Hukukun İflas Ettiği Ülke (FOTO)

Hukukun İflas Ettiği Ülke (FOTO)

Sakarya Başörtüsü Platformu 131. Başörtüsü Eylemini gerçekleştirdi. Danıştay’ın aldığı karar ile Üniversitelerde yasağın tekrar başladığı dile getirilen açıklamada...

SAKARYA- Sakarya Başörtüsü Platformu 131. Başörtüsü Eylemini gerçekleştirdi. Danıştay’ın aldığı karar ile Üniversitelerde yasağın tekrar başladığı dile getirilen açıklamada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın AKP’nin kapatılması istemi ile açtığı davaya ilişkin değerlendirmelere de yer verildi.

Sakarya Başörtüsü Platformu 131. basın açıklamasını gerçekleştirdi. Açıklamayı SBP adına Sakarya Dayanışma Derneği Üyesi Kadrican MENDİ okudu. Halkın hak ve taleplerinin görmezden gelindiği, Müslümanca yaşama isteklerinin baskı ve zorbalıklarla engellenmeye çalışıldığı dile getirilen açıklamada bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada Sakarya Başörtüsü Platformu’nun Müslüman halkın hak ve taleplerini savunmaya devam edeceği vurgulandı.

Danıştay’ın hukuksuz karar ve uygulamalarıyla daha öncede SBP’nin birçok açıklamasında kınandığını hatırlatan MENDİ, Anayasa değişikliği sonrasında YÖK Başkanının üniversitelere göndermiş olduğu, başörtüsünün üniversitelerde özgür kılınmasına yönelik düzenlemeyi genelge hükmünde değerlendirerek yürütmesini durdurma kararı almasının Danıştay’ın ideolojik tavrının devamı olduğunu söyledi. MENDİ açıklamasını şu sözlerle sürdürdü: “Danıştay’ın nezdinde sistem için kıstas kesinlikle hukuka uygunluk veya hukuka aykırılık değildir. Darbeci mantığa uygun mudur? değil midir? tek ve değişmez kıstas budur.”

Dün akşam saatlerinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından Ak Parti’nin “laiklik karşıtı fillerin odağı haline geldiği” iddiası ile kapatma davası açıldığının hatırlatıldığı açıklamada, bunun ülkedeki baskıcı, yasakçı ve darbeci anlayışın sürdürülme çabası olduğu dile getirildi. MENDİ; “Yargıtay’ın yapmış olduğu şey aslında halkın iradesini yok saymaktır. Bunların anlamadığı ya da anlamak istemediği şey halkın hak ve talepleridir. Halkla sürekli çatışma halinde olan bu seçkinci elit kesimler; arkasına sığındıkları suni gündemler, sahte kavramlar ve kendi yarattıkları fetişlerle kurmuş oldukları sistemin iflas ettiğini görmek istemiyorlar.” dedi.

Halkın iradesine ipotek koyulamayacağı, insanların mağdur edilmemesi gerektiği belirtilerek; “Olması gereken, adalet eksenli uygulama ve kararların hayata geçirilerek, insanca yaşama şartlarının oluşturulmasıdır. Olması gereken, özgürlüklerden korkmadan, herkesin hak ve taleplerinin insanca dinlenmesi ve bunların uygulanabileceği zeminleri oluşturmak için azami gayretin gösterilmesidir.” denildi. Başörtüsü yasağının Sakarya Üniversitesi’nde tekrar uygulanmaya konulması eleştirilerek, yasağı protesto eden üniversite öğrencilerine Sakarya’nın duyarlı insanlarının destek vermesi çağrısı yapıldı.

“Darbeciler Halka Hesap Verecek” ve “Tevhid, Adalet, Özgürlük” sloganlarının atıldığı eylemde platform mensuplarınca “Başörtüsüne Özgürlük, Hemen, Şimdi”, “Yasak Sürüyor; (D)uyuyor musunuz?”, “Hepimiz Başörtülüyüz” ve “Başörtüsü Kimliğimiz, Vazgeçmeyiz” yazılı dövizler ve “Başörtüsü İslam’ın Emri, Müslüman Kadının Kimliğidir”, “Zulme Karşı Direniş, Herkes İçin Adalet” ve “Tevhid, Adalet, Özgürlük” yazılı pankartlar taşındı.


SAKARYA BAŞÖRTÜSÜ PLATFORMU 131.BASIN AÇIKLAMASI

“HUKUKUN İFLAS ETTİĞİ ÜLKE: TÜRKİYE”

Biz Sakarya Başörtüsü Platformu olarak buradan aylardır yaptığımız basın açıklamaları ile bu ülkedeki hukuksuzluklara, yapılan hak ihlallerine, görmezden gelinen taleplere dikkat edilmesini, mevcut otoritenin halkın hak ve taleplerini görmezden gelmeyip bu hak ve talepleri tesis etmek için yapılan tüm baskı ve yasakları ortadan kaldırmasını, insanların Müslümanca yaşama isteklerinin önüne engeller konulmamasını ve tabiî ki en başta da ilkel bir şekilde, zorbaca uygulanan başörtüsü yasağının sona erdirilmesini, Müslümanların başörtülerini her alanda hiçbir kısıtlama ve yasaklama olmadan özgürce takabilmeleri gerektiğini savunduk. Bundan sonra da savunmaya devam edeceğiz.

