Abdurrahman Dilipak
İnsan tanrı olabilir mi!?
Size daha önce söylemedim mi, bu işin kendi içinde bir teolojisi, felsefesi, mantığı, hukuku, ekonomisi, parası, siyaseti olacak diye!
Siz CERN’de o deneyler yapıldığında bu işin sadece bir teknolojik gelişme olduğunu mu düşünüyordunuz yoksa!? Adamlar, atom altı parçacıkları incelemek için kurmuşlardı o sistemi ama, açık açık da söylüyorlardı, “Tanrı parçacığını arıyoruz” diye. Birçok kişi bunu bir sembol olarak kabul etti. Caner Taslaman’ın “Tanrı Parçacığı: Felsefi ve Teolojik Değerlendirmeler” isimli kitabında konuya şöyle bir çerçeve çizilir: 1964 yılında Peter Higgs, temel parçacıkların her yerde mevcut olan bir alan ‘’Higgs Alanı’’ ile sürekli etkileşimleri sonucu kütle kazandıkları modelini ortaya koydu. Bu alanın parçacık olarak gözlenmiş haline Higgs Bozonu, Higgs Parçacığı veya Higgs denildi. Sonra da popüler ismi ise “Tanrı Parçacığı”dır. BBC’nin 14 Mart 2013’de verdiği bir haberde şöyle deniyordu: “(Tanrı parçacığı) buluşu doğrulandı.” “Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde (CERN) geçen yıl gerçekleştirilen tarihi deneyde keşfedildiği düşünülen Higgs parçacığının varlığı, bilim insanları tarafından daha güçlü bir şekilde doğrulandı.”
Geçen yıl CERN’deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı projesinde yer alan bilim insanları, ortaya çıkarıldığı düşünülen parçacığın, “Maddenin neden kütlesi var?” sorusunun cevabının kilit unsuru olarak görülen “Higgs parçacığı” olduğu yönündeki kanıtlarının güçlendiğini açıkladı.”
İşin aslı şu, her şey atomlardan oluşuyorsa, atom altına inildiğinde bir dalga boyu ve bir de o dalga boyu içinde bir titreşimden ibaretse madde nerede? Tat, renk, koku nerede? Hayat nerede? Sonunda her şey bir tek “1”e gelip dayanıyor ve o dalga boyu da dalgacığın kendinin tekrarı ise! Kuantum aslında bu tartışmalar ışığında evreni yeniden anlaman için bir anahtar olarak kullanılıyor.” CERN’deki bu laboratuvar 29 Eylül 1954 kuruldu. Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi dünyanın en büyük parçacık fiziği laboratuvarıdır. Burada çalışanlar yaptıkları işi “Evrenin sırlarına yolculuk” diye tanımlıyorlar. Bu Grafen, Klonoid, Kimera, GENOM, TransHumanizm projeleri hepsi bu konuyla ilgili.
İslam’da Allah “Bir”dir ve her şeyden münezzeh ve mücerrettir. Allah’ı mevcudat / mahlukla ilişkilendirenler “Vahdet-i Vücud”çulardır. Evet her şey “1”in yansımasıdır, “Ehad” olanın yansımasıdır. Nesnenin kendisi ise, onun irade, rıza, ruh ve sözünün yankılandığı nesneden ibarettir. Yani yaratılmış olan her şey, onun bir parçası değil, onun sözünün yankısındaki frekansından ibarettir.
Eskiden “Mors alfabesi vardı. Mors alfabesi iki harften oluşuyordu: “Nokta” ve çizgi”. Aslında çizgi noktanın tekrarı anlamına gelmektedir. Braille alfabesi de, tek noktadan oluşan nokta grublarının kombinasyonu ile yazı yazma imkanı verdi insanlara. Bilgisayar, ondalık sistemdeki, sayılardan ilk ve sonuncu rakamı aldı ve onunla yazı, ses, görüntü her şeyi ifade etti. Aslında evren tek harf ve sayıdan, renk ve sesten oluşuyor. “Kesret” onun yansımasının kendi içindeki karşılığıdır. Her şey o “idrak”le ilgilidir. “Ruh” burada ana cevherdir. Bugün Hararigiller “ruhul kuds” ile bütünleşerek, insanı “teslis” inancındaki “Baba” ile buluşturmak, yani insanı “babanın oğlu”na dönüştürmek istiyor.
