"İlişkilerimiz her türlü menfaatin üstündedir"
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bugün Kırgızistan'a resmî bir ziyaret gerçekleştirecek.
Kalabalık işadamı ve gazeteci topluluğunun da katılacağı program, Türkiye'nin sekiz yıl aradan sonra cumhurbaşkanı düzeyinde yaptığı ilk ziyaret özelliğini taşıyor.
Kırgızistan Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev ziyaret öncesi, sıcak mesajlar verdi. Zaman'a konuşan Bakiyev, siyasi ilişkilerden ekonomiye, kültürel ve askerî ilişkilerden Türk okullarına kadar birçok konuda önemli değerlendirmelerde bulundu. Türkiye ile Kırgızistan'ın her zaman birbirinin yanında yer aldığını ve birbirine yardımda bulunduğunu vurgulayan Bakiyev, "Kırgızistan, dış dünyaya ve özellikle Batı'ya, kardeş ülke Türkiye aracılığıyla açılmıştır. Türkiye ile ilişkilerimizi her türlü ölçülebilir menfaatin üstünde değerlendiriyor, bunu tarihî bir sorumluluk olarak görüyoruz." dedi. Gül'ün ziyaretinin iki halkın ilişkilerinin gelişmesi için yeni bir sayfa açılması anlamına geldiğini de belirten Kırgız lider, iki ülkenin gelecekteki işbirliğinin daha da geniş bir yelpazeye kavuşacağına dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Gül'ün ziyareti, iki ülke ilişkilerinin geleceği açısından çok büyük önem taşımasının yanında, son sekiz yıldır Cumhurbaşkanı ile seyahate çıkamayan yatırımcı ve işadamları için ayrı bir moral kaynağı olarak görülüyor. Gül, Dışişleri Bakanlığı döneminde, 2005'te yaşanan halk devriminin ardından Kırgızistan'ı ziyaret etmişti.
Kırgız lider Kurmanbek Bakiyev, siyasi ilişkilerden ekonomiye, kültürel ve askerî ilişkilere, Türk okullarının iki ülke arasında oynadığı role kadar birçok konuda Zaman'ın sorularını şöyle cevapladı:
Türkiye, Kırgızistan'ın bağımsızlığını ilk tanıyan ve Kırgızistan'a kardeş elini uzatan ülke. Bağımsızlıktan bu yana geçen sürede, iki kardeş ülke arasındaki işbirliği oldukça gelişmiş durumda. Siz, iki ülke arasındaki işbirliğinin kısa zamanda gelişmesini neye bağlıyorsunuz?
Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından ilk başta Kırgızistan olmak üzere Türk dili konuşan devletler bağımsızlıklarını birer birer ilan ettiler. Bizi ilk tanıyan ve bizim yanımızda olan ülkelerin başında kardeş ülke Türkiye gelmektedir. O dönemde küresel güç olan Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte ekonomisi zayıf ve ne yapacağını bilmeyen Kırgızistan'a en zor günlerinde yardım elini ilk uzatan ülke Türkiye olmuştur. O zor dönemde vefa örneği olarak uzatılan yardım eli bizim için çok önemlidir.
90'lı yılların başında, dünya ile yeni enterge olmaya başlamış, başka ülkelerle diplomatik ilişkileri bulunmayan, yol ve iz bilmeyen, haliyle Kırgızistan için her şey masallardaki gibiydi. Ben o dönemde Kırgızistan'ın durumunu hayat tecrübesi olmayan, bıyığı yeni terlemeye başlamış bir gencin durumuna benzetiyorum. İşte böyle bir dönemde Kırgızistan, dış dünyaya ve özellikle Batı'ya, kardeş ülke Türkiye aracılığıyla açılmıştır. Diplomatik tecrübesi yok denecek kadar az olan biz ve diğer Türk cumhuriyetlerinin başka ülkeler ile diplomatik, ticari ve siyasi ilişkileri geliştirmesinde Türkiye'nin üstlendiği önemli rolü göz ardı edemeyiz. Bu sebeple Türkiye ile ilişkilerimizi her türlü ölçülebilir menfaatin üstünde değerlendiriyor, bunu tarihî bir sorumluluk olarak görüyoruz.
