve NATO bünyesinde CIA tarafından yönetilen bu örgütlerin en çok konuşulanı İtalya'daki Gladyo örgütü. İkinci Dünya Savaşı öncesind Duçe lakaplı Benito Mussolini, İtalya'da aralarında Antonio Gramsci'nin de bulunduğu Komünist Parti yöneticileri ve üyelerini sert bir şekilde bastırırken, Komünistler bu sefer savaş sırasında kaçan Mussolini'yi idam ederek intikamlarını almıştı. Sol-sağ ayrışmasının en keskin olarak görüldüğüülkelerden biri olan İtalya'da İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yıkılan Fazişm'den sonra güçlenen Komünist partiler, ABD tarafından SSCB'nin İtalya'daki uzantıları olarak değerlendirildi. İtalya'da kurulan Gladyo, bu sebeple sadece olası Sovyet işgaline karşı cephe gerisindeki faaliyetlerinin dışında, içerideki 'düşmanın' güçlenmesini önlemek için iç politikada büyük bir rol oynadı.
'28 ŞUBAT STRATEJİSİ' OLUŞTURULDU
İlk defa 1953 yılında İtalyan Savunma Bakanlığı bünyesinde oluşturulan NATO'ya bağlı Gladyo, 1970'lı yıllarda Komünistlerin yükselen desteğiyle İtalyan siyasetine yön vermek amacıyla Türkiye'deki 28 Şubat ve 2007 Temmuz seçimleri öncesi üretilen "Gerilim Stratejisi" planı benzeri planlar devreye sokuldu. 1920'li yıllarda Mussolini'nin 1937 yılında ölene kadar hapiste tuttuğu Komünist Parti lideri Antonio Gramsci'nin "Hegemonya" kavramıyla ortaya koyduğu toplum mühendisliği çalışmaları ekonomiden, siyasete, sivil toplum örgütlerine kadar tüm kurumlar üzerinde Gladyo eliyle gerçekleştirildi.
BAŞBAKAN, GLADYO'NUN VARLIĞINI KABUL ETTİ
İtalya'da 1970'li yıllarda meydana gelen bombalama olayları, Başbakan Aldo Moro'nun Kızıl Tugaylar isimli sol bir örgüt tarafından kaçırılıp öldürülmesi olayı (1978), Bologna tren istasyonundaki bombalama olayı (1980) hep Gladyo ile irtibatlandırıldı. İtalya'da siyaset-mafya ve faili meçhul cinayetleri araştıran Yargıç Felice Casson'un Roma'daki askeri istihbarat arşivinde elde ettiği belgelerde varlığı resmileştirilen Gladyo, 24 Ekim 1990 yılında dönemin Başbakanı Giulio Adreotti tarafından da kabul edildi. 7 defa İtalyan Başbakanlığı yaparak bu alandaki rekoru Süleyman Demirel ile paylaşan Andreotti, parlamentoda yaptığı açıklamada İtalya'nın NATO'nun cehpe gerisindeki 'Stay Behind' ordusuna sahip tek ülke olmadığını itiraf etti. Andreotti aynı zamanda İtalya'da hükümet olan herkesin Gladyo'nun varlığı konusunda bilgilendirildiğini de söyledi.
OLAĞANÜSTÜ HAL İLAN ETMEK İÇİN BOMBALI SALDIRI DÜZENLEDİLER
Andreotti'nin açıklamalarıyla ilk defa devlet tarafından varlığı kabul edilen Gladyo, İtalya'da 1990'lara kadar işlenen birçok siyasi cinayet ve bombalama olayıyla irtibatlandırıldı. Gladyo'nun İtalya'da Soğuk Savaş dönemi boyunca izlediği "Gerilim Stratejisi" ilk defa 1964'te "Operation Solo" ismi verilen sessiz bir darbeyle General Giovanni de Lorenzo Sosyalist bakanların hükümetten ayrılmak zorunda bırakmasıyla uygulamaya konuldu. 1969 yılında Milan'ın Piazza Fontana bölgesindeki Milli Tarım Bankası'na yönelik faşist grupların gerçekletirdiği bombalama eyleminin CIA destekli bir Gladyo operasyonu olduğu belirlendi. Bombalama olayında 17 kişi hayatını kaybederken, 88 kişi yaralanmıştı. Bombalama olayından çok daha sonra itiraflarda bulunan dönemin Avanguardia Nazionale isimli neo-faşist hareketin üyelerinden Vincenzo Vinciguerra, bombalamanın amacının siyasi ve askeri otoriteyi olağanüstü hal ilan etmeye zorlamak amaçlı olduğunu söyleyecekti.
