İslâm'a saldırının gerçek hedefi ne?
Bu, İslâmi örgütlere ve şahsiyetlere yönelik bir saldırı mı, yoksa dini bir inanç olarak İslâm’a saldırı mı?
İslâm’a saldırının gerçek hedefi ne?
Bu, İslâmi örgütlere ve şahsiyetlere yönelik bir saldırı mı, yoksa dini bir inanç olarak İslâm’a saldırı mı?
AHMED AMRABİ/Genel yayın yönetmeni
Soru bir Hollanda milletvekilinin Kur’an’ı Kerim’in yakılması veya parçalanması sahnelerini içeren bir film çekme hazırlığı yaptığını açıklaması münasebetiyle yöneltilmektedir.
Bu durum asıl hedefin, şiddet yöntemini yapılandıran ve Batının ‘terör’ sıfatını verdiği İslâmi örgütler ve şahsiyetler değil, İslâm dininin kendisi olduğunu ifade ediyor.
Hollandalı milletvekili amacını açıkça ilan ederek tartışmaya mahal bırakmadı. Filminin İslâm karşıtı olduğunu ve filminde Kur’an’ın ‘ korkunç, faşizan bir kitap olduğunu ve Hitlerin Nazi fikirlerini açıkladığı ‘kavgam’ kitabına benzediğini’ ispatlayacağını ifade etti. Ne zaman Batılı bazı çevrelerce El Kaide örgütü, Usame Bin Laden ve aşırılıkçı olarak görülen benzer örgütler ve şahsiyetlere karşı saldırı ve kınama çıksa bir kısım Arap ve Müslüman yorumcu ve siyasetçi bu Batılı resmi ve resmi olmayan çevreleri halkı çıkaracak mazeretler ve gerekçeler sunuyorlar.
MÜSLÜMAN SİYASETÇİLERİN YANLIŞI
İslâmi örgütler ve şahsiyetlere yönelik saldırılar, saldırıları haklı çıkarma veya karşı çıkma bağlamında Müslümanlar arasında tartışma ve içtihat kabul eden bir mesele. Fakat İslâm dininin kendisi ve Allah tarafından indirilmiş kitabı açık saldırgan bir tahkire maruz kaldığı vakit bu Müslüman yorumcular ve siyasetçiler ne diyor? ABD’de yaşanan hazırlık seçimleri savaşının rekabetleri bağlamında bir din olarak İslâm’a yönelik organizeli saldırıyla bu iğrenç Hollanda filminin çekimine başlanılmasının aynı zamana denk gelmesinin tesadüf olup olmadığını bilmiyoruz.
‘DİNLER ARASI HOŞGÖRÜ’ ÇAĞRISIYLA ÇELİŞİYOR
‘İslâmi faşizm’ Amerikan seçim sahasındaki büyük başlık. Özetle ABD seçim savaşında bu kez öncekilerden farklı olarak, dinin, seçim yarışına giren bazılarının yükselttiği cezbedici bir propaganda sloganı olarak belirdiği ortaya çıkıyor. Seçim tartışması Hıristiyanlık ve diğer dinleri temize çıkarmakla sınırlı kalıyorsa bunda bir sorun yok.
Fakat bazı adayların kasıtlı olarak İslâm dinine saldırması ve faşistlikle damgalaması Batının ‘dinler arası hoşgörü’ çağrısıyla tamamen çelişen bir durumdur. ‘İslâm faşizmi’ ifadesi ABD’deki seçim söyleminin belirgin işaretlerinden biri haline geldi. Bu ifadenin istisnasız cumhuriyetçi partinin bütün adayları tarafından dile getirilmesi dikkat çekiyor. Cumhuriyetçi adaylar ‘İslâm faşizmini’ ABD’yi tehdit eden en büyük tehlike olarak niteliyorlar.
