İşbirlikçi Abbas, İstanbul"da Protesto Edildi (FOTO)

İşbirlikçi Abbas, İstanbul"da Protesto Edildi (FOTO)

Dün gece Türkiye’ye gelen Mahmud Abbas, Özgür-Der’in çağrısıyla Fatih'te protesto edildi.

Özgür-Der'in çağrısıyla 13.00'te Fatih Saraçhane Parkı'nda toplanan Müslümanlar, Abbas'ın işbirlikçi kimliğine; Gazze kuşatması ve katliamındaki sorumluluğuna dikkat çekerek Filistin'in muhatabı olarak alınmasını protesto ettiler. Filistin'i ancak Filistin halkının seçtiği Hamas mensuplarının ve İslami direniş erlerinin temsil edebileceğini belirten Müslümanlar, açtıkları pankart ve taşıdıkları dövizlerle; attıkları sloganlarla Abbas'ı ve tüm işbirlikçileri tel'in ettiler.

 

"İşbirlikçi Mahmud Abbas Filistin Halkını Temsil Etmez!", "İsrail İle İşbirliği Suçtur!" yazılı pankartların açıldığı eylemde Arapça, Türkçe, İngilizce "Mahmud Abbas, İsrail'in Suç Ortağıdır!", "İsrail Uşağı Abbas, Türkiye'ye Hoş Gelmedin!" yazılı ve Hamas logolu dövizlerin yanı sıra direniş önderlerinin resimleri taşındı.

 

 

Eylemde bir konuşma yapan Haksöz Dergisi yazarı Rıdvan Kaya, 27 Aralık'ta başlayıp tam 3 hafta süren vahşetin Siyonist işgalin gerçek yüzünü ortaya koyduğu gibi işbirlikçiliğin sefaletini de açığa çıkardığını belirtti. Kardeşlerimizin vahşice katledildiği bir vasatta dahi iktidar hesaplarıyla ABD-İsrail planlarında rol üstlenen işbirlikçiler olduğunu ifade eden Kaya, "Filistin cumhurbaşkanı" sıfatını taşıyan Mahmud Abbas'ın da bu işbirlikçilerin önde gelenlerinden olduğunu söyledi.

 

"Bizler 60 yıldır süren Siyonist işgale akidevî bir perspektiften ve ilkesel bir bütünlük içinde karşı çıkan Müslümanlarız. Aynı şekilde işbirlikçiliği de bağışlanmaz bir suç görüyoruz. Bu vesileyle dün Türkiye'ye gelen Mahmut Abbas'a hoş gelmedin diyoruz!" diyen Rıdvan Kaya, her şeyiyle işbirlikçiliğin prototipi olan Abbas'la ilgili şunları söyledi: "29 Nisan 2003'te Başbakanlığa getirilişi ABD'nin gözden çıkardığı Yaser Arafat'ı dengeleme siyasetinin sonucuydu. Ocak 2005'te düşük katılımlı bir seçim sonucu Arafat sonrasında cumhurbaşkanlığına seçildi. İsrail'e karşı hep tavizkâr politikaları ile gündemde olan Abbas, bölgede diğer işbirlikçi devletler Mısır, Ürdün, Suud rejimleri ile yakın irtibat kurdu."

 

ABD'nin İslami direnişi ezmeye yönelik 2 ayaklı planının, öncelikle Muhammed Dahlan çetesinin darbe girişimi ve Mahmud Abbas'a silah ve para desteği vererek Hamas'ı zayıflatma çabası olarak yansıdığını belirten Rıdvan Kaya, Abbas'ın manda yönetimi döneminin yerli görevlilerini andıran bir tutum içinde olduğunu ifade etti. Abbas'ın, BM'de geçen yıl Endonezya ve Katar'ın Gazze ablukasının kaldırılması teklifine karşı çıktığını hatırlattı ve Abbas'ı şöyle özetledi:

 

Direnişe karşı uzlaşmacılığı, teslimiyeti temsil ediyor.

Halkın seçtiği Hamas hükümetine karşı darbeciliği temsil ediyor.

Batı Şeria'da 800'den fazla Müslümanı zindanlarda tutarak zorbalığı temsil ediyor.

Gazze örneğindeki gibi, koltuk hırsıyla işgalciye arka çıkmakla ihaneti temsil ediyor. 

 

Başbakan'ın Davos konuşmasına da atıfta bulunan Rıdvan Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: "Başbakan meşhur Davos konuşmasında bir ifşaatta bulunmuş, işbirlikçiliğin sefaletini ortaya koymuştu. Ankara'da Olmert ile görüşmesinde barışı sağlamak adına bazı adımların atılması gerektiğini, bu çerçevede Hamas mensubu Meclis Başkanı, bakanlar ve milletvekillerinin serbest bırakılması gerektiğini söyleyince Olmert ne demiş: Mahmut Abbas kriz geçirir!" 