P2 MASON LOCASI DEVREYE GİRİYOR
Piazza Fontana olayından bir yıl sonra İkinci Dünya Savaşı'nda İtalyan ordusunda komutanlık yapmış olan ve Mussolini taraftarlarınca 'kahraman' olarak görülen Junio Velrio Borghese başarısız bir darbe girişiminde bulundu. Darbenin başarısız olmasından sonra Borghese İspanya'ya kaçarken, olayla ilgili olarak tanıkların ifadelerinde Borghese'nin darbe planı için P2 Mason Locası lideri Licio Gelli ve Sicilya mafyası ile işbirliği yaptığı öne sürüldü. 1972 yılında Peteano köyü yakınlarındaki bir bombalama olayında 3 polis hayatını kaybetti ve bu olayı olayda kullanılan patlayıcılar dikkate alındığında Kızıl Tugaylar isimli örgütün yaptığı açıklandı. Ancak olayı araştıran Savcı Felice Casson 1984'te bombalama olayından sonra polisin olayın üzerini örttüğünü ve Kızıl Tugaylar'ın kullandığı patlayıcılar kulllandığına dair açıklamaların gerçek dışı olduğunu ortaya çıkardı.
İSTİHBARAT SERVİSİ YARDIM ETTİ
Olayı gerçekleştiren Komünizm karşıtı faşist bir örgütlenme olan Avanguardia Nazionale'nin üyesi Vincenzo Vinciguerra tarafından gerçekleştirildiği ve olaydan hemen sonra Vinciguerra'nın İspanya'ya kaçmasında İtalyan gizli servisinin yardım ettiği belirlendi. 1984'teki duruşmasında Vinciguerra, Peteano katliamının nasıl gerçekleştirildiğini ve olayın devletin içindeki Gladyo yapılanmasının nasıl organize ettiğini detaylarıyla anlattı.
P2 MASON LOCASI ÜYESİ TUTUKLANDI
"Gerilim Stratejisi"nin en yoğun yaşandığı İtalya'da Peteano saldırısından iki yıl sonra gerçekleştirilen katliamda Gladyo'nun P2 locası ayağını deşifre etti. 1974'te Italicus Express treninde 12 kişinin öldüğü bombalama olayı ile Brescia kentinde gerçekleştirilen ve 8 kişinin öldüğü Piazza della Loggia bombalama olayları, askeri istihbarat lideri ve P2 Mason locası üyesi Vito Miceli'nin tutuklanmasına sebep oldu. Miceli, devlete karşı komplo kurma suçlamasıyla tutuklandı.
BAŞBAKAN ALDO MORO'NUN ÖLDÜRÜLMESİ
Bombalama olayları ve suikastlerle çalkalanan İtalya belki de en dramatik olaylarından birini 1978 yılında yaşadı. 1976 yılı seçimlerinde yüzde 34 oranında oy alarak büyük başarı elde eden İtalyan Komünist Partisi ile adına 'Tarihi Uzlaşma' adı verilen uzlaşmayı sağlayan Hıristiyan Demokrasi Partisi lideri Başbakan Aldo Moro, 16 Mart 1978 yılında Kızıl Tugaylar örgütü tarafından kaçırıldı. Kaçırıldıktan sonra süren görüşmelerde serbest bırakılacağı düşünülen Moro, Mayıs 1978'de öldürüldü ve cesedi bir arabanın bagajında partisinin Roma'daki merkezi yakınlarında bulundu.
