"İngiliz Sterlini Kendine Baksın"
"The Guardian sterlin nasıl çöküyor diye kriz tellallığı yapıyordu dün"
Karar'dan Akif Beki, Türk medyasının kur krizini ele alma biçimiyle kafa bulunduğuna dikkati çekti. Gerekçe olarak, medyanın kur krizini görmezden geldiği, dolardaki kaynamayı sakladığı, liradaki erimeyi büyütmediği, değer kaybına değinmediğini vurguladı.
"Nasılmış görsünler şimdi"
Yazar Beki, The Guardian'ın dün sterline ilişkin kriz tellallığı yaptığını belirterek, "Sterlin kafa üstü çakıldı, yerlerde, her geçen gün daha da dibi bulacak izlenimi veriyor. Aman moral bozmayalım, nabza göre şerbet verip yatıştıralım demiyor" dedi. The Guardian'ın İngilizlerin, hayat standartlarının ve alım güçlerinin düşeceğini, okurlara 'patavatsızca' söylediğini, yabancı yatırımcıyı ürkütmekten çekinmediğini kaydeden yazar, "Faizlerin kur baskısı altında yükseltildiği belirtiliyor ama bir aymazlık ki, ne tefeci lobisine bağlanıyor ne de düşman saldırısına. ‘Kendim ettim kendim buldum’ diye dövünmekten fazlası gelmiyor ellerinden. Algı operasyonlarıyla görünümlerinin bozulmasına pabuç bırakıyorlar öylece. Nasılmış görsünler şimdi" diye yazdı.
Akif Beki'nin "İngiliz sterlini kendine baksın" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
"Vay benim köse sakalım...
Kur krizini görmezden geldi, dolardaki kaynamayı sakladı, yok liradaki erimeyi büyütmedi, yok bilmem haberini küçülttü göze sokmadı, yok paralarındaki değer kaybına değinmedi diye daha önceki gün Türk medyasıyla kafa buluyorlardı.
Üstünden iki gün geçmedi, sterlin krizini köpürte köpürte dillerine dolamak zorunda kaldı adamlar.
The Guardian, altından girmiş üstünden çıkmış, sterlin nasıl çöküyor diye kriz tellallığı yapıyordu dün.
AB’den ayrılma pazarlıklarının çıkmaza girmesi, piyasaları panikletmiş...
Brexit tarihine aylar kaldığı halde, boşanma şartlarında, iki tarafın da yüzünü güldürecek, ekonomilerini memnun edecek bir anlaşma ihtimali giderek zayıflıyormuş. Bu tıkanma da düzensiz kontrolsüz bir çıkış, plansız kaotik bir ayrılık demekmiş. Ve yaklaşan fırtına, hazırlıksız yakaladığı İngiliz para birimini kötü vurmuş...
Sterlinde, öngörülemezlik ve belirsizlik krizi patlamış...
Çeyrek puanlık faiz artışı bile kan kaybını önleyememiş, sterlinden kaçış tam gaz sürüyormuş...
Paraları pul olmamış ama dolar ve euro karşısında yılın en düşük seviyelerine gerilemiş, tepetaklak bir düşüş.
Hatta Japon yeni ve İsviçre frangı karşısında bile hızla eriyormuş.
Kara kara düşünüyor ama bir türlü güven verip sakinleştiremiyormuş hükümet piyasaları.
Öyle bir karalar bağlatıyor gazete, öyle bir karamsarlık havası yayıyor, öyle bir korku pompalıyor ki...
Sterlin kafa üstü çakıldı, yerlerde, her geçen gün daha da dibi bulacak izlenimi veriyor.
Hatta sterlin uçacak da şahlanışını müjdeliyor gibi coşuyor anlatırken. Paralarındaki çöküş derinleştikçe enflasyon ve hayat pahalılığına yol açacağını bir kalemde yazıyor.
Aman moral bozmayalım, nabza göre şerbet verip yatıştıralım demiyor.
Kaçınılmaz olarak hayat standartlarını ve alım güçlerini düşüreceğini, İngiliz okurların yüzüne patavatsızca söylüyor.
Yabancı yatırımcıyı ürkütmekten de çekinmiyor, ortalığa yekten saçıp döküyor ne varsa.
Allah’ın sopası yok ki, etme bulma dünyası işte...
Kimin parasının başına ne gelirse senden bilecek, altında İngiliz parmağı arayacak. Fakat sıran geldiğinde, sen suçlayacak kimse bulamayacaksın, Kraliçe’nin adamları yaptı diyemeyeceksin, trajik değil mi?
İnanır mısınız; enflasyonun arttığı yazıyor ama kaos güçlerinden, şer planlarından filan tek kelimeyle bahis yok, sorumluluk dış parmakların müdahalesine atılmıyor.
Faizlerin kur baskısı altında yükseltildiği belirtiliyor ama bir aymazlık ki, ne tefeci lobisine bağlanıyor ne de düşman saldırısına.
Nasıl bir yalnızlıktır, kendilerinden başka dönüp bakacakları kimse yok.
‘Kendim ettim kendim buldum’ diye dövünmekten fazlası gelmiyor ellerinden.
AB’den ayrılma kararı referandumla sandıkta alınmadı mı? Fakat onu bile kullanamıyorlar. ‘İngiltere Londra’dan yönetilir, İngiliz halkının bağımsız iradesine saygısızlık bu. Yağma yok; kargaşa çıkararak, kurla sıkıştırarak, ekonomimize savaş açarak bize şartlarınızı ve çıkarlarınızı dayatamazsınız’ diye Brüksel yönetimine de çakamıyorlar.
Algı operasyonlarıyla görünümlerinin bozulmasına pabuç bırakıyorlar öylece.
Nasılmış görsünler şimdi."