Herkes PKK'lı Olacak
Lütfü Oflaz'la Haftanın sohbeti...
Lütfü Bey; hükümet teslim olan her PKK'lıya ev ve iş verecekmiş. Ne diyorsunuz buna?
- Öncelikle İslâm aleminin Kurban Bayramı’nı tebrik ediyorum. Ardından da bir itirafta bulunmak ve bir gerçeği hükümete duyurmak istiyorum. Ben gizli bir PKK'lıyım! Bir süre dağda kaldım. Sonra PKK adına şehirlerde çalışmaya başladım. Ancak bugüne kadar büyük bir ustalıkla PKK'lı olduğumu gizlemeyi başardım. Ama artık PKK'lı olduğumu gizlemek istemiyorum. Ve sizin aracılığınızla hükümete benim de bir PKK'lı olduğumu duyurmak istiyorum! Eh artık hükümet bana da bir ev verir, bir iş kurar değil mi? İşin şakası bir yana, hükümet teslim olan her PKK'lıya bir ev ve iş verecek olursa, bir anda herkes PKK'lı olmaz mı? Zaten milletin işsizlikten, evsizlikten kırıldığı bir ülkede böylesine bir proje herkesi PKK'lı yapmaz mı? Millet bir anda, tıpkı biraz önce benim yaptığım gibi, PKK'lı olduğuna dair itiraflarda bulunmaya başlamaz mı? Hükümetin verecek o kadar çok işi ve evi varsa, önce şehit ailelerine versin. Baksanıza şehit ailelerinin fertleri bırakın işi, evi, kendilerine ilgi bile gösterilmemesinden şikâyetçi. Ama hükümet ille de teslim olan her PKK'lıya ev ve iş vermeye niyetliyse, bilsin ki ben en has, en hakiki, en öz PKK'lıyım!
KANDIL SÖNMEDI!
- Kuzey Irak'taki PKK kamplarına yönelik sınır ötesi harekat Kandil Dağı'nın savaş uçaklarımızca bombalanmasıyla sınırlı kaldı. Bu konudaki değerlendirmelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
- Önce topyekün medyamızın Kandil'in savaş uçaklarımızca bombalanmasını nasıl değerlendirdiğine bir bakalım. Medyamızın yayınlarına bakılırsa "PKK'nın beyni dağıtıldı; PKK'nın beli kırıldı; PKK çökertildi; Murat Karayılan ve Cemil Bayık gibi PKK'nın lider kadrosu yok edildi." Medyamız böyle diyor ama, dünyanın en güvenilir haber kaynakları da PKK kamplarının hemen hemen hiç zarar görmediğini söylüyor. Irak Dışişleri Bakanı da "Türkiye kendisine verilen yanlış istihbarat sonucunda PKK kamplarını vuramadı, sadece birkaç sivil hedefi vurdu" diyerek bunu doğruluyor. Şimdi biz yalancılığıyla ünlü medyamıza mı güveneceğiz, doğruculuğuyla ünlü dünyanın en ciddi haber kaynaklarına mı güveneceğiz? Hadi diyelim ki sivil paşaların yönettiği medyamızın dediği doğru; Kandil'deki PKK kampı vuruldu. Ancak medyamızın yayınlarına bakılırsa "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu hava harekatını dünyada hiçbir güç başaramazdı." Siz ABD'den izin alarak, ABD'den istihbarat alarak, ABD'den satın aldığınız uçaklarla Kandil Dağı'nı bombalayacaksınız, ondan sonra da böylesine övüneceksiniz. Yahu İran ABD'den izin almadan, kendi istihbaratıyla, kendi yaptığı savaş uçaklarıyla her Allah'ın günü Kandil'i bombalıyor, ama sizin binde biriniz kadar övünmüyor. Hem elin yardımıyla gerdeğe girer gibi Kuzey Irak'a gireceksiniz, hem de böylesine övüneceksiniz, ayıptır yahu. Hem madem bir hava bombardımanıyla PKK'nın beynini