Daha önce 22, 24, 43, 49, 56, 72, 87 ve burada sayamadığımız diğer açıklamalarımızda defalarca dile getirdiğimiz ve hukuksuz karar ve uygulamalarından yakınarak kınadığımız Danıştay, bu haftaki 131.basın açıklamamıza da girme başarısını gösterdi. YÖK Başkanının üniversitelere göndermiş olduğu, başörtüsünün üniversitelerde özgür kılınmasına yönelik anayasa değişikliği ile ilgili düzenlemeyi genelge hükmünde değerlendirerek yürütmesini durdurma kararı aldı. Daha önce başörtülü bir öğretmenin kötü örnek gösterilmesi gibi bir garabete imza atanların bu tür bir karara imza atmalarına şaşırmamak gerekebilir. Ancak yine de Danıştay’ın bu kadar taraflı, bu kadar ideolojik ve bir tarafın mağduriyetine yol açan bu hukuksuzluğuna değinmek zorundayız. Yasak koyarken, baskı uygularken, tüm hukuk kurallarını alt üst ederek yasak yönünde karar alanlar ve YÖK’e destek çıkanlar, bu sefer YÖK tarafından çıkartılan başörtüsüne özgürlük ile ilgili düzenlemeye keyfi bir şekilde hayır diyebiliyorlar. Mızrağın çuvala sığmadığı tüm toplum tarafından görülüyor. Sistemin çaresizliğinin herkes farkında. Kendisinin icat ettiği saçma sapan bir yasak uygulaması, dönüp sistemin hukuksuzluğunu deşifre eden açık bir işaret olmuştur. Yasak koyarken var olan yetki, iş yasağın kaldırılmasına gelince nasıl olmaz sorusunun cevapsızlığı sistemin derin gerçeğini ortaya çıkartmıştır. Danıştay’ın nezdinde sistem için kıstas kesinlikle hukuka uygunluk veya hukuka aykırılık değildir. Darbeci mantığa uygun mudur? değil midir? tek ve değişmez kıstas budur.

Yine dün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından Ak Parti’nin “laiklik karşıtı fillerin odağı haline geldiği” iddiası ile açılan kapatma davası gündeme bomba gibi düştü. Başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılması ile ilgili düzenlemeye de ilk olarak adeta muhtıra gibi bir tepki veren Yargıtay’ın son yapılan seçimlerde yüzde elliyle yakın oy almış bir partiyi kapatmak için dava açması kendisi ile birlikte Türkiye’deki hukuk sisteminin de nerelerde durduğunun anlaşılması açısından çok önemli bir gelişmedir. Türkiye’deki baskıcı, yasakçı ve darbeci anlayışın sürmesini isteyen kesimler adına Yargıtay’ın yapmış olduğu şey aslında halkın iradesini yok saymaktır. Bunların anlamadığı ya da anlamak istemediği şey halkın hak ve talepleridir. Halkla sürekli çatışma halinde olan bu seçkinci elit kesimler; arkasına sığındıkları suni gündemler, sahte kavramlar ve kendi yarattıkları fetişlerle kurmuş oldukları sistemin iflas ettiğini görmek istemiyorlar.

Bu noktada bu ülkede hukuku katleden bu zihniyet derhal hesap vermelidir. Bunlar aynı hukukun bir gün kendilerine de lazım olacağını unutmadan akıllarını başlarına almak durumundadırlar. Hiç kimsenin keyfi uygulama ve kararları yüzünden toplumun hak ve talepleri yok sayılamaz. Halkın iradesine kesinlikle ipotek koyulamaz. Binlerce insan mağdur edilemez, edilmemelidir.

Güdümlü Parlamentosuyla, taraflı hukuk sistemiyle, sömürüye dayalı ekonomisiyle, baskıcı ve yasağa meyyal bürokrasisiyle, israfıyla, faiz batağıyla ve günden güne ifsad edilen koskoca bir toplumuyla, derin bir kriz tünelinde bulunan bu ülkenin nereye gittiği veya götürüldüğünün iyi görülmesi gerekir. Toplumun dejenere edilmiş ve üzerinde fazlaca oynanmış duygularının hezeyana yol açmaması için hiçbir tedbir alınmadığı gibi yara kaşındıkça kaşınıyor, hastalık bütün bir bedeni saracak noktalara doğru ilerliyor.

Olması gereken, adalet eksenli uygulama ve kararların hayata geçirilerek, insanca yaşama şartlarının oluşturulmasıdır.
Olması gereken, özgürlüklerden korkmadan, herkesin hak ve taleplerinin insanca dinlenmesi ve bunların uygulanabileceği zeminleri oluşturmak için azami gayretin gösterilmesidir.



SAKARYA BAŞÖRTÜSÜ PLATFORMU adına SAKARYA DAYANIŞMA DERNEĞİ

www.basortusuplatformlari.org

www.ozgurder.org