Televizyon tartışma programlarından birinde program sunucusu, Demokrat aday Barak Obama’ya kendisinin Müslüman olduğuna dair söylentileri sordu. Soru normaldi ancak sorunun soruluş dozu ve aksanı sanki Obama suç işlemeyle suçlanıyormuş gibi bir mesaj verdi.
Obama kendisinin Hıristiyan olduğu cevabını verdi ve sustu. ‘Müslüman olmamda ne kusur var’ diyemedi. Çünkü böyle deseydi İslâm’a yönelik seçim korkusu atmosferinde oyları kaybedeceği kesinleşirdi.
ARTIK DİREK İSLAM’A SALDIRIYORLAR
Hollanda filminde Mushafın yakılması veya parçalanması ve ABD’deki ‘İslâm faşizmi’ kampanyasından önce 2005 yılında Danimarka’da İslâm’ın peygamberine yönelik hakaretleri yansıtan karikatür resimleri kampanyası patlak vermişti. Batının ‘aşırılıkçı örgütlere’ yönelik saldırısının İslâm dininin kendisine saldırıya geçiş için hazırlık olduğu görülmüyor mu?
Birleşik Arap Emirlikleri’nde yayımlanan El Beyan gazetesi, 1 Şubat 2008, Arapçadan çeviri: Halil Çelik
Bu, İslâmi örgütlere ve şahsiyetlere yönelik bir saldırı mı, yoksa dini bir inanç olarak İslâm’a saldırı mı?
AHMED AMRABİ/Genel yayın yönetmeni
Soru bir Hollanda milletvekilinin Kur’an’ı Kerim’in yakılması veya parçalanması sahnelerini içeren bir film çekme hazırlığı yaptığını açıklaması münasebetiyle yöneltilmektedir.
Bu durum asıl hedefin, şiddet yöntemini yapılandıran ve Batının ‘terör’ sıfatını verdiği İslâmi örgütler ve şahsiyetler değil, İslâm dininin kendisi olduğunu ifade ediyor.
Hollandalı milletvekili amacını açıkça ilan ederek tartışmaya mahal bırakmadı. Filminin İslâm karşıtı olduğunu ve filminde Kur’an’ın ‘ korkunç, faşizan bir kitap olduğunu ve Hitlerin Nazi fikirlerini açıkladığı ‘kavgam’ kitabına benzediğini’ ispatlayacağını ifade etti. Ne zaman Batılı bazı çevrelerce El Kaide örgütü, Usame Bin Laden ve aşırılıkçı olarak görülen benzer örgütler ve şahsiyetlere karşı saldırı ve kınama çıksa bir kısım Arap ve Müslüman yorumcu ve siyasetçi bu Batılı resmi ve resmi olmayan çevreleri halkı çıkaracak mazeretler ve gerekçeler sunuyorlar.
MÜSLÜMAN SİYASETÇİLERİN YANLIŞI
İslâmi örgütler ve şahsiyetlere yönelik saldırılar, saldırıları haklı çıkarma veya karşı çıkma bağlamında Müslümanlar arasında tartışma ve içtihat kabul eden bir mesele. Fakat İslâm dininin kendisi ve Allah tarafından indirilmiş kitabı açık saldırgan bir tahkire maruz kaldığı vakit bu Müslüman yorumcular ve siyasetçiler ne diyor? ABD’de yaşanan hazırlık seçimleri savaşının rekabetleri bağlamında bir din olarak İslâm’a yönelik organizeli saldırıyla bu iğrenç Hollanda filminin çekimine başlanılmasının aynı zamana denk gelmesinin tesadüf olup olmadığını bilmiyoruz.
‘DİNLER ARASI HOŞGÖRÜ’ ÇAĞRISIYLA ÇELİŞİYOR
‘İslâmi faşizm’ Amerikan seçim sahasındaki büyük başlık. Özetle ABD seçim savaşında bu kez öncekilerden farklı olarak, dinin, seçim yarışına giren bazılarının yükselttiği cezbedici bir propaganda sloganı olarak belirdiği ortaya çıkıyor. Seçim tartışması Hıristiyanlık ve diğer dinleri temize çıkarmakla sınırlı kalıyorsa bunda bir sorun yok.
