İsmail Hakkı KARADAYI'ya suç duyurusu

İsmail Hakkı KARADAYI'ya suç duyurusu

Eski Genel Kurmay Başkanı İsmail Hakkı KARADAYI hakkında Ankara cumhuriyet baş savcılığına MAZLUMDER ve ÖZGÜR EĞİTİM-SEN suç duyurusunda bulundu.

Eski Genel Kurmay Başkanı İsmail Hakkı KARADAYI' ya ait olduğu iddia edilen ve yalanlanmayan ses kayıtları ile 28 şubat döneminde anayasal suç işlediğini ortaya koyan uygulama ve beyanları olduğu ortaya çıkmıştır.  Bu beyanların doğruluğunun tespiti ve  eylemlerinin suç unsuru taşıyor ise cezalandırılması için MAZLUMDER Genel sekreteri Av. Emre YURTALAN ve ÖZGÜR EĞİTİM-SEN Genel Başkanı Yusuf TANRIVERDİ İsmail Hakkı KARADAYI Hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu

 

SUÇ DUYURUSU METNİ

03.03.2009

 

 

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NA

 

MÜŞTEKİLER         :1- Özgür Eğitim-Sen adına Genel Başkan Yusuf TANRIVERDİ

2- İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışa Derneği adına           Genel Sekreter Emre YURTALAN

ŞÜPHELİ                  : İsmail Hakkı KARADAYI

SUÇLAR                   :  1- Anayasayı İhlal (TCK m.309)  

   2- Yasama organına karşı suç (TCK m.311)

                                       3- Hükümete karşı suç (TCK m.312)

   

 OLAYLAR               :

1-  Şüpheli 30 Ağustos 1994 - 30 Ağustos 1998 tarihleri arasında Genel Kurmay Başkanlığı yapmış, emekli orgeneraldir.

                                   2- İnternet sitelerinde ve basın organlarında yer alan ve şüpheliye ait olduğu belirtilen ses kayıtlarında aşağıdaki beyanlar da  bulunduğu analaşılmaktadır.

"Mumcu zaten teklifi yapan pezevenk kendisi, ben şeye girme dedim cumhurbaşkanlığı seçimine kesinlikle girme dedim, girmedi o olmadı, o girseydi seçiliyordu. Abdullah Gül olmadı, gaye oydu, Abdullah Gül olmayınca seçime gidecekti."

" Ben bir iki kişiye daha telefon ettim sakın girmeyin diye. İşte bazı bir iki milletvekiline, Halk partiden oraya geçmiş olanlar.. Şimdi adam diyor ki; efendim bizim başkan diyor, tabi bu teklifi yapan bizim başkan diyor Mumcu için. Bu diyor gireceğine göre bizim de kesinlikle girmemiz lazım, işte anladığım kadarıyla girin diyor onu açık söylüyor falan, e gir kardeşim dedim ben de gir ve şey ver, çekimser ver, gir ve çekimser ver.."

"Genelkurmayın düşünmesi lazım artık, bu işi bir tek Silahlı Kuvvetler temizler artık. Eğer şu seçimlerden de başarılı olunmazsa Silahlı Kuvvetlerin bunu halletmesi lazım Bunlar yani cumhurbaşkanlığına kadar, kendi adamlarından biri gelir, gene seçimde de ekseriyetle başa geçerlerse o zaman asker temizler bunu. "

"Ondan sonra şeyden İstanbul Belediyesi'nden gelmiş imam kökenli adamın, oraya geçiyor imam, böyle şey olur mu?"

"Hocayı, Demirel ile konuştum. "Mutlaka gitmesi lazım, biliyorsunuz dev gazeteler verdi nizamiyeden döndük" dedim.. Nizamiyeden döndük lafı enteresandır yani, bu demektir ki bir halt olmasaydı biz... Ne dersem onu yaparlardı. Hoca'ya "Ayrıl" dedim ayrıldı. Daha ne olsun? Bunu cumhurbaşkanı dahil herkes kabul etti. Biz partiyi kapattık yav. Valla aynı kafadan gidiyorlar, kafaların değişmesi lazım."