Yeni bir sufizme hazır olun. Zaman ve mekanda astral seyahatlere hazır olun. Şimdiden zaten MetaVerse ile insanlar “tayy-i mekan - tayy-i zaman” olayının “Beta” uygulaması için hazırlanıyor. Size ya da çocuklarınıza oynatılan oyunların sadece bir oyun olmadığını unutmayın. Ya da izlediğiniz dizilerin aslında beynin haritanızı şekillendirmek için bir araç olduğunu da bir kenara not edin. Üzgünüm ama bizim politikacılar, bürokratlar, bilim adamları, teologlar bu işin farkında değiller. Bu adamlar, yeryüzünde tanrısal bir iktidar kurmaktan söz ediyorlar. İnsan tanrı olunca, tanrı kendi çocuklarının evrimi ile bir araya gelince onlar da tanrılaşacak ve daha güzel bir dünya için birlikte çalışacaklar. Yapay zeka ve NeuraLinkle onların yanlış yapmaları engellenince onlar melekleşecekler. Yani Bill Gates Tanrı’nın işini yapıyor!? İnsanoğlu acı tecrübeler sonunda Tanrısı ile buluşarak tanrılaşıyor!?
Grip’19’cu bilim adamları işin bu yanını hiç görmüyorlar sanki. Dünya emek, enerji maliyeti olmayan, zaman içinde yolculuğun mümkün olduğu, mekan farklılığının izafi olduğunu, farklı zaman boyutları alışarak farklı yerlere yolculuğun mümkün olduğunu yakın gelecekte görmeye, göstermeye hazırlanıyorlar. Yani, İsra ya da Hızır (AS) ile yolculuk, Hz. Süleyman’ın Belkıs’ın tahtını getirmesi artık “bilimsel bir mucize” şeklinde gerçek olabilecek!? Yani Bill’in adamları için peygamberlerin mucizesi teknik ve bilimsel bir olay, onlara göre. Bakın, dünya çok farklı bir yere doğru sürükleniyor. Biz, digital bileklik tasarımları, HES Kodu, yeni Multplex PCR, yeni aşı ve yeni mRNA projeleri ile Grip’19 oyunları içinde siber diktatörlüğünün gönüllü ırgatlığını kendimiz için bir başarı olarak görmeye, göstermeye çalışırken, elin oğlu, yapay zeka ile farklı vadilerde koşuyor ve yeni dünya inşa etmeye çalışıyor.
“Lucid rüya” projesi ile gençler oyun oynar gibi, astral yolculuklara çıkıp, periler, cinler ve şeytanların dünyasına dalabiliyorlar, “Para normal” bir sürece giriyoruz, ama kimse bu işin tehlikesinin farkında değil. Çocuklarınız bilgisayar oyunu oynarken, subliminal mesajlarla akılları çeliniyor, zamanda yolculuk yaparken, kendi kaderinizi ya da oyundakilerin kaderlerini siz belirlemeye çalışıyorsunuz, başkaları size kader yazıyor.. Ve size “Siz Tanrının rüyası idiniz”(!) şimdi Tanrı ile bütünleşin kendi rüyanızı gerçekleştirin” diyorlar.
Bize bilim diye anlattıkları şeylerin yeni normal dönemde karşılığı yok. “Yeni normal”, aynı zamanda “Para normal” bir dönem olacak!
“Zamane tanrısı”!? Bill Gates’in Bodrum sahillerimizdeki ziyareti ve ülkemize ilgisinin sebebi konusunda kimsenin bir fikri var mı?
Harari açık açık söylüyor: “Geleceğin dini bilim olacak!” Checking sistemleri de bu yeni dinin fetva kurulları! Bizdeki bilimcilik oynayan bilim adamlarına duyurulur ve bir de ilahiyatçılarımıza, politikacılarımıza, Media mensuplarına ve STK’larımıza.. Şeytan yeniden ilk yalanına sarıldı: “yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat”. Aynı hatayı tekrarlamayalım. Şeytan yalan söyledi! O şöyle dedi: (…) Onlara muhakkak emredeceğim de Allah’ın yarattıklarını değiştirecekler. (Nisa 119). Hayvanların kulaklarını yaracaklar. Bu en büyük ahir zaman fitnelerinden biridir. Şeytan “Bilim” maskesi arkasına saklanarak kendini tanrı diye göstererek insanoğlu ile dans etmek (!) istiyor! Hani bir zaman da “Üzeyir Allah’ın oğlu” demişlerdi ve bir zaman da Yakub aleyhisselam güya sabaha kadar kimle güreşmişti!?
Selâm ve dua ile.