Kırgızistan ile Türkiye'nin kısa sürede ilişkilerini geliştirmesinin ana sebebi, aynı tarihî kökten gelmemizde, soydaş olmamızda ve kültürümüzün benzer özelliklere sahip olmasında yatıyor. Tarihte bizler uzun zaman ayrı kalsak da dilimizdeki yakınlığın, kültürümüzün, gelenek ve göreneklerimizin benzer özellikler taşımasının iki kardeş ülkenin ilişkilerinin kısa zamanda gelişmesinde büyük rol oynadığını düşünüyorum.
TİCARET HACMİMİZ YETERLİ DEĞİL
Günümüzde iki kardeş ülke "Kırgızistan Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti ebedi dostluk" anlaşması ve "Kırgızistan ile Türkiye birlikte 21'inci yüzyıla" ortak bildirisine göre ilişkilerini geliştirmekte. 2006 yılında Türkiye'ye yapmış olduğum resmî ziyarette Kırgızistan'ın, ikili ilişkilerini bundan sonra da geliştirmeye hazır olduğunu ifade etmiştim. Öncelikle ekonomik ve ticari alanda başta enerji olmak üzere yatırımların artırılması gerektiğini belirterek Türk yatırımcılarını ülkeme davet etmiştim.
Burada, Türkiye ile Kırgızistan arasındaki ilişkilerin eşitlik ilkesine göre yürüdüğünü belirtmek isterim. Türkiye, bize karşı hiçbir zaman "akıl verme", "yol gösterme" ve "ağabeylik yapma" gibi bir yaklaşım içinde bulunmadı. Birbirimizi tamamlayan politikalar yürüttü.
İki ülke arasındaki ilişkilerin daha da gelişmesi için başka hangi alanlarda işbirliği yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Açıkça söylemek gerekirse eğitim, sosyal ve kültürel alandaki ilişkilerimiz çok iyi ve bu ilişkiler bizi ziyadesiyle memnun ediyor. Ancak bu alanlarda gelişen ilişkilerimizi özellikle ticari ve ekonomik alanlara aynı seviyede yansıtamadık maalesef. İki ülke arasındaki ticaret hacminin beni memnun etmediğini belirtmek isterim. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2008 yılında 136 milyon dolar. Bu rakam bir önceki yıla göre yüzde 40-45 oranında artmış olsa da Kırgızistan'ın dış ticaretinde çok önemli bir yer teşkil etmiyor.
İki ülke arasındaki var olan ticari ve ekonomik ilişkilerin yetersizliğinin yanı sıra son yıllarda bütün dünyayı etkisi altına alan küresel ekonomik krizin etkisinden olsa gerek; var olan ticaret hacminde de azalma yaşanıyor. Örneğin, Türkiye'nin bugüne kadar Kırgızistan'dan ithal ettiği fasulye, pamuk ve yün ürünlerinde de ciddi bir azalma söz konusu.
Kırgızistan, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri haricinde kalan devletler arasında Türkiye'ye, büyük bir yatırımcı gözüyle bakıyor. Fakat son yıllarda Türkiye'nin Kırgızistan'a olan yatırımları gözle görülür bir şekilde azalmaya başladı. Yatırımların azalmasını, iki nedene bağlayabiliriz. Birincisi tüm dünyayı etkisi altına alan küresel finansal kriz. İkincisi ülkede siyasî istikrarın bir türlü sağlanamamış olması. Son üç yıldır ardı arkası kesilmeyen mitingler, gösteriler ve siyasi istikrarsızlık Kırgızistan'a yatırım yapmak isteyen ülkeleri ve yatırımcıları korkutmuşa benziyor.