"28 Şubat'tan sonra Bodrum'a gitmiştim. Hatta gazeteler yazdı, manşet attılar "Karadayı yoruldu da Bodrum'a gitti" falan diye. Şimdi orada Mesut Yılmaz ile bir araya geldik. Berna hanım, benim hanım, dördümüz oturduk. Mesut Bey'e dedim ki; "Mesut Bey, size altın tepside bir iktidar teslim ediyoruz. Altın tepside önünüze kondu. Bunu iyi değerlendirin." Kimin yanında, eşinin yanında. "Biz sizin arkanızdayız, sizi sonuna kadar destekleyeceğiz, ama benim bazı taleplerim var, Bunlar 1: Siyasi partiler kanunu değiştireceksiniz, 2: Seçim kanunu mutlaka değişeceksiniz, 3: Sekiz yıllık eğitimi mutlaka sağlayacaksınız, 4: Milletvekilliği dokunulmazlığını kürsü dokunulmazlığına çevireceksiniz." Ondan sonra 7-8 şey söyledim. Hepsini sırıtarak dinledi... Şimdi Yılmaz da kaypak."

 

"(...) Hemen gittim cumhurbaşkanına hepsini aynen anlattım, birinci sefer ne dediyse anlattım. Cumhurbaşkanı kalktı, "Ben deli miyim" dedi. "Bu adamların saçma saçma şeyiyle sizin emekliliğinizi nasıl onaylarım" falan dedi. Demirel cumhurbaşkanlığını fevkalade iyi yaptı, ilişkilerimiz de fevkalade iyiydi. Hatta bir gazeteye beyanat verdi, "Darbeyi Karadayı önledi" diye. Tabii çok iyi ilişkilerimiz vardı, ben ne dersem onu yapardı. Mesela Adana'ya gidecek efendim şu mesajı verirseniz iyi olur, kesinlikle, bir de bir birimizden hiçbir şeyi saklamazdık."

 

            3- Şüpheli bu beyan ve eylemleri yaptığı sırada genel kurmay başkanı olup, aşağıda belirtilen mevzuat kapsamına göre görev yapması gereklidir. 

211 sayılı T.S.K. İç Hizmet K. Madde 43  :

"Türk Silahlı Kuvvetleri her türlü siyasi tesir ve düşüncelerin dışında ve üstündedir. ...Silahlı Kuvvetler mensupları..., her türlü siyasi ... nutuk ve beyanat vermeleri ve yazı yazmaları yasaktır."

T.S.K. İç Hizmet Yönetmeliği Madde 127 : Silahlı Kuvvetler mensupları gazete ve risalelere iç ve dış siyaseti hakkında yazı yazamazlar. Hükümet" aleyhinde tenkitte bulunamazlar ..."

4 - Yasa ve yönetmeliğe göre siyasi konularda ve özellikle sivil yönetim olan hükümete karşı genel kurmay başkanı veya başka bir askerin açıklama yetkisinin olmadığı ve bu fiillerin yasak hallerden sayıldığı açıktır. Yasağa aykırı hareket edildiği ses kayıtları ile sabit hale gelmiştir.

 

5- Bilindiği üzere Anayasanın 6. maddesi " Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz." denilmektedir.

Anayasa' da Cumhurbaşkanının nasıl seçileceği belirtili kurallara bağlanmış ve sadece TBMM'nin Cumhurbaşkanını seçeceği ve egemenliğin kullanılması hususu açıkça belirtilmiştir. Bunlar içerisinde Genel Kurmay başkanlığının seçime müdahale etmesi, kaynağını Anayasadan almayan bir fiili durumdur. Ayrıca, hükümeti temsil eden başbakan'a ayrıl şeklinde bir ifade de dahi bulunması, bulunduğu konum itibari ile oldukça tehlikeli ve milletin egemenlik yetkisine açık bir müdahale niteliğindedir. Ayrıca, dönemin Cumhurbaşkanı hakkında ifade edilen , "ben ne dersem onu yapardı" şeklindeki beyanı da bu çerçevede ele alındığında suç unsurlarının tamamlandığı ortaya çıkmıştır. 

 

6- Türk Ceza Kanunun 309. maddesi "Cebir ve şiddet kullanarak,

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü.... düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar " Şeklindedir.  

