Hangi Bakan'ı Kimse Takmaz?

Hangi Bakan'ı Kimse Takmaz?

Bir bakanlık vardır ki burada bakanın esamisi okunmaz. O bakanlıkta patron bakan değildir.

 Yusuf Gezgin/Aktifhaber

Bakanı Takmayan Bakanlık

Hükümetler politika yapımından ve bu politikaların yürütülmesinden sorumludurlar. Yaptıkları, yürüttükleri politikalardan dolayı da millete, TBMM'ye hesap verirler. İcraatlarının karşılığını sandıkta görürler.

 

Bakanlıklar, hükümetlerin politikalarının icra edildiği, uygulandığı organlardır. Hükümetler politikalarını bakanlıklar eliyle yürütür. Her bir bakan başında bulunduğu bakanlığı hükümet namına idare eder. Bakanlar kendi bakanlıklarının politikalarını belirler ve uygularlar. Bu politikaların sorumluluğu hükümete ve bakanlara aittir. Müsteşar dahil alttaki bütün memurlar hükümetin ve bakanın politikalarını, kararlarını icra etmekle mükelleftirler. Bütün bakanlıklarda o bakanlığın, kurumun patronu, sorumlusu, en üst yetkilisi bakandır. Bakana rağmen farklı uygulamalar içine giren yöneticiler-amirler, bakanın meşru emir ve talimatlarına uymak istemeyenler görevinden istifa eder veya bakan tarafından görevden alınırlar. Memuriyetlerine kendisine uygun görülen kadrolarda (müsavir, danışman, uzman vs.) devam ederler.

 

Bir bakanlık vardır ki burada bakanın esamisi okunmaz. O bakanlıkta patron bakan değildir. Hatta bakan, o bakanlık içinde etkinlikte ilk 10'a bile giremez. Bu bakanlıkta politikaları bakan belirlemez, kırtasiye işleri dışında bakan hiçbir işe karıştırılmaz, veri hazırlama memurları ve birkaç daktilograf dışında bakan kimseye emir veremez. Bakan o kurumda olanlardan, terfilerden, cezalandırmalardan vs. haberdar olmaz. Eğer onun imzasını gerektiren şeyler varsa iyi düzenlenmiş klasörler içinde evrak gelir, okunmadan-sorgulanmadan imzalanır ve geldiği yere geri gönderilir. Bu bakanlıkta bakan, atamalardan, bütçeden, harcamalardan ancak evrak üzerinde haberdar olur; çoğu zaman gelişmeleri medyadan bir vatandaş gibi öğrenir.

 

Aslında bu bakanlıkta dönen pek çok iş ve işlemden, atamadan, harcamadan başbakan, hükümet, hatta cumhurbaşkanı, TBMM haberdar değildir. Ama siyaseten bu bakanlığın bütün icraatı, faturası, hesabı yürütmeye, hükümetlere sorulur. Yani tam manasıyla "davul hükümetin, tokmak başkasının elinde" durumudur. Dahası bu bakanlık memurları hükümetlere, başbakanlara eylem planları hazırlarlar. Burada hazırlanmış planlar ülke gündemini sarsar, ama ne bakan, ne de başbakan bu memurlara karışamaz, ceza veremez, işten el çektiremez. Bütün bu işler bakanlardan, başbakanlardan daha etkin olan başkalarının elindedir. Bu kurumu ne bakan, ne başbakan ne TBMM, ne de TBMM adına denetim yapan, anayasal bir denetim kurumu olan SAYIŞTAY denetleyemez. TBMM'nin bütün kurumlar üzerinde bütçe denetimi vardır, ama bu bakanlığın bütçesi muhalefet ve iktidar tarafından hiç sorgulanmadan, irdelenmeden geçer. Bütçe görüşmelerinde en problemsiz, gerilimsiz, tartışmasız gündem bu bakanlığın gündemidir. 