 

Kaya, sözlerini şöyle bitirdi: "Tüm bu manzara açık, net bir işbirlikçilik tablosunu ortaya koyuyor. Böylesi bir zatın Filistin halkını temsil edemeyeceği açıktır. Bu yüzden Türkiyeli yetkililere Filistin halkı adına Mahmud Abbas'ın konuşamayacağını hatırlatıyoruz."

 

 

Daha sonra söz alan Ahmet Varol, normal şartlar altında görev süresi sona eren Abbas'ın yerine yeni başkan seçilene kadar Meclis Başkanı'nın vekâlet etmesi gerektiğini söyledi. Hamas hükümetinin Meclis Başkanı olan Aziz Duveyk'in halen Siyonist zindanlarda tutsak olduğunu hatırlatan Varol, Filistin halkının, Abbas'ı değil, Hamas'ı temsilci olarak seçtiğini belirtti.

 

Abbas ve yardımcılarının El-Fetih hareketi içerisinde dahi meşruiyetlerinin kalmadığını belirten Ahmet Varol, normal şartlarda gerçekleştirilecek bir seçimde El-Fetih içindeki işbirlikçi kadroların ağır bir yenilgiye uğrayacağını belirtti. Mahmud Abbas ve yönetimine karşı hareket içerisinde ciddi tepkilerin olduğunu vurgulayan Ahmet Varol, nitekim son Gazze saldırılarında El-Fetih kadrolarından da direniş saflarında çarpışan unsurların olduğunu açıkladı. El-Fetih hareketinin önde gelen şahsiyetlerinden ve Arafat'ın en yakın arkadaşlarından Faruk Kaddumi'den, Abbas'ın el-Fetih'i temsil etmekten çok uzak olduğu bilgisini aktaran Varol, Türkiye'de de Filistin'in temsilcisi olarak Hamas'ın muhatap alınması gerektiğini vurguladı.

 

 

Eylemin sunumunu yapan Murat Özer de Davos zirvesini hatırlatarak; Davos'taki duruşun takdir edilmesi gerektiğini belirtti. Ancak esas olarak Başbakan'ın sözlerinin arkasında durması gerektiğini ifade eden Özer, İslam dünyasında hangi ülkede Siyonist pilotların eğitim uçuşu yaptıklarını; Mısır haricinde nerede İsrail elçisi olduğunu, hangi ülkede bu derece silah anlaşması yapıldığını sordu. Türkiye'nin İsrail ile fiiliyatta geniş işbirliği içinde olduğunu belirten Özer, Başbakan'ın "öldürmeyi iyi bilenler"le bu ilişkileri sona erdirerek sözünde durmasını istedi. Hükümetin, en azından yeni yapılan insansız uçak anlaşmalarını iptal etmesi gerektiğini belirten Özer, bunu da yapamıyorsa çaresiz olduğunu açıklamasını istedi. Özer, İslami direnişin Gazze'de olduğu gibi Irak ve Afganistan'da öğretici olduğunu; Siyonizm'e ve emperyalizme karşı canları pahasına mücadele edenlerin İslam ümmetinin onuru olduklarını belirterek sözlerini bitirdi.

 

Eylem boyunca "İşbirlikçi Hainler Hesap Verecek!", "İşbirlikçi Abbas Filistin Halkını Temsil Edemez!", "Filistin Hamas'tır Abbas Uşaktır!", "İşbirlikçiler Yenilecek Direnen Filistin Kazanacak!", "Emperyalizm İslami Direniş Kazanacak!", "Hamas'a, Cihad'a, Direnişe Bin Selam!", "Siyonist Elçilik Kapatılsın!", "Konya Üssü Kapatılsın!", "Hain Abbas Türkiye'den Defol!", "İslami Direniş Onurumuzdur!" vb sloganlar atıldı ve tekbirler getirildi.

 

Eylem Özgür-Der adına Kevser Çakır'ın okuduğu basın bildirisiyle sona erdi.

 

HAKSÖZ-HABER

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Fotoğraflar: Sabiha Çimen / Haksöz-Haber

 

BASIN BİLDİRİSİNİN TAM METNİ:

 

Filistin Halkının Meşru Temsilcisi İslami Direniştir!

İŞBİRLİKÇİ MAHMUD ABBAS, FİLİSTİN HALKININ TEMSİLCİSİ OLAMAZ!

