İran'da  Bahreyn İçin Cihad Çağrısı

İran'da Bahreyn İçin Cihad Çağrısı

“Ya lelmüslimin” nidalarını Bahreyn’in Şii ve Sünni halkından duyan Müslümanlar nerede?!..

Rehberimiz! Çok iyi biliyorsun ki bu askerlerine bir işaret etmen yeterlidir, o zaman Suudi hanedanı ve Yahudi Siyonist hanedanının başlarına ne belâlar getireceğimizi göreceklerdir. Bizim şahadetten korkumuz yoktur. Bizler de Hüseyin'in Aşura'sının ashapları gibi on beşinci asırda bu yola baş koyanlarız. Bizler yiyip, eğlenip gönlümüzü hoş etmek için birkaç günlüğüne bu dünyaya gelmedik. Bizler, İslam dinini tüm dünyada yaşatmak için geldik. Bizler, küfrün kökünü dünyadan kazımak için geldik.

*Bugün Suudi hanedanının Vahhabi askerleri "Hayber"in intikamını almak ve yaşadığı zilletlerin mukabilinde Bahreyn'in Şii ve Sünni halkını katlederek yağmalamak için bu toprakları işgal etmiştir. Onlar, Arap cahiliyetinden kalma düşüncelerinin temellerinin yok olmasından korkarak büyük şeytanın emri ve küresel emperyalizmin yeşil ışık yakmasıyla şu anda Bahreyn halkının kanlarıyla kan denizleri oluşturmaktadırlar. "Ya lelmüslimin" nidalarını Bahreyn'in Şii ve Sünni halkından duyan Müslümanlar nerede?!  

"Biz, herkesi bağışlayacağız, ama Suudi hanedanını bağışlamayacağız." Evet, ne kadar doğru ve derin söylemiş pir-i aşk Humeyni'yi kebir. Elbette şayet o günler bu sözün anlamını anlamıyorduk, ama şimdi daha iyi anlıyoruz Ruhullah'ın sözünün derinliğini. O, "Suudi hanedanının Amerikancı İslam'ı" ile "Amerika'nın liberal demokrasisi"nin bir sikkenin iki yüzü olduğunu çok iyi anlamıştı. Her ikisi de "Öz İslam"la savaşa kalkmış, ancak her ikisi de kendi yöntem ve metoduyla. Her ikisi de gerçek İslam'ın kökünü kazımak için uğraş vermekte.

Bugün "Haydar-ı Kerrar"ın ve imam zaman Mehdi'nin hak naibinden aldığımız örnek ve sekiz yıllık savaşla İranlı aslanların yiğitliğini dünyaya gösteren asker ve komutanlar bağımsız rehberimize her ne emir buyursa can ve başımızla itaat etmek için kulak vermiş bulunuyoruz. Bizler Vahhabilerin şu ana kadar işledikleri cinayetlerin kin ve intikamı ile velayete tabi ve onun emirlerini beklemekteyiz. Zira bizler onu, yeryüzündeki mazlum ve mustazaflara en çok canı yanan ve onları anlayan olarak biliyor ve onun sözünün hak ve hakka olan aşktan coştuğunu biliyoruz. Eğer o cihat emri verse dünyayı tüm namert ve zalimlerden temizleyeceğiz.  

Rehberimiz!

Çok iyi biliyorsun ki bu askerlerine bir işaret etmen yeterlidir, o zaman Suudi hanedanı ile Yahudi Siyonistlerin başlarına ne getireceğimizi göreceklerdir. Bizim şahadetten korkumuz yoktur. Bizler de Hüseyin'in Aşura'sının ashapları gibi on beşinci asırda (kameri yılına göre) bu yola baş koyanlarız. Bizler yiyip, eğlenip gönlümüzü hoş etmek için birkaç günlüğüne bu dünyaya gelmedik. Bizler, İslam dinini tüm dünyada yaşatmak için geldik. Bizler, küfrün kökünü dünyadan kazımak için geldik.

Rehberimiz!

Bizler henüz senin "hac mesajını" unutmadık. Orada şöyle buyurmuştun:

"Daha yolun başındayız. Müslüman milletlerin önünde aşması gereken daha zorlu yollar bulunmaktadır. Bu zorlu yolları geçmek, iman ve ihlâs dışında, ümit ve cihat dışında, basiret ve sabır dışında müyesser olmayacaktır. Ümitsizlik, karşı gelme eğilimleri, kayıtsız kalmak, gayretsizlikle, sabırsızlıkla, acelecilikle, ilâhî vadenin doğruluğuna kuşkuyla bakmakla bu yollar kat edilmeyecektir.  

