"İmam Hatip Tarikatı" !
Milli Gazete yazarlarından AGD Adana Şube Başkanı Abdülaziz Kıranşal önemli bir güncel konuya dikkat çekti.
Kıranşal'ın söz konusu yazısı:
İslami Kalitemiz, Özel Hayat Müslümanlığımızdadır
Müslümanlığımızın görünür yüzünün belki de hiç olmadığı kadar prim yaptığı zamanlar yaşıyoruz. Açıktan yaptığımız amellerimizin, İslam adına ortaya koyduğumuz işlerimizin insanlar tarafından hayranlıkla izlendiği ve tebrik edildiği günler görüyoruz. Kılınan namazların, örtülen tesettürün, bırakılan sakalın ahiret sevaplarının yanında büyük dünyalık kazanımlar sağladığı zamanlardan geçiyoruz. İslami bir vakıf ve dernekte hizmet etmenin, imam hatipli olmanın, bir tarikata mensup olmanın, iş bulmada, meslekte yükselmede, ihale almada, itibar görmede hiç olmadığı kadar fayda sağladığı dönemlerden geçiyoruz. Müslümanlığımızın görünür taraflarının prestij sağladığı bu dönemlerde, asıl Müslümanlık kalitemiz, kamuya açık kimliğimizde ve davranışlarımızda değil özel hayat Müslümanlığımızda gizlidir.
İnsanların arasındayken, toplum içerisindeyken beğenilen ahlak ve davranışlarımıza, İslami hassasiyetlerimize ve ibadetlerimize bakan Allah’ımız, evlerimizde eş ve çocuklarımızın yanındayken sergilediğimiz davranışlarımıza, ahlakımıza, İslami hassasiyet düzeyimize ve ibadet titizliğimize de muhakkak bakacaktır. Yani asıl İslami kalitemiz, toplumsal kaygılar yüzünden ön kimlik kullanmak zorunda kalmadığımız evlerimizdeki halimiz ve özel hayatlarımızdaki Müslümanlığımızla yakından ilgilidir.
Günde birkaç saat beraber olduğumuz insanların, bir sohbet, toplantı veya İslami bir faaliyette yan yana durduğumuz kimselerin değerlendirmelerinden ziyade bir ömrü beraber geçirdiğimiz eşlerimizin veya yanlarında tüm rahatlığımızla hareket ettiğimiz, serbestçe konuştuğumuz ve sırlarımızı açtığımız en yakın dostlarımızın, Müslümanlığımız hakkında yapacakları şahitlikler, İslami kalitemiz hakkında gerçeğe en yakın değerlendirmeler olacaktır.
Binlerce insanın içerisindeyken takındığımız İslami kimliğimize, bir mitingde attığımız slogana, bir sohbette dinlediğimiz derse, bir dernekte yaptığımız İslami faaliyete bakan Allah’ımız, yalnızken, internetle baş başa kaldığımız zamanlardaki duruşumuza, odamızdaki televizyon karşısında takındığımız tavrımıza da elbette bakacaktır. İslami hareket içerisindeki yoğun faaliyet geçmişimiz kadar bilgisayarımızdaki internet explorer geçmişimiz ve ekranlarımızdaki uydu kanallarımız da akıbetimiz açısından belirleyici olacaktır.
Melekler, toplum içerisindeki gıybet hassasiyetimizi, davamızı savunurken sarf ettiğimiz sözlerimizi, İslam’ı anlatırken dile getirdiklerimizi kaydettiği gibi; akşam eşlerimizle sofraya oturduğumuzda komşularımız ve akrabalarımız hakkında konuştuklarımızı, dost meclislerinde ve dava kardeşlerimizle birlikteyken diğer cemaatler, vakıflar, ilim adamları hakkında söylediklerimizi de kayıt altına alıyorlar. Aynı hareket içerisindeki Müslüman kardeşlerimizle olan ilişkilerimiz kadar, kaynanalarımızla, kayın babalarımızla, gelin ve damatlarımızla, komşularımızla, elimizin altındaki çalışanlarımızla olan tüm münasebetlerimiz de yarın amel defterimiz açıldığında karşımıza çıkacak.
Normal şartlarda üstün ahlak sahibi, melek gibi bir Müslümanken, şahsi menfaatlerimize ve kazanımlarımıza dokunulduğunda, sinirlendiğimizde, öfkelendiğimizde, isteklerimiz yerine gelmediğinde, insanların zulüm ve hakaretlerine maruz kaldığımızda farklı bir varlığa dönüşme potansiyelini taşıyorsak, sıkıştığımızda kolayca yalan söyleyebiliyorsak, kafamız bozulduğunda rahatça küfredebiliyorsak İslami kalitemiz henüz istenilen seviyeye gelmemiş demektir.
Toplu halde kılınan namazlarda tadili erkâna, nafilelere, tesbihata, duaya verdiğimiz önemi tek başımıza kaldığımızda gösteremiyorsak bir yerlerde bir sorun var demektir. Halk içerisinde tam bir sünnet hayranıyken özel hayatımızda, evimizde, sünnetten tek bir eser bile göremiyorsak tedavi edilmesi gereken ciddi manevi hastalıklarımız var demektir.
Ve en önemlisi İslami yaşayış, davranış ve faaliyetlerimizin insanlar tarafından beğenilen görünür taraflarına verdiğimiz önem kadar, aynı davranışların sadece Allah tarafından görülen ve beğenilen niyet boyutuna önem vermiyorsak maalesef boşa yoruluyoruz demektir.