Fakat bazı adayların kasıtlı olarak İslâm dinine saldırması ve faşistlikle damgalaması Batının ‘dinler arası hoşgörü’ çağrısıyla tamamen çelişen bir durumdur. ‘İslâm faşizmi’ ifadesi ABD’deki seçim söyleminin belirgin işaretlerinden biri haline geldi. Bu ifadenin istisnasız cumhuriyetçi partinin bütün adayları tarafından dile getirilmesi dikkat çekiyor. Cumhuriyetçi adaylar ‘İslâm faşizmini’ ABD’yi tehdit eden en büyük tehlike olarak niteliyorlar.
Televizyon tartışma programlarından birinde program sunucusu, Demokrat aday Barak Obama’ya kendisinin Müslüman olduğuna dair söylentileri sordu. Soru normaldi ancak sorunun soruluş dozu ve aksanı sanki Obama suç işlemeyle suçlanıyormuş gibi bir mesaj verdi.
Obama kendisinin Hıristiyan olduğu cevabını verdi ve sustu. ‘Müslüman olmamda ne kusur var’ diyemedi. Çünkü böyle deseydi İslâm’a yönelik seçim korkusu atmosferinde oyları kaybedeceği kesinleşirdi.
ARTIK DİREK İSLAM’A SALDIRIYORLAR
Hollanda filminde Mushafın yakılması veya parçalanması ve ABD’deki ‘İslâm faşizmi’ kampanyasından önce 2005 yılında Danimarka’da İslâm’ın peygamberine yönelik hakaretleri yansıtan karikatür resimleri kampanyası patlak vermişti. Batının ‘aşırılıkçı örgütlere’ yönelik saldırısının İslâm dininin kendisine saldırıya geçiş için hazırlık olduğu görülmüyor mu?
Birleşik Arap Emirlikleri’nde yayımlanan El Beyan gazetesi, 1 Şubat 2008, Arapçadan çeviri: Halil Çelik
vakit
Bu, İslâmi örgütlere ve şahsiyetlere yönelik bir saldırı mı, yoksa dini bir inanç olarak İslâm’a saldırı mı?
AHMED AMRABİ/Genel yayın yönetmeni
Soru bir Hollanda milletvekilinin Kur’an’ı Kerim’in yakılması veya parçalanması sahnelerini içeren bir film çekme hazırlığı yaptığını açıklaması münasebetiyle yöneltilmektedir.
Bu durum asıl hedefin, şiddet yöntemini yapılandıran ve Batının ‘terör’ sıfatını verdiği İslâmi örgütler ve şahsiyetler değil, İslâm dininin kendisi olduğunu ifade ediyor.
Hollandalı milletvekili amacını açıkça ilan ederek tartışmaya mahal bırakmadı. Filminin İslâm karşıtı olduğunu ve filminde Kur’an’ın ‘ korkunç, faşizan bir kitap olduğunu ve Hitlerin Nazi fikirlerini açıkladığı ‘kavgam’ kitabına benzediğini’ ispatlayacağını ifade etti. Ne zaman Batılı bazı çevrelerce El Kaide örgütü, Usame Bin Laden ve aşırılıkçı olarak görülen benzer örgütler ve şahsiyetlere karşı saldırı ve kınama çıksa bir kısım Arap ve Müslüman yorumcu ve siyasetçi bu Batılı resmi ve resmi olmayan çevreleri halkı çıkaracak mazeretler ve gerekçeler sunuyorlar.
