" Görmez'in istifaya Zorlanması Ulemanın Susturulmasıdır"
Göktaş'ın "Ulema susturulmamalıdır" başlıklı yazısı şöyle:
Göktaş'ın "Ulema susturulmamalıdır" başlıklı yazısı şöyle:
Bu ümmetin başına gelen toplumsal felaketlerin varıp dayandığı en önemli sebeplerden birisi alimlerin susturulmasıdır.
Bilindiği üzere bu ümmet için en hayati rolü oynayan iki sınıfın ulema ve ümera yani alimler ve yöneticiler olduğu, bunların ıslahı ile toplumun ıslah olacağı, bunların ifsadı toplumun ifsadı olacağı bizim aklımızdan çıkarmadığımız Nebevi bir kanun ve uyarıdır.
Ne acıdır ki dört halifeden sonra ulema susturulmuştur. Hem de ümera tarafından, yöneticiler tarafından susturulmuştur. Aslında ilk dört halifenin kendileri hem ümera hem de ulema olduğu için böyle bir problem zaten ortada yoktu.
Alimlerin susturulması İslam ümmeti için çok pahalıya mal olmuştur. Belki önceki dönemlerde fetihlerden ve yeryüzünde bizden daha ileri toplumların bulunmayışından dolayı bunun acısını o kadar çok hissetmemiş olabiliriz.
Bu acıyı bugün istişarenin, meşveretin ve danışmanın yükselişe geçtiği dünyamızda Müslümanlar olarak olanca şiddetiyle hissediyoruz, yaşıyoruz ve bedel ödüyoruz.
Ulema susmamalıdır. Zaten susmamanın ecrini ve faziletini bilen ulema bir notaya kadar bu erdemle yürümektedir. Fakat belirli bir noktadan sonra bu iş tahammül edilemez boyutlara varıyor, yani yöneticiler, saltanat bu işte baskın çıkıyor.
Onun için biz ulemanın susmaması talebimizden daha ziyade susturulmaması gerektiğini söylüyoruz.
Bugün İslam dünyasının en önemli gündem maddelerinden birisi budur. Halkı Müslüman olan ülkelerde ulema tehdit altındır. Hatta bugün Dünya İslam Alimleri birliği başkanıyla birlikte susturulmak isteniyor, hain sultanlar tarafından terörist ilan ediliyor.
Gelelim yaşadığımız ülkeye. Prof. Mehmet Görmez'in istifaya zorlanmasını da aynı dozajda olmasa da bir nevi ulemanın susturulması olarak görüyoruz. Bu ülkedeki alimlerin şevkini kıracağına, ümmete hayati katkılarının önünü keseceğine inanıyoruz.
Ve Hayreddin Karaman hocaya yapılan hücum da bunun son örneğidir. Başörtülü bayanların açıktan sigara içmemeleri gerektiği konusundaki uyarısını önemsiyoruz, sonuna kadar destekliyoruz. Bizim de içimizi yakan bu derdimizi dile getirdiği için kendisine şükranlarımızı sunuyoruz. Onun yazısını başka yerlere yorumlamaya yeltenenlere sadece el insaf diyoruz, hiç mi hiç itibar etmiyoruz.
Evet, Hayrettin Karaman hocamızın “başörtülü bayanlarımız açıktan sigara içmemelidir” görüşünü ümmetin sorumlu bir aliminin uyulması gereken bir fetvası, muhterem bir babanın, bir büyüğün güzel bir öğüdü olarak kabul ediyoruz. Şer cephesinin buna yönelik saldırılarına hiç şaşırmıyoruz, aldırış da etmiyoruz.
Bu taraf cepheye, İslami cenaha gelince, işte bizim buradan gelmekte olan saldırılara tahammülümüz yoktur.
Mesela Hayreddin Karaman hocayı özür dilemeye çağıran Mehmet Metiner'in yazısını ve üslubunu geçmişten gelen ulemayı susturma geleneğini sürdürmek olarak görüyoruz. Bu ülkenin en saygın alimlerinden birine bu şekilde hitap ederken gücünü gazeteciliğinden mi, ümeralığından mı alıyor merak ediyoruz.
Derhal kendisinin özür dilemesini bekliyoruz.