Hakkı Yüceltmek Tüm Ümmetin Sorumluluğudur
İhvan-ı Müslimin Hareketinin Genel Mürşidi Muhammed Mehdi Akif'in yazısı...
Hamd/övgü alemlerin rabbi Allah’adır. Salat ve selam gönderilmişlerin en onurlusu, efendimiz güvenilir yol gösterici Muhammed’e, aile ve ashabına olsun.
Yenilgi çigliklarinin yükseldiği, aşirılıkların ardı sara geldiği, bağlılık alaylarının hızlandığı, Amerikan baskısı ve azgın Siyonizme sadakat ve itaatin zorunluluğunun öne çiktigi, her hakka çagrinin bir irtidat olduğu, her İslam’ın önemliligine bağlılığın tepkime olduğu, işgale direnmenin bir yoldan çikis ve terör sayıldığı bir zaman…
Müslüman Kardeşler, mesele ile köklerine dönüyor. Rableri katında kendisinden sorulacakları emaneti topluma götürmek için. “Biz emaneti göklere ve yere sunduk da onu taşimaktan kaçındılar ve ondan endişe ettiler. Fakat insan onu yüklendi. Çünkü o, çok zalim ve çok cahildir.”(Ahzap, 72) Bu sorumluluk, hakim-mahkum, yaşlı-genç, bilen-bilmeyen istisnasız herkesindir. Herkes -konumu, güç ve imkanları nispetinde sorumlulukta eşit, emanet konusunda mesuldür.
Kimileri, batı yayınlarının İslam toplumunun evlatlarının akıllarında yaydığı kültür karşisında bitkinliğe düşmektedir. Toplumumuzun karşilaşma, beka ve büyüklük, azgınlık ile sapkınlığa karşi engellemelerin sebeplerine sahiplik gücü kaybolmuş yahut Müslümanların kuvveti kırılmıştır. Bu da, ümmetimize karşi fırsat bekleyenlerin çalismalarinin amacıdır. O saat, onlar için her şey yolunda olması, ümmetimiz onlara değersizce boyun eğip eğilmesi demek olup istediklerini yaparlar.
Müslüman Kardeşler, tüm ümmeti -başta yöneticileri- ufuklarda yankılanan, yeri ve yedi göğü dolduran, her inanan kişinin içine üstünlük ve yücelik manalarını vahyeden ilahi sese kulak vermeğe çagiriyor: “Allah’ındır Üstünlük/izzet, elçisinin ve inananların.”(Münafikun, 8)
Bu çagriya yönetici ve halkımızın yürekleri karşilık verdiğinde ümmetimiz, Allah’ın hakimiyetinin gerçekliğine karşi batılı uyuşturucu etkilerinden kurtulacaktır. Çalisana yardım edilecek, zulme uğrayan savunulacak, esir edilen kurtarılacak, savaşilan, evinden ve yerinden çikarilan güçlendirilecek, kendisine sığınanı koruyup yüceltecek ve onunla korunacaktır: “Kendisine yardım edene Allah’ın yardım edecektir. Allah, güçlü ve üstün gelendir.” (Hac, 40)
Ey insanlarımız!
Nice yol, siyaset ve yapma kanunlar gördünüz. Bugün ise siz, nefsinizle baş başa büyük bir yolda, hesapları vermek ve sömürgecinin bitkinliği içlerinize sızdırmak, yenilgi ruhunu kalplerinize hakim kılmak için sizi kendisinden uzaklaştırmaya çalistigi Allah’ın kaynağının ışığında duruşları belirlemekle sorumlusunuz. Bu grubun ayırması, tüm birlik düşüncesini uzaklaştırmaktadır. Bu grubun elleri bölgeleri sonra da fertleri yemeye uzanmaktadır. Artık, Allah’ın kaynağına ve iman ehlinin dostluğu ile, güç vermesi için Allah’ın desteğine dönmek ve İslam Ümmetinde saklı olan üstünlük sırrını açığa çikarmak gerek. “Allah, inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çikarir.”(Bakara, 257), “Başkası değil, Allah’tır dostunuz. O’dur yardım edenlerin en iyisi.”(Ali İmran, 150), “Dostunuz ancak Allah, elçisi ve namaz kılıp zekatı veren ve ruku eden inananlardır.” (Maide, 55), “Şüphesiz,benim dostum, kitabı indiren Allah’tır. O’dur, iyileri gözetip dostluk eden.”(Araf, 196), “Allah’ın bize yazdığından başkası başimıza gelmez. O’dur bizim Mevlamız. İnananlar O’na güvenip dayansınlar.” (Tevbe, 51), “Bilin ki, Allah’ın dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir de. Onlar O’na inanmış ve ona karşi gelmekten sakınmışlardır.(Yunus, 62-63), “Bu, Allah’ın inananların dostu, inkar edenlerin ise bir dostunun olmadığındandır.(Muhammed, 11 ).
