HAMAS, İbrahim Camii Katliamı'nın 31. Yıldönümünde Açıklama Yaptı

HAMAS, İbrahim Camii Katliamı'nın 31. Yıldönümünde Açıklama Yaptı

listin İslami Direniş Hareketi Hamas, işgalci İsrail'in 31 yıl önce Hebron'daki İbrahim Camii'nde gerçekleştirdiği katliamın yıldönümünde bir açıklama yayımladı

Açıklamada, "İşgalcinin katliamları, topraklarımız üzerinde meşruiyet veya egemenlik sağlamayacak ve halkımızın direniş iradesini kıramayacaktır" denildi.

Hamas, "1994 yılında aşırı Siyonist suçlu Baruch Goldstein tarafından işgal askerleri ve sınır polisiyle birlikte gerçekleştirilen İbrahim Camii katliamının 31. yıldönümünde 29 şehit verildi ve onlarca çocuk ve yaşlı yaralandı" ifadelerini kullandı. Açıklamada, "İşgalcinin Batı Şeria ve işgal altındaki Kudüs'teki suçlarını artırması, ilhak ve zorla yerinden etme planlarını sürdürmesi, Mescid-i Aksa'yı ihlal edip kirletmesi devam ediyor" denildi.

Hareket, "İşgalcinin bu saldırgan tutumu, topraklarımıza, halkımıza ve kutsal yerlerimize yönelik sistematik suç politikasını bir kez daha teyit ediyor. Bu, uluslararası normlar ve anlaşmaların açık bir ihlalidir ve uluslararası toplumun işgal ve saldırıyı reddeden kararlarını hiçe saymaktır" görüşünü dile getirdi.

Hamas, Gazze Şeridi, Batı Şeria, Kudüs, 1948'de işgal edilen Filistin toprakları ve mülteci kamplarında yaşayan Filistin halkını selamladı. Ayrıca, İbrahim Camii katliamının "Filistin halkına yönelik faşist, sistematik ve tekrarlanan bir model olduğunu" belirterek, "Dünya, suçlu Benjamin Netanyahu, aşırılıkçı hükümeti ve Siyonazi ordusu tarafından Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıda bunun detaylarını gördü" ifadelerini kullandı.

Açıklamada, "Bu kişiler, sadece toprağımız ve halkımız için değil, bölgenin ve dünyanın güvenliği ve istikrarı için de gerçek bir tehdit oluşturuyor. Bu, uluslararası toplumun sessizliği ve ihlalleri suç sayma ve durdurma konusundaki başarısızlığı altında gerçekleşiyor" denildi.

Hareket, Batı Şeria ve işgal altındaki Kudüs'teki Yahudileştirme ve yerleşim planlarının, "halkımızı korkutma veya tarihi gerçekleri çarpıtma konusunda başarılı olamayacağını" ve "işgalcinin toprağımız üzerinde meşruiyet veya egemenlik sağlayamayacağını" vurguladı. Açıklamada, "Halkımızın direniş iradesini kıramayacak ve toprağını ve kutsal yerlerini savunmaktan vazgeçiremeyecek" ifadelerine yer verildi.

Hamas, "Halkımızın hafızası canlıdır, düşmanın kendisine karşı işlediği bu suçları ve katliamları unutmayacak ve affetmeyecektir. Bunların son örneği, 15 aydan fazla bir süredir Gazze Şeridi'ndeki halkımıza yönelik soykırım suçları ve Batı Şeria ile Kudüs'teki devam eden suçlardır" dedi. Açıklamada, "Bu suçlar, tanımlanmış, belgelenmiş ve sabittir ve zaman aşımına uğramayacaktır" ifadeleri kullanıldı.