dağıtmak, belini kırmak, işini bitirmek, Kandil'i söndürmek mümkündü de 30 yıldır bu neden yapılmadı? Medyamızın dediğinin aksine böylesine hava bombardımanıyla Kandil sönmez! Kaldı ki sadece hava bombardımanıyla bir sonuç alınacak olsa, ABD Saddam'ın işini bitirmek için 200 bin askerden oluşan kara birliklerini ta okyanus ötesinden Irak'a taşımazdı. Siz ABD izin vermese de tanklarınızla, toplarınızla, kara birliklerinizle Kandil'i kuşatabiliyor musunuz, Kuzey Irak'ta PKK'nın ürediği ne kadar bataklık varsa oraya kadar gidip kurutabiliyor musunuz, onu haber verin. Yalanın ve palavranın karışımından ibaret olan haberler vermeyin. Nitekim Kandil'deki PKK kampının bombalanmasıyla ilgili haberlerin yalandan, palavradan ibaret olduğu şuradan belli ki, güya bu bombalama sonucunda PKK'nın 700 bin doları da yanmış. Acaba medyamız yanıp yok olan parayı nasıl saymış? Hiç yanıp yok olan para sayılır mı; bu kadar yalancı bir medyaya inanılır mı?
CEZAEVİ'NDE OLACAKLAR ORDUEVİ'NDE!
- Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın PKK'nın 1980 sonrasında giderek büyümesi hakkında "İnsan hakları, demokrasi gibi insanlığın değer verdiği bazı yüksek değerleri elimizden kaçırdık. Onlar bize silah olarak döndü" şeklindeki itirafını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Türkiye gerçekten bir hukuk devleti olsa, Türkiye gerçekten demokratik bir ülke olsa, Genelkurmay Başkanı'nın bu itirafından sonra insanlık suçu işleyen, demokrasi suçu işleyen tüm Genelkurmay Başkanları, tüm kuvvet komutanları derhal yargı karşısına çıkartılır. Dönemlerinde işlenen işkence gibi insanlık suçlarından, darbe yapmak gibi demokrasi suçlarından yargılanıp cezaevlerine tıkılır. Dahası, bunlar 12 Mart darbesinden sonra kimseyi öldürmemiş Deniz Gezmiş'in asılması gibi, 12 Eylül darbesinden sonra suçu tam olarak kanıtlanmamış, üstelik asılması için yaşı büyütülmüş Erdal Eren'in idamı gibi cinayetlerden de sorumludurlar. Ayrıca eski Genelkurmay Başkanları, kuvvet komutanları "Vakti zamanında Kürtlerin sosyal isteklerini bile yıkıcı faaliyetler olarak gördük, yapmamız gerekenleri yapmadık, yapmamamız gerekenleri yaptık ve sonunda PKK sorunu bu boyuta geldi" şeklinde itiraflarda bulunduklarına göre, PKK'yla mücadelede on binlerce insanın kaybedilmesinden ve PKK'yla mücadele için yüz milyarlarca doların harcanmasından da sorumludurlar. Ama onlar tüm bu suçlarından ötürü cezaevlerinde çürüyeceklerine, orduevlerinde paşalar gibi yaşıyorlar! Hadi paşaları geçtik, hani Şemdinli'de bir kitabevini bombalamak iddiasıyla yargılandıkları sivil mahkemece 39 yıl hapse mahkum edilen astsubaylar vardı. Hani Genelkurmay Başkanımız Yaşar Büyükanıt, o astsubaylar için "Kendilerini tanırım, iyi çocuklardır" demişti. İşte o astsubaylar sivil mahkemenin kararı hiçe sayılarak dışarı salındılar ve bu yetmezmiş gibi daha iyi yerlere tayin edildiler. Demek ki bu ülkede mevzubahis olan Genelkurmay Başkanı'nın "iyi çocukları" ise hukuk da teferruat!
Vakit