Hamas Fethül İslam Örgütü ile Birçok Konuda Ayrı Düştüklerini Bildirdi.
Hamas'ın Lübnan'daki Temsilcisi Üsame Hamdan, Bir Haftadır Trablus'a Bağlı Nehrül Barid Kampında Lübnan Ordusuyla Çarpışan Fethül İslam Örgütü ile Birçok Konuda Ayrı Düştüklerini Bildirdi.
Hamas Direnişinin Lübnan'daki temsilcisi Üsame Hamdan, bir haftadır Trablus'a bağlı Nehrül Barid kampında Lübnan ordusuyla çarpışan Fethül İslam örgütü ile birçok konuda ayrı düştüklerini bildirdi.
Çatışmaların başladığı günden itibaren tüm Filistinli grupların ortak bir tutum belirlemesi için çalıştıklarını ve bunda başarılı olduklarını söyleyen Hamdan, Lübnan'ın egemenlik ve bağımsızlığını sembolize eden orduya karşı yapılan saldırıları Hamas olarak kınadıklarını ifade etti.
Lübnan hükümeti ve ordusuyla da çeşitli defalar temasa geçerek kampta yaşayan sivil halkın güvenliğinin temin edilmesini talep ettiklerini anlatan Hamdan, tüm bu çabalara rağmen sivillerin hedef haline geldiğini, bunda görevini layıkıyla yerine getirmediği için Birleşmiş Milletler'e (BM) bağlı Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı'nın (UNRWA) da payı olduğunu savundu.
Nehrül Barid kampında patlak veren olayların bir Filistin-Lübnan çatışmasına dönüşmesinden şiddetle kaçınmak gerektiğini anlatan Üsame Hamdan, ABD'nin Lübnan ordusuna yaptığı askeri yardım konusunda ise "Lübnan'ın iç meselesi" olduğu gerekçesiyle yorum yapmaktan kaçındı.
Hamdan, isim vermeden zikrettiği "kimi dış güçlerin" Filistinlilerin vatanlarına geri dönüş hakkını ellerinden almalarına fırsat tanımamak için soruna barışçıl bir çözüm üretilmesi gerektiği üzerinde durdu. Üsame Hamdan, El Kaide'nin Nehrül Barid kampına operasyon düzenlenmemesi için Lübnan'a karşı savurduğu tehditleri ise şöyle değerlendirdi: "Biz işgale karşı direnmekle masum sivilleri hedef almak arasında farkı iyi biliyoruz. Bu durum İslam Dini'ne de aykırı. Yüce Allah 'Kimsenin günahı kimseye yüklenmez' diye buyuruyor. Hakkını savunmak ve nefsini müdafaa etmek başka şey, konuyla bağlantısı olmayan masumları hedef almak başka şeyler. Şunu ifade edeyim; ortada bu kasetin gerçekliğini yansıtacak bir delil de yok. Lübnan'ı karıştırmak isteyenler böyle bir şeyi gündeme getirmiş olabilir."
Hamdan, konuşmasında, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın Güney Lübnan'ın İsrail işgalinden kurtuluş yıldönümü nedeniyle yaptığı konuşmasında ortaya attığı, "Lübnan'ın Irak'tan sonra ikinci bir ABD-El Kaide hesaplaşma sahasına çevrilmek istendiği" iddiasına da değindi. Hamdan, yaptığı açıklamada, "Bugün herkes çok iyi biliyor ki, ABD kendi fikirlerini dayatmak ve programını yürürlüğe koymak için bölgede yaşanan her türlü soruna müdahil oluyor. ABD şu an Irak'ta çok büyük bir kriz yaşıyor ve buradaki
başarısızlığını örtmek için başka ülkelere kriz ihraç ediyor. Başta Lübnanlılar ve Filistinliler olmak üzere hemen herkesin bu konuda uyanık olması gerekiyor" dedi.
Hamdan, "Nehrül Barid kampında başlayan çatışmalar ve sonrasında meydana gelen patlamalar Lübnan'da yeni bir iç savaşın habercisi mi?" şeklinde bir soruya şöyle karşılık verdi: "Her şeyden önce Lübnan iç savaşının başladığı 1975 yılı ile günümüz arasında büyük farklılık var. O zamanlar Lübnan ve Filistin arasında bir kriz söz konusu. Bugün ise böyle bir kriz olduğunu düşünmüyoruz. 1975 yılında Lübnanlılar bazı anayasal konuların yorumlanmasında kendi aralarında ters düşüyorlardı. Ancak 1990 yılında
imzalanan Taif Anlaşması bu ihtilaflara nokta koydu. Hem Filistinli mülteciler hem de Lübnanlılardan saygı gören Lübnan ordusu ülkede iç huzurun güvencesi konumunda. Bu yüzden iç savaş günlerine yeniden dönülmesini uzak bir ihtimal olarak görüyorum."