Hangi güçtür, Allah’ın kendisine nispet ettiği topluluğu köleleştirecek? Bir grup için hangi fazilettir, Allah’ın, dostluğunun fazileti ve yöntemine uymayı ihsan ettiğinden daha üstün olabilir? Hangi imparatorluk izzeti-Allah’ın izzetinden kendisine verdiği ümmetin- üstünlügünden daha aziz/üstündür? “Üstünlük Allah’ın, elçisine ve inananlarındır. Fakat iki yüzlüler bilemezler.” (Munafikun, 8)
Allah’a dostluk hissini yenileyin ey İslam dünyasının halkları! İslam sancağını yükseltin! İslam devletini kendinizde ikame edin/kurun ki, toprağınızda ikame olsun/kurulsun. Bilin ki, İslam sizinle olmazsa, sizsiz olur. Fakat siz onunla olursanız, asla başkası ile olmazsınız. “Şayet yüz çevirirseniz, sizden başkasını getirir de onlar sizin gibi olmazlar.”(Muhammed, 38)
Bu bilimsel ilerlemişlik ve kazanımlar ile zulüm ve zorba ellerin bağladığı bu medeniyet sizi aldatmasın. Bu çirkin yayılma sizi zayıflatmasın yada kandırmasın. Parlak sözler sizi gerçeklerden alıkoymasın yahut meşgul etmesin. Ne de görülenler, cevherlerden. İslam’ınızda, dünyanın mutluluğu, avretin kurtuluşunu içeren bir kaynak vardır. Bu delile gereksinim duymadığımız siyaset/tutumumuzdur. Bununla kendinizi eğitin, başkasını ona çagirin. O zaman dünya ve avrette zaferi elde edersiniz.
Biri şöyle diyor: Güçsüz düşürülmüş bir ümmette bir tek birey ne yapabilir? Buna cevap Mustafa’nın -Allah O’na salat ve selam etsin- sözleri arasındadır: “İyilikten hiçbir şeyi az görme!”geçmişte bize güzel örnekler vardır. Topluca yapma şiarını yüceltmişlerdi, konuşmayı değil; Bir kişinin eylemini, bin kişinin biri için yaptığı konuşmadan daha iyi gördüklerini teyit ederek. Müslüman kişi, iyiliklerde yarışan, kötülükleri kapatan olsun. Ölçüsü ne olsa da zulmü kaldırmalı, çapi ne kadar dar olsa da hakkı desteklemeli, aşirılığa gitmeksizin hakka tutunmalı, destekleyen bir söz ile de olsa mazluma yardım etmeli, işgale direnen mücahide destek olmalı, seher vaktinde secde duaları ile olsa da hurumat/korunmuş ve mukaddesatı savunmalıdır. Müslüman çevresindekilere gerçekleri telkin etmeli/anlatmalı, emeli nefislerde ve ümmetin haklarının gerçekleşmesinde azimli olmalıdır.
Yöneticilere gelince;
Onları, Tarih kitaplarının sayfalarının baskılarla dolduğu gerçeği ile anıyoruz. İnsanların kinini ve Allah’ın öfkesini üzerlerine çektiler. Fakat o zamanda yönetici ve ileri gelenler olarak ölümsüzlestiler. Hak ile ortaya atılıp sırf Allah rızası için şahadete razı oldular. Hakikate aydınlatıcı, yurtlarına muhafaza ve koruma oldular. Bugün ise, halklarınız sizden hakk(ı savunmak için) duruşunuzu beklemektedir. Aşirılık çagrilarinin ardına düşmeyiniz.
