"Haçlıları Müslümanların Tavrı Güçlü Gösteriyor"
Mlli Gazete yazarı Abdülkadir Özkan, 'Haçlıları Müslümanların tavrı güçlü gösteriyor' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Milli Gazete yazarı Abdülkadir Özkan, 'Haçlıları Müslümanların tavrı güçlü gösteriyor' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Özkan bugün yayımlanan yazısında, 'Bölgemizdeki terör örgütlerinin hedefinin düşünüldüğünde bile mesele anlaşılacaktır. Çünkü terör örgütlerini silahlandıran ABD ve koalisyon ortakları olduğu gibi bu örgüt militanlarının ellerine Haçlılar tarafından tutuşturulan silahların hedefi Müslümanlardır. Yani, Haçlılar adına Müslümanları katlediyorlar.' diyerek 'Zilletten, Haçlı-Siyonist ittifakının esaretinden kurtulmanın tek yolu Müslümanların birliğinden geçiyor.' ifadelerinde bulundu.
Yazının tamamı şu şekilde:
Haçlıları Müslümanların tavrı güçlü gösteriyor
Filistin’de İsrail’in kuruluşu başta İngilizler olmak üzere Haçlılar eliyle gerçekleştirildi. Bu gelişmeler yaşanırken haklı, haksız Müslümanlar seslerini çıkarmadılar/çıkaramadılar. Çıkanların ise sesi duyulmadı/duyurulmadı. Osmanlı’nın, Siyonist-Haçlı ittifakı eliyle parçalanması sırasında da ne yazık ki, Müslümanlar arasından bir takım vaatlerle kandırılmış yandaşlar buldular. Kimisi kral, kimisi başbakan oldu. Bir süre sonra da sömürgecilerin lütfu ile ele geçirdikleri makamları ve imkânları kaybetme endişesini yüreklerinde duymaya başladılar. Bunun sonucu olarak bu dünyaya dönük çıkarlarını kaybetme korkusuna kapıldılar. Böyle olunca da kendilerini belli noktalara getirenlerin esiri haline geldiler. Bölgemizde geçen yüzyılın başlarında belirleyici olan İngiltere ve ortakları iken giderek İngiltere’nin yerini ABD ve koalisyon ortakları aldı.
Dün ve bugün bölgemizi yeniden şekillendirenleri yönlendiren, çıkarlarının yanında bir de ortak dostları vardı. Bu dostun adı Siyonistlerdi. Bu noktada, hemen her yazında Haçlı-Siyonist ittifakına atıf yapıyor, bu ittifakı Müslümanlara yönelik zulmün sorumlusu olarak görüyor/gösteriyorsun, olanlarda Müslümanların suçu yok mu sorusu akla gelebilir. Elbette var. Olmasaydı, 3,5 buçuk Siyonist Yahudi Filistinlileri yerlerinden eder, kutsal mekânlarına girebilmeleri onların insafına terk edilir miydi? Kudüs’te son günlerde yaşananlara bile baktığımızda Haçlı-Siyonist ittifakı birlikte hareket ederken Müslümanların dağınıklığı can yakıyor. Dağınıklığında ötesinde İslam dünyasına yönelik gerçek tehdidi görmeyerek Müslümanlar aralarında kendilerine düşmanlar icat etmelerinin mantığı olabilir mi?
Böyle olmasaydı, Trump’ın Suudi Arabistan ziyaretinin ardından Katar’a karşı ambargo kararı alınır mıydı? Diyelim ki alındı ileri sürülen şartlar arasında Türkiye’nin Katar’daki birkaç yüz askerinin bulunduğu üssün kapatılması yer alırken aynı ülkede ABD’nin çoktandır iki üssünün bulunduğu bilindiği halde onlardan söz edilmiyor olması; daha doğrusu ABD’nin iki üssünden rahatsızlık duymayanların Türkiye’nin üssünden rahatsızlık duymalarının mantıki bir izahı olabilir mi? Aslında bunun bir tek izahı var; efendilerinin emrinden çıkamıyorlar, beklide çıkmak da istemiyorlar. Çünkü sahip oldukları konumları borçlu oldukları Haçlılara kendilerini borçlu hissediyorlar. Böyle olunca gerek Filistin’de gerek dünyanın çeşitli köşelerinde Müslümanlar Haçlı-Siyonist ittifakının hedefi oluyorlar. İşin acı tarafı Müslümanlara karşı çevrilen silahların paraları da bir takım Müslüman ülkelerden çıkıyor.
Bölgemizdeki terör örgütlerinin hedefinin düşünüldüğünde bile mesele anlaşılacaktır. Çünkü terör örgütlerini silahlandıran ABD ve koalisyon ortakları olduğu gibi bu örgüt militanlarının ellerine Haçlılar tarafından tutuşturulan silahların hedefi Müslümanlardır. Yani, Haçlılar adına Müslümanları katlediyorlar.
Trump’ın göreve başlamasının ardından Suudi Arabistan ziyareti ve bu ziyaret sırasında 280 milyar dolarlık, Katar’a yönelik abluka kararının açıklanmasının ardından Katar ile 12 milyar dolarlık silah anlaşması imzalanmış olmasını kimse tesadüf olarak nitelendiremez. Bu noktada sorulması ve cevabı araştırılması gereken soru Suudi Arabistan sipariş ettiği 280 milyar dolarlık silahı kimlere karşı kullanacaktır? Hedefte Haçlılar ve Siyonist İsrail’in olmadığı görülüyor. Belli ki ABD silahları doğrudan ya da bir takım terör örgütleri eliyle Müslümanlara karşı kullanılacaktır.
Kötümser bir tablo çizdiğimi biliyorum. Ancak, bu kötümserliğim bir ümitsizliğin ifadesi değil. Yani, Müslümanların birlik oluşturmasına olan ümidimi koruyorum. Çünkü zilletten, Haçlı-Siyonist ittifakının esaretinden kurtulmanın tek yolu Müslümanların birliğinden geçiyor. Bugün için bir takım yöneticiler kendilerini Haçlı-Siyonist ittifakına borçlu hissediyor olabilirler ama bir gün gelecek istemeseler de kendilerini Haçlılara değil Müslümanlara teslim etmek zorunda kalacaklar. Bu zorunda kalış olayların tabi seyri içinde olacaktır. Güce tapanlar taptıkları gücün kendilerini yok etmeye çalıştığını er geç göreceklerdir. Dileriz bu görüş çok geç olmasın.