MÜSLÜMAN SİYASETÇİLERİN YANLIŞI
İslâmi örgütler ve şahsiyetlere yönelik saldırılar, saldırıları haklı çıkarma veya karşı çıkma bağlamında Müslümanlar arasında tartışma ve içtihat kabul eden bir mesele. Fakat İslâm dininin kendisi ve Allah tarafından indirilmiş kitabı açık saldırgan bir tahkire maruz kaldığı vakit bu Müslüman yorumcular ve siyasetçiler ne diyor? ABD’de yaşanan hazırlık seçimleri savaşının rekabetleri bağlamında bir din olarak İslâm’a yönelik organizeli saldırıyla bu iğrenç Hollanda filminin çekimine başlanılmasının aynı zamana denk gelmesinin tesadüf olup olmadığını bilmiyoruz.
‘DİNLER ARASI HOŞGÖRÜ’ ÇAĞRISIYLA ÇELİŞİYOR
‘İslâmi faşizm’ Amerikan seçim sahasındaki büyük başlık. Özetle ABD seçim savaşında bu kez öncekilerden farklı olarak, dinin, seçim yarışına giren bazılarının yükselttiği cezbedici bir propaganda sloganı olarak belirdiği ortaya çıkıyor. Seçim tartışması Hıristiyanlık ve diğer dinleri temize çıkarmakla sınırlı kalıyorsa bunda bir sorun yok.
Fakat bazı adayların kasıtlı olarak İslâm dinine saldırması ve faşistlikle damgalaması Batının ‘dinler arası hoşgörü’ çağrısıyla tamamen çelişen bir durumdur. ‘İslâm faşizmi’ ifadesi ABD’deki seçim söyleminin belirgin işaretlerinden biri haline geldi. Bu ifadenin istisnasız cumhuriyetçi partinin bütün adayları tarafından dile getirilmesi dikkat çekiyor. Cumhuriyetçi adaylar ‘İslâm faşizmini’ ABD’yi tehdit eden en büyük tehlike olarak niteliyorlar.
Televizyon tartışma programlarından birinde program sunucusu, Demokrat aday Barak Obama’ya kendisinin Müslüman olduğuna dair söylentileri sordu. Soru normaldi ancak sorunun soruluş dozu ve aksanı sanki Obama suç işlemeyle suçlanıyormuş gibi bir mesaj verdi.
Obama kendisinin Hıristiyan olduğu cevabını verdi ve sustu. ‘Müslüman olmamda ne kusur var’ diyemedi. Çünkü böyle deseydi İslâm’a yönelik seçim korkusu atmosferinde oyları kaybedeceği kesinleşirdi.
ARTIK DİREK İSLAM’A SALDIRIYORLAR
Hollanda filminde Mushafın yakılması veya parçalanması ve ABD’deki ‘İslâm faşizmi’ kampanyasından önce 2005 yılında Danimarka’da İslâm’ın peygamberine yönelik hakaretleri yansıtan karikatür resimleri kampanyası patlak vermişti. Batının ‘aşırılıkçı örgütlere’ yönelik saldırısının İslâm dininin kendisine saldırıya geçiş için hazırlık olduğu görülmüyor mu?
Birleşik Arap Emirlikleri’nde yayımlanan El Beyan gazetesi, 1 Şubat 2008, Arapçadan çeviri: Halil Çelik
Bu, İslâmi örgütlere ve şahsiyetlere yönelik bir saldırı mı, yoksa dini bir inanç olarak İslâm’a saldırı mı?
AHMED AMRABİ/Genel yayın yönetmeni
Soru bir Hollanda milletvekilinin Kur’an’ı Kerim’in yakılması veya parçalanması sahnelerini içeren bir film çekme hazırlığı yaptığını açıklaması münasebetiyle yöneltilmektedir.
Bu durum asıl hedefin, şiddet yöntemini yapılandıran ve Batının ‘terör’ sıfatını verdiği İslâmi örgütler ve şahsiyetler değil, İslâm dininin kendisi olduğunu ifade ediyor.