Silahlı kuvvetlerin yegane görevi ülkeyi, savaşa ve yoğun silahlı şiddete karşı savunmaktır. Anayasal düzene karşı sivil, demokratik tepkilere karşı silahlı savunma, TSK'nın görevi değildir. Aksi halde silahı elinde bulunduran bu güç, beğenmediği her konuya karşı kendisine vazife çıkarıp kaos oluşturabilir. Bu durum Anayasanın özü ve ruhuna uymaz.

Şüpheli,  Anayasa'da; C.Başkanlığının seçimi ve Egemenliğin kullanılmasının hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamayacağı hususu ve hiçbir kimse veya organı kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamayacağı hükmüne karşı çıkarak suç işlemiş, taraf olarak müdahale etmiştir.

Anayasada kuvvetler ayrılığı prensibine göre gücün; yasama, yürütme ve yargı makamlarınca bağımsız bir halde kullanılacağı belirtilmektedir. Bu üç gücün dışında, TSK'nın da; egemenliğe ve C.Başkanlığı seçimine müdahale etme hakkı ve yetkisi olduğu belirtilmemiş, aksine müdahale etmemesi gerektiği yasayla açıklanmıştır. Genelkurmay'ın silahlı gücüyle,"taraf olduğu ve diğer beyanları", atılı suçu oluşturmaktadır.

7- Türk Ceza Kanunun 311. maddesi , yasama organına karşı suç

başlığında "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini...nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ". cezalandırılırlar."  Şeklindedir.

Şüphelinin Cumhurbaşkanı seçilmesi görev ve yetkisi tamamen TBMM'ye ait iken muhalefet partisi lideri ile görüşme yapması, ona telkin ve emir niteliğinde beyanlarda bulunması, başka milletvekillerine girme şeklinde beyanlarda bulunması yasama organının yaptığı seçime müdahale niteliğindedir.

 

8- Türk Ceza kanunun 312. maddesi "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye

Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ".verilir." şeklindedir. Şüpheli, hükümet lideri Başbakana ayrılması şeklinde beyanlarda bulunduğunu, muhalefet liderine altın tepsi için hükümeti verdiğini, ondan bazı yasaları çıkarması istediğini ve Cumhurbaşkanının her dediğini yaptığını beyan etmektedir. Bu durum, yukarıda belirtilen suçun unsurlarının oluştuğunu ortaya çıkarmaktadır.

 

9- Şüpheli emekli orgeneraldir.  Hukuk devletinde, ayrıcalıklı bir konum

ve yargılama olamaz. Yasa önünde herkesin eşit olması gerekir. Şüphelinin eylemleri anayasayı ihlal, yasama ve hükümete karşı suç niteliğinde değerlendirilmesi gerektiğinden ötürü, sivil yargılama mercileri yetkilidir.

                        10- Şüpheliye ait ses kaydının kendisine ait olup olmadığı öncelikle ele alınması gereken bir konu olup, Savcılığın öncelikle bu konuda inceleme yapması gereklidir. Ayrıca konuşmada isimleri geçen tüm kişilerinde bu beyanların doğruluğu konusunda tanıklıklarına başvurulmasını talep ediyoruz.

 

İş bu nedenlerle şikayet başvurusunda bulunmak gerekmiştir.

DELİLLER    :https://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=204769, https://www.haber7.com/haber/20090218/Karadayinin-ucuncu-ses-kaydi-VIDEO.php, https://haber.vatanim.com.tr/haberdetay.asp?Newsid=225485&Categoryid=1, zaman, taraf ve yeni şafak gazetelerinin olaya ilişkin nüshaları ve sair tüm deliller.

SONUÇ VE İSTEK :Yukarıda izah ettiğimiz sebeplerden dolayı ; Şüpheliler hakkında yukarıda belirtilen yasa maddeleri yönünden kamu davası açılması ve cezalandırılmalarını talep ederiz. 03.03.2009

 

Özgür Eğitim-Sen                                                    İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin

  Genel Başkanı                                                              Dayanışma derneği Genel

Yusuf Tanrıverdi                                                       Sekreteri Av.Emre YURTALAN