İran'daki Patlama: Savaş Gerginliği Artıyor
Siyonist rejim istihbarat kaynaklarına yakınlığı ile bilinen DEBKA sitesi, İran'daki patlama ve Arap Birliği'nin Suriye'ye tavrını yazdı...
DEBKA'da yayınlanan analizi sunuyoruz:
İRAN'DA PATLAYAN ÜSLER VE ARAP LİGİ'NİN SURİYE ÜYELİĞİNİ ERTELEMESİ SONRASINDA ORTADOĞU'DA OLUŞAN KORKU
İran'da patlayan üsler ve Arap Liginin Suriye üyeliğini ertelemesi sonrasında Orta Doğu'da oluşan korku
11-12 Kasım tarihlerinde, bölgesel bir çatışma potansiyeli, içerisinde İran'ın en iyi füze uzmanının da bulunduğu en az 32 devrim muhafızının ölümüyle sonuçlanan, İran'ın askeri üslerindeki patlamalar ve Esad'ın, sivillere yönelik şiddet kullanımının bir sonucu olarak, Arap liginin, Suriye üyeliğini ertelemesi ile arttırıldı.
Tahran'da pencerelerin kırılması sonucu, sokaklar da iki söylenti dolaşmaya başladı: Ya İran, bir saldırıya maruz kalmıştı ya da başarısız bir nükleer testi yapılmıştı. Yabancı işadamlarının da ülkeyi terk etmeleri söylendi.
Kuveyt'te milletvekilleri İngiltere'nin, ABD önderliğinde İran'a karşı yapılacak saldırının yakın olduğunu açıklamasından sonra, İran'dan gelebilecek olası bir saldırının yan etkilerinin acilen tartışılmasını istedi. Obama, Rus ve Çinli liderleri kafaya almış olsa da, etkili uluslar arası yaptırımların uygulanması umudu yavaş yavaş kayboluyor.
İran'daki üslerin patlamasından saatler sonra Arap Ligi, Suriye'nin üyeliğini erteleme kararı aldı ve üye ülkelerin, Suriye'deki elçiliklerini geri çekmelerini söyledi. Arap Liginin bu kararı, Obama tarafından övüldü ve BM Genel Sekreteri tarafından desteklendi.
Bu ceza, Esad'ı, Suriye muhalefetine destek götürmek üzere tampon bölgeye bir Türk birliğinin girmesi tehdidinden bile daha çok üzdü. Bu, Arap dünyasının Esad'ı istemediğinin ifadesiydi. Ayrıca Esad, BM Güvenlik Konseyine, NATO'ya ve hatta Washington'a da meydan okumuştu. Esad, barış anlaşmasını küçümsediği ve son 10 gün içerisinde 250 sivili daha öldürdüğü için Arap birliğinde kovulması sonrasında, hayatta kalmakta çok zorlanacak.
Aslında Katar Dışişleri Bakanı Hamad bin Jassim, Esad'ı, kararlara uyulmadığı takdirde Suriye vatandaşlarının korunması için başka adımların da atılacağı konusunda uyardı.
Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve Ürdün, hâlihazırda Suriye muhalefetinin silahlanmasına yardımcı oluyorlar. Bu senaryo, giderek Libya'dakine benzemeye başladı. Libya'da da Türkiye, Katar ve Ürdün güçleri, NATO müdahalesi kapsamında Libya'da görev almıştı.
9 aylık ayaklanmalar boyunca silahlı birliklerini şehir merkezlerinden çekeceği, tutukluları serbest bırakacağı ve de reformları devreye sokacağı konusundaki sözlerine uymadığı için artık kimse Esad'ın sözüne itibar etmiyor. Kendi ordusu bile onun karşısında yer almaya başladı. Çatışmanın ilk aylarında muhalefetin tarafına geçen onlarca silahlı adam, geçen iki hafta içerisinde yüzlerceye ulaştı.
Esad ile ordu arasındaki bozulan ilişkiler, üç şekilde sonuçlanabilir:
1. Ordunun üstdüzey komutanları, rejim adına işlenen cinayete daha fazla ortak olunamayacağı ve artık Esad'dan kurtulunması gerektiği ve bunun tek yolunun bir askeri darbe olduğu kararını verebilirler.
2. Esad, Şam'da bir askeri cunta kurmak üzere kendi darbesini yapabilir. Ve bu cuntayı, perde arkasından yönlendirebileceği kişilerden seçerek, üzerindeki Arap ve Batı baskısını azaltabilir.
3. Esad, Ortadoğu'da, İran ve Hizbullah ile birlikte büyük bir savaş çıkaracağı tehdidi ile başarılı olabilir.
Tahran'daki patlamalardan sonra yayılan savaş söylentileri ve Esad rejimi karşısında alınan tedbirler, bölgede korkulu bir iklimi hâkim kıldı. Bölgedeki tüm başkentler, olası bir savaşın gerginliğini yaşıyor"
velfecr