Ahmet Taşgetiren
Halkta panik iktidarda çaresizlik
Belli ki MHP lideri Bahçeli “Türk milletinin asaleti” ile bağdaştıramıyor. Şu marketlerdeki ucuz yağ boğuşmasını… Şu sözler bu infialin yansıması: “Ucuz yağ alabilmek için marketlere yığınak yapılması, insanlarımızın birbirinin üstüne çıkma pahasına yağ almak için telaşlanması bize yakışmayan, vakarımızı ve sağduyumuzu yansıtmayan köhne görüntülerdir.”
Köhne görüntüler…
Oysa insan bu. Bazen tanınmaz olur.
Daha yeni okudum Primo Levi’nin “Bunlar da mı İnsan?” kitabını. Levi bir İtalyan Yahudisi. Bir Alman toplama kampında, bir çok Avrupa ülkesinden toplanıp getirilen çok farklı mesleklere mensup Yahudilerle birlikte yaşadığı bir yılı anlatıyor. Kitabın kapağına yansıyan soru, aynı ırktan - dinden, aynı düşmanlığa hedef olan, aynı mağduriyeti yaşayan, dolayısıyla dayanışma içinde olması beklenen insanların açlık, susuzluk, hastalık, aşağılanma ortamında nasıl insani duyarlılıklarını kaybettiği, birbirinin kaşığını, yemek kabını, ayakkabısını, hatta giydiği kamp giysisinin yamalarını çalacak hale geldiği, yanı başındaki yatakta can veren insanlara duyarsızlaştığı durumu ifade ediyor.
“Kıtlık bilinci” diye tanımlıyor galiba psikologlar bunu. Yemek araştırmacıları, toplumların birçok yemek türünün, böyle ortamlarda ortaya çıktığını yazarlar.
Sayın Bahçeli, böyle bir ortamı yaşamamış olabilir. Ama şu an iktidarın bir tür ortağı olarak, evet, aslında çok asil olan insanların bile böyle bir duygu anaforu içinde birbirini parçalar hale gelebileceğini görmek ve sebebini anlamak durumunda.
İnsanlar, çoğu emekli insanlar, kadınlar, saatlerce soğukta beklemek pahasına neden ucuz ekmek kuyruğuna giriyor? Neden “ucuz et”, “ucuz ayçiçek yağı” ucuz şu bu…. insanların duygularını allak bullak ediyor. Neden akaryakıt zammı beklentisi akaryakıt istasyonları önünde binlerce araçlık kuyruklara yol açıyor? Neden bir çuval bedava kömür için kadın – erkek insanlar birbirini çiğniyor?
“Bize yakışmayan, vakarımızı, sağduyumuzu yansıtmayan köhne görüntüler…”
Bir de yargılıyorsunuz o perişanlık içine sürüklenen insanları…
Sor bakalım neden? Neden bir insan, üç kuruşluk indirim için market market dolaşır?
Bahçeli’den başladım ama, asıl iktidarın büyük bölümündeki duyarsızlığa işaret etmek lazım. “Halkın sıkıntı yaşadığını görüyoruz” sözleri bile bir lütuf gibi sunuluyor. Yoo, görmüyorsunuz, hele hiç mi hiç yaşamıyorsunuz… Onun için insanlar “Gel asgari ücretle bir hafta yaşa” diye sesleniyor iktidardakilere… “Eİtibardan tasarruf olmaz” mantığıyla saltanatınızdan bir gram taviz vermiyorsunuz. Size kol – kanat gersin diye oluşturduğunuz medyanız da var. Ondan sonra gelsin “Nankör…. Giden gitsin….” söylemleri…
Adını koyalım: Halk panik yaşıyor.
Bugün Türkiye’de evinde akaryakıt zamlarının konuşulmadığı kaç aile vardır? Burnundan soluyan çiftçi, nakliyeci, şehirlerarası otobüs firmaları, taksiler, dolmuşçular ve tabii altlarına bir otomobil çekebilmiş olanlar… Vergiler vs o hale geldi ki, bir otomobili kapıda durdurmak bile orta gelirli insanları düşündürüyor.
Bugün Türkiye’de dövizin 13-14 civarında tutulabileceğinden emin olan kaç insan vardır?
Bugün Türkiye’de temel gıda ürünlerinin yarın nereye uçacağından kaygı duymayan kaç aile vardır?
İktidarın alt gelir gruplarını mahrumiyet standardına alıştırdığı söylenebilirse de “Orta gelir” grubu bile panik yaşıyor.
ÇARESİZLİK
Peki çare?
İnsanlar tabii olarak çareyi ülkeyi yönetenlerden bekliyor. Ama görünen o ki, orada “Çaresizlik” durumu söz konusu. Çare bulsalar herhalde, her gün akaryakıta böylesine “fahiş” evet “fahiş” zam yapmazlar. Çareleri olsa, çareyi devreye sokarlar ve insanların içini durulturlar. “Yoklukların sebebi falanca muhalefet partisiymiş…” Bu, politika mı Allah aşkına, bu devlet yönetimi mi? Yukardan aşağıya, konuşmalara bakıyorsunuz, laf ola beri gele. İşte tam da bu görüntüler vatandaşta paniğe yol açıyor. Bakanlar değişiyor, temel kurumların yöneticileri peş peşe değişiyor, gözleri ışıldayanlar geliyor, bir süre sonra gözlerindeki ışık sönüyor. Hadiii, yeni bir bakan gelsin.
Demek ki “En Tepede olan”ın da bakan ve yönetici değiştirmekten başka çözüm imkanı kalmadı. Vatandaştaki paniğin bir sebebi de bu olmalı. Değişen bakanlar ya da yöneticiler, Cumhurbaşkanı’nın talimatlarını dinlemiyorlar mı yoksa zaten talimatlar problemli de, kimse ona itiraz edemediği için çarpıklıklar, yalpalamalar devam ediyor?
Ben sayın Bahçeli bir kere daha düşünse derim: Acaba “köhne görüntüler” gerçekte nerede? Halkta mı halkın psikolojisine yabancılaşan yöneticilerde mi?