Annapolis konferansına Araplar ve diğerleri düşünmeksizin ve kaynaksız ona koştular. Aşağı yukarı ileri geri herkesi bildiği gerçeği örtmek istiyorlar. Bu da, Siyonistlerin Filistin’i işgal ettikleri, halkını sürdükleri, evlerini yıktıkları, topraklarını yaktıkları ile erkekleri, kadınları ve çocuklarini öldürdükleri gerçeğidir. Bu gerçeklik ve bunun gerektirdiği bu yerlerin özgürlestirilmesi ve mukaddesatın kurtarılması için ciddi hareket ve çalisma hafızalarımızdan bir an bile çikmamasi gerekir.
Arap-İslam ümmetinin yetkilileri bu gerçekten gafil olup amerikan yönetimine razı olsalar da bizim ümmetin halklarındaki, vakıayı anlamanın seviyesi yüksek olmasına rağmen bunun sürekli olması, hakka bağlanması ve yapılabilecek tüm araçlarla savunulması konusundaki düşüncemiz büyüktür.
İslam ümmeti aleyhine fırsat gözleyenler, yurtlara yönetmekten, halklarına boyun eğdirmekten, servetlerini yağmalamaktan ve ürünlerini almaktan başkası ile ikna olmazlar. Bakın Irak ve Afganistan ve Somali’de yaptıklarına. Bir diğeri, parçalama hançeri, sudan bölmek istiyor. Entrika parmakları Lübnan’ın istikrar ve güvenliği ile oynuyorlar. Böylece sömürü silsilesi, böl-rahatla şiarını yükseltmektedir.
Ümmetin gençleri…
Arzular/istekler sizi düğümlemiştir. Şu zamanda İslam aleyhine fırsat gözetleyenlerin silahları size yönelmiş, cehaletle sizi kuşatmış, günah/suçla sizi hak yoldan çeviriyorlar. Ümitsizlik ve başarısızlığa uğratmak/bozmakla sizi kuşatmaya çalisiyorlar. Her gün silahlar yenileniyor. Farklı alanlarda ışığında yürüyeceğiniz, yol göstermesi ile buluş yapacağınız, aydınlığında ilerleyeceğiniz bilgiyi elde edin. Ta ki suya yazmayasınız yahut sizden başkasının güçlendirip bağladığını sizin çökertesiniz.
Siz öncekilerde ve sizden sonra geleceklerde bu isteğin yayılması için çalisiniz. Sizin sorumluluğunuz ağır, olaylar ve şartlar kesintisiz sürmektedir. Ona yönelmek için gençlerin önemsemesine gereksinimi vardır. Bundan dolayı inancınızı yenileyin. Amaç ve hedeflerinizi belirleyin/saptayın. Gücün başi, inanç gücüdür. İkincisi birlik ve birbirine bağlanmak/irtibattır. İnanın ve kardeşler olun. Samimiyetle çalisin. Bundan sonra zaferi anını gözleyin. Allah’ın izni ile o, çok yakındır. İnananları müjdele!
Müslüman Kardeşler, Allah’ın sünnetleri/doğa yasalarının üstün olduğuna kesin bir şekilde inanmaktadır. Kanunları sabittir. Yolun uzunluğu sizi yürümekten alıkoymasın. Yağmurun ilki bir damladır. Bin mil yola, bir adımla başlanır. Güvenen ve bilenin, bilgi ve marifete sarılan, inancı ile sakınanın, bağlılığı ile yükselen, zafere yakin inananın hareketi gibi davranın. Allah, sizinledir ve amellerinizi eksiltmez. “önce de sonra da iş, Allah’ındır. O gün inananlar Allah’ın yardımı ile sevinecekler. O, istediğine yardım eder. O, üstün ve bağışlayandır. (Bu) Allah’ın sözüdür, Allah, sözünden dönmez, fakat insanların çogu bunu bilmezler.”(Rum, 4-7)
Allah, efendimiz Muhammed’e, aile ve ashabına salat, selam ve rahmet etsin. Hamd/övgü alemlerin Rabbi Allah’adır.
Bu makale, İbrahim OSMANOĞLU tarafınfan Velfecr için tercüme edilmiştir.