İftitah Tekbiri İle Savaşa Başlamak
İftitah Tekbiri, tefekkür edildiğinde o kadar yoğun ve derinlikli anlamlar ile karşımıza çıkar ki mü’min bunların birazını dahi idrak etse “Namaz’dan gafil olmak”tan kurtulur.
“İftitah” başlama, açılış anlamlarında olup “Felaha” kelimesinden türemedir. Fetih, Fâtih, miftah (anahtar) kelimeleri de aynı kökten türer. Bu anlamda “İftitah tekbiri” başlayış, açılış, tekbiri anlamına gelir. “Namaz’ın içinde olan altı şart” diye bahsedilen farzlardan ilkidir.
İftitah Tekbiri, tefekkür edildiğinde o kadar yoğun ve derinlikli anlamlar ile karşımıza çıkar ki mü’min bunların birazını dahi idrak etse “Namaz’dan gafil olmak”tan kurtulur. Namaz’a durulan yerin adı “Mihrab”dır. Mihrab kelimesi H-R-B kelimesinden gelir. Harb (savaş) kelimesi de HaRaBe’den gelir.
Şimdi elimizdeki kelimeler ve ilintisindeki kelimelerle yeniden ba- karsak; Fetih, Fettah, Fâtih, miftah (anahtar), “İftitah Tekbiri” Harabe, harb, mihrab (savaş aleti). Namaz’a duracak olan mü’min bir Fâtih edâsı ile fethe girişircesine, mihrab (savaş aleti)da İftitah Tekbiri alacaktır. Kime karşı savaş? Nefse, şeytana ve dostlarına karşı çetin bir fetih hareketi başlatmaktadır. Başlangıcı; duruş, fiil ve söz olmak üzere üç boyutludur. Şöyle ki;
1- Duruş: Niyetini kalben alıp, söz ile sarfettikten sonra, bütün uzuvları kıbleye dönük bir şekilde tekbir almadan önce karşıya bakması Namaz’ın müstehablarındandır. Secde mahalline bakmayıp ufka bakarak, Kâbe’yi ya da karşıdaki ordunun en arka saflarına doğru koşmaya hazır bir asker gibi ribat hâline, gözlem hâline geçer. Sanki Hz. Ali’nin ordusundaki askerlere tembihi gibidir. Hz. Ali (r.a) ordusundaki asker- lere şöyle diyordu; “Savaşa başlayacağında öndeki saflara bakma, en arkasındaki safları gözle ve dağlar sallansa da sen sallanma (sarsıl- ma)!”, tıpkı bu hâldir mü’minin Namaz’a duruş anı.
2- Fiil: Duruş hâlindeki mü’min bedeni sükûn hâlinde, gözleri ilerideyken,
ellerini yukarıya doğru kaldırır. Bu hâl tıpkı teslim olmuş bir insanın ellerini kaldırması gibidir. Allah’a teslim olmuşluğun bir ifadesidir. “Allah’a teslim oldum, Allah için burdayım, Allah için nefsimle, şey-tanla ve şeytanın dostları ile mücadele etmeye ahd ediyorum.” söyleminin fiili bir hâlidir.
3- Söz: Ellerini kaldırmışken, “Allahu Ekber” ifadesi duruş ve fiile yeni bir anlam daha kazandıracaktır. “Allahu Ekber; en büyük otorite, kudret sahibi, buyruk sahibi, korkulası ve sakınılası, itaat edilesi, tek büyük varlık Allah’tır.” der. Bu ifade ile birlikte, fiili; “Allah’tan başka ne varsa hepsini elimin tersi ile itibarsız kılarak arkaya atıyorum.” anlamı kazanacaktır. “Allah’a yüzümü, kalbimi ve tüm uzuvlarımı döndüm, Allah’tan gayrısına sırtımı döndüm ve arkama attım, Allah en büyük olandır.” demiş olur. Kutlu fiilini, kutlu sözü ile süsleyerek başlama hâlindedir.
“Allahu Ekber” ifadesi bir başka açıdan da kurban kesme fiili ile ilintili ve çağrıştırıcıdır. Zira İslâm’da her işe besmele ile başlamak sünnettir. Ancak iki şey müstesnadır. Bunlardan birisi kurban kesme fiilidir. “Bismillahi Allahu Ekber” denilerek kurban boğazlanır. Diğeri de Namaz’a başlangıç hâlidir. Mü’min tekbir alırken başparmaklarını kulak memesine değdirerek (Hanefiler’de) bu fiili ve sözü yapar. Başparmakları boynunun iki yan tarafındaki şah damarlarının yanındadır. Kurbanın boğazındaki şah damarı arayıp bulmuşçasına bir hâldedir. Bu hâli ile mü’min nefsini Allah’a kurban eden makamdadır. Bunun için- dir ki kurban keserken besmele tam söylenmeyip tekbir eklenir. Zira ölüm ve boğazlama anı olduğu için Rahman ve Rahim İsm-i Şerif’leri ile zıtlık oluşturucaktır. İşte Namaz’da besmele ile değil de tekbir ile başlatılmasının sebeplerinden birisi de bu olsa gerek denilir (Allah-u Alem). Bu satırlar, Kevser Sûresi’nde “Nhar” kelimesi izah edilirken daha da anlam kazanacaktır. (İnşaallah)
Savaş aleti (mihrab) ile fethe giden bir Fâtih, mücahid ruhu ile nefse ve şeytana savaş açıp, yüzünü Allah’a dönüp, Allah’tan gayrı tüm otoriteleri itibarsız görerek, elinin tersi ile geriye itip Allahu Ekber diyen mü’min artık donanımlı bir kuldur. Bu hâlleri Mevlana, Mesnevi’sinde latif ve beliğ bir şekilde şöyle ifade eder:
“Namaz’a durduğunda ruhta İbrahim ol, bedende ise İsmail ol. Ve Allahu Ekber diyerek nefsini kurban et.”
Namaz Okumaları kitabından iktibas edilmiştir
Kaynak: