Son dönemde ülkemizin doğu ve güneydoğusundaki birçok vatandaşımızın oylarını alarak yasal bir şekilde temsil hakkını kazanmış bir partiye ve partinin mensuplarına yapılan operasyon tarafımızdan hassasiyetle izlenmektedir. Nitekim operasyon kapsamında yüzlerce kişi gözaltına alınıp tutuklanmış bazı dernekler ve yayın kuruluşlarının mensupları da gözaltına alınmış bu kişilerin mensubu oldukları yerlerde aramalar ve elkoymalar yapılmıştır.

Operasyonla eş zamanlı olarak Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman BAYDEMİR ve Batman Belediye Başkanı Nejdet ATALAY'I "Terör örgütünün propagandasını yapmak'" gerekçesiyle 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7/2. maddesi gereğince 10'ar ay hapis cezasına ve Türk Ceza Kanunu'nun 53'üncü maddesinin 1, 2, 3'üncü fıkraları gereğince ceza süresi boyunca kamu haklarından mahrum bırakılmasına karar vermiştir. Bu karardan sonra yine DTP'li bir başka belediye başkanı olan Abdullah DEMİRBAŞ hakkında da Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, ''terör örgütü propagandası'' yaptığı gerekçesiyle 2 yıl 6 ay hapis cezası vermiş, ayrıca TCK'nın 53/1. maddesi uyarınca da seçme ve seçilme ehliyeti ile diğer siyasi ve tüm kamu haklarını kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilmiştir.

İktidar partisi mensupları ile Silahlı Kuvvetler mensuplarının seçim sonuçları ile ilgili olarak hemen sonra yaptıkları açıklamalar nedeniyle operasyonun zamanlaması tartışılırken DTP'li belediye başkanları hakkında mahkûmiyetlere hükmedilmesi ve cezaların seçenek yaptırımlara dönüştürülmemeleri ile birlikte başkanlıktan düşürülme ile sonuçlanacak seçme ve seçilme ehliyeti ile diğer siyasi ve tüm kamu haklarını kullanmaktan yoksun bırakılmalarına karar verilmeleri oldukça düşündürücüdür.

Olayın ifade özgürlüğünün ihlali boyutu ise ayrı bir önemdedir. Nitekim her üç DTP'li belediye başkanı da bizce ifade özgürlüğü kapsamında kalan söylemleri nedeni ile cezalandırılmıştır. Her fırsatta dile getirdiğimiz gibi Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 25. maddesinde "Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz" denilmektedir. Yine AİHS madde 10/1'de "Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir" demektedir.
Bizce mahkemece mahkûmiyetlerine karar verilen Batman ve Diyarbakır Belediye başkanlarının söylemleri gibi Sur Belediye Başkanı Abdullah DEMİRBAŞ'ın da beyanları bu kapsamda değerlendirilmelidir. Mahkemeye konu beyanların verildiği yer veya zaman bu açıdan önemli olmadığı gibi beyanın belirli kişilerin hâlihazırdaki fikirlerine yönelik olması ve şiddete davet etmemesi nedeniyle de AİHS ve TC Anayasa'sında düzenlenen ifade özgürlüğü kapsamındadır.

Tüm bu nedenlerle MAZLUMDER olarak yaşanan süreci hak ve özgürlükler açısından son dönemde edinilen kazanımlardan geriye dönüş olarak nitelendirmekte ve kaygı verici olarak değerlendirmekteyiz.

MAZLUMDER Diyarbakır şubesi