Hareket, Uluslararası Adalet Divanı, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve dünyadaki tüm insan hakları örgütlerine, "işgal liderlerinin toprağımıza, halkımıza ve kutsal yerlerimize karşı işledikleri korkunç suçlardan dolayı yargılanmalarının sağlanması" çağrısında bulundu. Açıklamada, "Bu kişilerin yargılanmaktan ve cezalandırılmaktan kurtulmalarının önlenmesi ve işgalin suçlarını ve katliamlarını destekleyen ve ortak olan Amerikan baskısının reddedilmesi gerekiyor" denildi.

Hamas, İbrahim Camii katliamının 31. yıldönümünde, Gazze Şeridi, Batı Şeria, Kudüs, 1948'de işgal edilen Filistin toprakları ve mülteci kamplarında yaşayan Filistin halkına, "direnişi sürdürme, ulusal dayanışma ve birlik bağlarını güçlendirme ve tek bir blok halinde durma" çağrısında bulundu.

Hamas, Filistin halkına hitaben, "Sizler, düşmanın ve destekçilerinin yerinden etme ve ulusal davamızı tasfiye etme planlarının parçalanacağı kayasınız" ifadelerini kullandı. Açıklamada, "Haklarımızı elde edene, özlemlerimizi gerçekleştirene, düşmanımızı yenene ve başkenti Kudüs olan bağımsız devletimizi kurana kadar sizinle aynı siperdeyiz" denildi.

25 Şubat 1994: İbrahim Camii Katliamı

25 Şubat 1994'ün Ramazan ayında, işgalci Siyonistler tarafından Filistin'in El Halil kentinde büyük bir katliam gerçekleştirildi. El Halil'deki Hz. İbrahim Camii'nde sabah namazında gerçekleştirilen, 67 Müslümanın katledildiği ve 300'e yakın kişinin yaralandığı katliam, hafızalardaki tazeliğini koruyor.

Siyonistler, Kudüs'ten sonra ikinci hedefleri olan Peygamberler diyarı Filistin'in güzide şehirlerinden El Halil kentindeki Hz. İbrahim Camii haremini istila edip orayı tamamıyla bir Yahudi sinagoguna çevirmeyi amaçlıyordu.

Ramazan ayının 15'ine denk gelen cuma günü sabah namazının kılındığı esnada, camii şerife toplanan Müslümanlar, tertemiz bedenleriyle Rablerine yönelmiş, huzur ve huşu içinde O'na rüku ve secde ederlerken, arkalarından gelen kurşun yağmuruna tutuldular. İşgalci Siyonistlerin kinlerini saçtığı o kurşunlar, Rablerinin önünde eğilmiş olan Müslümanların temiz bedenlerini hedef almıştı.

67 Müslümanın katledildiği, 300'e yakın kişinin yaralandığı El Halil katliamına dünyanın sessiz kaldı. Bu vahşet, işgalciler tarafından dünya kamuoyuna, Barush Goldstien adındaki akli dengesi yerinde olmayan aşırı dinci bir Yahudi tarafından işlenen cinayet olarak lanse edildi.

El Halil Katliamı terör şebekesinin planlı yaptığı katliamlardandır

Oysa katliamı aklı dengesi bozuk bir Siyonist canavarın tek başına yapmadığını, katliamdan sonra görgü tanıkların ifadesinden de anlaşılıyordu. O gün katliama şahit olan bir görgü tanığı sonraki günlerde olayı şöyle aktarıyordu:

“Biz birinci rekatı kılarken Yahudilerden, asker elbisesi giyinmiş bir kişi yanımıza girdi. Kulaklarında kulaklık vardı. Bu kişi üzerimize ateş etmeye başladı. Silahının şarjörü boşaldıkça yanındaki ikinci kişi dolduruyordu. Ben sabah namazlarına gelmeyi adet edinmişimdir. Başka zamanlar her gün o vakitte burada otuz kırk asker bulunurdu. Ama o gün sadece dış kapıda yedi asker vardı. Sürekli yedi veya sekiz askerin beklediği iç kapıda ise hiç kimse yoktu. O sabah, o kapıda hiçbir asker görmedim. Saldırgan Yahudi üzerimize ateş etmeye başlayınca dışardaki askerler içeri girip bizim üzerimize göz yaşartıcı bomba atmaya başladılar.”