GLADYONUN BAŞINDA BİR MASON
İtalyan askeri istihbaratı, Moro'nun öldürülmemesi karşılığında 16 arkadaşlarının serbest bırakılmasını isteyen Kızıl Tugaylar'ı dinlemedi ve aksine örgüte yönelik baskınlar düzenledi. Moro'nun öldürülmesinden sonra P2 Mason Locası'nın üyesi olan İtalyan gizli servisinin lideri ihmalkarlıkla suçlandı. Moro'nun öldürülmesiyle ilgili araştırma yapan Gazeteci Mino Pecorelli, Aldo Moro'nun kaçırılmasının devlet için gizli örgütün izin verdiğini söyledi.
BAĞLANTILARI ORTAYA ÇIKARAN GAZETECİ ÖLDÜRÜLDÜ
Moro'nun kaçırılıp öldürülmesi ile Gladyo arasında bağlantılar ortaya çıkaran Gazeteci Pecorelli de bir yıl sonra öldürüldü. Dönemin Başbakanı Giulio Andreotti'nin emriyle öldürüldüğü iddia edilen Pecorelli ismi P2 Mason Locası'nın eski liderlerinden Licio Gelli'nin listesinde bulundu. Pecorelli suikastinin emrini verdiği gerekçesiyle 2002 yılında 20 yıl hapse mahkum edilen eski Başbakan Giulio Andreotti'nin cezası yüksek mahkeme tarafından temyiz edildi ve Andreotti hapis yatmaktan kurtuldu.
BOLOGNA TREN İSTASYONU KATLİAMI VE P2 LİDERİNİN TUTUKLANMASI
İtalya, Aldo Moro'nun öldürülmesinin şokunu yaşarken iki yol sonra bu sefer Bologna tren istasyonuna konulan bombanın infilak etmesi sonucu 85 kişi hayatını kaybetti. Parlamentoda terör üzerine kurulan komisyonu, yaptığı araştırmada kanlı olayın Gladyo'ya uzandığı sonucunu ortaya koydu. 1995 yılında Nuclei Armati Revoluzionari isimli neo-faşist bir örgütün üyeleri Valerio Fioravanti ve Francesca Mambro ömür boyu hapse mahkum edildi. Olayla ilgili olarak P2 Mason Locası'nın lideri Lici Gelli de soruşturmayı başka tarafa yönlendirdiği gerekçesiyle hapis cezası aldı.
MORO'NUN MEKTUPLARINI BULAN GENERAL ÖLDÜRÜLDÜ
Aldo Moro suikasti ve Bologna bombalamalarıyla çalkalan İtalya 1982 yılında da Aldo Moro'nun Gladyo'ya ilişkin mektuplarını bulan ve 1979'da öldürülen Gazeteci Mino Pecorelli'nin öldürüleceği iddiasında bulunduğu General Alberto Dalla Chiesa da bir suikaste kurban gitti. 1990 yılında dönemin Başbakanı Giulio Andreotti'nin varlığını kabul ettiği ve NATO üyesi tüm ülkelerde benzeri yapılanmaların olduğunu itiraf ettiği Gladyo, diğer ülkelerde farklı isimler adı altında örgütlendi.
DİĞER AVRUPA ÜLKELERİNDEKİ GLADYO TİPİ YAPILANMALAR
Gladyo'nun İtalya'da deşifre olmasıyla birlikte diğer Avrupa ülkelerindeki benzeri yapılanmalar da hükümetler eliyle sessiz bir şekilde dağıtıldı. Belçika'da askeri istihbarat servisi SGR, Yunanistan'ta Operation Sheepskin, Fransa'da Rainbow (Plan Pleu olarak başlamıştı), Danimarka'da Absalon isimleriyle örgütlenen NATO'nun cephe gerisi yapılanmaları İngiltere, Almanya, İspanya, Portekiz, Avusturya, Norveç'te istiharat örgütleri bünyesinde çalıştı. NATO'nun Türkiye'deki Gladyo benzeri örgütlenmesinin Özel Harp İdaresi olduğu iddia edilirken, örgütün kod isminin Ergenekon olduğu belirtiliyor.