Şunu da açıkça ifade etmek isterim ki; Kırgızistan ve Kırgız halkı olarak Türkiye'ye teşekkür etmeyi ve minnetlerimizi ifade etmeyi bir borç bilirim. Kardeşlerimiz bize her fırsatta yardım elini uzattı ve uzatmaya devam ediyor.
Türkiye, askerî alanda Kırgızistan'a her yıl 1 milyon dolar değerinde askerî araç-gereç yardımında bulunuyor. Bu yardımlar sayesinde ordumuzu modernize ediyor ve geliştirmeye çalışıyoruz. Askerî yardımların dışında pek çok alanda Türk kardeşlerimiz Kırgızistan'a yardım ediyorlar. Kırgızistan halkı olarak son zamanlarda meydana gelen depremlerde büyük acılar, can ve mal kayıpları yaşadık. Türkiye, her zaman olduğu gibi bu acı günlerimizde de yardım elini uzatan ülkelerin başında geldi.
Ticari ve ekonomik alandaki ilişkilerimiz her ne kadar beni tatmin etmese de eğitim, sosyal ve kültürel alanda iki ülke arasında geliştirilen işbirliği oldukça memnuniyet verici. Bunun en önemli kanıtı Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi'nin (TÜRKSOY) yaptıkları. Dünyaca ünlü yazarımız Cengiz Aytmatov'un adının Türkiye'nin başkenti Ankara'daki bir parka verilmesi Kırgızistan'a atfedilen değerin bir göstergesi. Önümüzdeki günlerde iki kardeş ülke arasında karşılıklı olarak kültür günlerinin düzenlenecek olması da bizi ziyadesiyle memnun etmektedir. Gül'ün Kırgızistan ziyaretinin iki ülke arasındaki ilişkilere ne tür katkılar sağlayacağını düşünüyorsunuz?
Karşılıklı olarak gerçekleştirilen resmî ziyaretlerin iki ülke ilişkilerine her zaman yeni bir ivme kazandırdığına inanıyorum. Ben Türkiye'nin Kırgızistan'ı Orta Asya'daki en önemli stratejik ortağı olarak gördüğünü düşünüyorum. Ayrıca, Türkiye ile işbirliğini artırmanın ve stratejik ortaklık geliştirmenin bizim ulusal çıkarlarımızla doğrudan örtüştüğünü belirtmek istiyorum. Bu ziyaretin iki kardeş halk arasındaki var olan tarihî ve kültürel bağları daha da sağlamlaştıracağına inanıyorum. Bu ziyaret bana aynı soydan iki kardeşin buluşmasını hatırlatıyor. Kendisine büyük değer atfettiğim mevkidaşım Sayın Gül'ün Kırgızistan ziyaretinin, aramızda var olan samimi dostluğumuzu daha da pekiştireceğinden şüphem yok.
Kırgızistan'ın, Türkiye'nin hangi yönlerini örnek alması gerektiğini düşünüyorsunuz? Zaman aracılığı ile Türkiye'ye ve Türk halkına neler söylemek istersiniz?
Türkiye her yönüyle gelişmiş ve dünya siyasetinde ciddi yeri olan bir ülke. Meşhur bir Kırgız atasözünde şöyle der: "İyinin iyiliği, kötünün de kötülüğü dokunur." Biz Kırgızistan olarak, kardeş ülke Türkiye'nin gelişme ve büyümesi için yaptığı işleri örnek alırsak, küreselleşen dünya ile rekabet edebilen bir ülke haline gelebileceğimizi düşünüyorum.
Türkiye'nin vatan sevgisi, ulusal değerlere saygısı, kamu kurum ve kuruluşlarının istikrarı gibi özellikleri bizim gibi genç ülkeler için örnek alınması gereken noktalardır. Türkiye'deki pazar ekonomisi anlayışı, küresel şartlarla ulusal ve kültürel değerlerin entegre olması, hem laik hem de dini özgürlüklerin olabildiğince şeffaf olması da örnek alabileceğimiz diğer özellikler arasında.
