Ha Tango Ha Sema Mıdır?
“Best Model Of The World” yarışmasında 'Sema Ayini' sahnelenmesi Tuğçe Baran'ı isyan ettirdi
Tuğçe Baran / Vatan
Ha tango ha Sema gösteri.. midir?
Cumartesi gece televizyonda “Dünyanın en iyi mankeni” şeklinde çevirebileceğimiz “Best Model Of The World” yarışması vardı.
Bu tip yarışmalara çok fazla ilgim yoktur ama önceki gece denk geldiğimde gözlerim yuvalarından fırladığı için izlemeye devam ettim.
Zira yarışmanın defile bölümünde koreografiye “Sema” gösterisi de eklenmişti.
Birbirinden güzel kızlar yine son derece güzel bir takım kıyafetleri sunarken arkada dört veya beş semazen sema yapıyordu.
Gösteri, doğruya doğru, çok güzeldi. Semanın olağanüstü estetiğine kızların ve kıyafetlerin güzelliği eklenmiş, iyi bir müzik ve ışıkla desteklenmiş nefis bir gösteriydi. Evet ama benim ısrarla anlamadığım bir şey var:
Sema bir çeşit “dini ayin” değil midir?
Yani dinî maksatla yapılan, kendilerinin ifadesiyle “Allah'a yakınlaşmak” için icra edilen bir şey değil midir?
Tamam İslam'ın beş şartından biri değil. Farz değil sünnet değil, Mevlevilerin bir yorumu evet ama yine de bir çeşit “ibadet” değil midir? Kendi cümleleriyle ifade edecek olursak:
“SEMÂ, kulun hakikâte yönelip, akılla - aşkla yücelip, nefsini terk ederek, Hakk'ta yok oluşu ve olgunluğa ermiş, kâmil bir insan olarak tekrar kulluğuna dönüsüdür. Bütün varlığa, bütün yaratılanlara yeni bir ruhla, sevgi için, hizmet için dönüşüdür... Semâzen hırkasını çıkarmakla, manen, ebedî âleme, hakîkate doğar, orada yol alır.. Başındaki sikkesi (nefsinin mezar taşı), üstündeki tennuresi (nefsinin kefenidir). Kollarını çapraz bağlıyarak, görünüşte BİR rakamını temsil eden, böylece Allah'ın birliğini tasdik eden Semâzen, Semâ ederken, kolları açık, sağ eli dua edercesine göklere, Hak gözüyle baktığı sol eli yere dönüktür. Hakk'tan aldığı ihsanı, halka saçmasıdır.”
Konya Valiliğinin hazırladığı Mevlana sitesinde böyle anlatılıyor.
Benim de zaten takıldığım nokta bu.
Sertap Erener, Orövizyon finallerine katıldığı yıl da aynı şey olmuştu. Kızcağız sahnede komple alakasız bir şarkıyı şakırken arkada bir grup semazen yine fırıl fırıl dönüyordu.
O zaman da bunu (bir yazar hariç) kimse acayip bulmamıştı. “Turizm uğuruna her şeyimizi harcayalım” lobisi tarafından “Niye olmasın, Türkiye tanıtılıyor” falan diye de itiraz edilmişti hatta kendisine.
Açıkçası koreograflara hiç lafım yok. Onlardan böyle bir duyarlılık beklemiyorum. Güzel buldukları her şeyi sahneye taşıma teklifinde bulunabilirler. Sufi olmak zorunda değiller. Tasavvufla ilgili olmak zorunda da değiller. Onlar işin estetik boyutuna bakarlar. İster bir Afrika kabilesini çağırırlar, ister bir cambaz grubunu, isterlerse de koca bir sirk kumpanyasını. Yeterince cesurlarla sahnede zikir yapsınlar diye bir Aczımendi tarikatına da teklif götürebilirler. Gelen gelir, gelmeyen gelmez.
Benim itirazım bir güzellik yarışmasında sahneye çıkan semazenlere. Yani bunca yıl sen bunu Allah'a yakınlaşmak için yap, itikadını bu yolla ifade et, ustalaş sonra lalettayin bir dans gösterisiymişçesine, ha salsa ha sema mantığıyla, bir defilede, bir güzellik yarışmasında hadiseyi bozuk para gibi harca!
Bu bana çok ama çok acayip geliyor. Defile gibi, güzellik veya şarkı yarışması gibi hadiseyle uzaktan yakından ilgisi olmayan ve hatta hatta felsefesine tamamen de ters olan bir organizasyonda nasıl yer alırlar aklım almıyor. Nasıl meşrulaştırıyorlar yaptıklarını çok merak ediyorum.
“Allah yolunda defile” veya “Allah rızası için şarkı yarışması” olarak mı?
Hadi onlar gerçek semazen değil diyelim. Mevlevihaneler niye itiraz etmiyor? Ezandan rep yapılsa mesela, yine böyle “ aa ne güzel işte Türkiye tanıtılıyor, İslam hoşgörüsü” falan mı diyeceğiz?
