IŞİD'le mücadelede Ankara kriterleri
ABD’nin IŞİD ile mücadelede yapılması gerekenler listesi ortaya çıktı. Türkiye bu mücadeleye destek vermekle birlikte, çekincelerini ve hassasiyetlerini de dile getiriyor.
ABD Başkanı Barack Obama’nın açıkladığı IŞİD ile mücadele planına Türkiye’nin katkısını ‘yaşamsal’ olarak gören Washington, Ankara’nın bu mücadeleye güçlü bir destek vereceğinden emin ancakTürkiye’nin hassasiyetlerinin de farkında.
8 Eylül 2014’de ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel’in Türkiye ziyaretiyle ilgili olarak Ankara’daki resmi kaynaklar ‘bölgesel gelişmeler ele alındı’ açıklamalarıyla yetinse de, ABD Savunma Bakanlığı’nın internet sitesine göre Hagel, Ankara’da yaptığı görüşmeleri şöyle tanımladı:
“IŞİD’i ve IŞİD’in temsil ettiği her şeyi yok etme çabalarının bir parçası olma konusunda Türkiye’nin kararlılığını bir kez daha teyit ettiği verimli toplantılar...”
Spesifik talepler yok
ABD, Ankara’ya spesifik taleplerle gelmiyor, “Ne yapabilirsiniz?” sorusuyla geliyor. Aynı habere göre Hagel, Ankara’ya spesifik bir taleple de gelmedi:
“Buraya üstlenmelerini istediğimiz spesifik bir rolü yerine getirmelerini sormak için gelmedim. Her ülke, kendi çıkarlarına, bölgesel çıkarlarına ve Türkiye’nin durumunda NATO’nun da çıkarlarına neyin uygun olduğuna kendisi karar verir. Buraya gelişimdeki amaç, karşı karşıya olduğumuz zorluklara karşı birlikte çalışmayı ve IŞİD ile nasıl mücadele edeceğimizi koordine etmek.”
Koalisyonun yapılacaklar listesi
Bununla birlikte, ABD’nin ortaya koyduğu ve uluslararası destek aradığı IŞİD ile mücadele stratejisine Türkiye’nin hemen hemen her alanda verebileceği katkılar var.
Türkiye’ye 11 Eylül 2014’de gelecek olan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve Hagel, 5 Eylül’de yayınladıkları ortak açıklamada da, IŞİD ile mücadele edecek uluslararası koalisyonun çabalarının şu noktalarda yoğunlaşacağını duyurmuşlardı:
“Irak’ta IŞİD ile savaşan gruplara destek, yabancı savaşçıların IŞİD’e katılmasının engellenmesi, IŞİD’in finans kaynaklarının kesilmesi, insani yardımlar ve IŞİD’in ideolojisinin meşru olmadığını gösterme. “
Türkiye’nin bu “yapılacaklar listesindeki” beş noktada da hem katkıları, hem de tavsiyeleri var ve bazılarına ilişkin de hassasiyetleri bulunuyor.
Türkiye’nin hassasiyetlerinin başında IŞİD’in elindeki 49 Türk rehinenin güvenliği ve bir an önce sağ salim eve dönmesi var. Bu konuda yayın yasağı da uygulayan Türkiye, IŞİD’e karşı yapacakları ve yaptıkları konusunda ketum davranmayı tercih ediyor. Bu da müttefikleri tarafından anlaşılır bulunuyor.
Türkiye’nin ilkesi
Türkiye, her şeyden önce ABD ve diğer ortaklarına sorunun çözümünde yalnızca askeri yöntemlerin ya da taktiklerin yeterli olmadığını, meselenin özüne inilmesi gerektiğini söylüyor. Bu da IŞİD’i ortaya çıkartan siyasal sorunlara çözüm bulma zorunluluğu.
Ankara’ya göre, siyasal çözümün iki ayağı var, Irak’ta kapsayıcılık ve Suriye’deki iç savaşın bitirilmesi.
“Biz size söylemiştik”
Ankara’nın öteden beri ısrarla vurguladığı, şimdi de rahatlıkla “Ama biz sizi uyarmıştık” dediği nokta tam da bu. Türk yetkililer, Irak’ta Sünnilerin kendilerini siyasal yaşamdan dışlanmış hissetmesinin radikal grupları ortaya çıkartacağını defalarca dile getirmişti. Şimdi de, Irak’ta kapsayıcı bir hükümet kurulmasının önemine dikkat çekiyorlar.
Bağdat’ta 9 Eylül 2014’de yeni hükümet güvenoyu aldı ancak tıpkı geçmişte olduğu gibi Şiiler, Sünniler ve Kürtler, bazı bakanlıklar konusunda anlaşamadı. Bu nedenle de iki önemli bakanlık, Savunma ve İçişleri bakanlıkları boş kaldı. Türkiye, yeni Irak hükümetini tebrik eden ilk ülke olurken, bir yandan da bu bakanlıklara atama yapılmasının önemine dikkat çekti. Eski Irak hükümetinde de benzer bir sorun vardı. Eski Irak Başbakanı Nuri Maliki de bu iki bakanlığı kendi yönetiminde tutmuş ve bu iki bakanlığın gücünü kendi muhaliflerine karşı kullanmıştı.
Suriye’de Cenevre Bildirisi çerçevesinde çözüm
Türkiye’nin, “Biz size söylemiştik” dediği başka bir nokta da Suriye’deki durum. Ankara, uluslararası toplum iç savaşa müdahale etmediği sürece, Suriye’de de radikal unsurların güç kazanacağı uyarılarını yapıyordu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Barack Obama, NATO zirvesi sırasında 5 Eylül’de yaptıkları ikili görüşmede, Suriye'de Cenevre Bildirisi doğrultusunda gerçek bir siyasi dönüşüm gerçekleştirilmesinin büyük önem taşıdığı hususunda mutabık kaldıklarını açıklamışlardı.