Yaralı düşman tüm gücüyle meydana çıkmıştır. Akıllı, uyanık, cesur ve fırsatları değerlendirmesini bilelim. Böyle yaparsak düşmanların hevesleri kursaklarında kalacaktır. Bu otuz yıllık mücadele boyunca düşman yani genelde Amerika ve Siyonizm ellerindeki tüm güçleriyle meydandaydılar, ancak başaramadılar ve gelecekte de başaramayacaklardır."

Biz, hatta Ruhullah Humeyni'nin Suudi hanedanının hacıları kana buladığı yılki hac mesajını da unutmadık. Orada şöyle buyurmuştu:

"Her kim küfür ve şirkten beraatı uygulamayı hayatına dökerse, küresel zorbaların mantığına göre şirkle itham olunur. "Müftüler" ve bu "Belamı baura"nın müftü torunları onun küfür ve katline hüküm verirler. Bilahare, İslam tarihinde İslam Peygamberi'nin en üstün evlatları yani Ebu Abdullah imam Hüseyin (r.a) ve vefalı yaranlarının küfür ve nifak kılıçlarıyla şehit edip saklı kalan Beni Ümeyye yani Yezidilerin elbisesiyle yeniden Ebu Süfyan'ın mirasıyla ortaya çıkması da varmış. Onlar, imam Hüseyin'inin vefalı yaranlarının pak ve masum boğazlarını o sıcak havada, Hicaz'ın Kerbela'sında ve haremin katli kahında parçalamış ve İslam'ın evladı Hüseyin'e (r.a)  Yezidilerin attıkları "harici", "mülhit", "müşrik" ve "katli vacip" gibi töhmet ve ithamları onun takipçilerine de atmışlardır. İnşallah bizler, kalbimizin hüznünü münasip bir zamanda Amerika ve Suudi hanedanından alacağımız intikamla bertaraf edeceğiz. Bu büyük cinayetin acısını onlara tattıracağız ve hakkın küfür ve nifak ordusuna karşı zaferini ve Kabe'yi liyakatsiz ve Mescid-i Haram'a namahrem olan kişilerin elinden kurtararak kutlama şenlikleri düzenleyeceğiz."  

İmamımız! Ey dünya lideri! Ey Allah'ın ruhunun hak halefi!

Bizler sana bağlıyız. Sana inanmışız. Vücudumuzun tüm zerreleri senin aşkınla yoğrulmuştur. İtaat edeceğimiz emir nedir? Yıllardır vahşi Suudi hanedanının sırtlanlarıyla amansız bir savaşın intizarındayız. Onların masum insanlara karşı işledikleri cinayetleri asla unutmadık. Bugün dünyanın neresinde bir terörist intihar saldırısı varsa mutlaka onun bir başı Suudi riyallerine ulaşır. Bugün eğer halkımızı Zahidan'ımızda İmam Ali camisine bombalı saldırlar düzenleyerek kanlara buluyorlarsa, bu vahhabi tefekküründen ve kirli riyallerinden kaynaklanmaktadır. Bugün bu Suud hanedanı yani habis şecere, Hayber kalesinde dünyanın en adil kişisinin karşısında duran kişilerin temsilcileridir. Bunlar, hak peşinde koşan halkları katlederek tüm ahlaki ve geleneklerin dışına çıkmışlardır. Bize göre Suudi vahhabileri ile Yahudi Siyonistleri arasında hiçbir fark yoktur. 

İmamımız!

Bizler, bu yolu kat etmek için geldik. Emir senin emrindir ey önderimiz! Ancak bu hayvan sıfatlıların vahşi cinayetlerini gördüğümüzde sabır kasemiz coşmaktadır. Suudi hanedanı bilsin ki adalet peşinde koşan İranlıların sessizliği korkudan değildir, bilakis velayet aşkıyla, yer yüzünde yaşamış en temiz sülaleden gelen önderin emrini beklemesindendir. Onun emriyle aşk ve tebessümle tüm kirli kalpleri temizleyeceğiz. Bizler Kerbela nesliyiz. Hüseyin'in neslindeniz. Zeyneb'in neslindeniz. Bizler hiçbir zaman şahadetten korkmadık, korkmayız. Şahadet eğer İslam yolunda olursa "baldan daha tatlıdır." Şahadet eğer senin emrinle olsa bizim için baldan daha tatlıdır. Bizler seni bu zamanda Hüseyin'in bayrağının sancaktarı biliyoruz. Bundan dolayıdır ki her zaman şöyle feryat etmekteyiz: "Lebbeyk ya Hamaney, lebbeyk ya Hüseyin'dir."

*İranlı öğrenciler ve bazı gruplar, Suudi Arabistan ve BAE'nin Bahreyn'e askeri çıkarmasından dolayı rahatsızlıklarını belirterek Suudi Arabistan güçlerine karşı cihat için bir bildiri yayımladı. Bildirinin tam metnini siz değerli okuyucularımıza aktardık.   

 

 

ABNA.İR