İhanetin Yeni Adı: "Uzlaşma ve Diyalog"

İhanetin Yeni Adı: "Uzlaşma ve Diyalog"

SBP tarafından 133.sü gerçekleştirilen başörtüsü eyleminde, Ergenekon operasyonu ve AKP’ye kapatma davası ardından gelişen süreç ve uzlaşma çağrıları değerlendirildi.

Sakarya Başörtüsü Platformu 133. Başörtüsü Eylemini Bulvar AKM önünde gerçekleştirdi. Eylemde Ergenekon operasyonu, kapatma davası ve bunlarla bağlantılı olarak son günlerde gündeme getirilen uzlaşma ve diyalog çağrılarının suni bir olgu olduğu ve bu söylemlerin kabullenilmesinin laik dayatmacılığın kabul edilmesi anlamına geleceği vurgulandı.

SBP adına Özgür-Der Geyve Temsilcisi Mustafa ÖZER tarafından okunan basın açıklamasında, Ergenekon operasyonu ve AKP’ye kapatma davası ardından gündeme gelen sağduyu, uzlaşma, diyalog ve toplumsal dinamikler gibi kavramların resmi ideoloji ve laik elitler tarafından Kemalist ideolojiyi topluma dayatmanın aracı olarak kullanıldığı “Son günlerde dile dolanan sağduyu, uzlaşma ve diyalog söylemleri de Türkiye’nin içine bulunduğu iddia edilen çatışma ve kaos ortamından çıkışın tek çaresi gibi sunulmakta ve bilhassa önce kapatma davası ve ardından Ergenekon operasyonu ile ilgili tutuklamaların ardından geliştirilen suni bir olgudur.
Burada kimin kiminle uzlaşacağı, kimin kime tahammül edeceği, kimin kimle diyaloga girmesi gerektiği bellidir. Burada hedeflenen şey laik dayatmacılığın kabullenilmesi, seçkinci elitlerin heveslerine göz yumulması, devam ede gelen sömürü çarklarının görmezden gelinmesi üzerine kurulu bir faydacı, pragmatik ve dayatmacı bir pratiktir. Ülkenin ihtiyaç duyduğu şey ise kesinlikle bu değildir.” sözleriyle ifade edildi.

Açıklama, ülkede ihtiyaç duyulan şeyin uzlaşma ve diyalog söylemleri altında çeteci yapılanmaların üzerlerinin örtülmesi değil, bilakis bu çeteci yapılanmaların en başından en sonuna kadar kimler tarafından örgütlediğinin açıkça ilan edilmesi olduğu ve bunun gerçekleştirilmesi için ise “adaletin tesis edileceğine ilişkin kuvvetli ve önemli işaretlerin alınabileceği adımların atılması”nın gerekli olduğunun altı çizildi.

"Tevhid, Adalet, Özgürlük" sloganının atıldığı eylemde platform mensuplarınca "Başörtüsüne Özgürlük, Hemen, Şimdi", "Yasak Sürüyor; (D)uyuyor musunuz?", "Hepimiz Başörtülüyüz" ve "Başörtüsü Kimliğimiz, Vazgeçmeyiz" yazılı dövizler ve "Başörtüsü İslam'ın Emri, Müslüman Kadının Kimliğidir" ve "Tevhid, Adalet, Özgürlük" yazılı pankartlar taşındı.

Sakarya Başörtüsü Platformu 133.Basın Açıklaması Tam Metni

İhanetin yeni adı: “Uzlaşma ve diyalog”

Onur ve direnişi önceleyip başörtüsü üzerinden İslami kimliğimize yapılan yasaklama ve zorbalıklara karşı yapmış olduğumuz basın açıklamalarımızın 133.süne ülkede başlatılan ve yaygınlaştırılmaya çalışılan uzlaşma ve diyalog çağrılarına değinerek başlamak istiyoruz.

Şüphesiz ki sağduyu ve uzlaşma diyalog kurabilme toplumda istenen ve arzulanan ve hâkim kılınması istenen bir şeydir. Toplumsal anlamda Türkiye’nin hangi dinamikler üzerinde var olduğu ve bu dinamiklerin kimler tarafından ve ne şekilde tesis edildiği ortadadır. Bu anlamda Türkiye’de toplumsal dinamikler denen şey Kemalist ideoloji ve seçkinci elitler tarafından bu ülke halkına dayatılan unsurlardır. En başından bu yana halk bunları benimsememiş ve kendi özünde var olan İslami değerlere sarılmış ve sahip çıkmıştır.

Son günlerde dile dolanan sağduyu, uzlaşma ve diyalog söylemleri de Türkiye’nin içine bulunduğu iddia edilen çatışma ve kaos ortamından çıkışın tek çaresi gibi sunulmakta ve bilhassa önce kapatma davası ve ardından Ergenekon operasyonu ile ilgili tutuklamaların ardından geliştirilen suni bir olgudur.

Burada kimin kiminle uzlaşacağı, kimin kime tahammül edeceği, kimin kimle diyaloga girmesi gerektiği bellidir. Burada hedeflenen şey laik dayatmacılığın kabullenilmesi, seçkinci elitlerin heveslerine göz yumulması, devam ede gelen sömürü çarklarının görmezden gelinmesi üzerine kurulu bir faydacı, pragmatik ve dayatmacı bir pratiktir. Ülkenin ihtiyaç duyduğu şey ise kesinlikle bu değildir.

Ülkede ihtiyaç duyulan şey Susurluk-Şemdinli-Ergenekon sürecinin ne pahasına olursa olsun ortaya çıkartılarak özellikle bu çeteci yapılanmaların en başından en sonuna kadar kimlerin bu yapılanmaları örgütlediğinin açıkça ilan edilmesidir.
Ülkede ihtiyaç duyulan şey adaletin tesis edileceğine ilişkin kuvvetli ve önemli işaretlerin alınabileceği adımların atılmasıdır.

Yoksa ihtiyaç duyulan şey sivil toplum örgütleri diyerek sendikacıların el ele vermesi değildir.
Yoksa ihtiyaç duyulan şey Cumhurbaşkanı’nın Deniz Baykal’ı Köşk’e davet etmesi değildir. Bu tür adımlar adaleti tesis etmeye dönük adımlar değildir.

Bizler, tevhid ve adalet eksenli, hak ve özgürlük taleplerimizi her zamankinden daha güçlü bir şekilde seslendirerek gündemleştirmeli ve bu taleplerimizin arkasında ilkeli ve onurlu bir şekilde, ne pahasına olursa olsun durabilmeliyiz.



Sakarya Başörtüsü Platformu adına Özgür-Der Geyve Temsilciliği