Abdurrahman Dilipak
Havf ile Reca arasında
“Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim”. “Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde hayır olabilir.” “Bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikati bize öbür dünyada gösterilecektir.”
“Her topluluk layık olduğu gibi idare olunacaktır.” “Biz kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmedikçe Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir.” “Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmez.” “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım” diye sormamız gerek. “Allah (cc) servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirir, çevirir.” Bizim bütün bu açıklamalardan sonra, havf ile reca arasında bir yerde durmamız gerek. Yani korku ile umut arasında bir yerde durmamız gerek..
“Herkes için yaptığının karşılığı vardır.” Sonuç ne olursa olsun, eğer bu süreçte doğru yerde durur ve doğru şeyler yaparsak kurtuluşa erenlerden olacağız, bu işlerin sonucu güzel olsa da, bu kazançta bizim payımız yoksa, kaybedenlerden olacağız.
Yaşadığımız zamana ve mekana adil bir şekilde şahidlik etmemiz gerekiyor. Bir kavme olan düşmanlığımızın bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemesi gerekiyor.. İşi ehline vereceğiz, haksızlıklara, yolsuzluklara, rüşvete, torpile karşı çıkacağız.
Şunu unutmayalım, bizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi, kadiri mutlak, (mutlak iktidar sahibi) bir Allah’a iman ediyoruz.. Her şey Allah’ın iradesi içindedir. Biz sadece rızasına talip olacağız. Allah (cc) kendi irade ve rızasını gerçekleştirmek için başkalarının yardımına muhtaç değil.
Herkes seçimin sonucunu merak ediyor.. Biz liyakat ve sorumluluğumuzu düşünelim.. Sabırlı olalım. “Şöyle olmasaydı, böyle olmazdı” gibi bir akıl yürütme bizi doğru bir yere götürmez. Olup biten olaylar ile ilgili olarak geçmişe dönük ihtimal hesabı yapmanın kimseye bir faydası olmaz. “Mesela, babam kız olsaydı, ben kim olurdum!”
“Şu neden şöyle yapıyor?” diye akıl yürütmenin kimseye bir faydası yok. Şöyle olsaydı böyle olurdu” demek akıllıca bir akıl yürütme değil. Birileri öyle, bir başkası böyle davranacak. Birileri bu şekilde Cennete, birileri Cehenneme gidecek. Aslında, Cennet de Cehennem de 7 kat. Bizler parmak uçlarımız gibi farklıyız. Herkesin yaptıklarının ettiklerinin hesabını verecekleri bir gün var.
Sabır ve sükunet gerekli bugün. Unutmayalım, öfkeyle kalkan zararla oturur..
Seçim günü ve bir sonraki gün, yine ben hamdeden/ şükreden, sabreden ve direnen bir kul olacağım.
Benim için seçim bitmeyecek. Hayat seçimlerden ibaret. Hep hak-batıl, doğru-yanlış, çirkin-güzel, günah-sevap bunlardan birini seçeceksiniz.
Dikkat, bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde hayır olabilir..
Sakın kafanızı kiraya vermeyin. Din büyüklerinizi İlah ve Rab edinmeyin. İçimizdeki beyinsizlere dikkat edelim. Onların işlediklerinden, bizim durup sessiz kalmamızdan dolayı gazaba uğrayanlardan olabiliriz.
Siyasi başarı, sadece haklı bir dava gütmeniz ve çok çalışmanız, doğru şeyler yapmanızla mümkün olmayabilir. Allah bizi, mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir.. Bu arada bizim kendimizi değiştirmemiz, cahillikten ve zulümden, fısktan kaçınmamız gerekiyor..
Şunu bilelim ki kim zerre-i miktar iyilik ya da kötülük yapmışsa karşılığını görecektir.. Hak yolda yürüyenler mahzun olmayacaktır. Onlar için kaybetmek yoktur.. Unutmayalım ki, kazanılan zaferlerin hainleri olduğu gibi, kaybedilen savaşların kahramanları da vardır.
Biz, Allah’tan iyilikler ve güzellikler istiyoruz. Şüphesiz ki, o her şeyi hakkı ile gören ve bilendir..
Allahım bize hakkı hak, batılı batıl göster, hakta toplananlardan eyle. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet. Gazaba uğrayanların değil.
Selam ve dua ile.
yeniakit