Hizbullah'ın gizli şeftali bahçeleri

Hizbullah'ın gizli şeftali bahçeleri

"Bölge sakinleri, bize konuşmaya çekiniyor, ama içlerinden biri dikkatli olmamızı salık veriyor. "Hizbullah her yerde" diyor" Ama onları göremezsiniz, onlar sizi görür."

Bbc Muhabirinin izlenimleri ...

Elektriği, sıcak - soğuk suyu, duşu, hazır mutfağı, havalandırması var. güçlendirilmiş betondan tümü metal döşeli duvarlara sahip, üstelik bir dağın tam 100 metre altında...

"Bilinen tüm ordu mühimmatına ve çoğu hava saldırısına da dayanıklı..."

Eğer kendinize şöyle güneşli ama biraz da farklı bir yer arıyorsanız, Lübnan'a gidin. Çünkü bu ülkenin güneyi, böyle herkesin arzulayabileceği emlakla dolu.

Bunlar Hizbullah'ın gizli sığınakları... Geçen yıl ateşkesin ilanı ardından terkedilmiş yerler.

Lübnan dağlarının pek de güven olmayan bayırlarında düşe kalka kan ter içinde sayısız gün geçirdim. Amacım, hazırlamakta olduğum belgesel için çekimini yapacağım böyle sıkı korunan bir yer bulabilmekti. Peki, ama tüm o savaşçılar ve ağır silahları nereye kaybolmuştu?

İsrail sınırıyla Litani Nehri arasındaki bölgede devriye gezen Birleşmiş Milletler'e bağlı 10 bini aşkın barış gücü askerinin olduğu bir ortamda, eskiden nüfuzlarını güçlü şekilde hissettirdikleri bu yerlerde hareket etmeleri artık hayli güçtü.




Ama çevreden Litani nehrinin kuzeyinde, Birleşmiş Milletler bölgesinin hemen dışında yeniden konuşlanmaya başladıklarını duyuyordum. Buradan, İsrail'e, barış gücü askerlerinin üzerinden, uzun menzilli roketler atabiliyorlardı.

'Hizbullah her yerde'

Puslu dağların içlerine doğru yol alırken, kendisi de Hizbullah destekçisi olan sadık şoförüm Davud'un, "Allah'ın Partisi"nin geçen yaz savaş sırasında casusların hakkından nasıl geldiğine dair hikâyeleriyle vakit geçiriyoruz. "Nasıl silahları vardı bilmiyorum ama Ama bu casusları suçüstü yakalayıvermişler... Duvara yaslayıp üçünü de vurmuşlar" diyor Davud... "Sağ kalan olmamış."

Sessizlik içinde yola devam ediyoruz.




Böyle bir vakitte duymak istediğim bir hikâye değil bu neticede... Tam bir savaş ortamının içinde yapayalnızız. Bölgenin tamamında gizemli bir faaliyet sürüyor. Sağda solda bırakılmış buldozerler, toprak kazıcıları, çimento karıştırıcıları... Kimsenin olmadığı bir yerde... Üstelik etrafta yeni bir bina da göze çarpmıyor.
Burası yeni inşa edilmiş yollarla dolu ama hepsi trafiğe kapalı.

Hemen her yerde Lübnan Ordusu alışılmadık bir canlılıkla yollara kurulan barikatların başına adamlar yerleştirilmiş. Nihai kararsa siyahlar giyinmiş, ellerinde Motorola telsizleri olan sakallı beylere ait.

Bölge sakinleri, bize konuşmaya çekiniyor, ama içlerinden biri dikkatli olmamızı salık veriyor. "Hizbullah her yerde" diyor" Ama onları göremezsiniz, onlar sizi görür."

Bir diğeri, Hizbullah'ın aile çiftliklerindeki hareket alanlarını nasıl kısıtladığını anlatıyor. Onun deyimiyle, "Çocuklar" gelip çiftliğin orta yerine yüzlerce ton kum boşaltmış, bu kumu kamyonlarla başka bir yere taşıyorlarmış. Nereye götürdüklerini ya da ne yaptıklarını ise bilmiyormuş. Kum, beton yapımında kullanılan ana maddelerden biri... Beton da yeraltı sığınağı inşa ederken hayati önem taşıyan malzemelerin başında geliyor.

'Reddedilemeyecek teklif'

Yeni yollardan birinde ilerlemeyi sürdürüyoruz. Çamurlu bozuk ve dar yol, birdenbire kenarlarına fidanlar dikilmiş güzel bir yola dönüşüyor.

Tenis sahası büyüklüğünde düzleştirilmiş alanlar çıkıyor karşımıza, ardından, bir dizi beton bina, bir nöbetçi kulübesi ve bölgenin Hizbullah'a ait olduğunu gösteren bir işaret. Şoförüm paniğe kapılıp hızla gerisin geriye dönerek buradan uzaklaşıyor.

Tam paçayı kurtardık derken, koyu yeşil renkte bir kamyonet peşimize takılıyor. Hizbullah devriyesince alıkonuyoruz. Bize reddedemeyeceğimiz bir teklifte bulunuyorlar. Onlara, çiftlik evi gibi görünen yerlere kadar eşlik edeceğiz, "daha iyi filmler çekmemize yardım edebilecek birilerini bulacaklar."

Çiftlik evinin içinde Hizbullah hücresinin tamamını karşımızda buluyoruz. Ama korktuğumuz başımıza gelmiyor, bizi vurmuyorlar. Büyük sarı bir Hizbullah bayrağı altında oturtuluyoruz, bize şekerli çay ikram ediyorlar.

Anlattıklarına bakılırsa, burası askeri bir güvenlik bölgesi, ama Hizbullah bölgede kontrolü almaya başlamış. Hıristiyanları ya da Dürzîleri yerlerini terketmeye zorlamıyoruz diyor içlerinden biri. "Onlara iyi fiyat veriyoruz. Kendi istekleriyle ayrılıyorlar. Burada herkes toprak satın alabilir."

Meyve işi

Casus olmadığımıza ikna olmaları ardından serbest bırakılıyoruz. Tam aracımıza dönerken beklenmedik bir şey oluyor.

Hizbullah'ın adamlarından biri koşarak yanımıza gelip Allah'ın Partisi'nin bu yasaklı dağlardaki faaliyetleri hakkında gerçeği anlatmamızı istiyor. "Hizbullah, yeni sığınaklar, askeri üsler filan kurmuyor" deyip ekliyor "Tam tersine, meyve üretimi işine giriyoruz"

İtalya'dan şeftali ağaçları alacağız" sonra kendi üretimimiz olan meyveleri dünya pazarına satacağız... Dünyaya bizim burada ne yaptığımızı anlatman çok önemli."
Ona elbette herkese şeftalilerden bahsedeceğimi söyleyip "ama mümkünse, hemen gidebilir miyim lütfen?" diye de ekliyorum.

Kuşkusuz hiç de profesyonel değildi...

Ama evime güvenli şekilde dönebilmek aklımda, o anda, Hizbullah'ın şeftali bahçelerinin organik olup olmadığını sormayı unutuvermişim.

bbc