Bu bakanlık hangisi sanırım anladınız; Milli Savunma Bakanlığı.

Bu durum heryerde böyle midir?    

 

Hayır bu ucube durum "demokratik" diye anılan ülkelerden sadece bizde böyledir. Bizde Milli Savunma Bakanlığı  kocaman bir bünye içinde hiçbir etkinliği, yetkisi olmayan küçücük, sanal bir kafadır. 

 

Bütün diğer politikalar gibi savunma politikalarını üretmek ve yürütmek de hükümetin yetki ve sorumluluğundadır. Ancak savunma alanı hükümetlerin sokulmadığı, "cıslı", "dokunulmaz" bir alandır. Aynen pek çoğu şehirlerin orta yerinde yer alan, tel örgü içindeki garnizonlar gibi, sivillere yasaklıdır; yasağa rağmen girmeye kalkanların başına iş gelir. Bu durum öteden beri sivillerce ve hükümetlerce  bilinir ve kurcalanmaz. Kimse başına iş almak istemez. Bu nedenle yıllardır bu memlekette hükümetler Milli Savunma Bakanlıklarına askerin sözünden çıkmayacak, onlarla uyumlu çalışacak, ülkedeki derin dengelere muttali adamlar atarlar. Bu bakanlar bakanlığın kırmızı plakalı aracına biner, makamın konforundan, imkanlarından yararlanır; ama işlere karışmazlar, karıştırılmazlar, zaten yetkileri de yoktur.  Bakanlıktaki en küçük askeri memur üzerinde bile bir tasarrufa sahip değildirler. Savunma politikaları, silah alımları, harcama kalemleri gibi işlere, MSB bakanı burnunu sokamaz.

MSB, ciddi düzenlemeler yapılarak, diğer bakanlıklar gibi; normal, hükümete hesap veren, bütçesi tartışılan, memurları amirlerine sopa göstermeyen, yaptıklarının ve harcamalarının hesabını veren bir bakanlık haline getirilmelidir.

 

Bunun olması için öncelikle Milli Savunma Bakanlığına asker karşısında paçasını salmayan, demokrat, delikanlı bir bakan atanmalıdır. Daha sonra bu bakan sekreteryasında bakanlığın teşkilat yapısı, görev ve yetkileri yeniden tanımlanmalıdır. Bakanlık bünyesine sivil güvenlik uzmanları alınmalı, güvenlik politikaları ve uygulamaları en azından sivil asker karşımı bir yapı tarafından üretilmeli. Bu politikalar Milli Güvenlik Kurumunda bakan tarafından gündeme getirilmelidir. MGK toplantılarına belki bakanın yanında Genel Kurmay Başkanı katılmalı, sivillere nispet edercesine her bir kuvvet komutanı MGK'ya alınmamalıdır. Bakanlık güvenlik politikalarının belirlenmesinde, atamalarda, terfi ve tayinlerde  etkin hale getirilmelidir. Askerler de sadece askerlik ve muharabe sanatıyla meşgul olmalıdır. Daha güçlü ve etkin bir ordu nasıl mümkün olur, ülke sınırları nasıl korunur, bir tehdit ve tehlike durumunda hangi askeri (siyasi, ekonomik vs değil) tedbirler alınır bunlarla meşgul olmalıdır.

 

Eğer militarizmden, darbelerden kurtulmak isteniyorsa MSB yeniden, sivil uzmanların etkin olacağı şekilde yapılandırılmalıdır.

Atanacak Milli Savunma Bakanları asker karşısında hazırola geçen, bir protokol bakanı, koltuk bakanı olmamalıdır. Bu bakanlığa sivil düşünen, yetkin, iradeli, muktedir, reformcu, demokrasiye inanan bakanlar getirilmelidir. Bakan bakanlık personelinin takacağı yetkilerle donatılmalıdır.

Milli Savunma Bakanlığında bir düzenlemeye ve reforma ihtiyaç var