İ.Ü'de Başörtüsü Eylemi (FOTO)

İ.Ü'de Başörtüsü Eylemi (FOTO)

Anadolu Gençlik Derneğinin İstanbul Üniversitesi Teşkilatının her hafta düzenlediği "başörtüsü" eylemlerinin 11.si bu hafta yaklaşık 100 öğrencinin katılımı ile gerçekleştirildi.

Değerli basın mensupları, kıymetli misafirler ;

İstanbul üniversitesi öğrencileri olarak "zulüm bitene kadar " ifadesiyle dile getirdiğimiz başörtüsü eylemlerimizin 11.sini düzenlemek üzere burada toplandık. Bilimin merkezi olması gereken üniversitelerimizdeki bu çağdışı tutum ve anlayışlar ülkemiz gençlerini ciddi olarak endişelendirmektedir. Bu bağlamda "gerekirse bilimi askıya alırız" diyen bir zihniyet üniversitelerimizde hakimdir. Geleceğimizin şekillenmesinde temel teşkil eden üniversitelerde bilim yerine cehalet kol gezmektedir. Bunun en somut örneği hukuki hiçbir dayanağı olmayan başörtüsü yasağıdır. Bu yasakçı zihniyet ülkemizi ortaçağ karanlığına doğru götürmektedir. Ayrıca ılımlı İslam algısını topluma enjekte etmeye çalışan değişim meraklısı iktidarın bu konudaki anlamsız tutumunu şiddetle kınıyoruz. Daha birkaç gün içinde kendisini bayan vaiz olarak tanıtan aydın bir hanımefendinin kuranda başörtüsü ayetleri yoktur diyerek dile getirdiği vahamet dolu sözler ılımlı İslam ifadesiyle maskelenen gerçeği ortaya çıkarmaktadır. Başörtüsü gibi dini bir vecibenin teknik olarak nasıl bir hüküm içerdiği diyanet işleri başkanlığının önceki dönemlerde kamuoyuna sunduğu iki rapor, âlimlerimizin 1400 yıllık icması, hadisler ve kuranı kerimde nur suresi 31. ayetinde ve ahzap suresinin 59. ayetlerinden de net olarak anlaşılmaktadır ki, başörtüsü inanan kadınlar üzerine Allah'ın açık bir emridir. Bütün bunlara rağmen hala sözde ilahiyatçı ve aydın dindar gibi süslü ifadelerle başörtüsü farzı yokmuş gibi davrananlar kamuoyunda yanıltıcı bir tavrın içine girerek acınası duruma düşmektedirler. 1000 yıl boyunca İslam a sancaktarlık etme şerefine erişmiş bir milletin evlatları olarak İstanbul'un fethinin 555. yıldönümünü kutladığımız şu günlerde bayrağımızla aynı manayı taşıyan inancımızın sembolü olan başörtümüzün yasakçı zihniyetin ideolojik duvarlarının arkasına itildiğini milletçe müşahede etmekteyiz.

Yüreğimizi burkan bir diğer hadise daha vardır : Müslüman camianın çeşitli kesimlerinde de başörtüsü gibi bir farzın ihmal edilip kişiyi kolaycılığa sevk eden alternatif arayışlarına girilmesi esef verici bir hadisedir. Kuranı Kerimde gayet açık bir şekilde ifade edilen başörtüsü farzının bir takım kanaat önderleri tarafından bu şekilde ele alınıp değerlendirilmesi kaygı verici bir geri adımdır.

Gençliğimizin haline baktığımızda ise gençliğimizin inancından uzaklaştırılmış, ahlak ve maneviyat erozyonuna uğratılmış, milli bilinçten yoksun "nerde akşam orda sabah" diye ifade edebileceğimiz bir yığını andırdığını üzüntüyle görmekteyiz. Tarihimize baktığımızda vatanımızın kurtuluşu, milli ve manevi değerlerine bağlı tükenmek bilmez bir heyecan ile gayret eden ihlaslı gençlerimizin eliyle olmuştur. Durup düşünecek olursak bugün Çanakkale savaşı olursa acaba 93 yıl önceki gayreti gösterecek genç bir nesil var mıdır?

Tarihi birikimimiz göstermektedir ki bu gün tekerrür eden hadiselere karşı alınması gereken ilk tedbir "önce ahlak ve maneviyat" diyen ve bu düsturu şiar edinen bir nesil yetiştirmektir. Ülkemizi çağdaş medeniyetlerin fevkine taşımak istiyorsak bilimsel ilerleme dâhil her hususta skolâstik düşünceyi hortlatan tabulardan sıyrılmalı, kafaların dışıyla ilgilenmek yerine içini esas almalıyız. Takdir edersiniz ki Einstein in kafasına sarık sarmak izafiyet teorisini yok sayma imkânını bizlere bahşetmez.

Basın açıklamamız burada sona ermiştir katılımınızdan dolayı teşekkür ederiz".