Cenevre Bildirisi, Suriye’de bütün tarafların rıza göstereceği bir geçiş hükümeti kurulmasını ve hemen ateşkesi öngörüyor.
Türkiye’nin çekinceleri
Türkiye’nin IŞİD ile mücadelede ABD yönetimine yaptığı uyarılardan biri, alınacak önlemlerin ve eylemlerin Esed yönetimine dolaylı da olsa fayda sağlayarak, Suriye muhalefetini zayıflatmaması. Ancak bu konuda en azından ilkesel olarak bir uzlaşma varmış gibi görünüyor. Obama IŞİD ile mücadele stratejisini açıklarken, Esed rejiminin de tıpkı IŞİD gibi meşruluğunun olmadığına dikkat çekmişti.
IŞİD ile savaşan gruplara silah desteği
ABD’nin yapılacaklar listesindeki, IŞİD ile savaşan gruplara silah yardımı konusunda da Türkiye’nin bu silahların yanlış örgütlerin ve kişilerin eline geçmesine yönelik endişesi var.
PKK’nın Suriye kolu PYD de uluslararası güçlerden IŞİD ile mücadele ettiği için silah istiyor. PKK’nın bu nedenle terör örgütü listesinden çıkması gerektiğini savunan kampanyalar da düzenleniyor. Türkiye’nin PYD’nin muhatap alınabilmesi için öne sürdüğü şartlar henüz değişmedi. Bu şartlar PYD’nin rejimle işbirliği yapmaması ve muhaliflere katılması, Türkiye’nin güvenliğini tehdit edecek faaliyetler içinde olmaması ve emrivaki oluşumlardan kaçınması.
Ancak PYD, 2014 Ocak ayında yapılan Cenevre-2 Konferansı'na muhaliflerle birlikte katılmamış, aynı dönemde daha önce meclislerini oluşturduğu ve fiilen yönetimi eline aldığı üç bölgede özerklik ilân etmişti.
Ankara, şimdi bir kez daha PYD’nin safını belirlemesi gerektiğine vurgu yapıyor. Müttefiklerine de, silah yardımı alacak gruplar içinde PYD’nin olmaması gerektiğini hatırlatıyor. Bu konuda en net açıklamaysa Almanya’dan geldi. PKK yöneticisi Cemil Bayık’ın Almanya ve Batı ülkelerinden silah talep etmesi üzerine Almanya Başbakanı Angela Merkel PKK’nın silahlandırılacak gruplardan olmadığını söylemişti.
Irak ordusuna verilen silahlara da dikkat
Türkiye'nin bu konudaki tek hassasiyeti PKK değil. Irak ordusuna verilecek silahlar konusunda da çekinceleri var. Irak ordusunun yüzde 95’nin Şii olduğunu müttefiklerine hatırlatan Türkiye, geçmişte bu silahların Sünni muhaliflere karşı da kullanıldığını bunun da IŞİD gibi örgütlerin Sünniler arasında taban bulmasına neden olduğunu vurguluyor. Ayrıca Şii radikal örgütlerin de varlığına ve bu örgütlerin Irak’taki iç dengelerde sorun çıkarma potansiyeline de dikkat çekiyor.
Yabancı savaşçılar
ABD’nin yapılacaklar listesinde yer alan ‘yabancı savaşçıların IŞİD’e katılımın engellenmesi’ meselesinde Ankara’nın son zamanlarda daha hassas davrandığı da müttefikleri tarafından kabul görüyor.
İngiltere Başbakanı David Cameron 8 Eylül’de İngiliz Parlamentosu'nun alt kanadını bilgilendirirken, IŞİD üyelerinin Türkiye'nin Suriye ve Irak sınırlarındaki geçişleriyle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüştüğünü anlatmış ve "Türkiye, sınırındaki güvenliği daha da artırmak için halihazırda birçok adım attı ve yardım etmemiz için bizimle askeri, istihbarat ve güvenlik konularında işbirliği yapmak istiyor" demişti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, aynı gün verdiği demeçte Avrupa'dan Irak ve Suriye'ye giden yabancı savaşçılara ilişkin "Bugüne kadar bildirilen 6 binden çok kişi şu anda Türkiye'ye giriş yasağı listesindedir. Aynı şekilde binden fazla kişiyi yakaladık ve sınır dışı ettik" dedi.
İnsani yardım ve İŞİD’in ideolojisi
Koalisyonun yapılacaklar listesinde yer alan insani yardımlar meselesi ise Türkiye’nin zaten üstlendiği bir sorumluluk. IŞİD saldırıları arttığında ve özellikle Ezidileri hedef aldığında oluşan insani krize en acil insani müdahaleyi Türkiye yapmıştı. İnsani yardımlara devam edeceğini açıklayan ve yaklaşık 1,5 milyon Suriyeliyi barındıran Türkiye, yeni bir mülteci akınından da endişeleniyor ve bu nedenle bundan sonra ağırlıklı olarak kendi toprakları içinde değil, mümkün olduğu durumlarda sınırına yakın yerlerde mülteci kampları kurulmasını istiyor.
Yine koalisyonun yapılacaklar listesinde yer alan IŞİD’in ideolojisinin meşruluğunun kalmadığının gösterilmesi konusundaysa Türkiye’nin öteden beri devam eden çabaları biliniyor. Bir yandan medeniyetler ittifakını savunan Türkiye, bir yandan da İslamofobi ile uluslararası düzeyde yoğun bir mücadele yürütüyor