AVRUPA PARLAMENTOSUNUN GLADYO KARARI
İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinde deşifre olan Gladyo 22 Kasım 1990 yılında Avrupa Parlamentosu'nda alınan bir kararla kınandı ve tam bir soruşturma yapılması istendi. Kararda, 40 yıl boyunca mevcut istihbarat örgütlerine paralel olarak Avrupa Topluluğu üyesi ülkelerde gizli örgütlenmelerin olduğu ve bu örgütlerin demokratik kontrolden kaçtığı belirtilerek, bu örgütlerin ABD ve NATO tarafından kontrol edildiği kaydedildi. Tüm üye ülkelerdeki bu illegal yapılanmaların ortadan kaldırılması çağrısı yapılan kararda, NATO, ABD ve Avrupa Topluluğu üyesi ülkeler nezdinde soruşturma yapılması çağrısı yapıldı. Avrupa Parlamentosu'nun 19 yıl önce almış olduğu bu karar tam olarak yerine getirilmiş değil.
GLADYO VE MASON LOCASI İLİŞKİSİ
İtalya'daki Gladyo itiraflarından sonra diğer Avrupa ülkelerindeki benzeri örgütlerin varlığı kabul edildi ve bu örgütler Sovyetler'in yıkılmasından sonra sessiz bir şekilde dağıtıldı. Gladyo üzerine birçok kitap yazmış ve araştırma yapmış olan İngiliz Gazeteci Philip Willan'a göre 1990'lardan sonra Gladyo'nun ortadan kalktı. P2 Mason Locası ve Gladyo arasındaki ilişkiyi sorduğumuz ünlü Gazeteci Willan, her iki örgütün de gizli olduğunu ve Gladyo'nun başındaki asker ve istihbarat yöneticilerinin Mason olduğunu ifade ediyor.
MASON LOCASININ EN ETKİLİ GAZETEYİ KONTROLÜ
Gladyo'nun gün ışığına çıkarılması konusunda medyanın İtalya'da önemli bir rol oynadığına işaret eden Willan, aynı şekilde Gladyo'nun gün yüzüne çıkarılmaması için de başka medya gruplarının çalışmasına dikkat çekiyor: "Medya, birkaç dürüst ve zeki savcıyla birlikte İtalya'daki Soğuk Savaş döneminin komplolarını gün ışığına çıkarma konusunda önemli bir rol oynadı. La Unita, Paese Sera, La Republica ve L'Espresso gibi gazete ve dergiler, işlenen birçok suçun kamuoyunun gündemine taşınmasında önemli rol oynadı. Aynı şekilde medyanın bu konudaki önemi P2 Mason locası tarafından da kavrandı ve loca İtalya'nın en etkili gazetesi olan Corriera della Sera'nın kontrolünü ele aldılar. Medyada kendilerine yakın bir gazeteciler ağı kurdular. P2 Locası'nın medya ve yargı üzerindeki kontrolü nedeniyle gerçeklerin ortaya çıkmasını geciktirdi ve bu yüzden hala tam olarak ne olduğu konusunu tam olarak bilmiyoruz" dedi.
GLADYO VE P2 MASON LOCASI: GÖRÜNMEZ BİRER ORDU
P2 Mason Locası ile Gladyo arasındaki ilişkiye dair olarak Willan, her ikisinin gizli bir yapılanmaya sahip olduğunu ve bu ikisi arasındaki ilişkinin tam olarak açığa çıkarılmadığını kaydediyor: "Her iki organizasyon da Komünizm karşıtıydı. P2 Locası'nın Gladyo üzerinde büyük etkisi olduğu büyük bir ihtimal. Çünkü, askeri ve istihbarat örgütünün yöneticileri locanın üyesiydiler. P2 Locası'nın başındaki eski isim Licio Gelli ile röportaj yaptığımda bana, 'Her ikisi de görülmez birer ordu' demişti. Yine aynı şekilde Gladyo'da görevli bulunanlardan bazılarının Benito Mussolini'nin destekçileri ve İspanya İç Savaşı'nda General Franco için gönüllü savaşmış kimseler olduğunu söylemişti."