Kırgızistan'ın da Türkiye gibi yukarıda saydığım özellikleri kendi bünyesine uyarlayacağına ve Türkiye gibi gelişen ve büyüyen bir ülke olacağına inancım sonsuz.
Buradan Türkiye'ye, Türk halkına, her türlü kaza ve musibetten uzak, huzurlu ve mutlu bir yaşam temenni ediyorum. Tarihte birçok badire atlatmış ve bu badirelerin hepsini de içindeki azim ve kararlılıkla yenmeyi başaran Türkiye ve Türk halkının dünya ülkeleri arasında daha iyi bir konuma gelmesini diliyorum.
Türk okulları Kırgızistan'ın geleceğini yetiştiriyor
Kırgızistan'da eğitim alanında faaliyet gösteren Sebat Eğitim Kurumları'na bağlı okullar, Uluslararası Atatürk Alatoo Üniversitesi, Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi faaliyet göstermekte. Bu kurumlarda binlerce öğrenci öğrenim görmekte. Bu eğitim kurumlarının Kırgızistan'ın eğitim sistemindeki yeri ve önemini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Söz konusu eğitim kurumlarının yeri ve önemi şüphesiz tartışılmaz. Bu eğitim yuvalarını çok iyi biliyor ve ilgiyle yakından takip ediyorum. Zamanında bu kurumların Kırgızistan'ın eğitim sistemine yapmış olduğu katkıları gündeme getirerek gereken değeri ve önemi atfetmiştim.
Örneğin Sebat Eğitim Kurumları, 17 yılda Kırgızistan'a eğitim alanında 80 milyon dolardan fazla yatırım yaptı. Tabii burada önemli olan, işin maddi yönü değil. Sebat Eğitim Kurumları, Kırgızistan'ın geleceği için kabiliyetli, bilgi ve teknik donanımı yüksek kadrolar yetiştiriyor. Sebat, Kırgızistan'ı uluslararası eğitim olimpiyatlarında başarıyla temsil ederek kaliteli eğitim ve öğretimiyle Kırgızistan'daki eğitim seviyesini uluslararası eğitim standartlarına çıkarmak için gayret gösteriyor. Bu kurumları önemli kılan diğer bir önemli faktör ise Kırgızistan'daki diğer eğitim kurumlarına örnek teşkil etmesi. Bugüne kadar eski eğitim sistemlerini kullanan Kırgızistan'daki eğitim kurumları, Sebat'ı örnek alarak eğitimde uluslararası standartları yakalamak için adeta yarış havasına girdiler. Son olarak gençlerimize özgüven kazandırması, eğitimin yanında iyi bir terbiyeyi de vermesi açısından Sebat Eğitim Kurumları'nın faaliyetlerini önemli buluyorum.
Eğitim alanındaki diğer kurum Kırgız-Türk Manas Üniversitesi. Çağdaş eğitim sistemlerini kullanmasının yanı sıra her türlü teknik altyapı ve donanıma sahip bir üniversite. Gerek öğretim kadrosu gerekse öğrenci kalitesi anlamında Kırgızistan'ın önde gelen üniversiteleri arasında yer alıyor. Ben bu üniversitenin yönetim kadrosunun üniversite için planladıkları kampüs-şehir fikrini desteklemiştim. Bu süreçte Türkiye, bu üniversite için büyük bir yatırım yapıyor.
Bunların dışında bizim yüzlerce gencimiz Türkiye'nin değişik üniversitelerinde öğrenim görüyor. Öğrenim gören gençlerimizin çoğunluğu iki ülke arasındaki karşılıklı işbirliğinin neticesinde öğrenimlerini devam ettiriyorlar. Türkiye'nin Kırgızistan'a daha çok kontenjan ayıracağını da buradan söylemek istiyorum.