Tabii tabii. Teletabi..
Ha tango ha Sema gösteri.. midir?
Cumartesi gece televizyonda “Dünyanın en iyi mankeni” şeklinde çevirebileceğimiz “Best Model Of The World” yarışması vardı.
Bu tip yarışmalara çok fazla ilgim yoktur ama önceki gece denk geldiğimde gözlerim yuvalarından fırladığı için izlemeye devam ettim.
Zira yarışmanın defile bölümünde koreografiye “Sema” gösterisi de eklenmişti.
Birbirinden güzel kızlar yine son derece güzel bir takım kıyafetleri sunarken arkada dört veya beş semazen sema yapıyordu.
Gösteri, doğruya doğru, çok güzeldi. Semanın olağanüstü estetiğine kızların ve kıyafetlerin güzelliği eklenmiş, iyi bir müzik ve ışıkla desteklenmiş nefis bir gösteriydi. Evet ama benim ısrarla anlamadığım bir şey var:
Sema bir çeşit “dini ayin” değil midir?
Yani dinî maksatla yapılan, kendilerinin ifadesiyle “Allah'a yakınlaşmak” için icra edilen bir şey değil midir?
Tamam İslam'ın beş şartından biri değil. Farz değil sünnet değil, Mevlevilerin bir yorumu evet ama yine de bir çeşit “ibadet” değil midir? Kendi cümleleriyle ifade edecek olursak:
“SEMÂ, kulun hakikâte yönelip, akılla - aşkla yücelip, nefsini terk ederek, Hakk'ta yok oluşu ve olgunluğa ermiş, kâmil bir insan olarak tekrar kulluğuna dönüsüdür. Bütün varlığa, bütün yaratılanlara yeni bir ruhla, sevgi için, hizmet için dönüşüdür... Semâzen hırkasını çıkarmakla, manen, ebedî âleme, hakîkate doğar, orada yol alır.. Başındaki sikkesi (nefsinin mezar taşı), üstündeki tennuresi (nefsinin kefenidir). Kollarını çapraz bağlıyarak, görünüşte BİR rakamını temsil eden, böylece Allah'ın birliğini tasdik eden Semâzen, Semâ ederken, kolları açık, sağ eli dua edercesine göklere, Hak gözüyle baktığı sol eli yere dönüktür. Hakk'tan aldığı ihsanı, halka saçmasıdır.”
Konya Valiliğinin hazırladığı Mevlana sitesinde böyle anlatılıyor.
Benim de zaten takıldığım nokta bu.
Sertap Erener, Orövizyon finallerine katıldığı yıl da aynı şey olmuştu. Kızcağız sahnede komple alakasız bir şarkıyı şakırken arkada bir grup semazen yine fırıl fırıl dönüyordu.
O zaman da bunu (bir yazar hariç) kimse acayip bulmamıştı. “Turizm uğuruna her şeyimizi harcayalım” lobisi tarafından “Niye olmasın, Türkiye tanıtılıyor” falan diye de itiraz edilmişti hatta kendisine.
Açıkçası koreograflara hiç lafım yok. Onlardan böyle bir duyarlılık beklemiyorum. Güzel buldukları her şeyi sahneye taşıma teklifinde bulunabilirler. Sufi olmak zorunda değiller. Tasavvufla ilgili olmak zorunda da değiller. Onlar işin estetik boyutuna bakarlar. İster bir Afrika kabilesini çağırırlar, ister bir cambaz grubunu, isterlerse de koca bir sirk kumpanyasını. Yeterince cesurlarla sahnede zikir yapsınlar diye bir Aczımendi tarikatına da teklif götürebilirler. Gelen gelir, gelmeyen gelmez.
Benim itirazım bir güzellik yarışmasında sahneye çıkan semazenlere. Yani bunca yıl sen bunu Allah'a yakınlaşmak için yap, itikadını bu yolla ifade et, ustalaş sonra lalettayin bir dans gösterisiymişçesine, ha salsa ha sema mantığıyla, bir defilede, bir güzellik yarışmasında hadiseyi bozuk para gibi harca!
Bu bana çok ama çok acayip geliyor. Defile gibi, güzellik veya şarkı yarışması gibi hadiseyle uzaktan yakından ilgisi olmayan ve hatta hatta felsefesine tamamen de ters olan bir organizasyonda nasıl yer alırlar aklım almıyor. Nasıl meşrulaştırıyorlar yaptıklarını çok merak ediyorum.
“Allah yolunda defile” veya “Allah rızası için şarkı yarışması” olarak mı?
Hadi onlar gerçek semazen değil diyelim. Mevlevihaneler niye itiraz etmiyor? Ezandan rep yapılsa mesela, yine böyle “ aa ne güzel işte Türkiye tanıtılıyor, İslam hoşgörüsü” falan mı diyeceğiz?
Tabii tabii. Teletabi..