Sadece camide gerçekleştirilen saldırıyla sınırlı kalmayan katliamda, yaralı olan Müslümanlara dışardan yardım yapılması da engellendi. Hastaneye kaldırılan yaralılara da Siyonistler tarafından ateş açıldığı olayın görgü tanıkları ve hastaları hastaneye taşıyanlar tarafından dile getirilmişti.

El Halil Katliamın perde arkası

Siyonizm ile göbek bağı olan "basın-yayın" organları, Müslüman Filistin halkının bağımsızlık ve varlık mücadelesini “Terör” olarak kabul ettirebilmek için ellerinden gelen bütün gayreti sarf ederken, işgalci Siyonistlerin vahşi katliamlarını ise “Bireysel Eylem” şeklinde yansıtıyorlardı. Oysa işgalci Siyonistler bütün bu katliamları planlı bir şekilde gerçekleştirmekte, ancak kendisinin çirkin yüzünün dünya kamuoyu tarafından görülmesini engellemek amacıyla pratikte “Ferdi Eylem” metoduna başvuruyordular. Yapılan saldırıların daha önceden planlanıp hazırlandığı, yararlanan Filistinli Müslümanlar tarafından sıkça dile getiriliyordu.

Katliam ile ilgili HAMAS'ın ilk açıklaması

25 Şubat 1994 tarihinde terör şebekesi tarafından gerçekleştirilen katliamı lanetleyen İslami Direniş Hareketi HAMAS, o gün şu açıklamayı yapmıştı:

“Siyonist katillerin mübarek Ramazan ayının tam ortasında, mübarek cuma gününde ve Halilurrahman şehrinde bulunan kutsal Hz. İbrahim Camii'nde namaz kılanları, secdede yakalayarak gerçekleştirdikleri bu katliam, onların İslâm'a ve Müslümanlara karşı gözü kapalı bir şekilde duydukları kinin göstergesidir. Bu katliam sadece Filistin halkını hedef almış değildir. Aksine açık bir şekilde İslam inancına ve medeniyetine yöneltilen bir saldırıdır.”

Katliamda ilk kurşunu sıkan Barush Goldstien kim?

Barush Goldstien, aslında Siyonizm ideolojisinin bir aynası, Filistin topraklarını işgal altında tutan zihniyetin bir portesi... Doktor olan bu kişi, gerçekleştirdiği katliamla aslında bir cani olduğunu göstermişti. ABD vatandaşı olan Goldstien, daha sonraları işgal altındaki topraklara yerleşmiş ve terör yuvası Kiryat Arba Yahudi yerleşim merkezinde oturmaya başlamıştı. Bu kişi Kach terör örgütünün eski bir mensubuydu. Terörist haham Meir Kahane'nin en katı bağlılarındandı. Siyonistlerin ordusunda üç yıl süreyle yedek subay olarak da görev yapmıştı.

Katliamdan sonra Hz. İbrahim Camii'nin durumu

24 Şubat 1994 tarihinde Siyonistler tarafından yapılan katliamdan sonra Hz. İbrahim Camii (Halilurrahman Camii) 9 aydan fazla bir süre kapalı tutulmuş ve tekrar açıldığında yarısı sinagog olarak düzenlendi. Her ne kadar caminin statüsü Hebron Protokolü ile kabul edildiği şekliyle aynen devam etmekte olsa da Müslümanların ve Yahudilerin her yıl 10'ar günlük özel günlerde Camii ve Sinagog'un tamamını kullanma hakları bulunuyor. İşgalci Siyonistler Mescid-i Aksa da olduğu gibi Hz. İbrahim Camii'nde de Müslümanların ibadet etmelerine müsaade etmiyordular. Kuşatma altında tutulan camiye ibadet etmek için giden Müslümanlar sık sık engellenerek gözaltına alınıyor.

Arşiv