07 Ocak 2009

Filistin halkının değil ABD, İsrail ve işbirlikçi Arap rejimlerinin fahri temsilcisi, Gazze katliamının baş sorumlularından işbirlikçi Mahmud Abbas dün gece itibariyle Türkiye topraklarına ayak basmış bulunuyor.

Filistin halkının Siyonist işgale karşı onurlu mücadelesinde ihaneti tercih etmiş, ABD ve İsrail terör devletlerinin işbirlikçisi hüviyetini kazanmış olan bu adam, maalesef Filistin halkının temsilcisi olarak Ankara'ya çağrılmıştır. Oysa işbirlikçi kimliği bizzat Başbakan Erdoğan'ın ifadeleriyle izhar edilen bu adamın temsilci sıfatıyla muhatap alınması ciddi anlamda çelişkili bir durum arzetmektedir. Görev süresi 9 Ocak tarihinde bitmiş olan ve Filistin halkını temsil etme özelliği olmayan bu adamın, hukuksuz bir şekilde Filistin Başkanlığı koltuğunda oturduğu bilinmektedir. Böyleyken muhatap alınmış olması kabul edilemez bir durumdur. Nitekim Filistin'in tek meşru temsilcisi, halkının kahir ekseriyetinin tercihiyle hükümetini kurmuş olan Filistin Başbakanı İsmail Heniye'dir.

Oslo sürecinde İsrail'i tanıma yolunda imzalar atarak, "barış adamı" makyajıyla bir Truva atı misyonuna soyundurulan ama aslında bütün dünya Müslümanlarının "ihanet ve uzlaşma süreci" olarak nitelediği Oslo görüşmelerinde, Siyonist İsrail devletini Filistin halkı ve örgütleri nezdinde yasallaştırma çabası içinde olan; Gazze'de kadın ve çocukların kanının dökülmesinde parmağı olan; direniş önderlerinin adreslerini nokta operasyonlar için Siyonist katillere bildiren; katliamdan sonra direnişin tamamen bitirileceğini umarak, "Peki bu saldırılardan sonra ben ne olacağım?" diyerek Siyonist çete liderlerinden siyasi akıbetiyle ilgili garantörlük isteyen; ambargonun sürdürülmesi için Mısır'dan talepte bulunan bu adam Filistinlilerin değil, olsa olsa Filistin'i esaret altında yaşatan ABD, AB, Siyonist çete ve işbirlikçi Arap rejimlerinin temsilcisi olarak Türkiye'ye gelmektedir.

Abbas yönetiminin Filistin'de yapageldiği tek şey Siyonist rejimin emellerini gerçekleştirebileceği bir ihanetin süreklileştirilmesinden başka birşey değildir. Göreve geldiği günden bu yana Abbas yönetimi, Hamas'ı mafyatik çete faaliyetleriyle köşeye sıkıştırmak, direnişçileri ve hatta süregelen mezalimi protesto eden Filistinlileri tutuklayarak esir etmek ve Gazze direnişi esnasında Hamas ve İslami Cihad mensuplarını ispiyonlamak ve kalleşçe arkadan vurmaktan başka bir işlev görmemiştir.

Filistin Cumhurbaşkanlığı görev süresi sona ermesine rağmen; hukuksal anlamda Filistin özerk yönetiminin temsilcisi sayılamıyacak olan bu adamın görevini zora dayalı olarak sürdürmeye çalıştığı, ABD-AB ve işbirlikçi Arap rejimlerinin zoraki destekleriyle ayakta tutulduğu, Hamas'a rağmen Filistin halkının temsilcisi konumunda gösterilmeye çalışıldığı aşikârdır.

Mademki bu hainin Türkiye'ye çağrılması gafletine düşülmüştür o halde en azından Siyonist zulme sessiz kalmasının ve ihanetlerinin hesabı sorulmalıdır. Siyonist çete liderleriyle birlikte yargılanması gereken bu kuklaya da Davos'ta kuklacıya gösterilen tavır sergilenmelidir. Bu vesileyle bir kez daha vurgulamak istiyoruz ki, Davos'taki tutum söylemde kalmamalı, fiili adımlarla sürdürülmeli, Siyonist çete ile ilişkiler kesilmeli, tüm askeri ve stratejik antlaşmalar iptal edilmelidir! İşbirlikçiliği affedilmez bir suç olarak gören bizler bu yüzden dün Türkiye'ye gelen Mahmud Abbas'a hoş gelmedin diyoruz! Abbas'ın Filistin halkını temsil edemeyeceği ve Filistin halkı adına konuşamayacağı açıktır. Filistin halkının meşru temsilcisi halkın desteklediği, Siyonist işgale karşı onurlu bir mücadele veren Hamas'tır.

Özgür-Der