Hollandalı milletvekili amacını açıkça ilan ederek tartışmaya mahal bırakmadı. Filminin İslâm karşıtı olduğunu ve filminde Kur’an’ın ‘ korkunç, faşizan bir kitap olduğunu ve Hitlerin Nazi fikirlerini açıkladığı ‘kavgam’ kitabına benzediğini’ ispatlayacağını ifade etti. Ne zaman Batılı bazı çevrelerce El Kaide örgütü, Usame Bin Laden ve aşırılıkçı olarak görülen benzer örgütler ve şahsiyetlere karşı saldırı ve kınama çıksa bir kısım Arap ve Müslüman yorumcu ve siyasetçi bu Batılı resmi ve resmi olmayan çevreleri halkı çıkaracak mazeretler ve gerekçeler sunuyorlar.
MÜSLÜMAN SİYASETÇİLERİN YANLIŞI
İslâmi örgütler ve şahsiyetlere yönelik saldırılar, saldırıları haklı çıkarma veya karşı çıkma bağlamında Müslümanlar arasında tartışma ve içtihat kabul eden bir mesele. Fakat İslâm dininin kendisi ve Allah tarafından indirilmiş kitabı açık saldırgan bir tahkire maruz kaldığı vakit bu Müslüman yorumcular ve siyasetçiler ne diyor? ABD’de yaşanan hazırlık seçimleri savaşının rekabetleri bağlamında bir din olarak İslâm’a yönelik organizeli saldırıyla bu iğrenç Hollanda filminin çekimine başlanılmasının aynı zamana denk gelmesinin tesadüf olup olmadığını bilmiyoruz.
‘DİNLER ARASI HOŞGÖRÜ’ ÇAĞRISIYLA ÇELİŞİYOR
‘İslâmi faşizm’ Amerikan seçim sahasındaki büyük başlık. Özetle ABD seçim savaşında bu kez öncekilerden farklı olarak, dinin, seçim yarışına giren bazılarının yükselttiği cezbedici bir propaganda sloganı olarak belirdiği ortaya çıkıyor. Seçim tartışması Hıristiyanlık ve diğer dinleri temize çıkarmakla sınırlı kalıyorsa bunda bir sorun yok.
Fakat bazı adayların kasıtlı olarak İslâm dinine saldırması ve faşistlikle damgalaması Batının ‘dinler arası hoşgörü’ çağrısıyla tamamen çelişen bir durumdur. ‘İslâm faşizmi’ ifadesi ABD’deki seçim söyleminin belirgin işaretlerinden biri haline geldi. Bu ifadenin istisnasız cumhuriyetçi partinin bütün adayları tarafından dile getirilmesi dikkat çekiyor. Cumhuriyetçi adaylar ‘İslâm faşizmini’ ABD’yi tehdit eden en büyük tehlike olarak niteliyorlar.
Televizyon tartışma programlarından birinde program sunucusu, Demokrat aday Barak Obama’ya kendisinin Müslüman olduğuna dair söylentileri sordu. Soru normaldi ancak sorunun soruluş dozu ve aksanı sanki Obama suç işlemeyle suçlanıyormuş gibi bir mesaj verdi.
Obama kendisinin Hıristiyan olduğu cevabını verdi ve sustu. ‘Müslüman olmamda ne kusur var’ diyemedi. Çünkü böyle deseydi İslâm’a yönelik seçim korkusu atmosferinde oyları kaybedeceği kesinleşirdi.
ARTIK DİREK İSLAM’A SALDIRIYORLAR
Hollanda filminde Mushafın yakılması veya parçalanması ve ABD’deki ‘İslâm faşizmi’ kampanyasından önce 2005 yılında Danimarka’da İslâm’ın peygamberine yönelik hakaretleri yansıtan karikatür resimleri kampanyası patlak vermişti. Batının ‘aşırılıkçı örgütlere’ yönelik saldırısının İslâm dininin kendisine saldırıya geçiş için hazırlık olduğu görülmüyor mu?
Birleşik Arap Emirlikleri’nde yayımlanan El Beyan gazetesi, 1 Şubat 2008, Arapçadan çeviri: Halil Çelik
vakit